Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, heyecan dolu geçen ve Süper Lig tarihinin en uzun şampiyonluk yarışında ipi göğüsleyen kişi olmayı başardı. İşte Sergen Yalçın'ın başarı sırları...
Beşiktaş, sezona kolay başlamadı. Önce PAOK'a karşı Şampiyonlar Ligi'ne elemede veda edildi. Ardından, Rio Ave'ye yenilerek Avrupa'ya havlu atıldı. Daha sonra Konya deplasmanında alınan 4 gollü yenilgi ve ardından evde Gençlerbirliği'ne mağlubiyet sonrası Beşiktaş, ilk 4 maçta 4 puan toplamıştı. Sergen Yalçın, takım sallantıda ve herkes sorgulanırken bu krizden takımını çıkardı. Ardından zaman zaman stoperin, zaman zaman beklerin ve hatta forvetlerin olmadığı maçlara çıktı Beşiktaş. Ancak Sergen Yalçın okyanus çok dalgalı ve haşin olsa da gemiyi karaya ulaştırmayı başardı.
Beşiktaş, Sergen Yalçın'ın aklındaki oyunu geçen sezon oynamaya başlamıştı. Sonrasında kadroya önemli takviyeler geldi. Sergen Yalçın'ın oyununa uygun isimlerin transfer edilmesiyle birlikte Beşiktaş, öyle bir cevap yani oyun buldu ki Süper Lig'deki tüm sorulara karşı doğru oldu. Sezon boyunca tüm takımlar dalgalansa da ve iyi performans göstermek zorlansa da Beşiktaş, otoritelere göre her zaman en iyi oyunu oynayan takım oldu.
Beşiktaş'ta birçok yıldız, çok potansiyelli olsa da bu sezona kadar bunu açığa çıkaramamıştı. Sergen Yalçın, denklemi doğru kuran ve oyuncularına doğru sorumluluklar, doğru özgürlükler veren bir teknik direktör oldu. Aboubakar, Larin, Ghezzal, N'Koudou, Gökhan Töre, Adem Ljajic, Josef, Rosier, N'Sakala, Welinton, Ersin gibi oyuncuların potansiyelleri biliniyordu. Ancak bu oyunculardan en yüksek verimi almayı başarmak da Sergen Yalçın gibi bir ustanın maharetleriyle mümkün oldu.
Sergen Yalçın, sadece takıma değil tüm Beşiktaş camiasına liderlik yaptı. Futbolculuk kariyerinde kaptanlık bandını koluna takan Sergen Yalçın, doğuştan bir liderdi. 100. yılda da takıma şampiyonluğu getirendi. Yani, Beşiktaş'a nasıl liderlik yapılacağını biliyordu. Bu kez bunu maksimum seviyede ve her an yaptı.
Sergen Yalçın'ın oyuncuları zaman zaman eleştirildi. Performansları nedeniyle hedef gösterildi. Sergen Yalçın, ne zaman bir oyuncusu sorgulanmaya başlasa direkt sorumluluğu üstüne aldı ve oyuncusunu deyim yerindeyse kurtlara yem etmedi. Bu da oyuncuların Sergen Yalçın'a inanmasına, güvenmesine ve onun için oynamasına yol açtı.
Pep Guardiola ve Barcelona ile başlayan süreçte her kulüp kendi efsane oyuncularını takımın başına teknik direktör olarak getirdi. Hem Türkiye'de hem Avrupa'da birçok başarılı ve başarısız örnek mevcut. Sergen Yalçın, başarılı bir örnek oldu. Kulüp kendisine inandı. Taraftar güvenini imza törenine 22 bin kişiyle katılıp bir rekor kırarak gösterdi. Sergen Yalçın da bu inanca, bu güvene layık olduğunu gösterdi.
Sergen Yalçın, Türkiye'de 5 kez şampiyonluk kupasını havaya kaldırdı. Bu ligde nasıl şampiyon olunacağını, bu yolda nelerle mücadele edilmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Karşısına çıkan zorluklarda paniklemedi, baskıya boyun eğmedi. Her türlü zorluğu kolaya çevirdi. Her dezavantajı avantajına dönüştürdü. Her kritik virajı kolayca döndü. 'Kaybedecekler' denilen maçları kazandı. 4 büyük kulüpte de oynamış ve bu ülke futbolunu en iyi bilenlerden biri olarak tecrübesi, bu yolda Sergen Yalçın'a büyük katkı sağladı.
'Otorite' sözcüğü genel olarak sertlikle ilişkilendirilir. Ancak tüm otoriteler gücünü şiddetten, sertlikten, cezalardan, yıldırmalardan almaz. Kimi otoriteler bunu sevgiyle başarır. TDK'ya göre de 'otorite'nin iki anlamı vardır. Bir anlamı, 'itaat ettirme gücü'dür. Sergen Yalçın, takım üzerindeki otoritesini sevgiyle, inançla, güvenle kazandı. 'Otorite'nin TDK'ya göre bir diğer anlamı ise 'Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse.'dir. Futbolculuk kariyerinde zaten öyleydi de artık teknik direktörlük kariyerinde de Sergen Yalçın bir otorite!