Spor yazarları, Fenerbahçe'nin deplasmanda Beşiktaş ile 1-1 berabere kaldığı maçı değerlendirdi.
Ahmet Çakar/Sabah: "Sezonun son derbisinde kazanan olmadı ama özellikle ilk yarı tam bir dövüş vardı. Sahanın her yerinde çok konsantre olmuş Beşiktaş, rakibine bastı, top yaptırmadı, kazandığı toplarla da süratle çıkmayı düşündü. Fakat ilk gol çok erken geldi. Kornerden dönen topu Ferdi tamamladı ve Novak ilk etapta ofsaytmış gibi görünse de -ki sonra ofsayt olmadığı kesin anlaşılıyortamamlayıp golü yaptı. Serdar Dursun niye Fenerbahçe'nin santrforu olamayacağını ispat edercesine İrfan Can'ın önüne yuvarlaması gereken topu kaleye vurdu. Büyük takımın santrforu, İrfan Can'ın önüne bırakır. Dünkü derbi inanın bana hakem için çok çok zordu. Ama Arda Kardeşler beni şaşırttı. Tabii ki pozitif yönden. Mükemmel bir maç yönetti. Verdiği iki doğru penaltının yanında gösterdiği kartlar, faul tespitleri ve en önemlisi sakin kalabilmesi kusursuzdu. Böyle zor bir derbiyi Türkiye'de her hakem Arda Kardeşler gibi mükemmele yakın yönetemez."
Uğur Meleke:/Hürriyet: "Dün dakika 33’tü, ekrana pas istatistiği yansıdı: Beşiktaş 48, Fenerbahçe 68 pas yapmıştı ilk 33 dakikada. Yani ligin iki devi, dakikada toplam 3 buçuk pas ortalamasıyla oynamışlar ilk yarım saati! Stada giden seyirci bilete para veriyor, evinde izleyen Digiturk’e para ödüyor. Bu paranın karşılığı dakikada 3 pas olmamalı. Dakikalar ilerledikçe belki pas istatistiği değişti, ama kaos anlayışı değişmedi. Dün iki takımın da maçın herhangi bir anında 5 pas üst üste yaptığını zorlukla hatırlıyorum. Sürekli uzun toplar. Sürekli havada ikili mücadeleler. Beşiktaş’ın bu spesifik oyununa karşı İsmail Kartal’ın taktiksel olarak nasıl bir yanıt vereceğini merak ediyordum doğrusu. Tabii ki Vodafone Park’ın atmosferinin, Fenerbahçe’nin deplasman hissini en derinde yaşamasının ve sakat sayısının çokluğunun etkisini de yadsımıyorum. Ama İsmail Kartal’ın da dün rakibine uyduğunu ve adeta bir “Ismael Kartal”a dönüştüğünü söyleyebilirim."
Şansal Büyüka/Milliyet: "Futbol adına süper heyecanlı, futbol kültürü adına “rezalet-utanç tablosu” bir başlangıç oldu. Daha birinci dakika dolmadan, orta sahada bir faul pozisyonu için bir dakika itiraz izledik. Daha ikinci dakikada bir korner atışında sahaya yağmur gibi yabancı madde yağınca, o korner ancak iki dakika sonra atılabildi. Oyun akmadı, sürekli durdu. Bu öfke, bu sinir, bu yabancı madde yağmuru, bu küfür, her pozisyona itiraz, bu gerginlik hayra alamet değil... Ama ne ekersen onu biçiyorsun... Binlerce kişinin sahaya girdiği, futbolcuları darp ettiği maç için gerekli cezayı vermezsen, bir hafta sonra bu çirkin görüntüleri izlersin. TFF eseriyle iftihar etsin, nasıl olsa utanacak halleri yok...
Ayrıca derbi dışında gazozuna bir maç sonuçta... Oynasanıza, birbirinizle horoz döğüşü yapacağınıza, her pozisyonda yere yatacağınıza, her karara itiraz edeceğinize biraz oynasanıza...İsmail Kartal’ın belki de bugüne kadar yaptığı en büyük hata, Gustavo varken, Tisserand‘ın yanına ikinci stoper olarak Novak’ı koymasıydı. Nitekim attığı gole rağmen Novak hataları maça ve sonuca damgasını vurdu. Fenerbahçe’de Ferdi’ye üzülmedim, acıdım. 70 metreyi tek başına oynuyor. Hem savunma yapıyor, hem atak geliştiriyor. Önündeki Rossi resmen “beleşci” gibi bekliyor. Biraz vicdanın sızlasın... Geriye gitsene, Ferdi’ye yardım etsene... Nazım Sangare‘nin de hakkını verelim. Son derece kritik üç ters kademeye girerek, olası golleri önledi. Çirkinliklerin güzelliklere fark attığı bir derbi daha geride kaldı."
Erman Toroğlu:Sabah: "Maç hızlı başladı ama futbolcular emniyet kemerlerini takmamışlardı. Öyle pozisyonlar oldu ki birbirlerine bodoslama dalıyorlardı. Bu durumdan hakem bile korktu. Nitekim maç 'bir an evvel bitsin' diye normal uzatmaların hiçbirisini oynatmadı. Sezon sonu olmasına rağmen heyecanlı bir maçtı. Kalite yoktu ama mücadele iyiydi. İlk 20 dakika iki takım da sinirliydi. Maç bittikten sonra da çok güzel görüntüler vardı. Çirkinlik var mıydı; evet vardı. Sahaya atılan maddeler mesela... Ama bu TFF kurumları dahil yaptığı işlere baktığımızda seneye bu işlerin daha fazla olacağı gözüküyor. Bakalım Ankara'daki gene l kurulda cin mi çıkacak, kuş mu çıkacak? Veya bazı tilkiler görevlerine devam mı edecekler? İki takım da taktik faule yeltendi; hakem bunu engelleyemedi. Düdük çalarak maçın temposunu yavaşlattı. Çünkü maçın ipini elinden kaçırmak istemedi. Bazı jokeyler vardır ya 'birinci gelmesin' diye atın gemini çekerler; onun gibi... 'Maç ne kadar yavaş oynanırsa hakem için o kadar avantajlıdır' prensibini bazı abilerine bakarak sahada başarıyla uyguladı. Ne şiş yandı ne kebap!"
Gürcan Bilgiç/Sabah: "Derbi kendi havasında ve atmosferinde, planların kağıt üstünde kaldığını ispatlarcasına oynandı. Stadın baskısını kaldıramadı Fenerbahçeli oyuncuların bir çoğu. Uzun top oynadıkça, Serdar Dursun'un da yetersizliği ortaya çıktı. Top tutamadı, Welinton tarafından imha edildi. İş Mert Hakan ve İrfan Can'a düştü. Nerede yangın varsa, oraya koştular. Faul aldılar, atak başlattılar, eli-ayağı karışan takım arkadaşlarını rahatlattılar. İki penaltı oldu, ikisini de Novak yaptı. Cezalı, sakat derken defans kurgusunda rol yedeklere geçti. İsmail Kartal'ın pes ile tempoyu kontrol etmek dışında şansı da kalmamıştı. Kaos oyununda "anlar" önemliydi. İki takımın da ön tarafı, bu saniyelerin kalitesini taşımadı. Arda Kardeşler ve VAR ekibi iki net kırmızıyı atladı. Welinton'un Serdar Dursun'a tabanıyla basması, Ghezzal'ın İrfan Can'ı arkadaş üstten ve alttan vurarak düşürmesi sarı kart ile geçiştirildi. Başlarına bela almak istemediler belli ki..."
Ömer Üründül/Sabah: "Beşiktaş'ın aşırı tempodan yorulması ile birlikte 65'ten sonra Fenerbahçe dengeyi kurduğu gibi ileriye çıkışlara da başladı. Sonra İsmael arka arkaya oyuncu değişikliklerine gitti. Bu şekilde düzen de bozulmuş oldu. Oyun Fenerbahçe'nin kontrolünde beraberlikle noktalandı. İsmail Kartal'ı tebrik ediyorum. Fenerbahçe dün çok iyi bir sonuç aldı. Çünkü rekor eksiklerden dolayı, 4 tane ciddi maç noksanı olan oyuncu sahadaydı. Bilhassa stoperler sorunluydu. Örneğin Novak gol atsa da hazır olmadığından iki gereksiz penaltıya neden oldu. Ama yine de elinden geleni sahaya yansıttı. Takımın en iyisi mükemmel performansı ile Ferdi idi... Bunun dışında yine ciddi maç eksiği olan Nazım Sangare'yi çok beğendim. Tisserand da beklediğimden çok daha iyiydi. Altay da ikinci yarı iki kritik kurtarışla 1 puanda pay sahibi oldu. İrfan Can her zamanki gibi bitikti. Buna ilaveten her kazanılan serbest vuruşu kullanmak istemesi de büyük egoistlikti."
Güntekin Onay/Hürriyet: "Pozisyon üretmekte ve rakip ceza alanında etkili olmakta zorlanan Fenerbahçe’de ise teknik direktör İsmail Kartal, maçta hiç etkili olamayan ve çok top kaybı yapan Serdar Dursun’u çok geç oyundan çıkardı. Diğer tarafta Beşiktaş’ta ise özellikle Ghezzal’ın çıkmasından sonra siyah beyazlılar topu rakip yarı alanda tutmakta zorlandı. 1 gol atıp, 2 penaltıya sebebiyet veren Novak maça damgasını vururken İsmail Kartal böylesine zor bir deplasman derbisinden aldığı 1 puan için memnundur."
Ali Gültiken/Sabah: Sonuç kimseyi mutlu etmese de oynanan futbol ve derbi temposu memnun etti... Beşiktaş'ın Valerien İsmael ile uygulamaya çalıştığı oyunun her bölgesinde baskı yapma düşüncesi başarılı oldu. Özellikle maçın ilk yarısında daha işlevsel bir Beşiktaş izledik. Daha ısıran, daha coşkulu oynayan ve rakibine oynama şansı vermeyen taraftı. Özellikle Larin'in ayağından önemli pozisyonlar da buldu. İkinci yarı işler biraz daha dengelendi. Bunda Fenerbahçe'nin oyun temposunu daha fazla kontrol etme düşüncesi ve kaybetmeden buradan çıkmanın getireceği güven duygusunu da arkasına alarak oynaması da etkendi.
Engin Verel/Akşam: "Belki de sezonun en güzel derbisiydi. Ne isterseniz hepsi vardı. İki takımda da eksiklerin dışında, sakatlar, kadro dışları, formaya yakışan, yakışmayan futbolcular, golü atan sonrasında iki penaltı yaptıran, bir tarafta sakin bir teknik adam, diğerinde gol sevincinde yanındakini döver gibi sevinen, bunların hepsini bir arada görmek sezon başından pek rastlanan bir tablo değildi. Ancak bu çerçeve içerisinde ligi analiz ettiğimizde, ligin şampiyonu hatta ikincisi ve küme düşenleri belli olan bir haftada 22 futbolcunun bu kadar hırslı, istekli, arzulu ve tempolu bir futbol oynayacağını herhalde sizler de benim gibi beklemiyordunuz. Maçın ikinci yarısı da doğrusu beklentilerimize uygun geçti. Taraftarının da desteğiyle daha baskılı olmaya çalışan bir Beşiktaş, buna karşılık kazanmak için fırsat kollayan bir Fenerbahçe gördük. Beşiktaş, hücumda iyi bir gol ayağına sahip olmamasının sıkıntısını çekerken, Fenerbahçe bulduğu fırsatlarda gerektiği kadar soğukkanlı değildi. İki hocanın karşılıklı hamleleri de skor tabelasını değiştirmeye yetmedi. Fenerbahçe için Dolmabahçe'den alınan 1 puan ikincilik hedefi yolunda önemli kazançtır. İsmail Kartal'ın performansı açısından da alkışlanacak bir sonuç olduğunu söylemeliyiz."