Uğur Meleke, 5 soruda ay yıldızlı ekibimizin yeni teknik direktörünün nasıl olması gerektiğini anlattı. (Hürriyet)
SORU: Türkiye A milli futbol takımı antrenörünü nasıl seçmeli?
Avrupa’nın en değerli dokuzuncu milli takımıyız. Elimizde tarihimizin en renkli jenerasyonu var. Son 11’imizde 4 İtalya, 2 Fransa, 1 İngiltere, 1 İspanya, 1 Hollanda Ligi oyuncusu vardı. Yetmedi, sonradan oyuna 2 Premier Lig, bir de Ligue 1 oyuncusu soktuk. 2000’lerin başındaki altın çağımızdan beri böyle derinlikli bir kadromuz olmadı.
Üstelik de bu oyuncu grubumuz son derece de genç. Burak’tan sonra en deneyimli oyuncumuz 27 yaşındaki Hakan.Bence şu anda futbol tarihimizin en kritik seçimlerinden birini yapıyoruz. Belçika’nın 2016’daki hoca seçimine benzetiyorum bugünkü durumumuzu.
Çok iyi bir jenerasyon yakaladık, önümüzdeki 3-4 turnuvada iddialı olabilirler. Ve milli takımda bu çocukların en iyi versiyonlarını içlerinden çıkarabilecek hocayı bulmamız lazım.
Bir yanlış hoca tercihi, şu anda bize harika bir jenerasyon fırsatını kaybettirebilir. O yüzden bu seçimi yaparken masada güçlü olmamız gerek. Bu milli takımı dünyadaki 10 teknik adamın 8’i-9’u çalıştırmak ister. Bu gücümüzün bilincinde oturmalıyız masaya.
SORU: Öyleyse Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın yeni teknik direktörü yerli mi, yabancı mı olmalı?
Şenol Hoca’nın neden başarısız olduğunu son iki gününde medyaya yansıyan röportajlarından daha iyi anladık. Yardımcı hoca konusunda şehir baskısından söz ediyor. Uğurcan-Altay kararında sosyal medya reaksiyonundan etkilendiğini hissettiriyor. Yeni gelecek hocanın tek bir ajandası olmalı, o da ulusal takımın başarısı. 1000 kişiden 999’u aksini söylüyor olsa bile, inandığı doğrudan, adaletten şaşmamalı.
Milli takımın bu oyuncu grubu Fransa, İtalya’da, İngiltere’de yaşan adamlar. Üçü Fransa şampiyonu, üçü Premier Lig oynuyor. Biri Inter’in, biri Feyenoord’un, biri Marsilya’nın gözbebeği. Bu kadronun başında onların saygı duyacağı kalibrede bir hoca getirmemiz lazım. Aykut kocaman, Yılmaz Vural, Samet Aybaba gibi deneyimlilere saygı duysam da, bu tarife uygun değiller. Gelecek hocanın da uluslararası seviyede futbolculuk ve/veya antrenörlük deneyimi olması lazım.
Yerliler içinde bu tarife uyan ve boşta olan çok az isim var. Okan Buruk’un futbolcu olarak fena olmayan bir Serie A geçmişi var. Antrenör olarak da Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde saygıdeğer işler yaptı. Antonio Conte son derece deneyimli, tutkulu ve rekabetçi. Slaven Bilic’in de Hırvat Milli Takımı’nın dönüşümünde anahtar bir rolü olmuştu. Yani daha önce bizimkine benzer bir problemi çözmüşlüğü var.
SORU: Organizasyon nasıl olmalı? Tüm kategorilerden sorumlu ayrı bir futbol direktörü gerekli mi?
Evet, tüm yaş gruplarıyla A takımın organize biçimde çalışması elbette hayal. Geçtiğimiz aylarda Hırvatistan’la oynadığımız Ümit milli maçı izliyorum, üçlü savunmayla başladık müsabakaya. Oysa bu çocukların geçiş yapacağı A Milli Takım o sıralar bir dakika bile üçlü savunma oynamıyordu.
Ya da şu anda Ümit Milli Takım forması giyen Ravil hemen, Umut güneş, Ali Akman ve Barış Alper de kademe kademe A takıma geçmeliler. Ama bu konuda Kafkas’la güneş arasında organize bir çalışma var mı, bilmiyorum. Rangnick bir süredir Salzburg’da, Leipzig’de ve Moskova’da organizasyonel görevler alıyor. Eğer kariyer planı bu yöndeyse, keşke onu altyapı organizasyonunun başına getirebilsek.
SORU: Yeni hocayla A Milli Takım ne oynamalı? Taktiği, planı ne olmalı?
A Milli Takım’ın yeni hocasının güçlü bir figür olması gerekliliği ortada. Milli takımın kaptanının 6-1’lik bir hezimetten sonra futbol konuşmak yerine son derece bayağı bir konuda saçmalaması, bariz bir otorite boşluğu.EURO 2020’deki İtalya milli maçı öncesi yapılan son konuşmada Şenol güneş’in “birbirinizi sevin” dediğini duymuştum bir futbolcudan. Yeni hocanın futbolda sevgi, saygı, motivasyon kadar taktik, planlama, rakip analizi gibi konuların da öneminin farkında olması gerek.
Göreve iyi bir hatip gelmeli. Kamuoyunu da doğru yönlendirmeli. En azından ne dediğini anlamalıyız. Şenol güneş’le başarılı olduğumuz maçlarda (iki Fransa, birer de Hollanda ve Norveç maçında) geçiş oyununu iyi uygulamıştık. Ama İtalya kaybettiği topları çabuk geri kazanarak bizi çaresiz bırakmıştı geçişlerde. Yeni teknik direktörün bir değil, birden fazla taktik içeren bir repertuvarı olmalı.
Resmi maçlarda attığımız 41 golün 17’si duran toplardan. Duran toplarda harika bir takımımız var. Bu konuda özel çalışmalar yaptıran ve verimliliğimizi artıran bir teknik ekibimiz olmalı. Resmi maçlarda akan oyunda yediğimiz 20 golün 13’ü merkezden. Ve son Hollanda maçında da aynı şekilde merkezden kolayca delindik.
Analize değer veren bir hocayla çalışmalıyız. Büyük maçların başında havlu atıyoruz, nispeten zayıf rakiplere karşı müsabakanın sonunu getiremiyoruz. Bir maçı birkaç perde halinde ele alabilecek vizyonda soğukkanlı bir futbol oynamalıyız.
SORU: Yeni hocanın maaşı ne seviyede olmalı, tazminat nasıl yapılandırılmalı?
Bir kulüpte 2 milyon Euro maaşla çalışan bir teknik adama, “orayı bırak ve burada 1 milyona çalış” diyemezsiniz. Dolayısıyla maaş konusu göreceli bir kavram. Ancak kontrat yaparken, fesih koşulları konusunda hassas olmamız gerekiyor.
Yeni hocayla yapılacak kontratta ilk 2 yıl doldurulduktan sonra eğer yollar tek taraflı fesihle ayrılırsa sözleşmenin kalan yükümlülüğü ödenmez (ya da yüzde 25’i ödenir) gibi bir madde olmalı. Terim’le 4 yıl, Güneş’le 3 yıl çalışmışsınız ve hâlâ feshettiğiniz sözleşmenin kalanının (yani çalışmadıkları sürenin) bedelini ödemekten söz ediyorsunuz. Bu konuda daha hassas davranılmalı.