Arda Turan bu vatanın yetiştirdiği daha doğrusu Galatasaray’ın yetiştirmek için göbeğini çatlattığı bir yetenek. Eloğlu yıldızlarını korumak için elinden gelen bütün gayreti sarf ederken biz ender yetişen yetenekli evlatlarımızın daha olmadan kökünü kurutuyoruz. Brezilya bizde oynayan ikinci, üçüncü hatta beşinci sınıf oyuncularını bir vesile ile milli takımlarına davet edip onları parlatırken biz içerideki kısır çekişmelerle o yıldızı elbirliği ile karartıyoruz.
Örnek teşkil edecek bir yetenek olan Arda Turan hunharca tecavüzlerle hem de arkadan vuruluyor. Reyting uğruna ar-namus dinlemeyen bir takım dilbazların sivri dilleri bir hançer gibi Arda’nın sırtına saplanıyor.
Bunu yapanlar da medeni cesareti eksik olduğundan sipere yatıp beyaz cam ardından ya da kağıt üzerinden sallayanlardır. Mertçe çıkıp yüze karşı konuşanlar değil.
Bunların alayı seksüel yaşamı dilde dolandıran ahlak yoksunları.
Bir insan ne zaman ki seksi dilinde gezdirir o adamdan korkacaksın!
Mutlaka kendiyle ilgili bir sorunu vardır ki bir başkalarının yatak odası kapısını aralar.
Haya perdesini aralamaktan çekinmeyenler
Erman Toroğlu espriyi belden aşağı kullanarak prim yaptığını sanabilir ama gencecik bir çocuğun özel hayatına girmek bir kıskançlık ifadesidir. Toroğlu bunu hep yapıyor. Arda olayı ilk değil ki… Ümit Karan’a da aynı pespaye dili kullanarak evlendiği gün sataşmıştı. Toroğlu dinlenebilir olmak için haya perdesini aralamaktan hiç çekinmiyor. Bu bir tarz da değil. Bu doğrudan doğruya ahlaki değerlerin yoksunluğundan doğan ve kendi hayatında şehevi duygularının tatminsizliğinden kaynaklanan bir zafiyettir. Arda’nın kişilik haklarına tecavüzdür.
Toroğlu; hakeme, yerde yatan futbolcuya, tribündeki genç görüntüye, şarja çıkan futbolcuya bakarken ve onu yorumlarken her seferinde cinsel dürtülerle yakıştırmalar getiriyor Arda’yı bilmem ama Erman’ın mutlaka bir doktora gözükmesi gerek. Başkalarının hayatı hakkında bu tarz gözlemlerde bulunanların giderek kronik bir ‘röntgenci’ tanımıyla tedaviye ihtiyaç duyacakları kesindir.
Sinem Kobal’dan özür dileyin
Toroğlu, Arda’nın sakatlığını fazla seks yaptığına bağlarken kendinden de örnekler veriyor. Oysa herkes bir değil ki… Bugünün özgür yaşamı Erman’ın dönemindeki gibi loş odaların hayasız düşünceleriyle şekillenmiyor ki… Bir zamanlar izbe gibi yerlerde ne idüğü belirsiz hayat kadınlarının kırmızı ışıkla vücut defolarını kaşelediği, lekelerden utanmış beyaz çarşafları üzerinde adale gevşetmiyor ki…
Geçti o devirler Erman!
Şimdi, futbolcu da olsa gençler masum aşklarının peşinden giderken saklanmak ihtiyacı duymuyor ki… Ele ele, diz dize yaşıyor aşklarını… Görenler de onarlın bu mazbut hayatını takdir ediyor. Sevmek her gencin en doğal hakkıdır. Erman’ın bu sataşması Arda’dan daha çok sevgilisi Sinem Kobal’a yapılmış bir hakarettir. Arda’nın sakatlıklar yaşamasında bu olaya sebebiyet veren kimdir ki…
Ayıbın da bu kadarı olmaz!
Erman Toroğlu dilinin kantarı olmayan, söylediği lafı kulağı duymayan, kendine özgü esprilerle çağı yakalayamadığı açıkça belli olan ve hala önünde çınar yaprağı taşıyan bir ademdir…
Ne desen boş.
Huylu huyundan vaz geçmez…
Erman’a bir arkadaşı olarak söyleyebileceğim tek cümle vardır;
Hızlı düşüyorsun. Tutunacağın dal, bir başkasının değil kendi dalın olacaktır.
Soyağacının da kafi derecede buna müsait olduğunu sanıyorum.
Toroğlu teşhisi koymadan bari yanındaki pratisyen hekime sorsaydı
Ortaya çıkan gerçek, olayın sır kalmasından daha da acı.
Erman Toroğlu keşke Arda’ya teşhis koymadan önce pratisyen bir doktora sorsaydı daha iyi olurdu. Vardır böyle kişiler Erman’ın yanında…
Gönül arzu ederdi ki Erman, Arda’ya bir geçmiş olsun desin…
Sonra da bir hasım değil bir ağabey olarak yaşadığı acı deneyimlerden kardeşine bahsetsin.
Yol göstermek gencecik bir çocuğu aleme tellal etmekle olmaz. Çekersin bir kenara, eğilirsin kulağına anlatırsın doğruları efendi efendi…
‘Benim futbol hayatım hatalarla, acılarla geçti. Her türlü herzeyi yedim, olacağım kadar olamadan işte böyle oldum’ der hayatı anlatırsın Arda’ya…
İpliği pazara çıkarmakla, genç bir futbolcuya nasihat etmek arasında 60 yaşa sığacak deneyim birikimi yoksa, o zaman sorarlar adama; boşuna mı yaşadın bunca sene!...
Aziz Başkan Arda’yı kollamış
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da sağ olsun Arda’ya sahip çıkarak onun için güzel laflar etmiş. Bir gencin böylesine yıpratılmasına karşı çıkmış.
Aziz Başkan, Arda Turan'ın medyaya yansıyan ifadeleriyle ilgili olarak, ''Doğru şeyler söylemiş, Arda haklı. Tenkit ayrı şey, çok fazla ağır şeyler yazılmış. Çok üzüldüm. Söyledikleri şeyler doğru'' diyen Yıldırım, bir gazetecinin;
''Şerefsizler lafı biraz kaba olmadı mı?'' sorusuna da,
''Hak edenler var. Bence kaba olmamış'' yanıtını vermiş.
Teşekkürler Başkan.
Şerefsizler sözü şerefi bedeninde taşıyanların hakkıdır.
O lafı söylemek, bir onurun şaha kalkışıdır.
Söylenmek istemeyen çok ağır ithamları da içinde barındırır.
Ancak;
Arda’nın bu günlere gelmesindeki, dile düşmesindeki sebeplerden biri de gencecik çocuğun beynini karıncalandıran laflar değil midir?
Milli servet diye ormandaki ağacı kastedip onun kesilmesine karşı çıkanların, gencecik fidan Arda’yı toprağından söküp kendi bahçesine dikmek isteyenlerin, bu gün yapılan ağız dalaşında hiç mi payları yok?
Arzulara ket vurmak, örnek insan olabilmek, bu kadar mı zor?
Eski defterleri karıştırmak bazen düşünceye ışık tutar
Erman Toroğlu’nun çıkışını, Arda’nın üzüntüsünü, Aziz Başkan’ı, Maraton programını, taa federasyon yoluna kadar uzatırsanız akla kim bilir daha neler gelir.
Bazen eski defterleri de karıştırmak düşünceye ışık tutar.
Maraton programından uzaklaştırılan Erman Toroğlu’nun uğradığı haksızlığın temelinde neler yatar?
Erman Toroğlu’nun evsafını tartışırken, ona kesilen cezada da Erman’ın haksızlığa uğradığını hatırlamak gerek.
Bu ülkede çoğu kimsenin birbirine kuyruk acısı var.
Erman tarafından tecavüze uğrayan Arda’ya sahip çıkan Aziz Yıldırım acaba Erman’a duyduğu nefreti Arda üzerinden mi pekiştirmektedir.
Her seferinde ekmeğine mani olduğunu düşündüğü şahısları yerden yere vuran Erman Toroğlu acaba Arda’yı sahiplenenlere de şimdi bir laf edecek mi?
‘Şerefsizler lafını hak edenler var’ lafını yutacak mı?
321 milyon dolar marka değerine ulaştık diye böbürlenen TFF acaba marka değerini sıfırlayan bu ağız dalaşlarından hiç rahatsız olmuyor mu?
Buna bir tedbir düşünmüyor mu?
Şeref tribününe giriş yasakları olanlar bu yaptırımı hiçe saydığında ‘şeref’ sözcüğü akla gelmezken bugün herkesin şerefe sahip çıkması ne derece doğru?
TFF bugün sahnelenen dramada acaba hangi koltukta oturup oyunu seyrediyor?
Bir sorum da RTÜK’e;
İlla çıplak bir küfür mü lazımdır ki devreye giresiniz!
Kişilik haklarına tecavüz sizce methiye midir?
Basın özgürlüğü var, kabul…
Hakaret tanımlaması var, kabul…
Mahkemeler var, kabul…
Arda’nın zedelenen onurunun savunucusu sadece Aziz Bey mi olmalı?
Arda’ya da bir nasihat
Çok gençsin, çok şirinsin, çok yeteneklisin…
Hayatta mutlu olmak senin de hakkın.
Kızma, üzülme ve ağlama!
Gez, görüş, eğlen, üzülme zevke dal…
Bir gelir insan cihane durma çal!
Ama senin çalacağın enstrüman futbol topudur.
Bütün konsantrasyonunu ona ver ve resitaleden vaz geç
Konser ver. Takımınla bütünleş.
Galatasaray senin sahnendir, ocağındır.
Ona layık ol.
Unutma ki hayatta bazıları sürünerek doruklara varır, bazıları da uçarak…
Hayatta yılan da var, kartal da…
Sen uçansın.
Yüksek tepelerden aşağıya bakmayı öğren.
Göreceksin aşağındakiler gözüne çok küçük gelecek.
Örnek teşkil edecek bir yetenek olan Arda Turan hunharca tecavüzlerle hem de arkadan vuruluyor. Reyting uğruna ar-namus dinlemeyen bir takım dilbazların sivri dilleri bir hançer gibi Arda’nın sırtına saplanıyor.
Bunu yapanlar da medeni cesareti eksik olduğundan sipere yatıp beyaz cam ardından ya da kağıt üzerinden sallayanlardır. Mertçe çıkıp yüze karşı konuşanlar değil.
Bunların alayı seksüel yaşamı dilde dolandıran ahlak yoksunları.
Bir insan ne zaman ki seksi dilinde gezdirir o adamdan korkacaksın!
Mutlaka kendiyle ilgili bir sorunu vardır ki bir başkalarının yatak odası kapısını aralar.
Haya perdesini aralamaktan çekinmeyenler
Erman Toroğlu espriyi belden aşağı kullanarak prim yaptığını sanabilir ama gencecik bir çocuğun özel hayatına girmek bir kıskançlık ifadesidir. Toroğlu bunu hep yapıyor. Arda olayı ilk değil ki… Ümit Karan’a da aynı pespaye dili kullanarak evlendiği gün sataşmıştı. Toroğlu dinlenebilir olmak için haya perdesini aralamaktan hiç çekinmiyor. Bu bir tarz da değil. Bu doğrudan doğruya ahlaki değerlerin yoksunluğundan doğan ve kendi hayatında şehevi duygularının tatminsizliğinden kaynaklanan bir zafiyettir. Arda’nın kişilik haklarına tecavüzdür.
Toroğlu; hakeme, yerde yatan futbolcuya, tribündeki genç görüntüye, şarja çıkan futbolcuya bakarken ve onu yorumlarken her seferinde cinsel dürtülerle yakıştırmalar getiriyor Arda’yı bilmem ama Erman’ın mutlaka bir doktora gözükmesi gerek. Başkalarının hayatı hakkında bu tarz gözlemlerde bulunanların giderek kronik bir ‘röntgenci’ tanımıyla tedaviye ihtiyaç duyacakları kesindir.
Sinem Kobal’dan özür dileyin
Toroğlu, Arda’nın sakatlığını fazla seks yaptığına bağlarken kendinden de örnekler veriyor. Oysa herkes bir değil ki… Bugünün özgür yaşamı Erman’ın dönemindeki gibi loş odaların hayasız düşünceleriyle şekillenmiyor ki… Bir zamanlar izbe gibi yerlerde ne idüğü belirsiz hayat kadınlarının kırmızı ışıkla vücut defolarını kaşelediği, lekelerden utanmış beyaz çarşafları üzerinde adale gevşetmiyor ki…
Geçti o devirler Erman!
Şimdi, futbolcu da olsa gençler masum aşklarının peşinden giderken saklanmak ihtiyacı duymuyor ki… Ele ele, diz dize yaşıyor aşklarını… Görenler de onarlın bu mazbut hayatını takdir ediyor. Sevmek her gencin en doğal hakkıdır. Erman’ın bu sataşması Arda’dan daha çok sevgilisi Sinem Kobal’a yapılmış bir hakarettir. Arda’nın sakatlıklar yaşamasında bu olaya sebebiyet veren kimdir ki…
Ayıbın da bu kadarı olmaz!
Erman Toroğlu dilinin kantarı olmayan, söylediği lafı kulağı duymayan, kendine özgü esprilerle çağı yakalayamadığı açıkça belli olan ve hala önünde çınar yaprağı taşıyan bir ademdir…
Ne desen boş.
Huylu huyundan vaz geçmez…
Erman’a bir arkadaşı olarak söyleyebileceğim tek cümle vardır;
Hızlı düşüyorsun. Tutunacağın dal, bir başkasının değil kendi dalın olacaktır.
Soyağacının da kafi derecede buna müsait olduğunu sanıyorum.
Toroğlu teşhisi koymadan bari yanındaki pratisyen hekime sorsaydı
Ortaya çıkan gerçek, olayın sır kalmasından daha da acı.
Erman Toroğlu keşke Arda’ya teşhis koymadan önce pratisyen bir doktora sorsaydı daha iyi olurdu. Vardır böyle kişiler Erman’ın yanında…
Gönül arzu ederdi ki Erman, Arda’ya bir geçmiş olsun desin…
Sonra da bir hasım değil bir ağabey olarak yaşadığı acı deneyimlerden kardeşine bahsetsin.
Yol göstermek gencecik bir çocuğu aleme tellal etmekle olmaz. Çekersin bir kenara, eğilirsin kulağına anlatırsın doğruları efendi efendi…
‘Benim futbol hayatım hatalarla, acılarla geçti. Her türlü herzeyi yedim, olacağım kadar olamadan işte böyle oldum’ der hayatı anlatırsın Arda’ya…
İpliği pazara çıkarmakla, genç bir futbolcuya nasihat etmek arasında 60 yaşa sığacak deneyim birikimi yoksa, o zaman sorarlar adama; boşuna mı yaşadın bunca sene!...
Aziz Başkan Arda’yı kollamış
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da sağ olsun Arda’ya sahip çıkarak onun için güzel laflar etmiş. Bir gencin böylesine yıpratılmasına karşı çıkmış.
Aziz Başkan, Arda Turan'ın medyaya yansıyan ifadeleriyle ilgili olarak, ''Doğru şeyler söylemiş, Arda haklı. Tenkit ayrı şey, çok fazla ağır şeyler yazılmış. Çok üzüldüm. Söyledikleri şeyler doğru'' diyen Yıldırım, bir gazetecinin;
''Şerefsizler lafı biraz kaba olmadı mı?'' sorusuna da,
''Hak edenler var. Bence kaba olmamış'' yanıtını vermiş.
Teşekkürler Başkan.
Şerefsizler sözü şerefi bedeninde taşıyanların hakkıdır.
O lafı söylemek, bir onurun şaha kalkışıdır.
Söylenmek istemeyen çok ağır ithamları da içinde barındırır.
Ancak;
Arda’nın bu günlere gelmesindeki, dile düşmesindeki sebeplerden biri de gencecik çocuğun beynini karıncalandıran laflar değil midir?
Milli servet diye ormandaki ağacı kastedip onun kesilmesine karşı çıkanların, gencecik fidan Arda’yı toprağından söküp kendi bahçesine dikmek isteyenlerin, bu gün yapılan ağız dalaşında hiç mi payları yok?
Arzulara ket vurmak, örnek insan olabilmek, bu kadar mı zor?
Eski defterleri karıştırmak bazen düşünceye ışık tutar
Erman Toroğlu’nun çıkışını, Arda’nın üzüntüsünü, Aziz Başkan’ı, Maraton programını, taa federasyon yoluna kadar uzatırsanız akla kim bilir daha neler gelir.
Bazen eski defterleri de karıştırmak düşünceye ışık tutar.
Maraton programından uzaklaştırılan Erman Toroğlu’nun uğradığı haksızlığın temelinde neler yatar?
Erman Toroğlu’nun evsafını tartışırken, ona kesilen cezada da Erman’ın haksızlığa uğradığını hatırlamak gerek.
Bu ülkede çoğu kimsenin birbirine kuyruk acısı var.
Erman tarafından tecavüze uğrayan Arda’ya sahip çıkan Aziz Yıldırım acaba Erman’a duyduğu nefreti Arda üzerinden mi pekiştirmektedir.
Her seferinde ekmeğine mani olduğunu düşündüğü şahısları yerden yere vuran Erman Toroğlu acaba Arda’yı sahiplenenlere de şimdi bir laf edecek mi?
‘Şerefsizler lafını hak edenler var’ lafını yutacak mı?
321 milyon dolar marka değerine ulaştık diye böbürlenen TFF acaba marka değerini sıfırlayan bu ağız dalaşlarından hiç rahatsız olmuyor mu?
Buna bir tedbir düşünmüyor mu?
Şeref tribününe giriş yasakları olanlar bu yaptırımı hiçe saydığında ‘şeref’ sözcüğü akla gelmezken bugün herkesin şerefe sahip çıkması ne derece doğru?
TFF bugün sahnelenen dramada acaba hangi koltukta oturup oyunu seyrediyor?
Bir sorum da RTÜK’e;
İlla çıplak bir küfür mü lazımdır ki devreye giresiniz!
Kişilik haklarına tecavüz sizce methiye midir?
Basın özgürlüğü var, kabul…
Hakaret tanımlaması var, kabul…
Mahkemeler var, kabul…
Arda’nın zedelenen onurunun savunucusu sadece Aziz Bey mi olmalı?
Arda’ya da bir nasihat
Çok gençsin, çok şirinsin, çok yeteneklisin…
Hayatta mutlu olmak senin de hakkın.
Kızma, üzülme ve ağlama!
Gez, görüş, eğlen, üzülme zevke dal…
Bir gelir insan cihane durma çal!
Ama senin çalacağın enstrüman futbol topudur.
Bütün konsantrasyonunu ona ver ve resitaleden vaz geç
Konser ver. Takımınla bütünleş.
Galatasaray senin sahnendir, ocağındır.
Ona layık ol.
Unutma ki hayatta bazıları sürünerek doruklara varır, bazıları da uçarak…
Hayatta yılan da var, kartal da…
Sen uçansın.
Yüksek tepelerden aşağıya bakmayı öğren.
Göreceksin aşağındakiler gözüne çok küçük gelecek.