Şapkalar havaya!

Sporx.com yazarlarından Enis Okşan son yazısında, Dallas Mavericks'in şampiyonluğunu kaleme aldı.

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Şapkalar havaya!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
13 Haziran 2011 13:20
Dallas kelimesini önce ilkokuldayken duymuştum. Yıllar süren efsane bir diziydi. Kötü evlat Ceyar (JR) ve Ewing ailesinin hikayesiydi. Sonunda Ceyar öldü mü ölmedi mi diye uzun süren bir tartışma yaşanmıştı diye hatırlıyorum. Bir de Ewing ailesinin hayırlı evlâdı Bobby vardı. Herkes Ceyar’a kıl olurken, Bobby’nin arkasında milyonlarca insan vardı. Aradan yıllar geçti. Dallas deyince aklıma sadece Ceyar gelmemeye başladı. Dirk Nowitzki’nin liderliğinde Mavericks vardı artık. Bir de Mark Cuban. Ben bu satırları yazarken Cuban televizyonda röportaj veriyor. Üzerinde mütevazı bir kot pantolon, beyaz şampiyonluk tişörtünü giymiş, kafasında şampiyonluk şapkasını ters takmış alnından terler akıyor. Ne diyebilirim. Helal olsun! Son iki yılın şampiyonunu süpüren takıma da şampiyonluk yakışırdı. On kere helal olsun, yüz kere helal olsun!

Bu seride milyarların kıl olduğu Ceyar rolündeki LeBron James’di. Bobby rolündeki oyuncu da Dirk Nowitzki’ydi. Wade de Ewing’lerin reisi Jack Ewing’in evlilik dışı ilişkiden olan çocuğu, iyi niyetli yetenekli kovboy Ray Krebbs’i oynuyordu sanırım. Velhasıl bu film Bobby’ciler için mutlu sonla bitti ve hak eden her sene olduğu gibi yine kazandı.

Mavs veya Heat taraftarı olmamama rağmen seri başlarken Mavs’in kazanmasını can-ı gönülden istiyordum. Bunun en önemli nedeni kariyerinin ilk yıllarından beri, özellikle de Nets’teki liderliğinden dolayı izlemeye doyamadığım 38’lik delikanlı Jason Kidd’in sonunda şampiyonluk kazanmasıydı. Hayat gailesi beni New Jersey’e yolladığında, gerek o zamanki ismiyle Continental Airlines Arena’da gerekse televizyon başında Nets maçlarında Jason Kidd’le coştuğum sayısız maçlara şahit oldum. Kariyeri boyunca 107 defa triple double yaparak bu alanda 3. sıradaki oyuncu, 11.600 civarındaki asistiyle bu alandaki 2. oyuncu, aktif oyuncular arasında en çok hayran olduğum 2. oyuncu olan Kidd gibi bir efsanenin, vizyonerin, kariyerini yüzüksüz tamamlamasına gönlüm elvermiyordu.

İkinci en önemli nedeni elbette Dirk. 6. maç daha biterken soyunma odasının yolunu tutan, yaşlı gözlerini formasıyla kapatan Dirk. O boyuna rağmen gördüğüm en kusursuz atış tekniklerinden birine sahip Dirk. 13 senedir vurun abalıya hesabı takım ne zaman başarısız olduysa eleştirilerin hedefi olmuş, bu başarılı kariyeri yüzüksüz kapatacak denen Dirk. 13 senedir eleştirilmesine rağmen, şampiyonluğu kestirmeden kazanmak için başka yıldızların kanatları altına girmeyi kabul etmemiş, başka takımlara mavi boncuk dağıtmaya tenezzül etmemiş, “yeteneklerimi Kilyos plajına götürüyorum” dememiş, 13 senedir Dallas halkının ve Mark Cuban’in şampiyonluk rüyasını kendi rüyası bellemiş, serbest kalacağı yazları şaklabanlığa çevirmeden sözünde durmayı hedeflemiş, sinsi bir yılan gibi Dallas’ı satmamış, Nash takımdan ayrıldıktan sonra hayal kırıklığı yaşamasına rağmen sadece işini yapmış, etrafındaki oyuncuların kalitesine bakmadan sabretmiş, NBA kariyeri boyunca tek takımda oynamış Dirk. Böyle iş ahlakına sahip, sadece basketbolu düşünen, karşı tarafın kibirli çocuklarının kendisini ti’ye alıp sağa sola öksürmelerine rağmen üzerinde fazla durmamış, konsantrasyonundan odun vermeyen yüksek karakterli bir oyuncunun da kariyerini yüzükle süslemesi gerekiyordu.

Play-off’lar başlarken Charles Barkley haricinde hiçbir analist Mavs’e şans vermiyordu. Sezon içinde birkaç defa iniş çıkışlar yaşamışlardı. Ayrıca rotasyondaki en değerli oyunculardan Caron Butler sezonu çok erken kapatmıştı. Sezonu da iyi bitirmemişlerdi. Bir de malum Mavs’in play-off karnesi acıların takımı şeklindeydi. Bırakın şampiyonluğu, Blazers serisinde kamuoyunun yarısı Mavs’i yarısı Blazers’ı şanslı görüyordu. Sezonu muhteşem geçirmiş Spurs’ün, üçleme peşinde koşan Lakers’ın, aslan parçası gibi oynayan Thunder’ın arasında kayboluyordu Mavs haberleri. Satır arası takımıydı Mavericks. Blazers serisinden sonra sıra Lakers serisindeydi. Play-offlar başlarken Lakers’ın başına piyango vurmuş gibiydi. Önce zayıf Hornets’la karsılaşacaklardı, sonra da 20 kusur yıldır play-offlarda karsılaşmamalarına rağmen sezon maçlarında genellikle yendikleri Mavs’le karşılaşacaklardı Batı Finali’ne çıkmadan önce. Charles Barkley ve Mavs oyuncuları haricinde herhangi bir analist Mavs’e şans vermiyordu seride. Mavs deplasmanda 2 maçı kazanmasına rağmen Lakers’ı hala şanslı gören vardı. Lakers’ı süpürdüler. Ardından NBA’in son iki yıldır sayı kralını barındıran aslan parçaları çıktı karşılarına. Mavs, Lakers’ı süpürdükten sonra gözünü şampiyonluğa iyice diktiği için Oklahoma serisini de kazasız atlattılar. Final serisinde de favori değillerdi ve ne olduğunu gördük. Daha çok istediler, daha çok topa atladılar, hiçbir zaman maçlardan kopmadılar, kaya gibi savunma yaptılar, son çeyrekleri hep daha iyi oynadılar, gerek saha içinde gerekse saha dışında daha konsantre olan Mavs’ti ve hançeri Miami’de saplayarak yüzüğü taktılar. Bravo Charles Barkley! Play-offlar başlarken Mavs’in şampiyon olacağını söyleyen tek analist sendin. Şapkamı senin için havaya kaldırıyorum.

Basketbol hayatın, iş hayatının ta kendisi aslında. Halka açık şirketler çeyrekten çeyreğe yaşarlar. Birkaç çeyrek mali performansı iyi olan bir şirket bir sonraki çeyrekte iyi rakamlar açıklamadı mı hisse fiyatı düşer, tüm analistler o şirketi yerden yere burmaya başlarlar. Mühim olan şirketin hisse fiyatının beklentileri karşılaşmasıdır. NBA de hayatın bir izdüşümü. Mavs takımı şampiyonluğu annelerinin ak sütü gibi hak ederek kazandı. Mavs şampiyon olamasaydı Dirk yine günah keçisi ilan edilecekti, 2006’da ve sonrasında olduğu gibi. Liderliği beceremediğinden dem vurulacaktı. Şimdiyse kariyeri boyunca yaşadığı hayal kırıklıklarından ne derece öğrendiğinden bahsediyoruz. Şampiyon her zaman haklıdır. Mağlupsa her zaman haksız.

26 yılda 20 kere ev sahibi takım kazanmıştı şampiyonluğu. O 6 takımdan birisi Heat’ti. Bu sefer de Mavs kazanarak, iç saha avantajına sahip olmayıp da kazanan 7. takım oldu. Seri öncesi Miami’ye daha fazla şans veren benim gibiler yanıldılar. İyi ki de yanıldık.

Serinin MVP’si belli. Onun hakkında sayfalar yazılabilir. Ben sadece son çeyrekler diyorum. Jason Terry serinin en değerli 2. adamı. Çıktı dedi ki “LeBron beni savunamaz” ve dediklerinin arkasında durdu. Jason Kidd kritik üçlükleriyle cezalandırıcı rolünü oynadı. Porto Riko’nun gururu Barrea son maçta Heat savunmasını delik deşik etti. Marion, LeBron’u savunmasıyla ve savunurken de diliyle bayağı yordu. Chandler’ın pozisyonu (sezon başından beri yazmamışım gibi tekrar yazıyorum) yıllar içinde Mavs’in en yumuşak karnıydi. Chandler’ın gelmesiyle eksik parça da tamamlanmış oldu. DeShawn Stevenson da seri boyunca şapkadan çıkan tavşan gibiydi. Hatta 4. maçtan sonra LeBron hakkında “son çeyrek oynamayı beceremedi” demeye getirerek ortamı gerdi ve yıldız oyuncunun güveninin zedelenmesini sağladı. İlk 4 maç çok ama çok yakın tamamlandıktan sonra seri ortadaydı ama son iki maç gerek takımsal gerekse bireysel anlamda Mavs gözle görülür şekilde daha üstün oynadı.

Takımın şampiyon olmasının en önemli nedeni Rick Carlisle. Bilinen bir söz vardır. Şampiyonluğu savunma kazanır. Biz her ne kadar son çeyreklerde giren kritik atışlardan, sayı ortalamalarından asistlerden bahsetmeyi sevsek de, şampiyonluğu kazanan takım savunmayı daha sert oynayan, savunma setlerini daha istikrarlı oynayan takımdır. Mavs’in bu sert savunmasının mimarı da Rick Carlisle’dır. Alan savunmasını kusursuz oynayan Mavs’in savunma disiplini dört zor seri boyunca tıkır tıkır işledi. O Mavs’in hocası olmadan önce Mavs daha çok hücum takımı gibiydi. Şimdiki Mavs’e baktığımızda ilk göze çarpan bu takımın kaya gibi bir savunmaya sahip olduğudur. Büyüksün Rick Carlisle! Yaş ortalaması bu kadar yüksek olan bir takımın sadece moral gücünü değil fizik gücünü de yıllar içinde kaya gibi yaptığın için sana da helal olsun! Elbette bu pat diye olmadı. Mükemmelliğe giden yol sürekli pratikten geçer. Son sözüm de Mark Cuban’a. Keşke tüm takım sahipleri, takımını destekleme konusunda senin gibi olsa.

Finali kaybedenlere bu yazıda değinerek içeriği kirletmek istemiyorum. Mağlup takımı, hele ki Miami gibi yıldızları olan, çoğunluğa antipatik gelen bir takımsa, bir sonraki play-off’lara kadar eleştireceğiz nasıl olsa. Günün sonunda bir sezonu daha yedik bitirdik. Yazın konuşacak başka konularımız elbette olacak. Lakers’ın hoca seçimi, Shaq’in emekliye ayrılması önümüzdeki günlerde kısaca değineceğimiz konular. Enes Kanter’li çaylak seçimleri de zaten kapıda. Sonrası şimdilik çok karanlık duruyor. Umarım önümüzdeki sezon basketbol yazıp basketbol konuşabiliriz.

Gökten bir sürü yüzük düştü ama aynı zamanda da üç tane de elma düştü. İlki Final MVP’ liği kazanmış Dirk Nowitzki’nin başına, ikincisi 38’lik Jason Kidd’in başına, 3.’sü de takımın sahibi Mark Cuban’in başına. Onlar en sonunda erdiler muratlarına, biz çıkalım kerevetlerine.

Tebrikler Dallas Mavericks! Şapka çıkardık şapka!
Tümü
 Reklam