"Sağlam" destek!

Ertuğrul Sağlam'a yönelik Beşiktaş yönetiminin tutumu çok tartışıldı, ama daha da tartışılmayacak, unutulacak.

calendar 09 Ekim 2008 16:49
Haber: Sporx.com Yazarlar
'Sağlam' destek!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.

Paylaş:

Milli maçlar nedeniyle lige ara verilmesine karşın bugünlerde futbol gündemi bir hayli yoğun. Fenerbahçe'de Luis Aragones'e yöneltilen sert eleştiriler, Aziz Yıldırım'ın taraftarın gözündeki "her derde deva olan büyük başkan" imajının yıkılması, Galatasaray'da son yıllardaki en iyi kadro yaratılmasına karşın Michael Skibbe'ye duyulan kuşku, arka arkaya çıkartılan Fatih Terim dedikoduları ve Beşiktaş'taki teknik heyet depremi' Özellikle Ertuğrul Sağlam'a yönelik Beşiktaş yönetiminin içine girdiği tutum bir hayli tartışıldı, ne yazık daha da tartışılmayacak, unutulacak. Balık hafızalı bir toplum olmamazın bir sonucu bu. Hele ki yeni teknik direktörün Mustafa Denizli olması, Sağlam'ın gündemden hızlı bir biçimde çıkmasına yol açacak. Ertuğrul Sağlam olayı yine de Türkiye'de görev yapan teknik adamlar açısından bir hayli öğretici. Esasında burada ibret verici olan Yıldırım Demirören yönetiminin takındığı tutum. Beşiktaş'ta Serdar Bilgili döneminde atılan kurumsallaşma (yani yasal ussal otorite anlayışından) adımlarının ters yüz edip, "karizmatik otorite" anlaışına dönem Beşiktaş yönetimi, başkanları bu karizmadan yoksun olduğu için bir hayli bocalıyor. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için "Türkiye'de kulüp yönetmek!" başlıklı yazıma bakabilirsiniz.) Günü kurtarma çabası, kişisel iktidarın korunması için ilkesel olmayan kararlar, kurumsallaşmanın ve kişilerin adeta harcanması' Son Sağlam operasyonu ile belki Beşiktaş bu sezon şampiyonluğun en önemli adaylarından biri olacak, ama bunun karşılığında kulübün geleceği daha da karartıldı, karartılacak. Bu konuda söylenebilecek çok söz var, ama ben yeniden Ertuğrul Sağlam konusuna dönmek istiyorum. Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş yönetiminin ilkesiz tutumu karşısında, gerçekten ilkeli bir tutum sergileyerek bir anda taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazandı. İlkeli tutumun mumla arandığı bir ülkede, bunda şaşılacak bir durum yok aslında. Yönetim kültürünün, koltuğuna daha da sıkıca yapışma olduğu bir ülkede, Sağlam yaptığı o basın toplantısıyla gönülleri fethetti. Buradan Sağlam'ın yaptığı basın açıklamasının metnini hazırlayanı da tebrik etmek istiyorum. Gerçekten ölçülü, mükemmel, hem yerden yere vuran, hem de incelik taşıyan bir metin. Eğer bu metni gerçekten Sağlam yazdıysa, Türk basını yeni bir yorumcu ya da futbol yazarı kazanacak demektir. Son olarak üzerinde durmak istediğim konu, siyasi arenadan gelen tepkiler üzerine. Gazetelere yansıyan haberlere göre devletin zirvesindeki iki ismin, Abdullah Gül'ün ve Recep Tayyip Erdoğan'ın Sağlam'ı arayıp ona destek vermiş. Ayrıca spordan sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu da istifanın ardından Sağlam'ı destekler nitelikte açıklamalar yaptı. Ben tüm bu gelişmeleri manidar buluyorum. Türkiye'de ilk kez bir teknik adam haksızlığa uğramıyor. Yine Beşiktaş'ta Rıza Çalımbay'ın görevine son verilirken neden siyasi arenadan bu türden çıkışlar gelmedi. Ertuğrul Sağlam'ın politik açıdan siyasi iktidara yakın olmasının etkisi olmasın sakın bunun nedeni. Bu yüzden Sağlam'ın milli takımların başına geçireleceği yönündeki iddialara gülüp geçmiyorum. Burası Türkiye, her şey mümkün. Hele ki arkada iktidar desteği varsa'

Sağcı futbol ve Messi
Latin Amerika'nın efsanevi teknik direktörlerinden Cesar Luis Menotti'yi hatırlar mısınız' Bir de onun tam zıt kutbu olan Carlos Bilardo'yu' Yaşı 30'u geçmiş olanlar hemen "elbette" diyecektir kuşkusuz. Her ikisi de Arjantin'i Dünya Kupaları'nda şampiyonluğa taşıyan iki isim. Menotti 1978'de, Bilardo ise 1986'da. Ama ikisi de birbirine zıt formüllerle.. Bir yanda "solcu futbol"un temsilcisi Menotti, diğer yanda "sağcı futbol"un temsilcisi Bilardo. Bunlar ne mi demek' Menotti'ye kulak verelim o zaman: "Sağın futbolu, bu toplumda geçerli olan dünya anlayışlarını yeniden üretmekte ve desteklemektedir. Bu tür futbolda yalnızca para konuşur ve para tüm yolları meşru kılar. Salt ultra savunmacı bir taktik, kar hırsı ve spekülasyonun yanında' akla gelebilecek her türlü kokuşmuş numaralara başvurulması' ' Oysa solun futbolu, bir yaşam belirtisi olarak, zekanın en ön sırayı aldığı ve galibiyetin ancak o galibiyetin elde ediliş biçimi oranında değerli olduğu bir yetenek işidir. İnsanların duygularına saygılıdır' Solun futbolu sürekli kalite için uğraşır' Yani solun futbolunda bir tek kazanmak için oynamıyoruz, daha iyi olmak, sevinç duymak, bir şenlik yaşamak, insan olarak gelişmek için oynuyoruz." (Menotti'den aktaran Tanıl Bora, Karhanede Romantizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2006: s.25) Yine Menotti'nin sözleriyle devam edelim: "Sağcı futbolda birçok kurbandan ve işten bahsedilir. Gözler hep sonuçtadır; puan hesabıyla galibiyet uğruna oyuncular birer askere dönüştürülmüştür' Solun futbolunda sadece ve tek başına kazanmak için oynamıyoruz. Aynı zamanda daha iyi olmak için oynuyoruz. Mutlu olmak için, bir kutlama yaşamak için, insan gibi büyümek için." (Menotti'den aktaran Jan Dunkhorst, "Sağcı Futbol mu' Solcu Futbol mu'", "Futbolistas" Futbol ve Latin Amerika, (Der. Dario Azzelini ve Stefan Thimmel), Otonom Yayıncılık, İstanbul: ss. 125-135) Geçtiğimiz günlerde iki maçta yaşanan iki olay bana bunları hatırlattı. Bu iki teknik direktörün yurttaşı olan ve Arjantin'in son dönemde yetiştirdiği en büyük yıldız olan Lionel Messi'nin 1 Ekim'de takımını Barcelona'nın Shakhtar'ı deplasmanda 2-1 yendiği maçta attığı ilk gol. Diğeri ise yine Messi'nin 4 Ekim'de yine Barcelona'nın Atletico Madrid'i 6-1 yendiği maçta frikikten attığı gol. Her iki gol de fair play'e aykırı, "amaca ulaşan her yol meşrudur" anlayışına uygun, bu anlamda "fırsatçı" iki gol. Üstelik Messi bunu bir değerler sistemine sahip olan Barcelona forması altında yapıyor. Anlaşılan Messi, yurttaşlarından Bilardo'nun yolunu seçmiş. Akla gelebilecek her türlü kokuşmuş numaralara başvuran anlayış'
YORUM YAZ
Yorum yazabilmek ve okuyabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Tümü
 Reklam