SPORX ÖZEL RÖPORTAJ
Esat DERGİ
twitter.com/esatdergi
Taksicinin bile "ağabey o köşeye ben girmeyim, yürüsen" dediği, konum olarak ilginç bir noktada bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Yenikapı'da İSKİ Arıtma Tesisleri'nin arkasında kalan Langa tesislerindeyim. Az sonra Pierre Achille Webo Kouamo konuğumuz olacak.
Röportajın tarihi bir önceki akşam netleşiyor ve hazırlık için süre kısıtlı. Bunun da telaşıyla birlikte tesislere öğle idmanı bitmeden ayak basıyorum. Maksat futbol, biraz da idman izleyelim, bakalım neler yapıyorlar merakı. Bir maç edasında giden dar alanda çift kale maç, bağrışmalar, heyecan, itirazlar, düdükler...
Burası çok daha iyi olabilirdi diyorum kendi kendime, yine de koca çim saha üzerine odaklıyorum kendimi. Maç bitiyor, futbolcular kendilerini soğuturken ekmek teknesi kramponlar da temizleniyor. İdmanların hep en sonu güzel olsa gerek.
Eski G.Saraylı, şimdilerde İstanbul B.B'de teknik direktör Abdullah Avcı'nın yardımcısı Arif Erdem'in futbolcularıyla diyalogu ayak üstü stand-up gibi, ortaokul çocukları gibi eğleniyorlar. Arif Erdem futbolun içinde kalmasaymış, “Yetenek Sizsiniz”de Hülya Avşar'ın yanında onu görmek pek mümkündü...
Menümüzde Pierre Webo var. Spor Toto Süper Lig'de geride kalan 6 haftanın en çok konuşulan oyuncularından biri, belki de başında. Takımı İstanbul Büyükşehir Belediyespor lider.
Ligde 6 maç sonunda 6 gol atan Webo'nun piyasada yükselişini tetikleyenlerin başında kuşkusuz Galatasaray, Trabzonspor ve Fenerbahçe'yi boş geçmeyişi var ve maliyeti, 750 bin avro...
18 yaşında kendini Uruguay'a atan bu Afrikalı menajerlik oyunu oynayan futbolseverler kadar, sahici taraftarların da hep sevdiği bir isim.
2002'de Nacional forması giyerken Copa SudaAmericana'da yaptığı çıkışla kendini sırasıyla Leganes, Osasuna, Mallorca da buluyor. Geçtiğimiz yıl "özel sebepler" diyerek Mallorca'dan ayrılmayı düşündüğünü söylediğinde aldığı teklifler oldukça bol oluyor.
Bir uzun bekleyişin ardından Webo ile sohbete başlıyoruz. İlk dakikadan itibaren aile hasreti çektiğini çok net gördüğüm tecrübeli oyuncu elinde sıcak limonlu suyu ile sıcak bir şekilde bizi karşılıyor ve keyifle dalıyoruz sohbet ziyafetine...
Karşımızda 9 yılını İspanya'da geçirmiş bir yabancı var.
Türkiye'de Gençlerbirliği'nden Real Madrid'e transfer olan iki sezon önce de Ankaragücü'nde forma giyen Geremi Sorele Njitap Fotso'nun kuzeni..
- Türkiye ligine çok hızlı girdiniz. Attığınız goller konuşuluyor. Bu kadar kısa sürede adapte olmanızda ne etkili oldu?
“Bunu çok kısa bir şekilde özetleyeceğim: Çalışma isteği ve içtenlik, bir şeyleri başarmaya çalışmak...”
"G.SARAY İLE GÖRÜŞMEDİK"
- Sezon öncesi adınız çok sayıda takımla anıldı. Hangi takımlardan teklif aldınız? Eskişehirspor ile de anlaşmanın kıyısından döndünüz. Transferiniz nasıl gerçekleşti? Ve neden İstanbul B.B?
“Evet, benimle West Bromwich, Fulham, Newcastle, Eskişehirspor ilgiliydi. İki kulüp başkanıyla da Palma'da (Mallorca'da bir kent) görüştük. Ardından sakin bir şekilde olayın çözülmesi için işi tamamen menajerlerime bıraktım. Bir senedir teklifler alıyordum. Bana teklifte bulunan takımların hepsine teşekkür etmem gerekiyor, ama asıl teşekkürü beni çok ama çok isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyespor yetkililerine etmem gerekiyor. Asıl sebep bu ve profesyonellik. Bana daha çok güvendiklerini her fırsatta gösterdiler.”
- Galatasaray ile bir görüşmeniz oldu mu? Sarı-kırmızılı takım kaleci ararken vatandaşınız Idriss Carlos Kameni ile birlikte isminiz bir dönem sarı-kırmızılı kulüp için anılmıştı?
“Hayır, Galatasaray ile -benim- bir görüşmem olmadı.”
- Vatandaşınız Samuel Eto'o geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Futbol dünyası ve futbolcular açısından çok nitelikli ve diri bir sözdü: "Çok önemli bir teklif aldım ve bunu kabul ettim. Hepimiz para için çalışıyoruz ve bunun tersini söyleyen ikiyüzlülük etmiş olur." İstanbul tercihini de bu açıdan profesyonellik olarak söyleyebilir miyiz?
“İş sadece para olsaydı ben Real Mallorca'da da kalabilirdim, bu noktada bildikleriniz yanlış. İşi sadece bununla özetlememek lazım. Bu iş gerçekten sadece para değil. Çünkü ben belirli şeyleri istiyordum ve kariyerim için belli adımları atmayı bekliyordum. Buraya gelmemin bir tek sebebi olduğunu söyleyemem.”
"TRANSFER SEZONU AÇILDIĞINDA..."
- Şu an İstanbul B.B'nin sözleşmeli oyuncusunuz ama devre arasında üç büyükler veya dört büyükler tabir edilen takımlardan teklif gelse düşünür müsünüz? Bunlar yazılmaya başlandı bile...
“Şu an ben İstanbul B.B oyuncusuyum. -Borçlu olduğum- bir takım. Bu açıdan insanın, bir profesyonel oyuncunun bunları düşünmemesi lazım. Şu an hayatımın en önemli şey bir sonraki maçımız. Her zaman bir sonraki maç hayatınızdaki en önemli şey olmalı. Misal bunu ben eski hocam Michael Laudrup'tan öğrendim. 'Transfer sezonu kapandığı an futbolcular tamamen kafasını kapatmalı' derdi ve bizi psikolojik olarak bir eşikten geçirirdi. Transfer sezonun son günü örneğin bir Cuma mı işte o son günden sonra tüm düşünceleri bırakmalısınız ve işinize konsantre olmalısınız. Teklif olması durumunda transfer sezonu açıldığında düşünebiliriz belki.”
(İçsesim "tamam yeşil ışık yaktı" klişesi yakaladık diyor ve kendi kendime ironi yaparak devam ediyorum..)
"ALEX DE SOUZA BENİ ŞAŞIRTMADI"
- Aklınızda Fenerbahçe maçından bir şey kaldı mı? Çok hırslı ve hareketliydiniz...
“Fenerbahçe çok kaliteli oyunculardan oluşan bir takım. Yedekten gelen oyuncular bile fark yaratabiliyor. Alex tabii ki müthişti. Fakat beni çok şaşırtmadı, ben Nacional'de oynarken o Cruzeiro'ydaydı. Çok zeki bir oyuncu. Nerede duracağını, nerede tehlike olacağını çok iyi biliyor ve oralara yöneliyor. Topu aldığında durumu değiştireceği konusunda kendinden emin ve hep en canlı yerlerde duruyor, tehlikeyi çok iyi kolluyor.”
"BURADA TUTKU İSPANYA'DAN DAHA ÇOK"
- Türkiye'ye yakın geçmişte gelen bazı forvet oyuncuları, Mateja Kezman, Mamadou Niang, Milan Baros gibi oyuncular Süper Lig'in stilinde zorlandıklarını söyledi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, gerçekten ligimiz sert mi? İspanya La Liga ve dünya ligleriyle Türkiye'yi kıyaslayabilir misiniz?
“Ben de onlar gibi bu yoldan geçiyorum, gerçekten son derece zor. Burada çok büyük bir baskı var, özellikle bazı maçlarda. Futbolcular üzerinde bunu çok net görebiliyorum. La Liga ile burayı kıyaslarsam orayı iyi yapan oyuncuların kalitesi. Bu kadar. Dünyanın en iyileri orada, fark yaratıyorlar. Kazanma hırsı, oyunun mücadelesi açısından arada çok büyük bir fark olduğunu söyleyemem. Burada insanların futbola olan ilgisi, tribünlerdeki insanların tutkuları İspanya'ya oranla çok daha fazla ve önemli gözüküyor.”
TÜRKİYE'NİN ŞİFRELERİ SONG VE HAMİDOU'DAN
- Türkiye'ye gelmeden önce kimlerle konuştunuz , ve size ne anlattılar?
“Kuzenim Geremi ile konuştum. Rigobert Song ve Souleymanou Hamidou ile de görüştüm. Hamidou ve Song buranın çok güzel olduğundan çok bahsettiler, özellikle ikisi. Doğru bir seçim yapacağımı söylediler, çok övdüler.”
- İstanbul'u nasıl buldunuz? Burada hayat nasıl geçiyor?
(Gülerek) “Çok hareketli bir şehir, ilk izlenimim bu. Günler şu anda yalnız geçiyor. Her profesyonelin ödemesi gereken bir bedel bu da, yavaş yavaş alışacağız.”
"HAKEMLERİN KASITSIZ HATA YAPTIĞINA İNANMAK İSTİYORUM"
- Türk hakemleriyle şu ana kadar ilişkileriniz nasıl? Hakemlerimizi nasıl buluyorsunuz? Şikayetçi olduğunuz durumlar yaşadınız mı?
“Onlara hak vermek lazım, onlar da insan. Futbolcular olarak biz de hata yapıyoruz. Çok sert maçlarda hep rakiplere, hem hakemlere karşı hatalar yapabiliyoruz. Ancak bazen çok net hatalar var. Örneğin son Fenerbahçe maçı. Hakem gözü önünde topa bilerek elle dokunan Gökhan Gönül'e ikinci sarı karttan kırmızı kart gösteremedi. Çok net bir karardı. Hakemlerin kasıtsız hata yaptığına inanmak istiyorum, şikayet ediyorsak büyük şeyler karşısında oluyor, bunlar bizi acıtıyor.”
- İngiltere Premier Lig'in dünya liglerinin üstünde sayılma sebebi sizce nedir? Neden Premier Lig değil de Spor Toto Süper Lig kulvarında kariyerinize devam ediyorsunuz?
“ Londra'ya gitmeyi çok istiyorum, ailesel sebepleri de var. Burayı neden tercih ettiğimi düşünmek istemiyorum, çok doğru bir karar verdim. Burada oynamayı seviyorum, gollerimi atıyorum. 'Şu an' için aldığım karar doğru. Fakat İngiltere daha sonra neden olmasın? Oraya en iyi denmesinin sebebi bence ambiyansı. Taraftarlar orada futbol kültürlü ve coşkulu. Bana kalırsa futbol açısından en iyi lig, en iyi futbol İspanya'da oynanıyor.”
- Türk insanıyla tanıştınız ve artık onlarla birlikte zamanınız geçiriyorsunuz.
“Çok ilgili insanlar. Sürekli yardım etmek istiyorlar. Bir sıkıntı olduğunda yardımcı olmaya çalışan insanlar görüyorum, bu da insanı gerçekten iyi hissettiriyor.”
"ŞAMPİYONLUK FAVORİM FENERBAHÇE, AMA G.SARAY..."
- Şu an oynanan futbola göre şampiyonluk için en büyük favoriniz hangi takım?
“ Fenerbahçe. Onlar biraz daha komplike ve bir olgun takım olarak gözüküyor. Fakat Galatasaray ile ilgili çok ama çok dikkatli olmak lazım. Çok tehlikeli bir takım, çok iyi bir kadroları var. Ligin yukarısında büyük bir savaş olacak buna eminim...”
- Türkiye'de futbol şike ve teşvik soruşturmasıyla son dönemde yaralı ve çok tartışılıyor. Siz hiç böyle bir şeyle karşılaştınız mı? Bir futbolcunun bu olaya bakışı nasıldır?
“Kişisel olarak başıma böyle bir şey gelmedi, fakat hiçbir profesyonel sahaya kaybetmek için çıkmaz. Motive etmek için para verme, teşvik konusuna gelince. Ben idman sahasına çıktığım andan itibaren motive olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymam. Teşvik primi ile ilgili şeyler bana kağıt üzerinde kalan dedikodular gibi geliyor. Bu son dönemde yaşananlarla ilgili hiçbir düşüncem yok, bilemiyorum. Herkesin fikirlerine, adalet makamlarına saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok. Tam Türkiye'ye gelirken bu olaylar çıktı. Çok ağır bir konu bu, beni de biraz korkuttu. Ülke dışında Türk futbolu için bu olanların, yaşananların, sürecin hiç de hoş bir imaj yarattığını söyleyemem.”
- Fransız teknik direktör Paul Le Guen ile Kamerun'da çalışırken onun için "Modern futbola çok uygun bir teknik direktör, her şeyi biliyor, bizi anlıyor" demiştiniz. Modern futbol size göre teknik direktörlük açısından nedir?
“Buna kesinlikle Le Guen üzerinden cevap vermem gerekiyor. Futbolu başka şekilde amaçlıyor, onun da kendine özgü çılgın bir felsefesi var. Çalıştığım hocalar arasında bir o bir de diyebilirim. Le Guen Kamerun tarihinin en iyi hocasıydı, bütün elemelerde Kamerun tarihinin en iyi futbolunu oynatmıştı.”
- Le Guen'i bu kadar özel kılan neydi?
“Çok profesyoneldi. Yemeklerden, bizim dinlenme saatimize, tüm günün programına kadar tüm ihtiyaçlarımızla ilgilenen ve bunları karşılayan, tüm detayları bizimle paylaşan, bunları çok dikkatli düşünen, tasarlayan bir teknik adamdı.”
- Gregori Manzano, Micheal Laudrup ve Javier Aguierre gibi önemli teknik adamlarla çalıştınız. Bir teknik direktörün takıma katkısının ne oranda olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bağlamda yeni hocanız Abdullah Avcı için neler söyleyebilirsiniz?
“ Abdullah Avcı'nın stili Gregori Manzano'ya benziyor. Özellikle çalışma biçimi açısından. Karakter olarak ise Avcı, Javier Aguierre'ye benziyor. Her durumda sakin olabilen, kriz ortamında sakinleştirebilen bir hocadır. Örneğin Manisa maçında 1-0 gerideyken benden dumanlar sıçrıyordu sinirden. Fakat Abdullah Avcı bizi sakin bir şekilde sahaya gönderdi. Taktik olarak ise Manzano ile benziyor. Özellikle idman sahasında. Abdullah Avcı da kontratağa hızlı çıkmayı bize öğretiyor, özellikle rakip sahada topa sahip olma konusunda idman yaptırıyor. Manzano da aynı şekildeydi.”
"ATLETICO MADRİD ÇOK 'KARIŞIK' BİR TAKIM"
- Milli futbolcularımızdan Arda Turan şimdi yeni takımı Atletico Madrid'de Manzano ile birlikte çalışıyor. Sizce Manzano'nun futbol düşüncesiyle Arda'nın stili uyar mı ve onun İspanya'daki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“ Arda yeteneğiyle birlikte iyi çalışmalı. Çünkü onu uyarıyorum, Atletico Madrid çok zor ve karışık bir takım. Onun en büyük şansı taraftarın çok kısa süre içinde çok hoşuna gitmesi. Onun için böyle bir takımda bu büyük bir şans. Manzano denge bozan, oyunu değiştirmeye çalışan, topla oynamak isteyen, bir şeyleri değiştirmek isteyen oyuncuları sever. Hep bu tip oyuncuları transfer etmek istemiştir. Arda, Diego Manzano takımında önemli taşlar olabilecek oyuncular. Fakat tekrar söylüyorum Atletico Madrid çok karışık bir takım.”
"ARDA TURAN YANILIYOR"
- Bizim yıldızlarımız bazen haklı bazen haksız şeylerden yakınır. Arda Turan da Türk futbolcularının yurtdışına çıkış zorluğunu Türk pasaportuna ve kendilerine karşı yapılan ayrımcılığa dayandırıyor. Sizce böyle bir ayrımcılık var mı?
“Bu Türk oyunculara karşı bir ayrımcılık değil. Yabancı oyuncu sınırı gereği bazı ülkelerin oyuncuları sıkıntı yaşıyor. Mesele ben çok şanslıyım. 9 sene bir yabancı oyuncu olarak İspanya'da oynama şansı buldum. Afrikalı, Güney Amerikalı, Asyalı da orada oynamak istiyor. 18 oyuncu arasına sadece 3 tane AB üyesi olmayan ülkenin vatandaşı oyuncu giriyor. Bu bir ayrımcılık değil. Altyapılarda Avrupa'da tüm liglerde çeşitli kurallar var, kendi oyuncularını koruma adına bazı statülerde bulunuyorlar. Türk oyunculara karşı bir önyargı yok, Arda yanılıyor...”
"MEHMET TOPAL STOPERKEN DAHA İYİ"
- Valencia'da futbol hayatına devam Mehmet Topal'ı izlediniz, karşılıklı da oynadınız. Milli futbolcu hakkında neler düşünüyorsunuz?
“Daha önce de söylemiştim, Mehmet Topal'ı çok beğeniyorum. Ama bence stoper olarak daha iyi. Benim son maçlarımdan birinde karşılıklı da oynadık. Bir yabancı stoper olarak çok iyi performans göstermişti.”
- Real Madrid'teki Turco'lar, yani Mesut Özil, Nuri Şahin ve Hamit Altıntop sizce bu yıl nasıl bir performans çizecek?
“ Mesut Özil, Mesut Özil. Bana kalırsa Real Madrid'in geçen sene en büyük patlama yapan oyuncusuydu. İlk maçında Palma'da bize karşı oynarken çok fazla yapabileceğimiz bir şey yoktu, çünkü çok yeniydi takım. Hamit Altıntop hakkında detaylı bir bilgim yok. Nuri Şahin'i tanımıyorum ama herkesin bana bahsettiği çok iyi bir oyuncu olduğu yönünde. Jose Mourinho iş transfere gelince çok zekidir. Bu isimleri aldıysa mutlaka bir şeyler katacağı için almıştır, Madrid taraftarlarının bu isimlerin dönmesini beklediğini biliyorum.”
- La Liga demişken, boynumuz kıldan ince, sormazsak boyumuz kısabilir. Lionel Messi mi, Cristiano Ronaldo mu?
“Messi.”
- Pep Guardiola mı, Jose Mourinho mu?
“Jose Mourinho kazanan bir hoca, sonuca göre kurulmuş bir düzeni var. Karakteri bu yönde. Pep ise daha çok felsefesini yansıtmaya çalışan biri. Başka ve çalışan bir felsefesi var, Johan Cruyff ekolünü yansıtmaya çalışıyor. Futbol tarihinin şu an en iyi takımını yaratıyor ve yönetiyor.”
- Futbol dünyasında birçok Kamerunlu ünlü oyuncu var. Ülkenizde futbol gelişimi nasıl ilerliyor? Altyapı konusunda gelişme kaydediyor musunuz?
“Şu anda futbol Kamerun'da daha yeni yeni ilerliyor. Birileri gelip futbol okulları açıyor. Fakat bunlar devlete ait değil. Özel okullar şeklinde oluyor. Afrika futbolu genellikle sokakta öğreniliyor. Çıkan futbolcuların çoğu bu oyunu sokakta öğrenmiştir.”
- Kamerunlu oyuncular arasında hangisiyle sürekli görüşüyorsunuz?
“Samuel Eto'o çok yakın arkadaşım, sürekli konuşuyoruz ve şu an mutlu.”
"KABUL EDİN YA DA ETMEYİN, FUTBOL ARTIK BİR TİCARET"
- Eto'o'nun yeni takımı Anzhi de değişik bir proje. İngiliz takımları da bu projeden nasibini alıyor ve dolar milyarderleri bu takımları himayelerine alıyor. Futbolcu bakımından düşündüğümüzde oyunun bu şekilde ilerleyişi ve bu kazma uzun vadede futbola zarar vermiş olmayacak mı?
“Çok net bir şekilde söyleyebilirim futbol şu an bir iş ve ticaret. Mesela İspanya'yı ele alırsak orada iki ligi söyleyebiliriz. La Liga ve Barcelona ile Real Madrid. Çünkü bu takımlar gelir pastasından çok daha büyük pay alıyorlar. Az para vererek bu takımlarla mücadele etme şansınız yok, artık bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bazı isimler var ki çok büyük paraları var ama tanınmıyorlar, tek mesele bu. Anzhi mesela, sahibinde çok para var ama tanınmıyor, bunu istiyorlar, ülkesinin dışına taşmak istiyorlar. Bu proje Abramovich ile başladı. Menajerler, başkanlar, finansörlerin tuttuğu bir balonun içindeyiz bu acıklı bir durum, ama hepimizin sözleşmesinde serbest kalma diye bir madde var. Bazen öyle teklifler var ki üzerinde düşünme hakkınız yok. Kabul etmekten başka tercihiniz yok. Bu paralar konuşulduğunda tercihiniz yok. Kendilerini göstermek isteyen ticaret adamları var ve futbol bundan ibaret...”
Röportajın akışını bozmamak için "ben kabul etmek" istemiyorum diye haykırıp, karşısında en asi taraftarın söyleyeceği tezahüratlar söylemek geliyor içimden, ama ne mümkün...
- 3-4 yıl önce bir açıklamanızda "Ben forvet değilim, takım oyuncusuyum" demiştiniz. Fakat gözüken İstanbul B.B'nin yıldız oyuncusu olma yolundasınız. Sezon sonu kendinize böyle bir takı takılacak...
“Birinin iyi olması çok bir şey ifade etmiyor, çok kısa süre önce bunu gördük. Önemli olan takım halinde gelişiyor olmak işte o zaman herkes gelişmiş oluyor.”
- Şu ana kadar birlikte en çok oynamaktan zevk aldığınız oyuncu kimdir?
“Çok fazla kaliteli oyuncudan çok fazla şey öğrendim. Bir tanesini seçmek zor ama Samuel Eto'o, Savo Milosevic, Washington Sebastian Abreu Gallo...”
Webo Eto'o ile Kamerun Milli Takımı ve Mallorca'da, Milosevic ile Osasuna'da, Abreu ile de Nacional'de bir süre birlikte top koşturdu.
"DANİ GÜİZA TAM BİR GOLCÜ, BAŞARISIZ SAYIYORSAK NEDENİNİ..."
- Real Mallorca'da Dani Güiza'nın gidişiyle daha çok ön plana çıktınız. Güiza burada başarısız oldu ve çok gözyaşlarına tanık olduk. İspanyol oyuncu sizce neden başarısız oldu?
“Bence Dani Güiza tam bir golcü. Sürekli her şeyini vermeye çalışan bir oyuncu. Beraber oynadığı oyuncuların bıraktığı boşlukları çok iyi değerlendiren, çok fırsatçı bir futbolcu. Güiza klasik 4-4-2'nin bir ürünü. Böyle alışmış bir oyuncu, iki gerçek santrforun biri olmaya alışmış biri. Burada ise hep tek forvet olarak görev aldı. Çünkü o hep diğer santrfor olarak oynayan ve yardımcı olmaya çalışan biri. Bir başarısızlıktan bahsedeceksek asıl sebebi budur ve bu sistemin yaratıcısı sorgulanmalı.”
- 2002'de Nacional'da oynarken Copa Suda Americana'da 4 golle gol kralı oldunuz. Güney Amerika'da turnuvada, gol kralı olan ve Güney Amerikalı olmayan ilk oyuncuydunuz. O yılların sizin için önemli anlamı olmalı...
“Rüya gibi. 18 yaşında başka bir kıtaya gidiyorsunuz. Ben yıldız olabildiysem bunu o takımda başardım. Üç defa şampiyon olduk, birçok başarılara imza attık. Benim için o günler sadece 'güzel' kelimesiyle örtüşebilir.”
"KOBE GERÇEKTEN GARİPTİ"
- İstanbul'da sizi şaşırtan bir an oldu mu?
“Kobe Bryant gerçekten garipti. Bir restorana giriyorsunuz bir bakıyorsunuz karşınızda Kobe. Onunla karşılaştığımda çok şaşırdım. Sanki başka bir yerde başka bir dünyadaymışım gibi geldi. İlginç ve güzeldi...”
- Bilgisayarla, oyun konsolları (PlayStation..) ve sosyal medya ile aranız nasıl?
“Bilgisayar ve PlayStation ile çok aram yok. Benim için internet, telefon demek. Her şeyi telefondan yapıyorum. Twitter kullanıyorum, kullanıcı adım Webo1509.”
Sosyal medyayı iyi kullanan biz Türkler bakıyorum Webo'nun twitter hesabını henüz keşfedememişiz, takipçi sayısı da. Ben de esatdergi hesabımdan bir mention heyecanıyla ekliyorum listeme, bakalım neler yazıyor kendisi.
"BOZ BAYKUŞLAR, AZ AMA ÖZ"
- Az taraftarı olan bir kulübe geleceğini biliyor muydunuz? Boz Baykuşlar'a bir şey deseniz...
“Pankartlar var konuşulan ama tabii bilemiyorum detayları, içerikleri nedir. Fakat gördüğüm az ve öz bir taraftarımız olduğu. Bize özeller...”
- Geçmişi gözünüzün önünde canlandırdığınızda değerlendiremediğiniz ve pişmanlık duyduğunuz bir fırsat var mı?
“Ben Tanrı'ya inanıyorum. Kendi işime yaptığım zaman Tanrı'ya güveniyorum ki her zaman cevabı gelecektir. Hiç pişmanlık duymuyorum.”
UNUTAMADIĞI MAÇ...
- Hayatınızda unutamadığınız maç ve gol olarak hangisini söyleyebilirsiniz?
“Fildişi Sahili'ne karşı 3-2'lik bir maç vardı, Dünya Kupası elemeleriydi. Orada kazanırken 3 gol birden atmıştım, o maçı, o günü unutamıyorum.”
2006 Dünya Kupası elemelerinde,. 4 Eylül 2005'te ise Fildişi Sahili Abidjan'da 34 bin 500 kişinin önünde Stade Felix Houphouët-Boigny'te Kamerun'la karşı karşıya geldi. Didier Drogba 38 ve 47'de attı Fildişi'ne yetmedi, çünkü Webo 30, 45+2 ve lirik bir şekilde 85'te attığı golle güzel bir hikaye yaratmıştı.
- Futbol dışında yaptığınız spor var mı? Futbolda hep forvet mevkiinde mi görev yaptınız?
“Spora zaten voleybol ile başladım. Zaman zaman da şimdi tenis oynuyorum. Evet, hep forvettim, halen daha forvetim...”
- Türk yemekleri ile aranız nasıl, alıştınız mı?
“Hepsini denemeye fırsatım olmadı. Bildiğim bir şey hayatımda yemediğim kadar burada pilavı burada yediğim ve tabii ki kuru fasulye...
LAKABI CÜSSESİNE GÖRE: TİGANA
- Bugüne dek size takılan bir lakap var mı? Bizimkiler boğa konusunda reflekslidir, üç vakte kadar her yerde boğa diyeceğiz size...
“Komik ama bana Tigana derlerdi. O da ufak tefekti ve devlerle mücadele ederdi, böyle bir yıldızdı. Ben de çocukken hep kendimden büyüklerin olduğu gruplarla mücadele ediyordum ve çocukken bana hep Tigana derlerdi, ona benzetirlerdi. (Gülerek) Burada boğa diyorlar da ben boğa kadar büyük müyüm?”
- Peki özlenen Webo ailesi özetle nasıldır?
“Evliyim, iki oğlum var. Altı kardeşli bir aileyiz. Ailemi çok özlüyorum. Kardeşlerimden biri U21 takımında kalecilik yaptı. (Charles Chimi) Ağabeyim profesyonel olarak voleybol oynuyordu Fransa'da. Onun etkisiyle spora voleybola başladım ve bir süredir oynadım. Çocuklarım okuyacak ama aynı zamanda sporculuğu da deneyecekler buna eminim...”
- Bu güzel sohbet için teşekkürler.
- “Ben teşekkür ederim, benim için de keyifliydi...”
Artık huzurla dönebilirim ofise. Futbola fazlasıyla parmak bastığım dakikaların keyfi halen daha dudaklarımda devam ediyor. Öğrenilenler, bir futbolcunun oyuna bakış açısını da keşfetme fırsatım oldu. Bir de tabii ki life-style diye anılan ufak ilginç bilgiler, yayıncı kuruluşun spikerleri için nimet olabilir. Dönüş yolunda yine endüstriyel futbolun pençesi sırtıma yaslanıyor, Webo'dan çıkanlar ve "futbol bir ticaret" söylemi.
Sizce hiç şansımız kalmadı mı?
Yenildik mi...
Sevgiler!
FOTOĞRAFLAR: SPORX
(fotoğrafların büyük halleri için resimlerin üzerine tıklayın...)
Webo'nun İspanya günlerinden...
Esat DERGİ
twitter.com/esatdergi
Taksicinin bile "ağabey o köşeye ben girmeyim, yürüsen" dediği, konum olarak ilginç bir noktada bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Yenikapı'da İSKİ Arıtma Tesisleri'nin arkasında kalan Langa tesislerindeyim. Az sonra Pierre Achille Webo Kouamo konuğumuz olacak.
Röportajın tarihi bir önceki akşam netleşiyor ve hazırlık için süre kısıtlı. Bunun da telaşıyla birlikte tesislere öğle idmanı bitmeden ayak basıyorum. Maksat futbol, biraz da idman izleyelim, bakalım neler yapıyorlar merakı. Bir maç edasında giden dar alanda çift kale maç, bağrışmalar, heyecan, itirazlar, düdükler...
Burası çok daha iyi olabilirdi diyorum kendi kendime, yine de koca çim saha üzerine odaklıyorum kendimi. Maç bitiyor, futbolcular kendilerini soğuturken ekmek teknesi kramponlar da temizleniyor. İdmanların hep en sonu güzel olsa gerek.
Eski G.Saraylı, şimdilerde İstanbul B.B'de teknik direktör Abdullah Avcı'nın yardımcısı Arif Erdem'in futbolcularıyla diyalogu ayak üstü stand-up gibi, ortaokul çocukları gibi eğleniyorlar. Arif Erdem futbolun içinde kalmasaymış, “Yetenek Sizsiniz”de Hülya Avşar'ın yanında onu görmek pek mümkündü...
Menümüzde Pierre Webo var. Spor Toto Süper Lig'de geride kalan 6 haftanın en çok konuşulan oyuncularından biri, belki de başında. Takımı İstanbul Büyükşehir Belediyespor lider.
Ligde 6 maç sonunda 6 gol atan Webo'nun piyasada yükselişini tetikleyenlerin başında kuşkusuz Galatasaray, Trabzonspor ve Fenerbahçe'yi boş geçmeyişi var ve maliyeti, 750 bin avro...
18 yaşında kendini Uruguay'a atan bu Afrikalı menajerlik oyunu oynayan futbolseverler kadar, sahici taraftarların da hep sevdiği bir isim.
2002'de Nacional forması giyerken Copa SudaAmericana'da yaptığı çıkışla kendini sırasıyla Leganes, Osasuna, Mallorca da buluyor. Geçtiğimiz yıl "özel sebepler" diyerek Mallorca'dan ayrılmayı düşündüğünü söylediğinde aldığı teklifler oldukça bol oluyor.
Bir uzun bekleyişin ardından Webo ile sohbete başlıyoruz. İlk dakikadan itibaren aile hasreti çektiğini çok net gördüğüm tecrübeli oyuncu elinde sıcak limonlu suyu ile sıcak bir şekilde bizi karşılıyor ve keyifle dalıyoruz sohbet ziyafetine...
Karşımızda 9 yılını İspanya'da geçirmiş bir yabancı var.
Türkiye'de Gençlerbirliği'nden Real Madrid'e transfer olan iki sezon önce de Ankaragücü'nde forma giyen Geremi Sorele Njitap Fotso'nun kuzeni..
- Türkiye ligine çok hızlı girdiniz. Attığınız goller konuşuluyor. Bu kadar kısa sürede adapte olmanızda ne etkili oldu?
“Bunu çok kısa bir şekilde özetleyeceğim: Çalışma isteği ve içtenlik, bir şeyleri başarmaya çalışmak...”
"G.SARAY İLE GÖRÜŞMEDİK"
- Sezon öncesi adınız çok sayıda takımla anıldı. Hangi takımlardan teklif aldınız? Eskişehirspor ile de anlaşmanın kıyısından döndünüz. Transferiniz nasıl gerçekleşti? Ve neden İstanbul B.B?
“Evet, benimle West Bromwich, Fulham, Newcastle, Eskişehirspor ilgiliydi. İki kulüp başkanıyla da Palma'da (Mallorca'da bir kent) görüştük. Ardından sakin bir şekilde olayın çözülmesi için işi tamamen menajerlerime bıraktım. Bir senedir teklifler alıyordum. Bana teklifte bulunan takımların hepsine teşekkür etmem gerekiyor, ama asıl teşekkürü beni çok ama çok isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyespor yetkililerine etmem gerekiyor. Asıl sebep bu ve profesyonellik. Bana daha çok güvendiklerini her fırsatta gösterdiler.”
- Galatasaray ile bir görüşmeniz oldu mu? Sarı-kırmızılı takım kaleci ararken vatandaşınız Idriss Carlos Kameni ile birlikte isminiz bir dönem sarı-kırmızılı kulüp için anılmıştı?
“Hayır, Galatasaray ile -benim- bir görüşmem olmadı.”
- Vatandaşınız Samuel Eto'o geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Futbol dünyası ve futbolcular açısından çok nitelikli ve diri bir sözdü: "Çok önemli bir teklif aldım ve bunu kabul ettim. Hepimiz para için çalışıyoruz ve bunun tersini söyleyen ikiyüzlülük etmiş olur." İstanbul tercihini de bu açıdan profesyonellik olarak söyleyebilir miyiz?
“İş sadece para olsaydı ben Real Mallorca'da da kalabilirdim, bu noktada bildikleriniz yanlış. İşi sadece bununla özetlememek lazım. Bu iş gerçekten sadece para değil. Çünkü ben belirli şeyleri istiyordum ve kariyerim için belli adımları atmayı bekliyordum. Buraya gelmemin bir tek sebebi olduğunu söyleyemem.”
"TRANSFER SEZONU AÇILDIĞINDA..."
- Şu an İstanbul B.B'nin sözleşmeli oyuncusunuz ama devre arasında üç büyükler veya dört büyükler tabir edilen takımlardan teklif gelse düşünür müsünüz? Bunlar yazılmaya başlandı bile...
“Şu an ben İstanbul B.B oyuncusuyum. -Borçlu olduğum- bir takım. Bu açıdan insanın, bir profesyonel oyuncunun bunları düşünmemesi lazım. Şu an hayatımın en önemli şey bir sonraki maçımız. Her zaman bir sonraki maç hayatınızdaki en önemli şey olmalı. Misal bunu ben eski hocam Michael Laudrup'tan öğrendim. 'Transfer sezonu kapandığı an futbolcular tamamen kafasını kapatmalı' derdi ve bizi psikolojik olarak bir eşikten geçirirdi. Transfer sezonun son günü örneğin bir Cuma mı işte o son günden sonra tüm düşünceleri bırakmalısınız ve işinize konsantre olmalısınız. Teklif olması durumunda transfer sezonu açıldığında düşünebiliriz belki.”
(İçsesim "tamam yeşil ışık yaktı" klişesi yakaladık diyor ve kendi kendime ironi yaparak devam ediyorum..)
"ALEX DE SOUZA BENİ ŞAŞIRTMADI"
- Aklınızda Fenerbahçe maçından bir şey kaldı mı? Çok hırslı ve hareketliydiniz...
“Fenerbahçe çok kaliteli oyunculardan oluşan bir takım. Yedekten gelen oyuncular bile fark yaratabiliyor. Alex tabii ki müthişti. Fakat beni çok şaşırtmadı, ben Nacional'de oynarken o Cruzeiro'ydaydı. Çok zeki bir oyuncu. Nerede duracağını, nerede tehlike olacağını çok iyi biliyor ve oralara yöneliyor. Topu aldığında durumu değiştireceği konusunda kendinden emin ve hep en canlı yerlerde duruyor, tehlikeyi çok iyi kolluyor.”
"BURADA TUTKU İSPANYA'DAN DAHA ÇOK"
- Türkiye'ye yakın geçmişte gelen bazı forvet oyuncuları, Mateja Kezman, Mamadou Niang, Milan Baros gibi oyuncular Süper Lig'in stilinde zorlandıklarını söyledi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, gerçekten ligimiz sert mi? İspanya La Liga ve dünya ligleriyle Türkiye'yi kıyaslayabilir misiniz?
“Ben de onlar gibi bu yoldan geçiyorum, gerçekten son derece zor. Burada çok büyük bir baskı var, özellikle bazı maçlarda. Futbolcular üzerinde bunu çok net görebiliyorum. La Liga ile burayı kıyaslarsam orayı iyi yapan oyuncuların kalitesi. Bu kadar. Dünyanın en iyileri orada, fark yaratıyorlar. Kazanma hırsı, oyunun mücadelesi açısından arada çok büyük bir fark olduğunu söyleyemem. Burada insanların futbola olan ilgisi, tribünlerdeki insanların tutkuları İspanya'ya oranla çok daha fazla ve önemli gözüküyor.”
TÜRKİYE'NİN ŞİFRELERİ SONG VE HAMİDOU'DAN
- Türkiye'ye gelmeden önce kimlerle konuştunuz , ve size ne anlattılar?
“Kuzenim Geremi ile konuştum. Rigobert Song ve Souleymanou Hamidou ile de görüştüm. Hamidou ve Song buranın çok güzel olduğundan çok bahsettiler, özellikle ikisi. Doğru bir seçim yapacağımı söylediler, çok övdüler.”
- İstanbul'u nasıl buldunuz? Burada hayat nasıl geçiyor?
(Gülerek) “Çok hareketli bir şehir, ilk izlenimim bu. Günler şu anda yalnız geçiyor. Her profesyonelin ödemesi gereken bir bedel bu da, yavaş yavaş alışacağız.”
(Webo ile hakemleri ve Fenerbahçe maçındaki "kırmızı kart" tartışmasını konuşurken...)
"HAKEMLERİN KASITSIZ HATA YAPTIĞINA İNANMAK İSTİYORUM"
- Türk hakemleriyle şu ana kadar ilişkileriniz nasıl? Hakemlerimizi nasıl buluyorsunuz? Şikayetçi olduğunuz durumlar yaşadınız mı?
“Onlara hak vermek lazım, onlar da insan. Futbolcular olarak biz de hata yapıyoruz. Çok sert maçlarda hep rakiplere, hem hakemlere karşı hatalar yapabiliyoruz. Ancak bazen çok net hatalar var. Örneğin son Fenerbahçe maçı. Hakem gözü önünde topa bilerek elle dokunan Gökhan Gönül'e ikinci sarı karttan kırmızı kart gösteremedi. Çok net bir karardı. Hakemlerin kasıtsız hata yaptığına inanmak istiyorum, şikayet ediyorsak büyük şeyler karşısında oluyor, bunlar bizi acıtıyor.”
- İngiltere Premier Lig'in dünya liglerinin üstünde sayılma sebebi sizce nedir? Neden Premier Lig değil de Spor Toto Süper Lig kulvarında kariyerinize devam ediyorsunuz?
“ Londra'ya gitmeyi çok istiyorum, ailesel sebepleri de var. Burayı neden tercih ettiğimi düşünmek istemiyorum, çok doğru bir karar verdim. Burada oynamayı seviyorum, gollerimi atıyorum. 'Şu an' için aldığım karar doğru. Fakat İngiltere daha sonra neden olmasın? Oraya en iyi denmesinin sebebi bence ambiyansı. Taraftarlar orada futbol kültürlü ve coşkulu. Bana kalırsa futbol açısından en iyi lig, en iyi futbol İspanya'da oynanıyor.”
- Türk insanıyla tanıştınız ve artık onlarla birlikte zamanınız geçiriyorsunuz.
“Çok ilgili insanlar. Sürekli yardım etmek istiyorlar. Bir sıkıntı olduğunda yardımcı olmaya çalışan insanlar görüyorum, bu da insanı gerçekten iyi hissettiriyor.”
"ŞAMPİYONLUK FAVORİM FENERBAHÇE, AMA G.SARAY..."
- Şu an oynanan futbola göre şampiyonluk için en büyük favoriniz hangi takım?
“ Fenerbahçe. Onlar biraz daha komplike ve bir olgun takım olarak gözüküyor. Fakat Galatasaray ile ilgili çok ama çok dikkatli olmak lazım. Çok tehlikeli bir takım, çok iyi bir kadroları var. Ligin yukarısında büyük bir savaş olacak buna eminim...”
- Türkiye'de futbol şike ve teşvik soruşturmasıyla son dönemde yaralı ve çok tartışılıyor. Siz hiç böyle bir şeyle karşılaştınız mı? Bir futbolcunun bu olaya bakışı nasıldır?
“Kişisel olarak başıma böyle bir şey gelmedi, fakat hiçbir profesyonel sahaya kaybetmek için çıkmaz. Motive etmek için para verme, teşvik konusuna gelince. Ben idman sahasına çıktığım andan itibaren motive olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymam. Teşvik primi ile ilgili şeyler bana kağıt üzerinde kalan dedikodular gibi geliyor. Bu son dönemde yaşananlarla ilgili hiçbir düşüncem yok, bilemiyorum. Herkesin fikirlerine, adalet makamlarına saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok. Tam Türkiye'ye gelirken bu olaylar çıktı. Çok ağır bir konu bu, beni de biraz korkuttu. Ülke dışında Türk futbolu için bu olanların, yaşananların, sürecin hiç de hoş bir imaj yarattığını söyleyemem.”
- Fransız teknik direktör Paul Le Guen ile Kamerun'da çalışırken onun için "Modern futbola çok uygun bir teknik direktör, her şeyi biliyor, bizi anlıyor" demiştiniz. Modern futbol size göre teknik direktörlük açısından nedir?
“Buna kesinlikle Le Guen üzerinden cevap vermem gerekiyor. Futbolu başka şekilde amaçlıyor, onun da kendine özgü çılgın bir felsefesi var. Çalıştığım hocalar arasında bir o bir de diyebilirim. Le Guen Kamerun tarihinin en iyi hocasıydı, bütün elemelerde Kamerun tarihinin en iyi futbolunu oynatmıştı.”
- Le Guen'i bu kadar özel kılan neydi?
“Çok profesyoneldi. Yemeklerden, bizim dinlenme saatimize, tüm günün programına kadar tüm ihtiyaçlarımızla ilgilenen ve bunları karşılayan, tüm detayları bizimle paylaşan, bunları çok dikkatli düşünen, tasarlayan bir teknik adamdı.”
- Gregori Manzano, Micheal Laudrup ve Javier Aguierre gibi önemli teknik adamlarla çalıştınız. Bir teknik direktörün takıma katkısının ne oranda olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bağlamda yeni hocanız Abdullah Avcı için neler söyleyebilirsiniz?
“ Abdullah Avcı'nın stili Gregori Manzano'ya benziyor. Özellikle çalışma biçimi açısından. Karakter olarak ise Avcı, Javier Aguierre'ye benziyor. Her durumda sakin olabilen, kriz ortamında sakinleştirebilen bir hocadır. Örneğin Manisa maçında 1-0 gerideyken benden dumanlar sıçrıyordu sinirden. Fakat Abdullah Avcı bizi sakin bir şekilde sahaya gönderdi. Taktik olarak ise Manzano ile benziyor. Özellikle idman sahasında. Abdullah Avcı da kontratağa hızlı çıkmayı bize öğretiyor, özellikle rakip sahada topa sahip olma konusunda idman yaptırıyor. Manzano da aynı şekildeydi.”
"ATLETICO MADRİD ÇOK 'KARIŞIK' BİR TAKIM"
- Milli futbolcularımızdan Arda Turan şimdi yeni takımı Atletico Madrid'de Manzano ile birlikte çalışıyor. Sizce Manzano'nun futbol düşüncesiyle Arda'nın stili uyar mı ve onun İspanya'daki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“ Arda yeteneğiyle birlikte iyi çalışmalı. Çünkü onu uyarıyorum, Atletico Madrid çok zor ve karışık bir takım. Onun en büyük şansı taraftarın çok kısa süre içinde çok hoşuna gitmesi. Onun için böyle bir takımda bu büyük bir şans. Manzano denge bozan, oyunu değiştirmeye çalışan, topla oynamak isteyen, bir şeyleri değiştirmek isteyen oyuncuları sever. Hep bu tip oyuncuları transfer etmek istemiştir. Arda, Diego Manzano takımında önemli taşlar olabilecek oyuncular. Fakat tekrar söylüyorum Atletico Madrid çok karışık bir takım.”
"ARDA TURAN YANILIYOR"
- Bizim yıldızlarımız bazen haklı bazen haksız şeylerden yakınır. Arda Turan da Türk futbolcularının yurtdışına çıkış zorluğunu Türk pasaportuna ve kendilerine karşı yapılan ayrımcılığa dayandırıyor. Sizce böyle bir ayrımcılık var mı?
“Bu Türk oyunculara karşı bir ayrımcılık değil. Yabancı oyuncu sınırı gereği bazı ülkelerin oyuncuları sıkıntı yaşıyor. Mesele ben çok şanslıyım. 9 sene bir yabancı oyuncu olarak İspanya'da oynama şansı buldum. Afrikalı, Güney Amerikalı, Asyalı da orada oynamak istiyor. 18 oyuncu arasına sadece 3 tane AB üyesi olmayan ülkenin vatandaşı oyuncu giriyor. Bu bir ayrımcılık değil. Altyapılarda Avrupa'da tüm liglerde çeşitli kurallar var, kendi oyuncularını koruma adına bazı statülerde bulunuyorlar. Türk oyunculara karşı bir önyargı yok, Arda yanılıyor...”
"MEHMET TOPAL STOPERKEN DAHA İYİ"
- Valencia'da futbol hayatına devam Mehmet Topal'ı izlediniz, karşılıklı da oynadınız. Milli futbolcu hakkında neler düşünüyorsunuz?
“Daha önce de söylemiştim, Mehmet Topal'ı çok beğeniyorum. Ama bence stoper olarak daha iyi. Benim son maçlarımdan birinde karşılıklı da oynadık. Bir yabancı stoper olarak çok iyi performans göstermişti.”
- Real Madrid'teki Turco'lar, yani Mesut Özil, Nuri Şahin ve Hamit Altıntop sizce bu yıl nasıl bir performans çizecek?
“ Mesut Özil, Mesut Özil. Bana kalırsa Real Madrid'in geçen sene en büyük patlama yapan oyuncusuydu. İlk maçında Palma'da bize karşı oynarken çok fazla yapabileceğimiz bir şey yoktu, çünkü çok yeniydi takım. Hamit Altıntop hakkında detaylı bir bilgim yok. Nuri Şahin'i tanımıyorum ama herkesin bana bahsettiği çok iyi bir oyuncu olduğu yönünde. Jose Mourinho iş transfere gelince çok zekidir. Bu isimleri aldıysa mutlaka bir şeyler katacağı için almıştır, Madrid taraftarlarının bu isimlerin dönmesini beklediğini biliyorum.”
- La Liga demişken, boynumuz kıldan ince, sormazsak boyumuz kısabilir. Lionel Messi mi, Cristiano Ronaldo mu?
“Messi.”
- Pep Guardiola mı, Jose Mourinho mu?
“Jose Mourinho kazanan bir hoca, sonuca göre kurulmuş bir düzeni var. Karakteri bu yönde. Pep ise daha çok felsefesini yansıtmaya çalışan biri. Başka ve çalışan bir felsefesi var, Johan Cruyff ekolünü yansıtmaya çalışıyor. Futbol tarihinin şu an en iyi takımını yaratıyor ve yönetiyor.”
- Futbol dünyasında birçok Kamerunlu ünlü oyuncu var. Ülkenizde futbol gelişimi nasıl ilerliyor? Altyapı konusunda gelişme kaydediyor musunuz?
“Şu anda futbol Kamerun'da daha yeni yeni ilerliyor. Birileri gelip futbol okulları açıyor. Fakat bunlar devlete ait değil. Özel okullar şeklinde oluyor. Afrika futbolu genellikle sokakta öğreniliyor. Çıkan futbolcuların çoğu bu oyunu sokakta öğrenmiştir.”
- Kamerunlu oyuncular arasında hangisiyle sürekli görüşüyorsunuz?
“Samuel Eto'o çok yakın arkadaşım, sürekli konuşuyoruz ve şu an mutlu.”
"KABUL EDİN YA DA ETMEYİN, FUTBOL ARTIK BİR TİCARET"
- Eto'o'nun yeni takımı Anzhi de değişik bir proje. İngiliz takımları da bu projeden nasibini alıyor ve dolar milyarderleri bu takımları himayelerine alıyor. Futbolcu bakımından düşündüğümüzde oyunun bu şekilde ilerleyişi ve bu kazma uzun vadede futbola zarar vermiş olmayacak mı?
“Çok net bir şekilde söyleyebilirim futbol şu an bir iş ve ticaret. Mesela İspanya'yı ele alırsak orada iki ligi söyleyebiliriz. La Liga ve Barcelona ile Real Madrid. Çünkü bu takımlar gelir pastasından çok daha büyük pay alıyorlar. Az para vererek bu takımlarla mücadele etme şansınız yok, artık bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bazı isimler var ki çok büyük paraları var ama tanınmıyorlar, tek mesele bu. Anzhi mesela, sahibinde çok para var ama tanınmıyor, bunu istiyorlar, ülkesinin dışına taşmak istiyorlar. Bu proje Abramovich ile başladı. Menajerler, başkanlar, finansörlerin tuttuğu bir balonun içindeyiz bu acıklı bir durum, ama hepimizin sözleşmesinde serbest kalma diye bir madde var. Bazen öyle teklifler var ki üzerinde düşünme hakkınız yok. Kabul etmekten başka tercihiniz yok. Bu paralar konuşulduğunda tercihiniz yok. Kendilerini göstermek isteyen ticaret adamları var ve futbol bundan ibaret...”
Röportajın akışını bozmamak için "ben kabul etmek" istemiyorum diye haykırıp, karşısında en asi taraftarın söyleyeceği tezahüratlar söylemek geliyor içimden, ama ne mümkün...
- 3-4 yıl önce bir açıklamanızda "Ben forvet değilim, takım oyuncusuyum" demiştiniz. Fakat gözüken İstanbul B.B'nin yıldız oyuncusu olma yolundasınız. Sezon sonu kendinize böyle bir takı takılacak...
“Birinin iyi olması çok bir şey ifade etmiyor, çok kısa süre önce bunu gördük. Önemli olan takım halinde gelişiyor olmak işte o zaman herkes gelişmiş oluyor.”
- Şu ana kadar birlikte en çok oynamaktan zevk aldığınız oyuncu kimdir?
“Çok fazla kaliteli oyuncudan çok fazla şey öğrendim. Bir tanesini seçmek zor ama Samuel Eto'o, Savo Milosevic, Washington Sebastian Abreu Gallo...”
Webo Eto'o ile Kamerun Milli Takımı ve Mallorca'da, Milosevic ile Osasuna'da, Abreu ile de Nacional'de bir süre birlikte top koşturdu.
"DANİ GÜİZA TAM BİR GOLCÜ, BAŞARISIZ SAYIYORSAK NEDENİNİ..."
- Real Mallorca'da Dani Güiza'nın gidişiyle daha çok ön plana çıktınız. Güiza burada başarısız oldu ve çok gözyaşlarına tanık olduk. İspanyol oyuncu sizce neden başarısız oldu?
“Bence Dani Güiza tam bir golcü. Sürekli her şeyini vermeye çalışan bir oyuncu. Beraber oynadığı oyuncuların bıraktığı boşlukları çok iyi değerlendiren, çok fırsatçı bir futbolcu. Güiza klasik 4-4-2'nin bir ürünü. Böyle alışmış bir oyuncu, iki gerçek santrforun biri olmaya alışmış biri. Burada ise hep tek forvet olarak görev aldı. Çünkü o hep diğer santrfor olarak oynayan ve yardımcı olmaya çalışan biri. Bir başarısızlıktan bahsedeceksek asıl sebebi budur ve bu sistemin yaratıcısı sorgulanmalı.”
- 2002'de Nacional'da oynarken Copa Suda Americana'da 4 golle gol kralı oldunuz. Güney Amerika'da turnuvada, gol kralı olan ve Güney Amerikalı olmayan ilk oyuncuydunuz. O yılların sizin için önemli anlamı olmalı...
“Rüya gibi. 18 yaşında başka bir kıtaya gidiyorsunuz. Ben yıldız olabildiysem bunu o takımda başardım. Üç defa şampiyon olduk, birçok başarılara imza attık. Benim için o günler sadece 'güzel' kelimesiyle örtüşebilir.”
"KOBE GERÇEKTEN GARİPTİ"
- İstanbul'da sizi şaşırtan bir an oldu mu?
“Kobe Bryant gerçekten garipti. Bir restorana giriyorsunuz bir bakıyorsunuz karşınızda Kobe. Onunla karşılaştığımda çok şaşırdım. Sanki başka bir yerde başka bir dünyadaymışım gibi geldi. İlginç ve güzeldi...”
- Bilgisayarla, oyun konsolları (PlayStation..) ve sosyal medya ile aranız nasıl?
“Bilgisayar ve PlayStation ile çok aram yok. Benim için internet, telefon demek. Her şeyi telefondan yapıyorum. Twitter kullanıyorum, kullanıcı adım Webo1509.”
Sosyal medyayı iyi kullanan biz Türkler bakıyorum Webo'nun twitter hesabını henüz keşfedememişiz, takipçi sayısı da. Ben de esatdergi hesabımdan bir mention heyecanıyla ekliyorum listeme, bakalım neler yazıyor kendisi.
"BOZ BAYKUŞLAR, AZ AMA ÖZ"
- Az taraftarı olan bir kulübe geleceğini biliyor muydunuz? Boz Baykuşlar'a bir şey deseniz...
“Pankartlar var konuşulan ama tabii bilemiyorum detayları, içerikleri nedir. Fakat gördüğüm az ve öz bir taraftarımız olduğu. Bize özeller...”
- Geçmişi gözünüzün önünde canlandırdığınızda değerlendiremediğiniz ve pişmanlık duyduğunuz bir fırsat var mı?
“Ben Tanrı'ya inanıyorum. Kendi işime yaptığım zaman Tanrı'ya güveniyorum ki her zaman cevabı gelecektir. Hiç pişmanlık duymuyorum.”
UNUTAMADIĞI MAÇ...
- Hayatınızda unutamadığınız maç ve gol olarak hangisini söyleyebilirsiniz?
“Fildişi Sahili'ne karşı 3-2'lik bir maç vardı, Dünya Kupası elemeleriydi. Orada kazanırken 3 gol birden atmıştım, o maçı, o günü unutamıyorum.”
2006 Dünya Kupası elemelerinde,. 4 Eylül 2005'te ise Fildişi Sahili Abidjan'da 34 bin 500 kişinin önünde Stade Felix Houphouët-Boigny'te Kamerun'la karşı karşıya geldi. Didier Drogba 38 ve 47'de attı Fildişi'ne yetmedi, çünkü Webo 30, 45+2 ve lirik bir şekilde 85'te attığı golle güzel bir hikaye yaratmıştı.
- Futbol dışında yaptığınız spor var mı? Futbolda hep forvet mevkiinde mi görev yaptınız?
“Spora zaten voleybol ile başladım. Zaman zaman da şimdi tenis oynuyorum. Evet, hep forvettim, halen daha forvetim...”
- Türk yemekleri ile aranız nasıl, alıştınız mı?
“Hepsini denemeye fırsatım olmadı. Bildiğim bir şey hayatımda yemediğim kadar burada pilavı burada yediğim ve tabii ki kuru fasulye...
LAKABI CÜSSESİNE GÖRE: TİGANA
- Bugüne dek size takılan bir lakap var mı? Bizimkiler boğa konusunda reflekslidir, üç vakte kadar her yerde boğa diyeceğiz size...
“Komik ama bana Tigana derlerdi. O da ufak tefekti ve devlerle mücadele ederdi, böyle bir yıldızdı. Ben de çocukken hep kendimden büyüklerin olduğu gruplarla mücadele ediyordum ve çocukken bana hep Tigana derlerdi, ona benzetirlerdi. (Gülerek) Burada boğa diyorlar da ben boğa kadar büyük müyüm?”
- Peki özlenen Webo ailesi özetle nasıldır?
“Evliyim, iki oğlum var. Altı kardeşli bir aileyiz. Ailemi çok özlüyorum. Kardeşlerimden biri U21 takımında kalecilik yaptı. (Charles Chimi) Ağabeyim profesyonel olarak voleybol oynuyordu Fransa'da. Onun etkisiyle spora voleybola başladım ve bir süredir oynadım. Çocuklarım okuyacak ama aynı zamanda sporculuğu da deneyecekler buna eminim...”
- Bu güzel sohbet için teşekkürler.
- “Ben teşekkür ederim, benim için de keyifliydi...”
***
Artık huzurla dönebilirim ofise. Futbola fazlasıyla parmak bastığım dakikaların keyfi halen daha dudaklarımda devam ediyor. Öğrenilenler, bir futbolcunun oyuna bakış açısını da keşfetme fırsatım oldu. Bir de tabii ki life-style diye anılan ufak ilginç bilgiler, yayıncı kuruluşun spikerleri için nimet olabilir. Dönüş yolunda yine endüstriyel futbolun pençesi sırtıma yaslanıyor, Webo'dan çıkanlar ve "futbol bir ticaret" söylemi.
Sizce hiç şansımız kalmadı mı?
Yenildik mi...
Sevgiler!
FOTOĞRAFLAR: SPORX
(fotoğrafların büyük halleri için resimlerin üzerine tıklayın...)
Webo'nun İspanya günlerinden...