Galatasaray'ın eski yöneticilerinden Adnan Öztürk, TV 8'de yayın yapan Telegol programına sert açıklamalarda bulundu.
Fatih Terim'in görevinden alınmasının ve seçim kararını "tezgah" olarak değerlendiren Öztürk, Sizin yönetiminizle bu yeni yönetim arasında ne farklar görüyorsunuz? sorusuna "En azından bizim yönetim kurulu toplantılarımıza yanında köpek ile gelen bir arkadaşımız yoktu." şeklinde çarpıcı bir yanıt verdi.
İşte Adnan Öztürk ile yapılan o röportaj:
Galatasaray bu seçim durumuna nasıl geldi, bu seçim neden yapıldı?
"Galatasaray'da gündem hızlı değişiyor hatta ileride daha da hızlı değişecek bana göre ama bunun nüspet anlamda olmuyacağını düşünüyorum seçim olayı biraz eskimişti ama Fatih hoca'nın görevden alınmasındaki tarz ile seçim kararı alınmasındaki tarz aynı olduğu için bu konu yeniden gündeme oturdu. Ben bunlara hep geçen gazeteye verdiğim röportajda da söyledim "tezgah" diyorum Galatasaray camiası açısından hiç hoş değil."
Tezgah kelimesi biraz ağır olmadı mı?
"Yok yok benim tezgah demem ağır oluyor da tezgahı çevirenlerin ağır olmuyorsa o zaman problem yok. Yani söylerken ağır olan şeylerin yaparken de ağır olduğunu dile getirmek lazım. Sayın Ali Dürüst, sayın Refik Arkan ve benim üçümüzün de olduğu bir ortamda 2. şampiyonluktan hemen sonra hiçbir problem olmadığını, Galatasaray'ın başarı trendini yukarı taşımak olduğunu biz açık bir lisanla söyledik."
"İstiyorsanız istifa edebiliriz, istiyorsanız düz yönetim kurulu üyesi olarak kalabiliriz, istiyorsanız seçime gidin dedik. Kendisi "Hayır kesinlikle öyle birşey sözkonusu olamaz. Bunlar dedikodu, Galatasaray'da ben sizsiz ne yaparım." gibi hafif de arabesk söylemlerle o günler geçti."
"TOPLANTILARA KÖPEKLE GELEN VAR"
Sizin yönetiminizle bu yeni yönetim arasında ne farklar görüyorsunuz?
"Yeni yönetimdeki seçilen arkadaşların birçoğunu ben tanıyorum. "Seçime gidelim" diyen arkadaşların hepsi yeni yönetimde, yarısı biraz yorgun diğer yarısı da herhalde ısınıyordur da bence çok ciddi anlamda fark var. Neden fark var? Sayın Ünal Aysal her dediğine "evet" diyecek bir yönetim kurulu istiyordu. Yönetim Kurulu'nun görevi bu değildir. Araya bi latife sokayım. En azından bizim yönetim kurulu toplantılarımıza yanında köpek ile gelen bir arkadaşımız yoktu."
"KIRAÇ VE AYSAL EL ELE"
Peki bu seçimde sizce İnan Kıraç'ın bir etkisi oldu mu ?
"Muhakkak olmuştur buna %100 eminim çünkü Ünal Aysal ve İnan Kıraç, Galatasaray ile ilgili stratejileri beraber yapıyorlar. Her zaman da İnan kıraç beyfendi, Galatasaray yönetiminde 2-3 tane gözü kulağı olmasını istiyor. Onun için böyle yapmak gerekmiyor artık isterse gelip kendisi de yönetim kurulunda Ünal Aysal ile beraber gelebilir. İnan Kıraç, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın Başkanı, bende yönetim kurulu üyesiydim ama tarzlarımız tutmadığı için ayrıldım."
Sizin ayrılmanızdan sonra çok sürpriz bir şekilde Fatih Terim de koptu. Bu nasıl oldu kim sebep oldu buna? Fatih Terim'in Başkan'ın telefonuna bakmadığı mesajına cevap vermediği konuşuluyor.
"Tam kurumsallaşmadan bahsederken bu soru güzel oldu. Fatih Hoca Galatasaray'ın efsanevi sporcularındandır. Milli Takım kaptanı profosyonel olarak bir çok başarı yaşamış sonra çok sancılı bir dönemden sonra gelmiş, 2 sene üst üste takımı şampiyon yapmış, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynatmış, stattaki yönetim odasına sıfır problem taşıyacak şekilde herkesi harika şekilde yönetmeyi başarabilen harika bir profosyoneldir."
"TERİM'LE ŞOV YAPMAK İSTEDİLER"
"Şimdi kontrat teklif ediyorsunuz sonra bu profosyoneliniz antremandayken toplantı yapıp görevine son veriyorsunuz ve bu profosyoneliniz görevine son verildiğini alt yazılardan ve televizyondan görebiliyor. Şimdi bunun ciddiyetle uzaktan yakından hiçbir alakası olamaz ciddiyetle alakası olmadığı için de kurumsallıkla bir alakası olamaz. Medya olarak bazı satır aralarını atladınız."
"Şimdi ben Ünal Aysal'ın kafasının nasıl çalıştığını 2 senede öğrendiğim için durup dururken 3 Eylül'de Galatasaray Spor Kulübü derneğinin gündemine Fatih Terim'in kontranının uzatılması ile ilgili bir görüşme maddesi getiriliyor. Başkan olarak Fatih Terim'in kontratıyla ilgili bir madde koyduysanız, bu sizin kamuoyuna açıkça bir şov yapacağınızın göstergesidir. Bir kere onun konuşulma yeri yönetim kurulu değil.
"Yönetim kurulunda tartıştırılmasının sebebi süratle medyaya yayın yapılması, süratle genel kurulla paylaşılması ve devamında da "Ne yapsın işte Başkan 2 sene teklif etti." denmesini sağlamaktı."
"TERİM'LE PLANLI AYRILDILAR"
Yani Aysal baştan zaten Fatih Terim'le ayrılmayı kafasına koymuştu?
"Tabi canım, 3 Eylül'de bunun tiyatrosu yapıldı. Bütün medyaya Terim'e 2 sene kontrat uzatma teklif edildi. 'A ne güzel ya işte başkan daha ne yapsın'a getirildi. Samimiyetsizlik buradan başlıyor. Fatih hoca'yı biraz tanıyan, tanımasa da kendisine ve çalıştığı kuruma biraz saygısı olan yönetici böylesi yapılan bir teklifi hiçbir zaman kabul etmez. Çünkü bunun şov amaçlı olduğunu bilir."
"Fatih hoca da tam beklediğim reaksiyonu gösterdi. Bunun bir şov olduğunu teşhis etti. Kurumuna ve kendisine olan saygısından dolayı "Bana teklif yapıldı, imzalayayım" demedi. Bu çok takdir edilecek bir hareket. Öbür tarafta ise bunu şov amaçlı yapıyor olmak çok çok ayıp bir hareket. Ciddiyetten uzak bir hareket. Kurumsallıkla bir alakası olamaz."
"Milliyetçilik duyguları ağır basan hocanın bu teklifi reddetmesi mümkün değil. Ben bir gün Florya'ya gittiğimde Abdürrahim sırılsıklam olmuş, geldi. Ben futbolculara moral veriyorum böyle dedi. Abdürrahim'i, Ali Dürüst'ü ve diğer arkadaşları kurumsallık bahanesiyle gönderen adamlar yağmurlukla Galatasaray'ın idmanını izliyor. Bu mu kurumsallık?"
"MANCINI'NİN TERİM'E TEŞEKKÜRÜ SANSÜRLENDİ"
Peki Mancini'li Galatasaray'ı sorayım. Teknik direktör değişikliğiyle ne bekliyorsunuz Galatasaray takımından sportif olarak?
"Takımı buralara getiren hocasına sinyor Mancini teşekkür etti Galatasaray Televizyonu bunu yayınlamadı. Profesyonel anlamda doğru bir davranış yapmıştır. Bende teşekkür ettim. Şimdi öncelikle bir Galatasaraylı olarak Sinyor Mancini'ye hoşgeldin diyeyim. Fatih Terim'e yapılanlarda Mancini'nin en ufak bir dahili yok."
"Daha önce Ünal Aysal ve ekibinin başka teknik direktörlerle görüştüğü zaman o teknik direktörlerin Fatih Terim'i aradığını biliyorum. Çünkü üst düzey hocalar Avrupa'da genelde konuşuyorlar, Mancini aramamış kendi tercihidir."
"28 AĞUSTOS'TA ANLAŞTILAR"
Mancini ile Galatasaray yönetimi Fatih Terim ayrılmadan önce mi görüştü?
"Tabiki 28 Ağustos'ta anlaştıklarını artık kimse tartışmıyor yani. Öncelikle anlaşma sonrasında 3 Eylül toplantısındaki kontrat uzatma şovu, bunların hepsinn toplamına ben tezgah diyorum. Siz ağır buluyorsunuz. Yapılan şeyler yakışıksız."
"HESABI SORULUR..."
Lütfi Arıboğan maçtan sonra Mancını ve ekibine teşekkür etti.
"Bu takımı kuran, bugünlere getiren Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan hocanın adını ağzınıza bile almıyorsunuz. Arıboğan Mancını'ye iltifatlar yağdırıyor, parantez aralarında bazı kelimeler kullanıyor. Başkanı ve yönetim kurulunu yüceltiyor. Buradan da Lütfi kardeşime bir ikaz. Kurumsallık doğru, ceoluk doğru, başkanınızı çok seviyor, yüceltiyor olabilirsiniz ama Galatasaraylı eski sporcular bizim göz bebeğimizdir."
"Eski bir sporcu olarak Galatasaray basketbol takımı kaptanı olarak, milli takımda oynamış olan Lütfi Arıboğan'a kendisi gibi olan Milli Takımda, Galatasaray'da kaptanlık yapmış bir Fatih Terim'e böyle bir maçtan sonra teşekkür etmeyi özellikle unutuyorsa bunlar yakışık almıyor. Buradan şuraya bağlıyorum. Seçeceksiniz. Ya Galatasaray'da politika yapacaksınız ya da maaşlı çalışacaksınız. ama Galatasaray'da maaş alarak politika yapmaya çalışırsanız yarın öbür gün çok ciddi şekilde hesabı sorulur."
"FATİH HOCA AKILLICA DAVRANIYOR"
Terim "Çıkıp konuşacağım" demesine rağmen hala sessizliğini koruyor. Çekindiği bir nokta mı var acaba?
"Fatih hoca çok akıllıca ve Galatasaray'a yakışan bir şekilde davranıyor. Ben hocanın yerinde olsam hiç konuşmam. Hocanın yerinde olsam şunu yaparım. Önümüzdeki haftalarda divan toplantısına giderim. Kendisi divan üyesidir. Divan başkanımız kendisine defalarca beraat sunmuştur. Giderim Tevfik Fikret salonuna en ön sıradaki yerime otururum."
"Sessizce o divan konuşmasındaki tartışmaları dinlerim. Orada da herhalde Ünal Aysal ve yönetim kurulu da olacaktır, onları seyrederim. Çünkü hocanın konuşmasını gerektirecek hiçbir şey yok. Kendini savunmasını gerektirecek hiçbir şey yok."
3 yıllık bir süre var. Aysal yönetiminin seçimden yeni çıktı. 3 yıl içinde Galatasaray'da neler olacak sizce?
"Ani bir seçim kararı aldı. Baskın seçim yaptı. 15 tane el indirip kaldıracak yönetici arıyordu. Haziran'da yaptı 1400 oy aldı. 1400 oy aldığı zaman 6651 civarı üye vardı. Yüzde 20'nin altında bir oy eder. Ben şunu yapmaya davet ediyorum kendisini. 2 sene şampiyon olmuştur, şampiyonluğa rağmen 1400 almıştır. Hadi yaz günü etkisini de katalım da 1500 olsun. Tüzükte çok açık seçik seçimli genel kurulların 3 senede bir mayıs aylarında yapıldığı yazar. Yapılan Olağanüstü seçimdir, Haziran'da yapılmıştır. 2014 Mayıs'ında da olacaktır."
"MAYISTA SEÇİM OLMASI LAZIM"
Yani 2014 yılı mayıs ayında seçim mi olacak?
"Tabi ki. Olması lazım. Tüzüğe saygı gösteriyorsa olması lazım ama böyle eş dost avukatlardan iki tane yazı alıp sınıf arkadaşı stratejik ortağı -bu kelimeyi özellikle kullanıyorum- İrfan Aktar Başkan'a onu orada okutmakla bu işler olmuyor."
"Burada çekinecek bir şey yok. 2 sene şampiyon oldunuz. Çok da başarılı gidiyorsunuz. Kulübü de kurumsallaştırdınız. Dünya devi- kendilerine göre ne zaman dev olduysa ben bilmiyorum- Mancını'yi getirdiniz. Her şey güzel, yağmurluk giyip artık antrenmanları bile seyrediyorsunuz. Demek her şey güzel gidiyor."
Meydan okuyor gibi bir havanız var ?
"Meydan okuma değil, davet ediyorum."
"GÖREVİMİ YERİNE GETİRİRİM"
Siz de aday mı olacaksınız?
"Ben görev geldiği zaman her görevde sessizce görevimi yerine getiririm. Şimdiden Mayıs 2014'te seçim yapacağını açıklaması şu andan itibaren bu kulüpteki kişilerin ve kurumların daha az yıpratılmaını sağlar."
Galatasaray basın sözcüsü Şükrü Ergün'ün açıklaması var." Fatih Terim'in gitmesine çok sevinenler var bizi telefon yağmuruna tuttular" diye?
"Bunu iddia ediyorlarsa Tevfik Fikret Salonu orada. Gelirler telefon yağmurunu bir de zarf yağmuruna çeviririz. Bunu hep beraber görelim. Galatasaray'ın kendi evladı bir hocayı beğenmiyorsanız şimdi biz ne bekleyeceğiz yeni hocadan? Kesinlikle ve kesinlikle Türkiye'de bir şampiyonluk istiyorum. Florya'da en küçük bir problem istemiyoruz."
"6 AYA İHTİYACIM VAR"
Başkan her gün Florya'da zaten?
"Evet yağmurluğu da var artı Şampiyonlar Ligi'nde en az çeyrek final istiyoruz."
Neden Adnan Öztürk aday olmadı?
"Bakın şimdi bana bunu söylediler. Ciddi olmak lazım, ben çok yoğun bir iş hayatı olan insanım ve benim her zaman randevularım 31 Aralık akşamına kadar doludur. 31 Aralık'ta stokları sayarım, fabrikayı kapatırım. 2 Ocak sabah 9'a kadar tatil yaparım. Ben kafama estiği zaman Galatasaray'a aday olayım diyemem. Benim bunun için en az 6 aya ihtiyacım var, onun için böyle ciddi camialarda baskın seçimler yakışık almayan şeyler. 15-20 gün ciddi bir yönetim kurulu kurmak için yeterli bir süre değildir. Onun için böyle baskın seçimlerde çıkıp cengaverlik yapacak halimiz yok. Böyle ciddi işlere de cengaverlikle soyunulmaz."
Fatih Terim'in görevinden alınmasının ve seçim kararını "tezgah" olarak değerlendiren Öztürk, Sizin yönetiminizle bu yeni yönetim arasında ne farklar görüyorsunuz? sorusuna "En azından bizim yönetim kurulu toplantılarımıza yanında köpek ile gelen bir arkadaşımız yoktu." şeklinde çarpıcı bir yanıt verdi.
İşte Adnan Öztürk ile yapılan o röportaj:
Galatasaray bu seçim durumuna nasıl geldi, bu seçim neden yapıldı?
"Galatasaray'da gündem hızlı değişiyor hatta ileride daha da hızlı değişecek bana göre ama bunun nüspet anlamda olmuyacağını düşünüyorum seçim olayı biraz eskimişti ama Fatih hoca'nın görevden alınmasındaki tarz ile seçim kararı alınmasındaki tarz aynı olduğu için bu konu yeniden gündeme oturdu. Ben bunlara hep geçen gazeteye verdiğim röportajda da söyledim "tezgah" diyorum Galatasaray camiası açısından hiç hoş değil."
Tezgah kelimesi biraz ağır olmadı mı?
"Yok yok benim tezgah demem ağır oluyor da tezgahı çevirenlerin ağır olmuyorsa o zaman problem yok. Yani söylerken ağır olan şeylerin yaparken de ağır olduğunu dile getirmek lazım. Sayın Ali Dürüst, sayın Refik Arkan ve benim üçümüzün de olduğu bir ortamda 2. şampiyonluktan hemen sonra hiçbir problem olmadığını, Galatasaray'ın başarı trendini yukarı taşımak olduğunu biz açık bir lisanla söyledik."
"İstiyorsanız istifa edebiliriz, istiyorsanız düz yönetim kurulu üyesi olarak kalabiliriz, istiyorsanız seçime gidin dedik. Kendisi "Hayır kesinlikle öyle birşey sözkonusu olamaz. Bunlar dedikodu, Galatasaray'da ben sizsiz ne yaparım." gibi hafif de arabesk söylemlerle o günler geçti."
"TOPLANTILARA KÖPEKLE GELEN VAR"
Sizin yönetiminizle bu yeni yönetim arasında ne farklar görüyorsunuz?
"Yeni yönetimdeki seçilen arkadaşların birçoğunu ben tanıyorum. "Seçime gidelim" diyen arkadaşların hepsi yeni yönetimde, yarısı biraz yorgun diğer yarısı da herhalde ısınıyordur da bence çok ciddi anlamda fark var. Neden fark var? Sayın Ünal Aysal her dediğine "evet" diyecek bir yönetim kurulu istiyordu. Yönetim Kurulu'nun görevi bu değildir. Araya bi latife sokayım. En azından bizim yönetim kurulu toplantılarımıza yanında köpek ile gelen bir arkadaşımız yoktu."
"KIRAÇ VE AYSAL EL ELE"
Peki bu seçimde sizce İnan Kıraç'ın bir etkisi oldu mu ?
"Muhakkak olmuştur buna %100 eminim çünkü Ünal Aysal ve İnan Kıraç, Galatasaray ile ilgili stratejileri beraber yapıyorlar. Her zaman da İnan kıraç beyfendi, Galatasaray yönetiminde 2-3 tane gözü kulağı olmasını istiyor. Onun için böyle yapmak gerekmiyor artık isterse gelip kendisi de yönetim kurulunda Ünal Aysal ile beraber gelebilir. İnan Kıraç, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın Başkanı, bende yönetim kurulu üyesiydim ama tarzlarımız tutmadığı için ayrıldım."
Sizin ayrılmanızdan sonra çok sürpriz bir şekilde Fatih Terim de koptu. Bu nasıl oldu kim sebep oldu buna? Fatih Terim'in Başkan'ın telefonuna bakmadığı mesajına cevap vermediği konuşuluyor.
"Tam kurumsallaşmadan bahsederken bu soru güzel oldu. Fatih Hoca Galatasaray'ın efsanevi sporcularındandır. Milli Takım kaptanı profosyonel olarak bir çok başarı yaşamış sonra çok sancılı bir dönemden sonra gelmiş, 2 sene üst üste takımı şampiyon yapmış, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynatmış, stattaki yönetim odasına sıfır problem taşıyacak şekilde herkesi harika şekilde yönetmeyi başarabilen harika bir profosyoneldir."
"TERİM'LE ŞOV YAPMAK İSTEDİLER"
"Şimdi kontrat teklif ediyorsunuz sonra bu profosyoneliniz antremandayken toplantı yapıp görevine son veriyorsunuz ve bu profosyoneliniz görevine son verildiğini alt yazılardan ve televizyondan görebiliyor. Şimdi bunun ciddiyetle uzaktan yakından hiçbir alakası olamaz ciddiyetle alakası olmadığı için de kurumsallıkla bir alakası olamaz. Medya olarak bazı satır aralarını atladınız."
"Şimdi ben Ünal Aysal'ın kafasının nasıl çalıştığını 2 senede öğrendiğim için durup dururken 3 Eylül'de Galatasaray Spor Kulübü derneğinin gündemine Fatih Terim'in kontranının uzatılması ile ilgili bir görüşme maddesi getiriliyor. Başkan olarak Fatih Terim'in kontratıyla ilgili bir madde koyduysanız, bu sizin kamuoyuna açıkça bir şov yapacağınızın göstergesidir. Bir kere onun konuşulma yeri yönetim kurulu değil.
"Yönetim kurulunda tartıştırılmasının sebebi süratle medyaya yayın yapılması, süratle genel kurulla paylaşılması ve devamında da "Ne yapsın işte Başkan 2 sene teklif etti." denmesini sağlamaktı."
"TERİM'LE PLANLI AYRILDILAR"
Yani Aysal baştan zaten Fatih Terim'le ayrılmayı kafasına koymuştu?
"Tabi canım, 3 Eylül'de bunun tiyatrosu yapıldı. Bütün medyaya Terim'e 2 sene kontrat uzatma teklif edildi. 'A ne güzel ya işte başkan daha ne yapsın'a getirildi. Samimiyetsizlik buradan başlıyor. Fatih hoca'yı biraz tanıyan, tanımasa da kendisine ve çalıştığı kuruma biraz saygısı olan yönetici böylesi yapılan bir teklifi hiçbir zaman kabul etmez. Çünkü bunun şov amaçlı olduğunu bilir."
"Fatih hoca da tam beklediğim reaksiyonu gösterdi. Bunun bir şov olduğunu teşhis etti. Kurumuna ve kendisine olan saygısından dolayı "Bana teklif yapıldı, imzalayayım" demedi. Bu çok takdir edilecek bir hareket. Öbür tarafta ise bunu şov amaçlı yapıyor olmak çok çok ayıp bir hareket. Ciddiyetten uzak bir hareket. Kurumsallıkla bir alakası olamaz."
"Milliyetçilik duyguları ağır basan hocanın bu teklifi reddetmesi mümkün değil. Ben bir gün Florya'ya gittiğimde Abdürrahim sırılsıklam olmuş, geldi. Ben futbolculara moral veriyorum böyle dedi. Abdürrahim'i, Ali Dürüst'ü ve diğer arkadaşları kurumsallık bahanesiyle gönderen adamlar yağmurlukla Galatasaray'ın idmanını izliyor. Bu mu kurumsallık?"
"MANCINI'NİN TERİM'E TEŞEKKÜRÜ SANSÜRLENDİ"
Peki Mancini'li Galatasaray'ı sorayım. Teknik direktör değişikliğiyle ne bekliyorsunuz Galatasaray takımından sportif olarak?
"Takımı buralara getiren hocasına sinyor Mancini teşekkür etti Galatasaray Televizyonu bunu yayınlamadı. Profesyonel anlamda doğru bir davranış yapmıştır. Bende teşekkür ettim. Şimdi öncelikle bir Galatasaraylı olarak Sinyor Mancini'ye hoşgeldin diyeyim. Fatih Terim'e yapılanlarda Mancini'nin en ufak bir dahili yok."
"Daha önce Ünal Aysal ve ekibinin başka teknik direktörlerle görüştüğü zaman o teknik direktörlerin Fatih Terim'i aradığını biliyorum. Çünkü üst düzey hocalar Avrupa'da genelde konuşuyorlar, Mancini aramamış kendi tercihidir."
"28 AĞUSTOS'TA ANLAŞTILAR"
Mancini ile Galatasaray yönetimi Fatih Terim ayrılmadan önce mi görüştü?
"Tabiki 28 Ağustos'ta anlaştıklarını artık kimse tartışmıyor yani. Öncelikle anlaşma sonrasında 3 Eylül toplantısındaki kontrat uzatma şovu, bunların hepsinn toplamına ben tezgah diyorum. Siz ağır buluyorsunuz. Yapılan şeyler yakışıksız."
"HESABI SORULUR..."
Lütfi Arıboğan maçtan sonra Mancını ve ekibine teşekkür etti.
"Bu takımı kuran, bugünlere getiren Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan hocanın adını ağzınıza bile almıyorsunuz. Arıboğan Mancını'ye iltifatlar yağdırıyor, parantez aralarında bazı kelimeler kullanıyor. Başkanı ve yönetim kurulunu yüceltiyor. Buradan da Lütfi kardeşime bir ikaz. Kurumsallık doğru, ceoluk doğru, başkanınızı çok seviyor, yüceltiyor olabilirsiniz ama Galatasaraylı eski sporcular bizim göz bebeğimizdir."
"Eski bir sporcu olarak Galatasaray basketbol takımı kaptanı olarak, milli takımda oynamış olan Lütfi Arıboğan'a kendisi gibi olan Milli Takımda, Galatasaray'da kaptanlık yapmış bir Fatih Terim'e böyle bir maçtan sonra teşekkür etmeyi özellikle unutuyorsa bunlar yakışık almıyor. Buradan şuraya bağlıyorum. Seçeceksiniz. Ya Galatasaray'da politika yapacaksınız ya da maaşlı çalışacaksınız. ama Galatasaray'da maaş alarak politika yapmaya çalışırsanız yarın öbür gün çok ciddi şekilde hesabı sorulur."
"FATİH HOCA AKILLICA DAVRANIYOR"
Terim "Çıkıp konuşacağım" demesine rağmen hala sessizliğini koruyor. Çekindiği bir nokta mı var acaba?
"Fatih hoca çok akıllıca ve Galatasaray'a yakışan bir şekilde davranıyor. Ben hocanın yerinde olsam hiç konuşmam. Hocanın yerinde olsam şunu yaparım. Önümüzdeki haftalarda divan toplantısına giderim. Kendisi divan üyesidir. Divan başkanımız kendisine defalarca beraat sunmuştur. Giderim Tevfik Fikret salonuna en ön sıradaki yerime otururum."
"Sessizce o divan konuşmasındaki tartışmaları dinlerim. Orada da herhalde Ünal Aysal ve yönetim kurulu da olacaktır, onları seyrederim. Çünkü hocanın konuşmasını gerektirecek hiçbir şey yok. Kendini savunmasını gerektirecek hiçbir şey yok."
3 yıllık bir süre var. Aysal yönetiminin seçimden yeni çıktı. 3 yıl içinde Galatasaray'da neler olacak sizce?
"Ani bir seçim kararı aldı. Baskın seçim yaptı. 15 tane el indirip kaldıracak yönetici arıyordu. Haziran'da yaptı 1400 oy aldı. 1400 oy aldığı zaman 6651 civarı üye vardı. Yüzde 20'nin altında bir oy eder. Ben şunu yapmaya davet ediyorum kendisini. 2 sene şampiyon olmuştur, şampiyonluğa rağmen 1400 almıştır. Hadi yaz günü etkisini de katalım da 1500 olsun. Tüzükte çok açık seçik seçimli genel kurulların 3 senede bir mayıs aylarında yapıldığı yazar. Yapılan Olağanüstü seçimdir, Haziran'da yapılmıştır. 2014 Mayıs'ında da olacaktır."
"MAYISTA SEÇİM OLMASI LAZIM"
Yani 2014 yılı mayıs ayında seçim mi olacak?
"Tabi ki. Olması lazım. Tüzüğe saygı gösteriyorsa olması lazım ama böyle eş dost avukatlardan iki tane yazı alıp sınıf arkadaşı stratejik ortağı -bu kelimeyi özellikle kullanıyorum- İrfan Aktar Başkan'a onu orada okutmakla bu işler olmuyor."
"Burada çekinecek bir şey yok. 2 sene şampiyon oldunuz. Çok da başarılı gidiyorsunuz. Kulübü de kurumsallaştırdınız. Dünya devi- kendilerine göre ne zaman dev olduysa ben bilmiyorum- Mancını'yi getirdiniz. Her şey güzel, yağmurluk giyip artık antrenmanları bile seyrediyorsunuz. Demek her şey güzel gidiyor."
Meydan okuyor gibi bir havanız var ?
"Meydan okuma değil, davet ediyorum."
"GÖREVİMİ YERİNE GETİRİRİM"
Siz de aday mı olacaksınız?
"Ben görev geldiği zaman her görevde sessizce görevimi yerine getiririm. Şimdiden Mayıs 2014'te seçim yapacağını açıklaması şu andan itibaren bu kulüpteki kişilerin ve kurumların daha az yıpratılmaını sağlar."
Galatasaray basın sözcüsü Şükrü Ergün'ün açıklaması var." Fatih Terim'in gitmesine çok sevinenler var bizi telefon yağmuruna tuttular" diye?
"Bunu iddia ediyorlarsa Tevfik Fikret Salonu orada. Gelirler telefon yağmurunu bir de zarf yağmuruna çeviririz. Bunu hep beraber görelim. Galatasaray'ın kendi evladı bir hocayı beğenmiyorsanız şimdi biz ne bekleyeceğiz yeni hocadan? Kesinlikle ve kesinlikle Türkiye'de bir şampiyonluk istiyorum. Florya'da en küçük bir problem istemiyoruz."
"6 AYA İHTİYACIM VAR"
Başkan her gün Florya'da zaten?
"Evet yağmurluğu da var artı Şampiyonlar Ligi'nde en az çeyrek final istiyoruz."
Neden Adnan Öztürk aday olmadı?
"Bakın şimdi bana bunu söylediler. Ciddi olmak lazım, ben çok yoğun bir iş hayatı olan insanım ve benim her zaman randevularım 31 Aralık akşamına kadar doludur. 31 Aralık'ta stokları sayarım, fabrikayı kapatırım. 2 Ocak sabah 9'a kadar tatil yaparım. Ben kafama estiği zaman Galatasaray'a aday olayım diyemem. Benim bunun için en az 6 aya ihtiyacım var, onun için böyle ciddi camialarda baskın seçimler yakışık almayan şeyler. 15-20 gün ciddi bir yönetim kurulu kurmak için yeterli bir süre değildir. Onun için böyle baskın seçimlerde çıkıp cengaverlik yapacak halimiz yok. Böyle ciddi işlere de cengaverlikle soyunulmaz."