1996'dan beri, Kobe Bryant Los Angeles Lakers'ın zor zamanlarında ortaya çıkan koruyucu meleğiydi.
Ne yazık ki son 2 senedir takımını sırtlayabilme rolünden uzaklaşan Mamba, aktif basketbol kariyerini sonlandırıyor. Oynadığı dönemde, Lakers'a 5 yüzük getiren Kobe, bunların ilk 3'ünde önemli bir role, son 2'sinde ise lider konumuna sahipti. Sayısız rekorları, akıl almaz skorerliği ve spektaküler oyunuyla, sadece Los Angeles'ta değil, tüm dünyada bir fenomen oldu.
Ama artık Bryant yuvadan uçmaya hazırlandığına göre, Los Angeles Lakers'ın ileriye yönelik planlarına çoktan başlamış olması gerekiyor.
Kobe'nin 'elveda turu'ndaki kutlamaları ve şamataları arasında, Lakers'ın nostaljiye kapılmadan önündeki sis bulutunu dağıtması çok önemli.
D'Angelo Russell, Jordan Clarkson ve Julius Randle ile geleceğe yelken açmayı planlayan Lakers, potansiyel olarak iyi bir noktada bulunuyor. Koç Byron Scott'ın da, Lakers yönetiminin de bildiği gibi, bu üçlünün all-star kalibresinde mi, süperstar mı yoksa rol oyuncusu ayarında mı olup olmadığı Kobe sonrası dönem Lakers'ında belli olacak. Takımın izleyici kitlesini canlı tutmak adına, yönetimin ince bir şekilde hesaplanarak alınmış kararlara ihtiyacı var.
Los Angeles ekibinin bu yaz döneminde gayet iyi bir maaş kapasitesi boşluğu olacak. Bu boşluk ile halihazırda kadroda bulunan Russell, Young, Randle, Larry Nance JR, Anthony Brown ve Lou Williams'a yardımcı olabilecek oyuncular katılabilir. Tabiri caizse yakılacak derecede parası ve kadrodaki boşluğu olacak Lakers'a, yönetici Mitch Kupchak, oluşacak boşlukta iyi kararlar vermeli.
GEÇMİŞTE BÜYÜK KADROLAR YARATILDI AMA...
Önündeki seçeneklerden biri, gençleri yetiştirmeye devam etmek olan Lakers, bunun dışında bu oyuncuları paraya çevirip halihazırda kazanmak isteyen gelişmiş oyuncuları da kadrolarına katabilir. (geçmişte Karl Malone - Gary Payton, veya Dwight Howard - Steve Nash ile yaptıkları gibi)
2003-2004 sezonu öncesi alınan Karl Malone ve Gary Payton, o dönem Los Angeles'ta iyi ses getirmişlerdi. Kariyerinin son dönemlerinde Malone ve Payton, yüzük kovalama sevdasıyla bu takımın üyesi olmuşlardı. 2004 Finallerinde işler planladıkları gibi gitmeyen Lakers, Detroit'e elenmiş ve NBA şampiyonluğunu kaçırmıştı. Malone kariyerini yüzüksüz kapatırken, Payton ise 2006'da Miami Heat üyesiyken Dwyane Wade sayesinde kariyerindeki tek yüzüğünü kazanacaktı.
2012'nin Temmuz ve Ağustos aylarında takıma katılan Steve Nash ve Dwight Howard, belki de bu ikili kadar ses getirmişti. Çünkü o dönemler potansiyelinin zirvesinde oynayan Howard, kendini geçmişte kanıtlamış point guard Steve Nash ile beraber Kobe ve Pau Gasol'ün yanına katılıyordu.
Ancak sezon içinde işler yine planlandığı gibi gitmedi. Tüm zamanların en iyi guardlarından biri Nash, takımda zaman içinde sadece bir ceza şutörü rolüne büründü ve Howard ise, sırtı dönük oyun oynamaktan bile aciz bir şekilde kariyerinin en verimsiz sezonlarından birini geçirdi. (İstatistik anlamında 17.1 sayı, 12.4 ribaund ile oynamıştı, fakat dur durak bilmeyen Hack-a-Howard taktikleri ve Los Angeles'ın spot ışığı kendisine hiç gelemedi, yönetim ile de kavgalı duruma düştükten sonra olaylı bir şekilde ayrıldı) O dönem Kobe ise Lakers'ı harika performansıyla playofflara sokmaya başarmıştı fakat vücudu bu yükü kaldıramadı ve Nisan 2013'te sol aşilini kopardı.
NBA'de şu sıralardaki trende uyarak Lakers, elindeki değerli parçaları yetiştirmeye oynayacaktır. Bunda başarılı oldukları takdirde, doğal olarak tarih tekerrür ederek önce playofflarda mücadele edebilecek bir takım haline, daha sonra ise şampiyonluğa oynayan bir takım haline geleceklerdir. Sezonu çoktan playoff bazında kapattıkları bu senede, sonlara doğru Scott'ın kararıyla gençler normalde aldıklarından biraz daha fazla süre almıştı. Bu ise bu anlayışın tohumlarının atıldığına bir işaret olabilir.
Bir sonraki 'Draft piyangosu'nda bu sezonki kötü performanslarının sonucu olarak üst sıralarda yer almayı umut edecek Los Angeles ekibi, NCAA'de harikalar yaratan Ben Simmons, Brandon Ingram ya da Skal Labissierre gibi isimlerin mor-altın formayı giymesini dua edecektir. Şanslılarsa ve bu oyunculardan biri düşerse, halihazırdaki üçlü genç kadronun yanına eklenecek herhangi bu isimlerden biri, Lakers'ın gidişatını olumlu etkileyecektir.
Kobe olmadan Lakers'ın, kadrolarını saygı duyulabilir ve TV ratinglerini yüksekte tutabilir hale getirmesi, hedeflerinden birkaçı. Son birkaç senedir planları, Kobe'nin veliahtı olabilecek ve mental özelliklerini barındıran hazır bir oyuncuyu, LA'in havasına ve yaşam tarzına çok bulaştırmadan organizasyona almaktı. Bu planın üzerinden yürütülmeye çalışılan kişi Dwight Howard idi, fakat kendisi ayrıldı. Diğer hedefler ise Carmelo Anthony ile LaMarcus Aldridge'di, fakat ikisi de imzaya yanaşmadı.
Hedef isimler sadece bu kişiler değildi. Takım, geçtiğimiz yaz Sacramento yıldızı DeMarcus Cousins'ı da takasla almaya uğraşmıştı. Onun dışında sıkıntılı guard Ty Lawson'ın da oyun kurucu olarak takıma bir ateşleme getireceği düşünülmüştü.
Kısacası Lakers'ın Kobe ile olan 20 senelik dönemi sonrası, LA ekibinin planları gençlerini yetiştirmek ve piyango'da dua etmek şeklinde olacaktır. Tıpkı ismi gibi, bu da biraz piyango işi oluyor, lakin almak isteyecekleri yıldız adayı ismi, piyangoda aşağıda çıkmaları durumunda başka takım da kapabilir. Bryant'ın meşaleyi kendi söylediği gibi devredeceği isim de bu kadroda bulunmadığından dolayı, Lakers organizasyonunun bu duruma alışıp alışmayacağı da ayrı bir konu.
Lakers'ın Kobe sonrası döneminin belirleyeceği en açık şey ise, gerçek Lakers hayranlarını görmek olacak. Bu hanedanın takipçileri takımlarını gerçekten destekliyor mu, yoksa sadece tek bir ismin peşinden gidip 'Bandwagon'lık mı yapıyorlar?
YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ
Ne yazık ki son 2 senedir takımını sırtlayabilme rolünden uzaklaşan Mamba, aktif basketbol kariyerini sonlandırıyor. Oynadığı dönemde, Lakers'a 5 yüzük getiren Kobe, bunların ilk 3'ünde önemli bir role, son 2'sinde ise lider konumuna sahipti. Sayısız rekorları, akıl almaz skorerliği ve spektaküler oyunuyla, sadece Los Angeles'ta değil, tüm dünyada bir fenomen oldu.
Ama artık Bryant yuvadan uçmaya hazırlandığına göre, Los Angeles Lakers'ın ileriye yönelik planlarına çoktan başlamış olması gerekiyor.
Kobe'nin 'elveda turu'ndaki kutlamaları ve şamataları arasında, Lakers'ın nostaljiye kapılmadan önündeki sis bulutunu dağıtması çok önemli.
D'Angelo Russell, Jordan Clarkson ve Julius Randle ile geleceğe yelken açmayı planlayan Lakers, potansiyel olarak iyi bir noktada bulunuyor. Koç Byron Scott'ın da, Lakers yönetiminin de bildiği gibi, bu üçlünün all-star kalibresinde mi, süperstar mı yoksa rol oyuncusu ayarında mı olup olmadığı Kobe sonrası dönem Lakers'ında belli olacak. Takımın izleyici kitlesini canlı tutmak adına, yönetimin ince bir şekilde hesaplanarak alınmış kararlara ihtiyacı var.
Los Angeles ekibinin bu yaz döneminde gayet iyi bir maaş kapasitesi boşluğu olacak. Bu boşluk ile halihazırda kadroda bulunan Russell, Young, Randle, Larry Nance JR, Anthony Brown ve Lou Williams'a yardımcı olabilecek oyuncular katılabilir. Tabiri caizse yakılacak derecede parası ve kadrodaki boşluğu olacak Lakers'a, yönetici Mitch Kupchak, oluşacak boşlukta iyi kararlar vermeli.
GEÇMİŞTE BÜYÜK KADROLAR YARATILDI AMA...
Önündeki seçeneklerden biri, gençleri yetiştirmeye devam etmek olan Lakers, bunun dışında bu oyuncuları paraya çevirip halihazırda kazanmak isteyen gelişmiş oyuncuları da kadrolarına katabilir. (geçmişte Karl Malone - Gary Payton, veya Dwight Howard - Steve Nash ile yaptıkları gibi)
2003-2004 sezonu öncesi alınan Karl Malone ve Gary Payton, o dönem Los Angeles'ta iyi ses getirmişlerdi. Kariyerinin son dönemlerinde Malone ve Payton, yüzük kovalama sevdasıyla bu takımın üyesi olmuşlardı. 2004 Finallerinde işler planladıkları gibi gitmeyen Lakers, Detroit'e elenmiş ve NBA şampiyonluğunu kaçırmıştı. Malone kariyerini yüzüksüz kapatırken, Payton ise 2006'da Miami Heat üyesiyken Dwyane Wade sayesinde kariyerindeki tek yüzüğünü kazanacaktı.
2012'nin Temmuz ve Ağustos aylarında takıma katılan Steve Nash ve Dwight Howard, belki de bu ikili kadar ses getirmişti. Çünkü o dönemler potansiyelinin zirvesinde oynayan Howard, kendini geçmişte kanıtlamış point guard Steve Nash ile beraber Kobe ve Pau Gasol'ün yanına katılıyordu.
Ancak sezon içinde işler yine planlandığı gibi gitmedi. Tüm zamanların en iyi guardlarından biri Nash, takımda zaman içinde sadece bir ceza şutörü rolüne büründü ve Howard ise, sırtı dönük oyun oynamaktan bile aciz bir şekilde kariyerinin en verimsiz sezonlarından birini geçirdi. (İstatistik anlamında 17.1 sayı, 12.4 ribaund ile oynamıştı, fakat dur durak bilmeyen Hack-a-Howard taktikleri ve Los Angeles'ın spot ışığı kendisine hiç gelemedi, yönetim ile de kavgalı duruma düştükten sonra olaylı bir şekilde ayrıldı) O dönem Kobe ise Lakers'ı harika performansıyla playofflara sokmaya başarmıştı fakat vücudu bu yükü kaldıramadı ve Nisan 2013'te sol aşilini kopardı.
NBA'de şu sıralardaki trende uyarak Lakers, elindeki değerli parçaları yetiştirmeye oynayacaktır. Bunda başarılı oldukları takdirde, doğal olarak tarih tekerrür ederek önce playofflarda mücadele edebilecek bir takım haline, daha sonra ise şampiyonluğa oynayan bir takım haline geleceklerdir. Sezonu çoktan playoff bazında kapattıkları bu senede, sonlara doğru Scott'ın kararıyla gençler normalde aldıklarından biraz daha fazla süre almıştı. Bu ise bu anlayışın tohumlarının atıldığına bir işaret olabilir.
Bir sonraki 'Draft piyangosu'nda bu sezonki kötü performanslarının sonucu olarak üst sıralarda yer almayı umut edecek Los Angeles ekibi, NCAA'de harikalar yaratan Ben Simmons, Brandon Ingram ya da Skal Labissierre gibi isimlerin mor-altın formayı giymesini dua edecektir. Şanslılarsa ve bu oyunculardan biri düşerse, halihazırdaki üçlü genç kadronun yanına eklenecek herhangi bu isimlerden biri, Lakers'ın gidişatını olumlu etkileyecektir.
Kobe olmadan Lakers'ın, kadrolarını saygı duyulabilir ve TV ratinglerini yüksekte tutabilir hale getirmesi, hedeflerinden birkaçı. Son birkaç senedir planları, Kobe'nin veliahtı olabilecek ve mental özelliklerini barındıran hazır bir oyuncuyu, LA'in havasına ve yaşam tarzına çok bulaştırmadan organizasyona almaktı. Bu planın üzerinden yürütülmeye çalışılan kişi Dwight Howard idi, fakat kendisi ayrıldı. Diğer hedefler ise Carmelo Anthony ile LaMarcus Aldridge'di, fakat ikisi de imzaya yanaşmadı.
Hedef isimler sadece bu kişiler değildi. Takım, geçtiğimiz yaz Sacramento yıldızı DeMarcus Cousins'ı da takasla almaya uğraşmıştı. Onun dışında sıkıntılı guard Ty Lawson'ın da oyun kurucu olarak takıma bir ateşleme getireceği düşünülmüştü.
Kısacası Lakers'ın Kobe ile olan 20 senelik dönemi sonrası, LA ekibinin planları gençlerini yetiştirmek ve piyango'da dua etmek şeklinde olacaktır. Tıpkı ismi gibi, bu da biraz piyango işi oluyor, lakin almak isteyecekleri yıldız adayı ismi, piyangoda aşağıda çıkmaları durumunda başka takım da kapabilir. Bryant'ın meşaleyi kendi söylediği gibi devredeceği isim de bu kadroda bulunmadığından dolayı, Lakers organizasyonunun bu duruma alışıp alışmayacağı da ayrı bir konu.
Lakers'ın Kobe sonrası döneminin belirleyeceği en açık şey ise, gerçek Lakers hayranlarını görmek olacak. Bu hanedanın takipçileri takımlarını gerçekten destekliyor mu, yoksa sadece tek bir ismin peşinden gidip 'Bandwagon'lık mı yapıyorlar?
YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ