İlgili Haberler
Maçtan önce herhangi bir Trabzonspor taraftarına İnönü'deki maçta takımlarının Beşiktaş karşısında galip geleceğini söylese buna inanılırdı ancak Trabzonspor'un tarihi bir farkı kaçıracağı söylenseydi buna çok az bordo-mavili taraftar inanırdı.
İnönü'de maçın başlama düdüğü ile galibiyet iştahı tavan yapan bir Trabzonspor vardı. 2. dakikada Celutska'nın Beşiktaş altıpasının içinde kayarak uzanamadığı top ile öne geçme fırsatını kaçıran bordo-mavililer sadece ilk 45 dakikada bile Beşiktaş karşısında tarihi farkı kaçırdı. İlk yarıda akılda kalan tek bir Beşiktaş atağı olmazken Trabzonspor adına Celutska ile başlayan gol kaçırma yarışı Adrian, Olcan ve Burak ile devam etti.
Maçın ikinci yarısı başladığında ilk yarıda olduğu gibi gol ile burun buruna gelen taraf Burak Yılmaz ile Trabzonspor oldu. Ancak Trabzonspor'un her güzel oynadığı ve gol bulamadığı maçta olduğu gibi Beşiktaş karşısında da güzel oyunu gol ile süsleyememesi bir yan topta Giray ve Mustafa'nın arasından kafayı vuran Almeida ile pozisyonsuz oynayan Beşiktaş golü buldu.
Trabzonspor ligde her maçı kaybedebilirdi ancak İnönü'de ilk yarıda oynanan oyun kesinlikle mağlubiyeti hak etmiyordu. Nitekim öylede oldu. Burak ve Colman'ın golleriyle İnönü'deki ve televizyonları başındaki tüm seyirciler Trabzonspor adına müthiş bir geri dönüşe şahit oldular. Trabzonspor adına üzülecek tek şey ise Trabzonspor'un yıllar önce aldığı 7-1'lik Beşiktaş mağlubiyetini rakibine yaşatamaması oldu.
Trabzonspor'un bir ileri bir geri yaptığı sezonda Beşiktaş karşısında aldığı galibiyetten ziyade oynadığı futbol ilerisi adına umut verici. Bordo-mavililerin kanat futbolunu iyi oynadığı bir maçtı aslında Beşiktaş karşısındaki futbol. Öte yandan Trabzonspor'un adına yakışır futbolu 29. haftada oynaması geç kalınmış bir durum olarak görünüyor.
Bunu ilke kez söylemiyoruz ancak son kez olsun;
Trabzonspor puan kaybedip ve kazanması hatta Play-Off'un dışında kalması kabul edilir bir durumken Trabzonspor'un stoper kıtlığı yaşaması kabul edilir bir durum değil. Hayır, ülke ve dünya futbolunda stoper enflasyonu tavan yapmışken Trabzonspor'un stoper sayısının, ligin bitimine haftalar varken ligden düşmesi kesinleşen Ankaragücü'nün stoper sayısının eşit olması bir yöneticilik ayıbıdır. Daha öncede dediğimiz gibi, Trabzonspor gibi bir takımın hele de Şampiyonlar Ligi'ne katıldığı bir sezona 2,5 stoperle başlaması, sezonun ikinci yarısında da bunlarının bir tanesinin sakatlanıp sezonu 1,5 stoperle devam etmek zorunda kalması kabul edilir birşey değil.
İnönü'de maçın başlama düdüğü ile galibiyet iştahı tavan yapan bir Trabzonspor vardı. 2. dakikada Celutska'nın Beşiktaş altıpasının içinde kayarak uzanamadığı top ile öne geçme fırsatını kaçıran bordo-mavililer sadece ilk 45 dakikada bile Beşiktaş karşısında tarihi farkı kaçırdı. İlk yarıda akılda kalan tek bir Beşiktaş atağı olmazken Trabzonspor adına Celutska ile başlayan gol kaçırma yarışı Adrian, Olcan ve Burak ile devam etti.
Maçın ikinci yarısı başladığında ilk yarıda olduğu gibi gol ile burun buruna gelen taraf Burak Yılmaz ile Trabzonspor oldu. Ancak Trabzonspor'un her güzel oynadığı ve gol bulamadığı maçta olduğu gibi Beşiktaş karşısında da güzel oyunu gol ile süsleyememesi bir yan topta Giray ve Mustafa'nın arasından kafayı vuran Almeida ile pozisyonsuz oynayan Beşiktaş golü buldu.
Trabzonspor ligde her maçı kaybedebilirdi ancak İnönü'de ilk yarıda oynanan oyun kesinlikle mağlubiyeti hak etmiyordu. Nitekim öylede oldu. Burak ve Colman'ın golleriyle İnönü'deki ve televizyonları başındaki tüm seyirciler Trabzonspor adına müthiş bir geri dönüşe şahit oldular. Trabzonspor adına üzülecek tek şey ise Trabzonspor'un yıllar önce aldığı 7-1'lik Beşiktaş mağlubiyetini rakibine yaşatamaması oldu.
Trabzonspor'un bir ileri bir geri yaptığı sezonda Beşiktaş karşısında aldığı galibiyetten ziyade oynadığı futbol ilerisi adına umut verici. Bordo-mavililerin kanat futbolunu iyi oynadığı bir maçtı aslında Beşiktaş karşısındaki futbol. Öte yandan Trabzonspor'un adına yakışır futbolu 29. haftada oynaması geç kalınmış bir durum olarak görünüyor.
Bunu ilke kez söylemiyoruz ancak son kez olsun;
Trabzonspor puan kaybedip ve kazanması hatta Play-Off'un dışında kalması kabul edilir bir durumken Trabzonspor'un stoper kıtlığı yaşaması kabul edilir bir durum değil. Hayır, ülke ve dünya futbolunda stoper enflasyonu tavan yapmışken Trabzonspor'un stoper sayısının, ligin bitimine haftalar varken ligden düşmesi kesinleşen Ankaragücü'nün stoper sayısının eşit olması bir yöneticilik ayıbıdır. Daha öncede dediğimiz gibi, Trabzonspor gibi bir takımın hele de Şampiyonlar Ligi'ne katıldığı bir sezona 2,5 stoperle başlaması, sezonun ikinci yarısında da bunlarının bir tanesinin sakatlanıp sezonu 1,5 stoperle devam etmek zorunda kalması kabul edilir birşey değil.
