Ziraat Türkiye Kupası son 16 turu mücadelesinde Yukatel Kayserispor, deplasmanda Fenerbahçe'yi 90+4. dakikada atılan golle 1-0 mağlup etti ve çeyrek finale yükseldi. Spor yazarları bu mücadeleyi değerlendirdi.
UĞUR MELEKE: "Malumunuz Ali Koç dönemi Fenerbahçe’si nedense her sezonu iki ayrı bölüm gibi oynuyor: Bu sezon Apertura (açılış) Ligi’nde hoca Vitor Pereira, formasyon 3-4-2-1’di. Clausura (kapanış) Ligi hocasıysa İsmail Kartal. Onun tercih ettiği formasyon 4-2-3-1... Değişen sadece formasyon da değil. Anlayış farklı, oyuncuların pozisyonları farklı, oyun farklı. Her şey bir kez daha sil baştan... İsmail Kartal, belli ki Başakşehir maçı 2. yarısındaki silik görüntüden rahatsız olmamış ki Kayseri önüne hemen hemen aynı anlayış ve aynı oyuncularla çıktı: En uçta Berisha, on numarada Ozan, sağ açıkta Samuel’le... Bu oyunculardan kurulu ön taraf Başakşehir maçı 2. devresinde hiçbir şey üretememişti; Kayseri karşısında da şaşırtmadılar. İsmail Kartal takımının can çekişen oyununa kenardan herhangi bir pozitif tesir yapamazken, devre arası yaptığı üç değişiklikle takımını canlandıran Hikmet Karaman’ı tebrik etmek lazım. Durağan Abdülkadir Parmak’ın yerine giren Attamah hareket kattı. Cardoso da kontrataklara can verdi. Ve bu doğru müdahalelerin ödülünü biraz da şansın yardımıyla aldı Hikmet Karaman." [HÜRRİYET]
GÜRCAN BİLGİÇ: "Sezonun şartları Fenerbahçe için maçı "final" yaptı. Hikmet Hoca'nın klasik "büyük avlama" pususu yine devredeydi. Kurt hoca, tempoyu düşük tutmaya çalışıyor ve birinci bölgede rakibi kalabalık olarak bekliyordu. Sürekli olarak uzun ve yüksek oynamaya zorlanırken Fenerbahçe, bu kez beklerini, Ferdi ile Nazım'ı devreye sokup aut çizgisine doğru yaklaşmayı denedi. Yapamadılar, yine denediler. Kırılma maçının anahtarı ise "sabır"dı. Ayağa oynayacaklar, garanti pas atacaklar ve Amerikan futbolu gibi metre metre rakip kaleye doğru yaklaşacaklar. Fenerbahçe ilk yarıdan müthiş pozisyonlar çıkaramasa da maçın ana fikrinde doğruların sahibiydi. Böyle dirençle kapanan bir takıma karşı mümkün olduğunca oyun alanını büyüterek, kendilerine alan açmaya çalıştılar. Devre bitiminde bir kişi eksilen Kayserispor'u, ikinci 45'te kendi sahasında bıraktılar ama zorlukla buldukları pozisyonlarda kaleyi bile bulamadılar. Fenerbahçe'ye gelen santrforların uğradığı arızanın dünkü örneği Berisha oldu. Topla buluştuğu anlarda o kadar kötü vuruşlar yaptı ki. Sadece Mert Hakan'ın üstüne yıkılan hücum aklında, her zorlayışta bir hata aradılar ama yanlışların sahibi de yine Fenerbahçe oyuncularıydı. Santrası yapılmayan, barajdan sekerek ağlara giden bir golle, en dramatik sonucu aldılar aslında. Şubat ayında sezonu tamamladılar. Bundan sonraki maçlarda her şey daha zor olacak." [SABAH]
İLKER YAĞCIOĞLU: "Bu sezonki en gerçekleştirilebilecek hedefini de kaybetti. Kupada 2, devreyi 10 kişi oynayan Kayserispor'a elenmek taraftarın sabır taşını iyice çatlattı. Futbol garip bir oyun. Fenerbahçe ilk 45 dakikayı son derece başarılı oynadı. Berisha, Mert Hakan ve ozan üçlüsü orta sahada o kadar iyi mücadele ettiler ki kaleci Berke'yi nerdeyse hiç görmedik. Tabii sadece defans yapmakla maç kazanılmıyor. Bir de gol atmak lazım. Onun için de iyi bir santrforunuz olması lazım. İşte işler burada karışıyor. Allah kimseyi Berisha'nın santrfor olduğu bir takımla sınamasın. Dün gece yine takımı 1 kişi eksik oynattı. Sıradan bir santrforun dahi gol yapacağı birçok pozisyonu cömertçe harcadı. Valencia da sezon başındaki görüntüsünde değil. Sahada var mıydı yok muydu belli olmadı. Bu sefer defanstaki problemi çözmek de sol bek Ferdi, önünde oynayan Osayi Samuel ikilisine kaldı. Bu iki oyuncuya Met Hakan'ın da eşlik ettiğini söyleyebilirim. Sonuçta galiba Fenerbahçe takımı taraftarı başarısızlığa alıştırdı. Bu da işin en kötü tarafı." [TAKVİM]
TAYFUN BAYINDIR: "Fenerbahçe, iyi olduğu iddia edilen oyunculardan kurulu (ama bence bir elin parmakları kadar iyi futbolcusu yok) kötü bir takım. Ziraat Türkiye Kupası, bir zamanlar Ali Koç’un da içinde yer aldığı Fenerbahçeli yöneticiler tarafından angarya kabul edilirdi, o angarya kupa dünkü maça kadar sezonun amortisiydi, Koç’un takımı amortiyi bile kazanamadı. Gerçekçi konuşmak gerekirse zaten bu sezon Kadıköy’de Fenerbahçe’yi mağlup etmeyeni sıradan takım ilan ediyorlar. Çünkü sahadaki Fenerbahçe de altını çizerek söylüyorum sıradan bir takım. Bir özgüven ölçen sistem olsa Fenerbahçe takımının değeri sıfırın altında çıkar. Transfer sitelerindeki değerlerine bakılınca ‘vay be’ denilen oyuncuların çoğuna şimdilerde ‘yuh be’ diyorlar. Hem de Fenerbahçe’nin kendi gerçek taraftarı söylüyor bunu. Haksızlar mı? Kesinlikle değiller. Haksız olanlar taraftarın aylardır yüksek sesle dile getirdiği ortak talebine kulak tıkayanlar. Bir durum tespiti yaptım. Bu durum tespitine dünkü maç sadece tuz biber oldu. Olağanüstü rakamlar harcanarak toparlanan bu takım sezonu kapadı. Hiçbir hedefleri yok. Ayrıca umutları da yok ve en önemlisi ruhları da yok. Dünkü maçın özelinde Mert Hakan Yandaş ve Ferdi Kadıoğlu’na gerçekten yazık oldu. Kenarda İsmail Kartal... Futbolculuğu da, teknik adamlığı da saygın ve değerli geçmiştir. Fenerbahçe teknik direktörlüğünü yapabilecek kapasiteye de sahiptir, tecrübeye de. Lakin bu takımın en gencinden, en tecrübelisine kadar hiçbirisinin üzerinde ne etkisi var ne de otoritesi. Çünkü sezon bitmeden başkan tarafından geçici olduğu ilan edilmiş bir teknik adam kendisi." [MİLLİYET]
ENGİN VEREL: "Tek maç üzerinden yapılan kupa mücadeleleri ister istemez takımları daha aklı başında ve daha disiplinli oynamaya zorluyor. Yenilen golün telafisinin zor olduğu bu maçlardan biriydi dünkü Fenerbahçe-Kayseri mücadelesi. Fenerbahçe'nin aceleci ve telaşlı oynamadığı zaman daha aklı başında bir takım görüntüsü çizdiğini daha organize görüntü verdiğini söylemeliyim. Yapılan ayağa paslar ve sahanın tamamının kullanıldığı oyun anlayışı, Kayserispor'un markaj yapmasını ve alan savunmasıyla Fenerbahçe'yi kontrol etmesini de güçleştirdi. Orta sahada Mert Hakan Yandaş ve Ozan Tufan'ın çalışkanlığı, yardımlaşması takımın en büyük artıları olarak dikkat çekti. Bu görüntü altında iki takımın da gol bulma olasılığı düşük gibi olsa da Fenerbahçe'nin en büyük avantajı bireysel yeteneği yüksek oyunculardı. Bu isimlerin zaman zaman bire birde adam eksiltip, kaleye yönelmeleri Kayserispor'u savunma zaafına düşürdü. Zaten bu girişimlerden birinde Ozan'ın dikine kaleye gitmesi Kayserispor savunmasının ezberini bozdu. Ardından Uğur Demirok'un sert faulü Kayseri'nin 10 kişi kalmasına yol açtı. Ama Ozan da sakatlandı. O ikinci yarıda oyundan çıkınca da Fenerbahçe eski alıştığımız kısır döngüsünü tekrarlamaya başladı. Kayserispor ise daha çok oyunu tutmak ve bir fırsat bulursa atmak niyetindeydi. Fenerbahçe saldırdı, Kayserispor Çanakkale Geçilmez'i oynadı. Ve son dakikada o bekledikleri şans ayağına geldi. Bu tür maçların böyle sonuçlandığı bir sürü örnek vardır. Futbolun cilvesi tecelli eder, eğrisi doğrusuna denk gelir, körün taşı gibi gediğine oturur. Dün de şans Kayserispor'un yanındaydı. Fenerbahçe son dakikada yediği gole üzülmek yerine, 10 kişi kalmış takıma 45 dakika neden gol atamadığını sorgulamalı." [AKŞAM]