"Ben sağlık sorunlarından istifa etti diye biliyorum. 45 senedir tanırım Hasan Bey'i. İlk başta telefonla arama sebebi 'geçmiş olsun' demekti. Ondan sonra seri şekilde gelişmeler oldu. İşin açığı çok düzgün giden, bir şeyler yapılmaya çalışılan yönetim olarak gördüğümüz hadise, olaylar ortaya çıkınca öyle olmadığını anladım. Mali genel kurul olmadan önce bu uyguladıkları sistemin, resmen 1 senedir eşbaşkanlık görüntüsü var ortada, yapılan transferlerde Hüseyin Bey var, Hasan Bey zaman zaman yapılacak projelerin açıklamasını yaparken 'Hüseyin Bey önderliğinde' diyordu, bu çok bize, Beşiktaş'a yakışan hadise değildir. Beşiktaş'ta bir başkan vardır."
"Hüseyin Bey bir miktar finans sağladı galiba."
Serdal Adalı: "Hüseyin Bey finans sağlamış bir miktar. Hasan Bey'i Hüseyin Bey'i açıkladığı gün, Hüseyin Bey'in bir miktar, tekrar para konuşmak istemiyorum. Bu işleri bırakalım."
İsmail Küçükkaya: "Ciddi miydiniz, şaka mı? 600 milyonu vereyim gidin."
Serdal Adalı: "Çok ciddiyim. Lafım da geçerli. Geçerli çünkü Beşiktaş camiası artık bunu konuşmasın. Ben onu verdim, ben şunu verdim, ben 35 verdim sözleri Beşiktaş'a yakışmıyor. Çok ciddi söyledim. Beşiktaş'ın kullandığı bir kredi var, Hüseyin Bey'in kefil olduğu. Ben bu kefaletin parasını aynı bankaya yollayayım, bu konuyu kapatalım, bir daha da lafını etmeyelim. Çok ciddiyim. Lafım da hala geçerli."
İsmail Küçükkaya: "Hazırlıklı olduğunuzu görüyorum maddi olarak."
Serdal Adalı: "Beni Türkiye biliyor. Ben dört dörtlük hazır olmadan bir işe talip olmam. Açıkladığımız projelerde de öyle. Yapamayacağım, yüzde 1 ihtimal bile görsem şunu yapacağım demem. Ben gerçekler neyse, yapabileceklerim neyse Beşiktaş camiasına onu söyledim. Hiç hayal satmadım. Çok üzülüyorum, her girdiğim Beşiktaşlıların ortamında 'kandırıldık' lafı beni cidden üzüyor. Anlıyorum onları da. Ben sade bir şekilde yapacaklarımı Beşiktaş camiasına anlatıyorum. Gereken süreyi de söylüyorum. Seçim sürecinde 'kaybeder miyim, oy vermezler mi' denilecek şeyleri de söylüyorum. Takdir Beşiktaş camiasının. Mayısa ufak tefek arkadaşlar 'girelim mi' falan sohbetini yapıyorduk. Aralıktaki geldiğimiz nokta, işin ortaya çıkan hadiselerini gördükten sonra, gizlisi saklısı yok, iki tane başkan, iki tane sportif direktör, beş tane scouting ekibi... Futbolla ilgili kısım bu. Böyle dörde beşe bölünmüş yönetimin başarılı olmasının imkanı yok."
Serdal Adalı: "İkinci adamım da belli."
İsmail Küçükkaya: "Avrupa'dan gelecek yabancı dediniz, o kim?"
Serdal Adalı: "Bugün gelmesini erteleyebiliriz belki. Dün akşam telefon görüşmesi yaptık. Beraberinde başka bir 'bizle çalışabilir' diye düşündüğümüz bir insan var. Onla konuşacak. Gelirse beraber gelecekler."
İsmail Küçükkaya: "Teknik direktör adayı mı?"
Serdal Adalı: "Hayır teknik direktör değil. Almanya'da bir kulübün scouting ekibinin şefi, başı. Alman değil ama Alman kulübünde, Türk de değil. Yapacağı şey, futbolda çizgileri belirledik biz, yapacağımız şeyler belli. Biz artık 34 yaşındaki futbolcuya 30 milyon euro vermek yerine, 4-5 tane umut vaad eden, Beşiktaş'a yakışan çocukları transfer edeceğiz."
Serdal Adalı: "Seçim zamanı söz verdik diye yapılan transferler var. Futbolcular hazır, ertesi gün gidip alacağız dedikleri hadisede, devre arası yaptıkları 2 transferde ciddi maliyet var."
İsmail Küçükkaya: "Gereksiz miydi o transferler?"
Serdal Adalı: "Gereksiz demeyeyim, yapmasalar hiç kimse 'ya bunları niye almadınız' diye sormaz. Ben Hasan Bey'e ve Hüseyin Bey'e sordum, 'müthiş baskı oldu, sosyal medyadan, taraftardan. Karşılıksız bırakmamak için biz bu transferleri yaptık.' dediler."
İsmail Küçükkaya: "Bizimkileri izliyorum, beni alın, ben 52 yaşındayım. Ben oynadım. Ben stoper oynadım. O ilk 11'dekilerin en az 9'undan daha iyi, daha hırslı oynarım. Böyle bir şey olabilir mi?"
Serdal Adalı: "İstiklal Marşı okunurken futbolcularımızın yüz hallerinden aynı şeyi anladım. Her takım kötü devre geçirir. Ruhu kaybetmek doğru değil."
İsmail Küçükkaya: "Seçilirseniz ne yapacaksınız?"
Serdal Adalı: "Sıkıntıların tamamının tespitini yaptık. Pazartesi gününden itibaren, çok bölünmüş, parçalanmış bir camia halindeyiz. İlk önce bu camiayı toparlamak lazım. İnşallah seçildiğimiz takdirde, bu camianın gücünü arkamızda fazlasıyla hissetmek isteriz. Şimdiki yönetimin programladığı, 15 Ocak'ta ödeme takvimi başlıyor. Bunları yapacağız, beklemeyeceğiz."
İsmail Küçükkaya: "Ödemelerde sorun çıkar mı? 50 milyon euro'dan bahsediliyor, önümüzdeki 3-4 ayda ödenecek."
Serdal Adalı: "Camiada paraları konuşmak... Canımı sıkan şey bu. Koskoca Beşiktaş camiası, beni ve yönetimimi bırakın, hiç yakışmayacak kelime kullandı o gün, biraz havanın elektrikli olması... Kayyum kelimesi Beşiktaş ile birlikte anılabilir mi! Ödemelerimizi planladık. Mayısa kadar olan ödemelerin tamamı planlanıp ödenecek halde. Onları yapacağız. 3.5 senede Beşiktaş'ın kasasına girecek 1 lira yok. Bunu herkes bilsin. Bankalar Birliği'nden değil. Stadyumdan, sponsorluklardan gelecek paraların hepsi kırdırılmış, kullanılmış yani, Türkçesi bu. Mevcut borcu öderken, tekrar sponsorluklar yaratacağız. Gayrımenkul projemiz var."
İsmail Küçükkaya: "Beşiktaş'ta ruh var ya ruh. Fenerbahçe maçına gittim en son, seyircimiz inanılmazdı. Şampiyonluğa oynuyorlar, bizim o gün de yoktu. Fenerbahçe sorunu yönetimde arıyor, sorunları taraftarında. Önde oldukları maçlarda bile yeterince coşkulu değiller."
Serdal Adalı: "Kulakları sağır eden Beşiktaş taraftarının da zaman zaman sesi çıkmıyor. Sahadaki ruhuyla alakalı takımın. Beşiktaş taraftarının, tüm Beşiktaşlılar'ın tek istediği saldıran, mücadele eden. Kaybederse kaybetsin. Mücadele edip kaybettiğimiz maçta bile tribünler, oyuncuları çağırır. Çok vardır."
İsmail Küçükkaya: "Bir Serpil Hamdi Tüzün var mı?"
Serdal Adalı: "Serpil Hoca gibi birini bulmak çok zor ama altyapıda da iyi hocalarımız var. Onların rahat çalışmasını sağlamak lazım. Genç futbolcu ekibini de, Almanya'dan gelecek arkadaş ile ilgili, kesinlikle sahaya inme gibi, teknik direktörlük gibi bir şey yok. Hep bu teknik direktörle bu tarafta, Ümraniye'de olacak çatışma, çok örnekler var bizde."