Mehmet Türkmen, gecenin en karanlık saatlerinde değiştirilen bir talimat ile FİFA kokartını takmaya hak kazandığını öğrendikten sonraki ilk Süper Lig’deki karşılaşmasına çıktı dün Kayseri’de. Üstelik sadece 10 maçlık bir özgeçmişle. Kendisi değil ama yöneticileri artık sıradan hale getirdikleri kul hakkı yiyerek FİFA olmasını sağladılar. Ama bu durum Türkmen’e zarar verecek farkında değiller. Aslına bakarsanız şu ana kadar yönettiği maçlarda çok spesifik hatalar yapmış olsa da skorlar kabahatini örtüyordu. Belki bu maçtaki skor da hatalarını örtecek. Maçın henüz başında verdiği penaltı, akıllara iki soru getirecek ister istemez...
Birincisi, TFF Başkanı ile Galatasaray arasındaki gerginlik ve sürtüşmeyi gören MHK acaba durumdan vazife çıkarıp, barış elçisi rolüne mi soyundu? İkincisi, Jose Mourinho tarafından öve öve bitirilemeyen genç hakemin bu tür ortamlarda toyluğu ve deneyimsizliği bilinçaltı mı oluşturdu? ‘Bu tür methiyelerin etkisinde kalmam’ psikolojisiyle davrandığı için mi bu penaltıyı verdi? Pozisyonda kolu doğal konumda olan Kayserisporlu futbolcunun ayrıca kolunu kaçırmaya çalışması ve vücudunu genişletmemesi, penaltı olmadığına dair net kriterler.
Mehmet Türkmen’in maç boyunca verdiği, vermediği fauller ve kartlar da vardı. Zaman zaman ‘keyfine göre yönetti’ diyebiliriz. Galiba FİFA kokartı takacağını öğrendikten sonra, ‘artık ben oldum’ edasıyla maç yönetti. Bir hakem için de en tehlikeli durum budur; ‘ben oldum’ demesi. Bir başka dikkat çekici konu, Mehmet Türkmen’in maç boyunca futbolcuların kalkan elleri ve gösterdikleri diğer reaksiyonlar sonrası faulleri gecikmeli vermesi, hatta oyuncuların elleri ya da kollarının gösterdiği yönlere bakarak aut ya da taç vermesi.