Spor yazarlarından Gürcan Bilgiç, Fenerbahçe'nin, Eintracht Frankfurt'la deplasmanda 1-1 berabere kaldığı maçı değerlendirdi. Bilgiç'in yazısının tamamını Fotomaç gazetesini satın alarak okuyabilirsiniz.
Kafa tutan, "kazanacağım" diyen, rakibi geriye iten ve tüm enerjisini sahaya koyan bir Fenerbahçe takımı izliyorduk.
Dakika 90 olduğunda Eintracht sadece beş şut çekebilmişti. Eski hastalıktan, korner atarken kapılan toptan gelen ataktan yediler beraberlik golünü de. Yine de birbirleriyle kenetlenmiş, güçlenmiş bir takımı görüyorduk sahada.
Yardımlaşıyorlar, birbirlerine destek oluyor, birlikte sevinip – üzülüyorlar ve üretiyorlar. Eğer bir başarı gelecekse, bu takım karakteri sayesinde olacak.
Rossi atamadığı golle ve yenilen goldeki etkisizliği ile eleştirilebilir. Genç bir oyuncu ve daha öğrenecek çok şeyi var. O'nun abileri neler – neler yaptılar.
Herkesin aklında Pelkas'ın sahaya atılması vardı. 75 dakika beklendi bunun için. Pereira dört oyuncu hamlesi yaptı. Ama bunların hiç biri taktiksel değildi. "Yorulduğunu" düşündüklerini çıkardı, düzenle – sistemle veya görevlerle hiç oynamadı.
90. dakikada Pelkas'ın aldığı penaltıda pasın Rossi'den gelmesi de gecenin ironisi olarak kalacak.
Pelkas'ın kaçırdığı, Berisha'nın tamamladığı ama VAR'a takılan golümüz de vardı. Son saniyelerin hayal kırıklığı, Pelkas'ın travması oldu.
Eintracht'ın düştüğü ofsayt sayısı, Fenerbahçe'nin defans "beşlisinin" uyumu ile de ilgili. İyi çalışmalar, hattı bozmadan rakiplerini tek tek tuzağa düşürdüler. Ama ön tarafa kendi düzenini kuruyor.
10'dan fazla şuta, Mesut gibi bir "yönetmene" rağmen, hala orada boşa kaçana top kullanılmıyorsa, kulaklar çekilmeli.
Yeni ve genç bir takımın, kendisini Avrupa tartısında görmesi, elindeki galibiyeti kaçırması, rakibini kilitlemesi ve çekinmeden – korkmadan öne koşması gecenin güzelliği… İyi, daha iyi olacaklar.