3 Temmuz Kumpası sürecinde yaşadığı maddi kayıpları gidermek için Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) 250 milyon TL'lik tazminat davası açan Fenerbahçe'de yönetici Fethi Pekin, hukuk sürecini anlattı. (Sözcü/İrfan Yirmibeş)
Davanın nedenini ve Fenerbahçe'nin beklentilerini açıklayan Pekin'in sözlerinden satırbaşları şöyle:
“Avukatlarımızla yaptığımız görüşmeler neticesinde, TFF'ye karşı açmış olduğumuz tazminat davası fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutularak açılmıştır. Bu nedenle söz konusu tazminat miktarı yargılama sürerken her zaman arttırılabilecek niteliktedir. Şu aşamada 250 milyon TL Fenerbahçe'nin bu süreçte kesin olarak belirlenebilen zararlarını kapsamaktadır. Bu miktar yargılama esnasında yapılacak hesaplamalarla artabilir. Diğer yandan, sürecin ilerlemesi ile birlikte başka davalar da gündeme gelebilir; ancak şu aşamada başlatmış olduğumuz haklı hukuk mücadelemize odaklanmış durumdayız.”
“Dava öncesi çalışmalarımızda zarar kalemlerini detaylı olarak inceledik ve şunu kolaylıkla söyleyebiliriz ki; Fenerbahçe'nin bu süreçte yaşadığı maddi kayıp minimum 250 milyon TL'dir. Bu miktarın önemli bir kısmı, Fenerbahçe'nin 2011 – 2012 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ne katılımının haksız şekilde engellenmiş olması dolayısıyla mahrum kaldığı gelirlere tekabül etmektedir. Bu miktar Euro üzerinden hesaplanmış, davada da Euro olarak talep edilmiş ancak harç hesaplamasının Türk Lirası üzerinden yapılması gerektiğinden dolayı, dava değeri 250 Milyon TL olarak belirlenmiştir. Söz konusu talebin içerisinde, UEFA'dan tahsil edilemeyen katılım bonusu, maç ve performans bonusları ve pazar payının yanında, ilgili sezonda Şampiyonlar Ligi'nde müsabaka yapılamamış olması nedeniyle mahrum kalınan bilet gelirleri, sponsorluk gelirleri ve bahis gelirleri de yer almaktadır. Davanın 250 milyon TL üzerinden açılması bu süreçte “Fenerbahçe'nin zararı 250 milyon TL'dir.” şeklinde algılanmamalıdır. Yargılama esnasında bilirkişiler marifetiyle düzenlenecek raporlarda söz konusu zarar daha da somut hale gelecektir. Kimsenin Fenerbahçe'nin hakkını sonuna kadar arayacağımızdan ve bu süreçte yaşadığı maddi kaybı tazmin etmek için elimizden geleni yapacağımızdan şüphesi olmasın. Biz bu süreçteki maddi kaybın çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz ancak davada şimdilik hukuken somutlaştırabildiğimiz kadarını talep ettik."
"Bildiğiniz gibi Fenerbahçe 2010 – 2011 sezonundan sonra hem Avrupa'da hem de Türkiye'de adından çokça söz ettirecek bir kadro planlaması içindeydi ve 3 Temmuz Şike Kumpası ile Fenerbahçe'nin önü kesildi, Fenerbahçe'nin başarılı olması engellendi. 3 Temmuz olmasaydı bugün bambaşka bir Fenerbahçe konuşuyor olurduk.”
“Zaman aşımından önce açtık davayı. Salı günü zaman aşımının son günüydü. Açtığımız tazminat davasıyla ilgili çalışmalarımız yaklaşık 2 sene önce başladık. Ciddi bir avukat ordusuyla bu dosyaya çalıştık. Ben, bizim avukatlarımız, Şekip Mosturoğlu, Naim Karakaya, Fesih Delidere, dışarıdan hizmet aldığımız avukatlar, 3-4 profesörden aldığımız mütalaalar, İsviçre'den çalıştığımız avukatlarımız da mütalaalar da dahil olmak üzere 30'a yakın avukatın gözünden geçti. Ekler hariç dilekçemiz 43 sayfa, delillerimizin yer aldığı eklerle beraber 300-400 sayfa.”
“Kumpas davasının bitmesini bekliyorduk. Daha önce açmak bir şey ifade etmeyecekti, kumpas ortaya çıktı. 4 Haziran'da 23 Ağır Ceza'da verdiği kararda ne diyor, kumpas var diyor. Şimdi o davanın gerekçeli karar gelecek, şimdi orada neler heler yazacak. 250 milyon TL belli, gerisi belirsiz alacak. Fazlaya dair haklarımı saklı tutuyorum, mahkemeye verdiğim dilekçede diyorum ki bu belirsiz alacağı sen tespit et. Bir bilirkişi atayacak mahkeme heyeti, bu belirsiz rakamı tespit etmekle görevlendirecek. Gerçek rakam ortaya çıkacak. Bu zarar kalemlerinin doğru tarihler ayrı ayrı tarihler bunların doğduğu tarihlerden yasal faiz işletecek. 250 milyon TL sadece bir başlangıç, bu rakamın ucu açık…”
“Fenerbahçe'nin şu andaki muhatabı TFF'dir. Ancak bu konuyla ilgili medyada yanlış bir yönlendirme yapılmaktadır. Zira Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden men eden karar TFF tarafından alınmıştır. Yine Fenerbahçe'yi, hiçbir şekilde savunmasını almadan, adil yargılanma hakkına riayet etmeden hüküm vererek zarara uğratan da TFF'nin kendisidir. Bu aşamada tarafımızca henüz UEFA'ya karşı açılması planlanan bir tazminat davası olmamakla birlikte ilerleyen süreçte bu konuda farklı adımlar atılması da imkân dâhilindedir. İlerleyen süreçte Fenerbahçe'yi zarara uğratan veya Fenerbahçe'nin zarara uğramasına sebebiyet veren herkese karşı çeşitli davalar söz konusu olabilecektir. Fenerbahçe'yi zarara uğratanlara veya uğratmaya çalışanlara karşı hukuk mücadelemiz her zaman devam edecektir.”
“FETÖ'nün Türkiye'de çarptığı ilk duvar Fenerbahçe olmuştur. O dönem taraftarlarımız bize inanılmaz bir destek ve güç verdi. Topuk Yaylası'nda, Bağdat Caddesi'nde, Çağlayan'da, Silivri'de, Metris'te bir an olsun kulübümüzü yalnız bırakmadılar. Ben buradan Fenerbahçe'nin arkasında dimdik duran tüm taraftarlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onların kararlı desteği olmasa hain terör örgütü belki de Atatürk ilke ve inkılaplarını her şeyin üzerinde tutan Fenerbahçe'ye sızma emellerine ulaşacaktı. Taraftarımız, başta Fenerbahçemiz olmak üzere eski başkanımız sayın Aziz Yıldırım ve eski yöneticilerimizin yanlarında durarak bu süreçte FETÖ'yü mağlup etmemize yardımcı oldular. Nitekim 3 Temmuz 2011, FETÖ'nün Türkiye'de gerçek yüzünün ortaya çıkmasındaki en önemli mihenk taşlarından biri olmuş, sonraki dönemde yaşanan 17-25 Aralık ve 15 Temmuz hain darbe girişimleri ile FETÖ ülkemizin birlik ve beraberliğine kastetmiştir. Fenerbahçe tüm bu yaşananlardan önce adeta bağıra bağıra gelen tehlikeyi göğüslemiş, hatta bu tehlike karşısında vatandaşlarımızı uyarmıştır.”
“Biz her zaman 3 Temmuz'un bir kumpas olduğunu dile getirdik ve suçsuzluğumuzu her platformda beyan ettik. Ergenekon Davası gerekçeli kararı ile de kumpas olgusu bir kez daha tescillenmiş oldu. Bu kararın içeriğine daha önce FB TV'de katıldığım bir programda detaylıca değinmiş hatta ilgili kısmı satır satır okumuştum. Kararda özetle o dönem yapılan tüm dinlemelerin hukuksuzca yapıldığı, o dönemki başkanımız Sayın Aziz Yıldırım'ı hapse atabilmek için hayali bir suç örgütü üyeliği iftirası atıldığı, yargılamayı yapan hâkimlerin ve sonrasında verilen kararı onayan yüksek mahkeme hâkimlerinin FETÖ üyesi olduğu ve meslekten ihraç edildikleri vurgulanmaktadır.”
“Fenerbahçe'nin 3 Temmuz'da hedef seçilmesinden daha doğal bir şey olamaz. O dönemdeki sportif başarısıyla, bir sivil toplum örgütü olarak Türkiye'nin her yerinden milyonlarca taraftarı bulunmasıyla ve bu sayede ülkenin her köşesine nüfuz edebilmesiyle, Atatürk ilkelerine bağlılığıyla FETÖ için en uygun hedef Fenerbahçe olmuştur. Nitekim biz bunu 4 Nisan 2015'te otobüsümüz kurşunlandığında da hissettik. Ülkede kaos çıkarmak isteyen odaklar hedef olarak yine Fenerbahçe'yi seçti. Çünkü onların da bildiği gibi Fenerbahçe Türkiye'de her zaman en çok göz önünde olan ve medyada en çok yer alan kulüp olmuştur. Bu vesileyle 4 Nisan 2015 saldırısının üzerinden 2333 gün geçtiğini ve bu suikast girişiminin faillerinin hala bulunmadığını da hatırlatmak isterim. Emniyet teşkilatımızdan beklentimiz bir an önce bu olayın faillerinin ortaya çıkarılması ve bu karanlık saldırının aydınlatılmasıdır.”
“Sizin de bahsettiğiniz gibi 3 Temmuz asıl ve en çok Fenerbahçe'yi etkilemekle birlikte Türk futboluna da önemli zararlar verdi. Dikkat ederseniz, Türk Futbolu her anlamda altın çağını yaşarken bugüne kadar süregelen düşüşün başlangıcı da 3 Temmuz sürecinin başlamasına denk gelmektedir. O dönem Fenerbahçe'nin önünün kesilmesiyle bazı takımların önünün açılması sağlandı. Ligde bu şekilde başarılı görünseler de bu takımların Avrupa'ya gittiklerinde yaşadıkları durum ortada. Geldiğimiz noktada ligimizin şampiyonu bile şampiyonlar ligine doğrudan katılamayacak ve ön eleme oynayacak. 3 Temmuz kumpası, Türk futbolunu yalnızca sportif olarak da etkilemedi. O dönem kulüpler arasında oluşturulan hava nedeniyle Türk futbolu bir kaosun içine sürüklendi. Taraftarların deplasmana gidemeyeceği noktaya gelindi, birçok maç saha olayları sebebiyle yarıda kaldı. Kısacası Türk futbolunun içerisine nefret tohumları ekildi ve sonuç olarak bugün bunun faturasını tüm kulüpler ödüyor.”
“10 yıl önce açılan sözde şike davasının Fenerbahçe'ye karşı hazırlanmış bir kumpas olduğunu söylemiştik. 3 Temmuz Şike Kumpasını gerçekleştiren polis, savcı ve hâkimlerin FETÖ içerisinde yer aldıkları mahkeme kararıyla tespit edilmiş ve bu kişiler mahkeme tarafından en ağır şekilde cezalandırılmışlardır. Bugün gelinen noktada, Fenerbahçe'nin bütün bu suçlamalardan tam olarak aklandığı konusunda en ufak bir şüphe dahi kalmamıştır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, yaşanan bu süreçte Fenerbahçe çok büyük maddi ve manevi zarara uğratılmıştır. Bu zararın tazmini için de ilgili süreci başlattık.”
“Yargı süreçleri ülkemizde ağır işlemektedir. Bununla birlikte, yapılan ilk yargılama sonucunda verilen haksız karara karşı yargılamanın yenilenmesi de talep edildiğinden ötürü bu süreç çok uzun bir döneme yayılmış oldu. Bunun yanında FETÖ mensupları tarafından devletimizin kurumlarına yapılan sızma eylemlerinin de her sisteme olduğu gibi yargıya da verdiği zararlar ortada. Biz ilk günden beri dava kapsamındaki haklılığımız konusunda hiç şüpheye düşmedik ve dimdik bir duruş sergiledik. Bu nedenle 3 Temmuz davasında verilen beraat kararlarının da Yargıtay tarafından onanacağına ilişkin inancımız tamdır.”
“Yargıtay'ın beraat kararlarını onamaması nedeniyle bir zaman aşımı riski olduğunu düşünmüyoruz. Zira beraat kararlarının verildiği dosyalar yalnızca usulü eksiklikler nedeniyle ilk derece mahkemesine dönmüştü. İlk derece mahkemesinde de gerekli eksiklikler giderilerek dosya tekrar Yargıtay'a gönderilmişti. Nitekim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da geçtiğimiz Mayıs ayında söz konusu beraat kararlarının onanması yönünde mütalaa verdi. Artık Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin bu kararı onamasının an meselesi olduğunu değerlendiriyoruz.”
“Trabzonspor'un bu konudaki tutumunu anlamak gerçekten güç. Fenerbahçe'ye kurulan kumpası kabul etmemek Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vermiş olduğu kararı tanımamak anlamına gelmektedir. Siz FETÖ'nün kumpasını meşrulaştırırsanız 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerini de meşrulaştırmış olursunuz. Bu kabul edilemez bir tutumdur. Fenerbahçe'ye kurulan kumpas da tıpkı Ergenekon davasının gerekçeli kararında ortaya konulduğu gibi FETÖ tarafından kurgulanmıştır. Başka bir bakış açısından da, ilgili sezonda ikinci olmaları sebebiyle bu tutumu sergiliyor olmalı muhtemeldir ancak samimiyetlerini sorgulamaktan kendimi alıkoyamıyorum. Acaba Trabzonspor o sezonu 10. sırada tamamlasaydı bu denli hassas davranacaklar mıydı? Kendilerine tavsiyem devletimizin mahkemelerinin vermiş olduğu kararlara saygı duymaları ve bu tutumlarına bir an evvel son vermeleridir. Daha ortada iddianame bile yokken gazete haberleriyle Fenerbahçe'yi yargılamaya kalkanların başında gelenlerden dönemin TFF başkanvekili Lütfi Arıboğan ve baş hukuk müşaviri İlhan Helvacı'nın (Kendisinin Kumpas Davası'nda hüküm giyen Polis Fezlekesinin hazırlayıcılarından komiser Soner Koç'un tez danışmanı olduğu bilinmektedir.) Davada bunların tamamına değindik. Umuyoruz ki adalet yerini bulacaktır. Kumpas Davası'nın gerekçeli kararıyla ilgili bir şey söylemek ister misiniz? Kumpas Davası'nda haberleşmenin gizliliğini ihlal, resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarından ötürü çok ağır cezalar verilmiştir. Önceki sorunuzu cevaplarken de belirttiğim üzere, verilen bu karar ile birlikte 3 Temmuz Şike Kumpasının FETÖ bağlantılı kimseler tarafından gerçekleştirildiği açıklığa kavuşturulmuştur. 3 Temmuz Şike Kumpasındaki operasyonlar yürütülürken esas alınan polis fezlekesini hazırlayanların, FETÖ üyesi oldukları tescillenmiştir. Fenerbahçe FETÖ üyesi hakimlerin, savcıların ve polislerin düzenlemiş olduğu 3 Temmuz Kumpasından maddi manevi çok ağır yaralar alarak çıkmıştır. Başlattığımız hukuk mücadelesi ile de bu yaraları sarma niyetindeyiz. Bu noktada Kulübümüzün her zaman yanında olan tüm taraftarlarımıza, üyelerimize, camiamızın her bir bireyine bir kez daha teşekkürü borç biliyorum. Haklarımızı almak için başlattığımız bu süreçte de istisnasız şekilde her zaman yanımızda olacaklarını biliyor, inanıyorum.”