Fenerbahçe otoritelerden futboluyla geçer not alamazken, 9 maçta 8 galibiyet ve 1 beraberlik serisiyle liderlik koltuğunu aldı. Sarı lacivertli ekip, Süper Lig'in fikstür olarak en çok yoğunlaştığı bu dönemde böyle bir seri yakalayarak şampiyonluk yolunda da emin adımlar attı. Peki Fenerbahçe 'kötü' olarak addedilen oyuna rağmen nasıl 9 maçta 25 puanlık bir seri yakaladı? [Haber-Yorum: Hakan Celep]
Fenerbahçe, bu seriden önce 6 maçta 4 kez yenildi. Yenilgilere bakacak olursak, hemen hemen hepsi benzer şekilde alındı. 2-0'lık Konyaspor, 4-3'lük Beşiktaş, 3-0'lık Yeni Malatyaspor ve 3-1'lik Gaziantep maçlarında Fenerbahçe, topun hakimiydi ve daha atak görünen taraftı. Ancak, sarı lacivertliler pas yaparak, sağlı sollu yüklenerek gelmesine rağmen kapanan rakiplerine karşı bir türlü skor avantajını elde edemedi. Sürekli olarak kontrataklardan gol yedi ve geriye düştükçe daha çok efor sarf etti ama yetmedi. Genç teknik adam Erol Bulut, bu mağlubiyetler sonrası farklı bir yoldan gitmeyi tercih etti.
Fenerbahçe, artık sağlı sollu bekleriyle hücum eden bir takım değil. Daha disiplinli ve daha kontrollü çıkıyor. Savunma güvenliği hep ön planda. Nazım Sangare'nin alışması, Caner Erkin'in daha tedbirli oyunu ve Luiz Gustavo ile Ozan Tufan'ın savunma önündeki kesiciliği, Enner Valencia ve Mame Thiam'ın sürekli beklere yardımıyla birlikte Fenerbahçe daha kompakt, daha organize bir savunma anlayışına geçti. Sürekli ters kademelere giren Fenerbahçe, kolay kolay pozisyon da vermiyor. Fenerbahçe, 9 maçlık seride sadece 5 gol yedi.
Fenerbahçe artık sürekli orta yapan, topu sabırla sağdan sola, soldan sağa döndüren bir takım değil. Kapılan toplarla birlikte daha direkt hücum ediyor. Ozan Tufan ve Luiz Gustavo önlerinde alan varsa beklemek yerine direkt bu alanı kat ederek çıkıyor ya da hızlıca dikine ilk pas opsiyonunu değerlendirmeye çalışıyor. Szalai ilk 11'e girdikten sonra bu oyun anlayışını 1 tık yukarı çıkardı. Direkt olarak Szalai hücum hattına topu aktarıyor. Pelkas, oynadığı süreçte genel olarak oyun hızını artıran faktördü. Fenerbahçe'nin 9 maçta attığı gollerin büyük kısmı hızlıca ve 3-4 pas üstünden geldi. Fenerbahçe, Hatayspor'a da benzer şekilde bir gol attı. Ancak, direkt çıkamadığı ikinci yarıda çok büyük baskı yedi.
Fenerbahçe, hücumda artık daha hareketli ve daha atletik bir takım. Mame Thiam, Mbwana Samatta ve Enner Valencia'nın atletizmleri büyük fark yaratmaya başladı. Pelkas gibi fizik gücü düşük ama düşünce gücü ve hızı yüksek bir oyuncu, 3 atlet oyuncuyu mükemmel tamamladı. Sürekli hareket ediyor, sürekli birbirleriyle paslaşarak boş alanlara kaçıyorlar. Bu durum, Fenerbahçe'nin kapalı savunmalara karşı bulduğu etkileyici bir çözüm oldu. Bu 4 isme Bright Osayi-Samuel gibi kolay adam eksiltebilen ve hızı Süper Lig ortalamasının çok üstünde bir isim eklenince, son 2 maçta farklı çözümler de görmüş olduk.
Tabii ki Altay Bayındır, 9 maçlık seride 'iyi' kaleciden 'büyük' kaleci seviyesine atladı, aradaki çok iyi kaleci seviyesini pas geçti. Fikstüre bakıp Fenerbahçe'nin kolay kazandığı düşünülecek Başakşehir, Erzurumspor, Ankaragücü gibi maçlarda bile skor 0-0'ken veya 1-0 Fenerbahçe öndeyken sonuca doğrudan etki edecek kurtarışlar yapmayı başardı. Şöyle özetleyelim; Altay Bayındır'ın bu sezon kurtarış oranı %74, Uğurcan Çakır ile eşit! Bayern Münih'ten Manuel Neuer yüzde 64, Liverpool'dan Alisson yüzde 71. Bu seviyenin bir üstü ise %84 ile Oblak zaten.