Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim, IG TV'de açıklamalarda bulunmaya devam ediyor.
Sarı kırmızılıların çalıştırıcı Terim'e Türkiye Gazetesi'nden Ercan Yıldız, "Bu Dünya Kupası'nda sizin olmamanız, sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? Bu turnuvada olsaydık ne olurdu?" sorusunu yöneltti. İşte Terim'in cevapları...
"DÜNYA KUPASI KISMET OLMADI"
"Dünya Kupası'nda olmamak beni çok üzüyor. Açıkçası orada olduğumu hayal ettiğim birçok maç var. Oraya gidip seyrederken de çok düşünmüştüm. Nasip değilmiş, kısmet olmadı. Ben takımın başında olsam gider miydik? Bu soru hep kafalarda olacak."
EN DEĞERLİ ŞAMPİYONLUĞUNUZ?
Fatih Terim, şampiyonluk hakkında, "Galatasaray'da 7 tane şampiyonluğunuz var. Hepsi birbirinden anlamlı ve değerlidir. Ancak bazılarında duygusal patlamalar yaşanır. Sizin için en değerli şampiyonluk hangisiydi?" sorusunu ise şu şekilde yanıtladı;
"21. ŞAMPİYONLUĞU EN ÖNE KOYARIM"
"Muhakkak ki, kazanılan her kupa, her şampiyonluk çok anlamlıdır. Ancak playoff oynadığımız sene, playoff oynadığımız sene diyorum çünkü bir anda böyle bir şey çıkarmışlardı hatırlarsanız. Çok öndeyken, bütün sene önde götürmüşken, birden bire son maça kaldı. O maçı kaybetsek şampiyonluğu kaybediyorduk ve bu maç rakibimizin sahasındaydı. Dolayısıyla rakibimizin sahasında kazanmak, orada şampiyon olmak tabii ki çok önemli ama her zaman ben 21. şampiyonluğu yani bu seneyi hepsinden öne koyuyorum. Tabii ki her şampiyonluk çok değerli ama ben 21. şampiyonluğu en ön sıraya koyuyorum."
"BEŞİNCİ YILDIZIN İLKİ...
"İhtiyaç olduğu anda gelmek, devre arasından buraya kadar tüm zorluklara rağmen bir bütün olan Galatasaray, bence tarihin en önemli şampiyonluklarından birini, hatta en önemlisini kazandı. Beşinci yıldızın da ilkine imzasını atmıştır. Ümit ederim o da beşinci yıldız olarak gerçekleşir. Bu şampiyonlukta da herkesin emeği var. Herkes çok hissetti, çok istedi ve kayıtsız şartsız destekledi bizi. O yüzden emeği geçen herkese de teşekkür ederim."
"SONUNDA HÜCUM EDENLER KAZANIR"
"Futbol nereye evrilirse evrilsin, Dünya Kupası'nda veya başka ligde, kimler kaybetmeme üzerine neyi kurarsa kursun sonuçta hücum oynayanlar kazanacaktır. Futbol oynamayı arzu edenler kazanacaktır. Muhakkak ki buradan şu çıkmasın, defans oynamak da bir sanattır. İkisini aynı anda düşünmek, bunu bir hücum anlayışına çevirmek. Bunu kastetmiyorum. Gol yememe, sadece oynatmama, futbolu çirkinleştirme, seyretmesi zor bir hal üzerine konuşuyorum. Defans oynamak da bir sanattır, çabuk çıkmak, kontraatak yapmak, belirli bir taktik anlayışta olmak. Bunlara saygı duyuyorum.
Bunun alıcısı da yok dünyada, gerek tribünde, gerek televizyonda böyle bir futbol anlayışının alıcısı da yok. Hepimiz görüyoruz bunu. Böyle olduğunda bir tek sebep söyleyebiliriz, Dünya Kupaları ve Avrupa şampiyonaları için. O da şudur. Liglerde kaybettiğiniz maçların, bir sonraki veya ilerleyen haftalarda telafisi mümkündür. Dünya Kupalarında gruptan çıkmak için kaybetmemek önemlidir. Sanıyorum ki şöyle düşündüler, biz son maça kadar, grup için söylüyorum, en azından iddiamızı devam ettirelim, son maçta nasıl bir strateji gerekiyorsa ona göre oynarız diyerek ilk 2 maçları çok seyredilir olmaktan çıkardı. Ondan sonraki tek maçlar, zaten uzatmayı, penaltıyı hesap edeceksiniz, önemli kararları vermeniz gerektiren stratejide oynanması gereken maçlar. Muhakkak ki oyun içinde bazı planlarınız değişebilir.
Genel anlayışın güzel futbol, seyri hoş bir oyun olmasından yanayım. Burada kaybedebilirsiniz ama genelde kaybettiğiniz söylenemez. Size bir gün kazandıracak olan o felsefedir. Benim gittiğim maçlarda dahi, hepimizin duası erken bir gol olur da karşı taraf buna bir hamle yapar. Maç daha güzelleşir. Genel kanı, sadece benim değil. Berabere giden her maç hepimizi sıktı. Bazı takımların maçlarını hep zevkle seyrettik. Bazı takımları maalesef seyretmek istemedik. Bu bir gerçek. İlk turlardaki grup maçlarında. Sizi başarıya götüren oyun anlayışı, sizi başarıya götürecek oyun anlayışıdır."
Sarı kırmızılıların çalıştırıcı Terim'e Türkiye Gazetesi'nden Ercan Yıldız, "Bu Dünya Kupası'nda sizin olmamanız, sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? Bu turnuvada olsaydık ne olurdu?" sorusunu yöneltti. İşte Terim'in cevapları...
"DÜNYA KUPASI KISMET OLMADI"
"Dünya Kupası'nda olmamak beni çok üzüyor. Açıkçası orada olduğumu hayal ettiğim birçok maç var. Oraya gidip seyrederken de çok düşünmüştüm. Nasip değilmiş, kısmet olmadı. Ben takımın başında olsam gider miydik? Bu soru hep kafalarda olacak."
EN DEĞERLİ ŞAMPİYONLUĞUNUZ?
Fatih Terim, şampiyonluk hakkında, "Galatasaray'da 7 tane şampiyonluğunuz var. Hepsi birbirinden anlamlı ve değerlidir. Ancak bazılarında duygusal patlamalar yaşanır. Sizin için en değerli şampiyonluk hangisiydi?" sorusunu ise şu şekilde yanıtladı;
"21. ŞAMPİYONLUĞU EN ÖNE KOYARIM"
"Muhakkak ki, kazanılan her kupa, her şampiyonluk çok anlamlıdır. Ancak playoff oynadığımız sene, playoff oynadığımız sene diyorum çünkü bir anda böyle bir şey çıkarmışlardı hatırlarsanız. Çok öndeyken, bütün sene önde götürmüşken, birden bire son maça kaldı. O maçı kaybetsek şampiyonluğu kaybediyorduk ve bu maç rakibimizin sahasındaydı. Dolayısıyla rakibimizin sahasında kazanmak, orada şampiyon olmak tabii ki çok önemli ama her zaman ben 21. şampiyonluğu yani bu seneyi hepsinden öne koyuyorum. Tabii ki her şampiyonluk çok değerli ama ben 21. şampiyonluğu en ön sıraya koyuyorum."
"BEŞİNCİ YILDIZIN İLKİ...
"İhtiyaç olduğu anda gelmek, devre arasından buraya kadar tüm zorluklara rağmen bir bütün olan Galatasaray, bence tarihin en önemli şampiyonluklarından birini, hatta en önemlisini kazandı. Beşinci yıldızın da ilkine imzasını atmıştır. Ümit ederim o da beşinci yıldız olarak gerçekleşir. Bu şampiyonlukta da herkesin emeği var. Herkes çok hissetti, çok istedi ve kayıtsız şartsız destekledi bizi. O yüzden emeği geçen herkese de teşekkür ederim."
"SONUNDA HÜCUM EDENLER KAZANIR"
"Futbol nereye evrilirse evrilsin, Dünya Kupası'nda veya başka ligde, kimler kaybetmeme üzerine neyi kurarsa kursun sonuçta hücum oynayanlar kazanacaktır. Futbol oynamayı arzu edenler kazanacaktır. Muhakkak ki buradan şu çıkmasın, defans oynamak da bir sanattır. İkisini aynı anda düşünmek, bunu bir hücum anlayışına çevirmek. Bunu kastetmiyorum. Gol yememe, sadece oynatmama, futbolu çirkinleştirme, seyretmesi zor bir hal üzerine konuşuyorum. Defans oynamak da bir sanattır, çabuk çıkmak, kontraatak yapmak, belirli bir taktik anlayışta olmak. Bunlara saygı duyuyorum.
Bunun alıcısı da yok dünyada, gerek tribünde, gerek televizyonda böyle bir futbol anlayışının alıcısı da yok. Hepimiz görüyoruz bunu. Böyle olduğunda bir tek sebep söyleyebiliriz, Dünya Kupaları ve Avrupa şampiyonaları için. O da şudur. Liglerde kaybettiğiniz maçların, bir sonraki veya ilerleyen haftalarda telafisi mümkündür. Dünya Kupalarında gruptan çıkmak için kaybetmemek önemlidir. Sanıyorum ki şöyle düşündüler, biz son maça kadar, grup için söylüyorum, en azından iddiamızı devam ettirelim, son maçta nasıl bir strateji gerekiyorsa ona göre oynarız diyerek ilk 2 maçları çok seyredilir olmaktan çıkardı. Ondan sonraki tek maçlar, zaten uzatmayı, penaltıyı hesap edeceksiniz, önemli kararları vermeniz gerektiren stratejide oynanması gereken maçlar. Muhakkak ki oyun içinde bazı planlarınız değişebilir.
Genel anlayışın güzel futbol, seyri hoş bir oyun olmasından yanayım. Burada kaybedebilirsiniz ama genelde kaybettiğiniz söylenemez. Size bir gün kazandıracak olan o felsefedir. Benim gittiğim maçlarda dahi, hepimizin duası erken bir gol olur da karşı taraf buna bir hamle yapar. Maç daha güzelleşir. Genel kanı, sadece benim değil. Berabere giden her maç hepimizi sıktı. Bazı takımların maçlarını hep zevkle seyrettik. Bazı takımları maalesef seyretmek istemedik. Bu bir gerçek. İlk turlardaki grup maçlarında. Sizi başarıya götüren oyun anlayışı, sizi başarıya götürecek oyun anlayışıdır."