Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, ASpor'a özel bir röportaj verdi ve Alanyaspor - Trabzonspor maçından sonra yaşanan olaylar hakkında açıklamalarda bulundu.
Ben de kendimi pek o şekilde görmedim. Yani, şöyle gözümün önünden geçiriyorum. 62 yaşındayım. 30-35 senedir sporda yöneticilik yapıyorum. Trabzonspor'da 1991'de başlamıştı yöneticiliğim. Çok gergin bir maçtı baştan sona kadar. Böyle olacağını tahmin edebiliyordum. O düşünceden hareketle, tribün yerleştirilmesi yapılırken protokol tribününden ayrı bir yerde oturmamıza izin verilmesi yönünde TFF ve Emniyet'e rica ettim. Onlar da bizi kırmadılar. Protokolün epeyi uzağına aldılar. Protokol ile aramızda 30-40 metre mesafe vardı. Bu gerginliğin bu agresyonun bu bakış açısının emin olun, beklentim vardı ama bu düzeyde bir sıkıntı yaşanacağını hiç tahmin etmiyordum. Nereden kaynaklandığını anlamakta da zorlanıyorum.
Erol Bulut, mavi blucin turuncu tişörtle çıktıysa da normal bir futbol müsabakası. Aynı takım, bizim rakibimizle bir maç oynadı. Bazen bazı şeyleri biliyorsunuz. Birikip birikip taşıyor. Onlarda da birikmiş. Son patlama, kaynama noktası bizle olan maçlarına denk geldi. Başlama düdüğüyle birlikte bilmemneler, bit yavrusu olduğu için söylemekte sakınca görmüyorum, "Yavşaklar, şampiyon olamazsınız, siz mi şampiyon olacaksınız." demeler.
TFF yetkilisi orayı terketmek zorunda kaldı, küfür ve hakareketlerden rahatsız olduğunu ifade ederekten. Sıkıntı yok o konuda. Maç boyunca devam etti. Rahatsız edici boyutlara ulaştı. Atılan gollerden sonra acayip acayip hareketler ve hakaretler. Maçın bitiş düdüğünden hemen sonra çok ciddi bir gerginlik yaşandı. Yaklaşık olarak 30-35 metre mesafedeydim. Uzaktan izlemeyi, bir iki yöneticime söyledim, fazla uzatamayın, çıkıp gidelim, dedim. 1-2 dakika daha sıkıntı yaşanmasaydı orayı terkedecektik.
Protokol ile aramızı ayıran bir bariyer vardı. Orada da emniyet güçleri var. Laf atışmaları oldu. Bir beyefendi, arkadan yürüme yolundan oradan kopup geldi. Parmağını sallayarak evcil hayvanlar vardır ya, kedi vardır ve bir büyüğü vardır. Bilmemneoğlu bilmemneler dedi.
Kıvılcımın patlama noktası orası. O söylediğin sensin diye bizim arkadaşlar tepki gösterdi. Ben de bir an düşündüm, rahmetli babamı öyle bir şeyle özdeşleştiremedim. Söylediği lafları kendisine iade ettim. Bu arada tekrar araya emniyet girdi. Sakinleştik, geriye doğru gelirken. Alanyaspor Kulübü Başkanı elinde telefonla geldi. Sen ağabeyime küfür ediyorsun dedi. Anlayamadım. Olayı kavrayamadım. Ağabeyi, ben onun ağabeyi olarak Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nu biliyorum. O bariyerde bir anda yüzyüze geldik.
İlk tepkim, ben senin ağabeyine neden küfredeyim dedim. Mevlüt Bey'i 15 yıldır tanırım, belirli seviyede ilişkimiz vardır. Aşırı şekilde saygı duyduğum, aile bireylerimle özdeşleştirdiğim bir insan. Daha sonra oradan ısrarla ağabeyime küfrediyorsun dedi. Herhalde ağzımdan çıkmasını beklediği şeyler vardı. Bildiğin bir provokasyon, tahrik. Beyefendi çok da iyi biliyor; su 100 derecede, Trabzon insanı 5 derecede kaynar. O arada bir arkadaşım bana söyledi. Bize bilmemneoğlu bilmemneler diyen ağabeyi dedi. Büyük ağabeyiymiş, bilmiyordum. Sen onu engelleyeceksin önce. Bizim bilmemneoğlu bilmemne olduğumuzu nereden biliyor.
Ağabeyime küfür ediyorsun deyince. Hareket şu (elini yukarı kaldırma), bunla birlikte bir takım şeyler söylemişim. Vurmaya kalksam 20 santim mesafede zaten. Kimse de şey yapmasın, 62-63 yaşındayız ama gücümüz kuvvetimiz yerinde. O kadar sıkıntılı bir insan değiliz. Vurmaya kalksam burnumun dibinde duruyorsun. O kadar tahrike rağmen "Sen benim ağabeyim küfrediyorsun, al telefonda, hadi küfretsene." falan. Olayı anlamakta, algılamakta çok zaman geçirdim. En son, "Eh, haydi yürü git." falan. En son bizi oradan uzaklaştırdılar.
O arada biz havaalanına geldiğimiz zaman, oyuncular uçağa bindiler. Bazı arkadaşlar ve bizim medya grubu, bekleme salonundaydı. Alanyaspor Başkanının TV kanalına bağlandığını, benle alakalı olarak "Ağza alınmayacak küfürle etti, vurmaya kalktı, alkollüydü, ağzı leş gibi alkol kokuyordu" falan gibi ifadeleri olmuş. Ağza alınmayacak küfürler yok, ciddi tahrikler vardı. Vurma yok. El hareketine bakacaksın. Hepsinin elinde de telefon, sürekli kayıttalar. Ağabeyim protokol 2 diye gösterdiği telefonda, canlı ses yayını var. Sürekli oradan yayın yapıyor arkadaş. Her şeyi anladım, bunlar yakıştırılabilir, iftiranın yalanın atmaya başladığınız zaman limiti yoktur. Vitesi boşa alır gidersiniz. Benim ağzım koksa koksa anamın sütü kokar. Alkolü uzaktan şişede görmüş bir…
Alkollüydu, vurmaya kalktı diyor. Vurmaya kalksam vururum. Açık net söyleyeyim. Niyetim olsa vururum. Sakınmam. Frene basmayı berecerebildik. Toparladık, çıkışa doğru yöneldik. Çıkışa 1-2 metre mesafe vardı. Sahanın içerisinden, "Annenizi bilmemne yaptık mı" falan. Babaya geldi falan da şimdi anaya gelince, orada bir dur bakalım. Dönüp baktığınız zaman, kelimeleri sarf eden vatandaşın alkışladığını gördük. Orası, filmin koptuğu yer. Oynamışsınız, aşırı reaksiyon göstermişsiniz. İnanılmaz mücadele etmişsiniz. Edeceğiniz kadar küfretmişsiniz.
Yaşanacak bir sürü gerginlik olmuş. Ortam yatıştırılmış. Çıkıp oradan gidiyoruz. Yaşananlar hoş mu yani. Doğru mu? Herhangi bir mazeret, bizim davranışımızı hoş gösterir mi, hayır. Şartlar ne olursa olsun, bizim orada sükünetimizi muhafaza etmemiz gerekirdi. Hakaret üstüne hakaret, provokasyon üstüne provokasyon.
Israrla bizi bir noktaya çekmeye çalıştılar. Belirli ölçüde başardılar. Hiç hoş şeyler değildi. O filmin koptuğu yer işte. Bu insanın kulüp müdürü olduğunu, sosyal medya paylaşımlarından bizim medya grubu gösterdi. Başakşehir Kulübü hayranıymış. Like mı diyorlar, beğeni falan. Bilmemneyini beğenmiş. Birilerinin himmetiyle Konya üzerinden Alanya'da görev alan bir arkadaş.
Biz mümkün olduğu kadar kendimizi bu işlerin dışında tutmak istiyoruz. Özellikle, maçlar konsantre olmayı, işimizi yapmayı, dışımızdaki olaylara girmemeye gayret sarf ediyoruz. Bu geçtiğimiz 2-3 haftalık süreç içerisinde Fenerbahçe ile TFF arasında 2010/11 ile alakalı olarak bir gerilim yaşandı. 2010/11 ile alakalı olarak yaşanan gerilimin en önemli tarafı biliyorsunuz Trabzonspor'dur. Biz hiçbir şekilde bu tartışmanın içerisine girmedik. Defalarca arandım, defalarca soruldu. Hatta, bu konuyla alakalı olarak eleştirildim. "Asıl taraf olan bizi, hazır imkan çıkmışken neden ağzınızı açmıyorsunuz." dendi. Hayır, ağzımızı açmıyoruz. Bizim burada yapılacak bir işimiz var. 8+1 maçımız vardı, şu an 6+1 kaldı. Birincilik öncelikli hedefimiz, maç maç oynayarak ligin zirvesine çıkmak ve kupayı kaldırmak. Biz bunun mümkün olabilmesi için gereği neyse onu yerine getirmeye çalışıyoruz.
Saha dışı olaylara hiç girmek istemedik. Ancak, işte önce yerel gazeteler bunla alakalı olarak iddialar. İlişkiler yumağı. Sıkıntılı bir görüntü çıkıyor. TFF içinde paralel bir yapılanma mı var? Başkan Sayın Nihat Özdemir var. Farklı kişiler, farklı görevlerde etken oldukları doğrultusunda haberler çıkınca yine biz o tartışmaların içerisine girmedik. Trabzon barosu, Cumhuriyet Başsavcılığına bu isimlerle alakalı olarak ve bir takım iddiaları gerekçe göstererek suç duyurusunda bulundu.
"MHK Başkanı, dün bir toplantı yapmış. "Sakın basında ve sosyal medyadaki haberlere itibar etmeyin. Ben performansınızdan memnunum. Sakın bu şeylere itibar etmeyin." demiş. Hakemlerin yönetiminden, yönetim tarzından MHK Başkanı memnun ve mutluysa, herhangi bir sıkıntı görmüyorsa onun takdirine bırakıyorum. Şimdi birkaç pozisyon söylüyorum.