Shinji Kagawa: "Beşiktaş'a gitmeyi istememiştim!"

Manchester United'ın beni istediğini ilk duyduğumda, Liverpool, Arsenal ve Dortmund'dan daha büyük olduğunu düşündüm. Dortmund'da mutluydum ama Manchester United'da oynamak istedim. Sir Alex Ferguson ile havaalanında buluştum ve bana ne istediğini söyledi. Beni istiyordu ve benim şampiyon takımın içinde olmamı istiyordu.

Manchester United'da en büyük sürpriz, Robin van Persie'nin gelmesiydi. Tüm soyunma odası şaşırmıştı. Harika oyuncularımız vardı, iyi olduğumuzu biliyordum ve Robin gibi bir oyuncunun gelmesi de herkesi daha da motive etmişti. İngiltere'deki en iyi golcü olmuştu ve onu ezeli bir rakipten almıştık. Tekrar şampiyon olmak için hazırdık.

Bire bir karşılaştırdığımızda, Manchester'daki oyuncular daha iyiydi ama Dortmund'da bir takım olarak oynuyorduk. Manchester'da, dünyanın en büyük isimleri vardı. Rooney, Van Persie, Giggs, Nani. Scholes kariyerini bitiriyordu ama yine de iyi durumdaydı. İdmanlarda top kapma oynuyorduk ve Scholes hiçbir zaman ortaya geçmezdi çünkü top kaybetmezdi. Hiçbir zaman. Giggs, Scholes'tan daha yaşlıydı, neredeyse 40 yaşındaydı ama hızlı ve yetenekliydi. Tam bir profesyoneldi. Ferdinand, Vidic ve Evra, dünyanın en iyi 3 defans oyuncusu da bizdeydi.

Sonra 2 yılda 4 teknik adam değişti. 25 yıldır aynı teknik direktör ile çalışan bir takıma katıldım ve bir anda Moyes, Giggs ve Van Gaal ile çalışıp, yollar ayrıldı. Brezilya'daki Dünya Kupası'nda da iyi oynayamadım, en kötü takımlardan biriydik ve elendik. Belki MANU'da devam edebilirdim ancak sonra Angel di Maria ve Radamel Falcao geldi. Bu da benim durumumu daha kötüye götürdü. Van Gaal bana, 'Shinji, benim takımımda daha önce oynadığın kadar süre alamayacaksın' dediğinde, ayrılmak için doğru zaman olduğunu anlamıştım.

Dortmund'a geri döndükten sonra çok iyi ve çok kötü zamanlarım oldu. Manchester'daki kötü zamanlarımdan ders çıkardım.

Uzun bir patlama sesi geldi. Marc Bartra'nın çok kötü yaralandığını gördük. IŞİD olduğunu düşündük ama bir kişinin işi çıktı. Birbirimize kenetlendik ve kupayı kazanacağımızı söyledik. O anları hiçbir zaman unutmam.

Jürgen Klopp bana, yeterince oynamadığımı söyledi. Beni çok iyi tanıyordu ve iyi olmadığımı biliyordu. Stilimin İspanya'ya uygun olduğunu söyledi.

Sonra 6 aylığına Beşiktaş'a gittim. Aslında Beşiktaş'a gitmeyi hiç istememiştim.

İspanya'ya 2. lige giderken düşüncem, daha 30 yaşında bile olmadan 2. ligde olmanın doğru olup olmadığıydı. Başka bir ligde, 1. ligde olabilirdim. Olabilecek en yüksek ligde oynamak istiyordum. İspanya'da oynamış birçok oyuncuyla konuştum. Bana, İspanya 2. Ligi'nin diğer birçok ligin 1. liginden iyi olduğunu söylediler.

Zaragoza, 2. ligde yer alan 1. lig takımı gibi. Harika bir statları ve müthiş bir geçmişleri var. Ayrıca 1. lige çıkmak için de gerçekten istekliler.

Klopp, Dortmund'un şampiyonluğu sonrasında bana, benim sayemde şampiyon olduğumuzu söyledi. Elbette birçok başka oyuncu da vardı ama bu benim özgüvenimi ciddi anlamda geliştirdi. Bana endişelenmemem gerektiğini söyledi. Onun sözleri, beni hiç olmadığım kadar mutlu etti.