Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı ve Kayserispor Başkanı Erol Bedir, dövizdeki artış ve dalgalanmanın özellikle yabancı oyuncu transferi ve bunların taksitlerinde kur farkına yol açtığına dikkati çekerek ''Çözüm, kulüplerimizin ortak hareket etmesi, TFF'nin UEFA gibi borcu olan kulüplere transferde kısıtlayıcı önlemler getirmesi ve yerli oyuncuya yönelmektir. Zira, deniz bitti. Dönem 3 günlük keyif için, hava atmak için milyonlarca dövizle transfer yapma dönemi değildir. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi yerli oyuncuya ve alt yapıya yönelmeliyiz'' dedi.
Dövizdeki dalgalanmanın transferde özellikle yabancı oyuncular konusunda kulüplere artı bir yük getirdiğine dikkati çeken Kayserispor Başkanı Erol Bedir, süper ligdeki takımların milyarlarca lira tutarında toplam borcu bulunduğunu, rekabet ve küme düşme korkusu yüzünden kulüplerin ayağını yorganına göre uzatmadığına değinerek, ''Dövizdeki artışın yanı sıra, şu anki tablo hiç de iç açıcı değildir, şöyle ki; 17 milyon nüfuslu Hollanda'da 1 milyon, 67 milyon nüfuslu Fransa'da 2 milyon, 82 milyon nüfuslu Almanya'da 7 milyon lisanslı futbolcu bulunurken; 81 milyon nüfuslu Türkiye'de 400.000 civarında lisanslı futbolcu var. Yine ülkemizdeki 127 profesyonel ve 350 BAL takımı var ki bu sayılar diğer ülkelere göre komik sayılacak şekilde küçüktür. Ülkemizdeki profesyonel futbol öz kaynaktan beslenmekten uzakken , Süper Lig ve PTT 1.liginde mücadele eden takımlarımız bütçe imkanlarının çok üstünde paralar harcayarak, daha doğrusu borçlanarak rekabet etmeye çalışmakta ve ne zaman iflas edeceklerini beklemektedirler. Sadece Süper Lig takımlarının toplam borcunun 10 milyar TL, yine Süper Lig takımlarının yıllık gelirlerinin yaklaşık 3 milyar TL olduğunu düşünürsek tablonun vahameti ortaya çıkacaktır. Bu toplam borcun yüzde 84'ü ise şampiyonluk yaşamış 5 kulübümüze aittir ve bu veride sportif başarı sağlasanız da ancak borcunuzun artmasına vesile olursunuz gibi bir algıyı oluşturmaktadır. Yani başarılı olsanız da , ligden düşseniz de bu politika ve yöntemlerle ileriye umutla bakmak imkansızdır. Önceki yıllarda futbolda söz sahibi olan ve yaklaşık 40 milyon toplam nüfusumuzu temsil eden şehir takımlarının şu anda alt liglerdeki konumlarını düşündüğümüzde sonucu sadece kötü yönetenlere ve şansızlıklara bağlamamamız gerekir kanaatindeyim'' diye konuştu.
''TÜRK HOCALAR BU PARALARI YURT DIŞINDA ALAMAZLAR ''
Türkiye'de sadece yabancıların değil, Türk teknik direktörlerin de döviz veya Türk lirası cinsinden aldıkları ücretlerin altını çizen Dr. Erol Bedir; ''FIFA dünya sıralamasında 38-40. sıralarında dolaşan futbol milli takımımız var. Kulüp teknik direktörlerimiz uluslararası sıralamada ilk 3.000 içinde 60,140,150,300 gibi sıraları aldıkları halde sıralamanın ilk 10 sırasındaki hocalar kadar ücret alırsa bu çıkmaz sokağın bir gün biteceğini tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır. Oyuncuların başka ülkelerde oynadığı ücretin 4-5 katından aşağıya ülkemizi tercih etmeyişleri ve vergilerini de kulüplerimize yüklemeleri, Türkiye'yi, Çin, Katar gibi ülkelerin kategorisine koymaları çok üzücüdür. Bu izahları yaparken ülkemizde çalışan yerli - yabancı teknik adamların veya oyuncuların bu ücretlerini hak etmediklerini söylemiyorum. Onlar daha üst düzey kazançta hak edebilirler. Ancak milli takımı 38.sırada, kulüp takımlarının saman alevi gibi parlayan kısmi başarılarının olduğu ve kulüpler bazında dünya sıralamalarında ilk 100-200'lerin konuşulduğu ortamda Türkiye'de bu ücretlerin ödenmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum'' diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü :
''BU GİDİŞE ARTIK BİR DUR DENİLMESİ GEREKİR''
''Bu çarpıklığın düzeltilmesi işi de, sadece kulüplerin yapabileceği bir şey olmaktan çıkmıştır. Çünkü amansız bir rekabet vardır ve siz mevcut düzende başka yöntemlerle mücadele etmeye kalkarsanız ya sonuç alamaz ya da ligden düşerek kulübünüzün hepten sonunu getirmiş olursunuz. Yakalamaya çalıştığımız Avrupa veya ileri liglerde alabilecekleri ücret bizdekinin 1/3 , 1/4'ü kadardır. Diğer takımların ise durumu daha da vahim olup , iddia ediyorum ki şu anda Türkiye'de futbol oynayan veya takım çalıştıran yerli - yabancı oyuncu ve hocalar bu ücretleri futbolda çok geri kalmış petrol zengini ülkeler veya çok özel projelerle yola çıkan futbolu tanıtmak isteyen ülkeler hariç hiçbir ülkede alamazlar.Kimsenin aldığını , kazandığını sorgulamak istemeyiz ancak deniz bitmek üzeredir. Eğer bir takım 2 yıl üst üste Süper Lig şampiyonu oluyor, şampiyonlar liginden her yıl 50 milyon Euro kasasına koyuyor, stadı dolu , ciddi sponsorluklar var ve ürün satışı rekor seviyede olmasına rağmen borcu 2 yılda 250 trilyon artıyorsa birilerinin bu gidişe '' dur '' demesi gerekmektedir. Bu konuların tamamını irdeleyen , aksaklık ve çözüm yolları konusunda kaygı taşıyan birisi olarak diyorum ki; acilen kulüpler yasası çıkmalı ve dernek,şirket,borsa v.s farklılıkları ortadan kaldırılıp yönetici sorumluluklarının da içine konduğu bir kulüp yapısı geliştirilmelidir. Kulüplerin harcamalarına belli kıstaslar getirilmeli, borçlanmalar ve futbol ailesine yapılacak ödemeler kulüp gelirlerinin belirli bir kısmı borçlar için mahsup edildikten sonra belirlenen bir oranı kadar olmalıdır. Örneğin yıllık gelirini en fazla yüzde 30-40'ı futbol ailesine harcanabilir. Lisanslama ve kurallara uyum konusunda UEFA kriterleri esas alınmalı ve kısa bir geçiş dönemini müteakiben tavizsiz uygulanmalıdır.''
Dövizdeki dalgalanmanın transferde özellikle yabancı oyuncular konusunda kulüplere artı bir yük getirdiğine dikkati çeken Kayserispor Başkanı Erol Bedir, süper ligdeki takımların milyarlarca lira tutarında toplam borcu bulunduğunu, rekabet ve küme düşme korkusu yüzünden kulüplerin ayağını yorganına göre uzatmadığına değinerek, ''Dövizdeki artışın yanı sıra, şu anki tablo hiç de iç açıcı değildir, şöyle ki; 17 milyon nüfuslu Hollanda'da 1 milyon, 67 milyon nüfuslu Fransa'da 2 milyon, 82 milyon nüfuslu Almanya'da 7 milyon lisanslı futbolcu bulunurken; 81 milyon nüfuslu Türkiye'de 400.000 civarında lisanslı futbolcu var. Yine ülkemizdeki 127 profesyonel ve 350 BAL takımı var ki bu sayılar diğer ülkelere göre komik sayılacak şekilde küçüktür. Ülkemizdeki profesyonel futbol öz kaynaktan beslenmekten uzakken , Süper Lig ve PTT 1.liginde mücadele eden takımlarımız bütçe imkanlarının çok üstünde paralar harcayarak, daha doğrusu borçlanarak rekabet etmeye çalışmakta ve ne zaman iflas edeceklerini beklemektedirler. Sadece Süper Lig takımlarının toplam borcunun 10 milyar TL, yine Süper Lig takımlarının yıllık gelirlerinin yaklaşık 3 milyar TL olduğunu düşünürsek tablonun vahameti ortaya çıkacaktır. Bu toplam borcun yüzde 84'ü ise şampiyonluk yaşamış 5 kulübümüze aittir ve bu veride sportif başarı sağlasanız da ancak borcunuzun artmasına vesile olursunuz gibi bir algıyı oluşturmaktadır. Yani başarılı olsanız da , ligden düşseniz de bu politika ve yöntemlerle ileriye umutla bakmak imkansızdır. Önceki yıllarda futbolda söz sahibi olan ve yaklaşık 40 milyon toplam nüfusumuzu temsil eden şehir takımlarının şu anda alt liglerdeki konumlarını düşündüğümüzde sonucu sadece kötü yönetenlere ve şansızlıklara bağlamamamız gerekir kanaatindeyim'' diye konuştu.
''TÜRK HOCALAR BU PARALARI YURT DIŞINDA ALAMAZLAR ''
Türkiye'de sadece yabancıların değil, Türk teknik direktörlerin de döviz veya Türk lirası cinsinden aldıkları ücretlerin altını çizen Dr. Erol Bedir; ''FIFA dünya sıralamasında 38-40. sıralarında dolaşan futbol milli takımımız var. Kulüp teknik direktörlerimiz uluslararası sıralamada ilk 3.000 içinde 60,140,150,300 gibi sıraları aldıkları halde sıralamanın ilk 10 sırasındaki hocalar kadar ücret alırsa bu çıkmaz sokağın bir gün biteceğini tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır. Oyuncuların başka ülkelerde oynadığı ücretin 4-5 katından aşağıya ülkemizi tercih etmeyişleri ve vergilerini de kulüplerimize yüklemeleri, Türkiye'yi, Çin, Katar gibi ülkelerin kategorisine koymaları çok üzücüdür. Bu izahları yaparken ülkemizde çalışan yerli - yabancı teknik adamların veya oyuncuların bu ücretlerini hak etmediklerini söylemiyorum. Onlar daha üst düzey kazançta hak edebilirler. Ancak milli takımı 38.sırada, kulüp takımlarının saman alevi gibi parlayan kısmi başarılarının olduğu ve kulüpler bazında dünya sıralamalarında ilk 100-200'lerin konuşulduğu ortamda Türkiye'de bu ücretlerin ödenmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum'' diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü :
''BU GİDİŞE ARTIK BİR DUR DENİLMESİ GEREKİR''
''Bu çarpıklığın düzeltilmesi işi de, sadece kulüplerin yapabileceği bir şey olmaktan çıkmıştır. Çünkü amansız bir rekabet vardır ve siz mevcut düzende başka yöntemlerle mücadele etmeye kalkarsanız ya sonuç alamaz ya da ligden düşerek kulübünüzün hepten sonunu getirmiş olursunuz. Yakalamaya çalıştığımız Avrupa veya ileri liglerde alabilecekleri ücret bizdekinin 1/3 , 1/4'ü kadardır. Diğer takımların ise durumu daha da vahim olup , iddia ediyorum ki şu anda Türkiye'de futbol oynayan veya takım çalıştıran yerli - yabancı oyuncu ve hocalar bu ücretleri futbolda çok geri kalmış petrol zengini ülkeler veya çok özel projelerle yola çıkan futbolu tanıtmak isteyen ülkeler hariç hiçbir ülkede alamazlar.Kimsenin aldığını , kazandığını sorgulamak istemeyiz ancak deniz bitmek üzeredir. Eğer bir takım 2 yıl üst üste Süper Lig şampiyonu oluyor, şampiyonlar liginden her yıl 50 milyon Euro kasasına koyuyor, stadı dolu , ciddi sponsorluklar var ve ürün satışı rekor seviyede olmasına rağmen borcu 2 yılda 250 trilyon artıyorsa birilerinin bu gidişe '' dur '' demesi gerekmektedir. Bu konuların tamamını irdeleyen , aksaklık ve çözüm yolları konusunda kaygı taşıyan birisi olarak diyorum ki; acilen kulüpler yasası çıkmalı ve dernek,şirket,borsa v.s farklılıkları ortadan kaldırılıp yönetici sorumluluklarının da içine konduğu bir kulüp yapısı geliştirilmelidir. Kulüplerin harcamalarına belli kıstaslar getirilmeli, borçlanmalar ve futbol ailesine yapılacak ödemeler kulüp gelirlerinin belirli bir kısmı borçlar için mahsup edildikten sonra belirlenen bir oranı kadar olmalıdır. Örneğin yıllık gelirini en fazla yüzde 30-40'ı futbol ailesine harcanabilir. Lisanslama ve kurallara uyum konusunda UEFA kriterleri esas alınmalı ve kısa bir geçiş dönemini müteakiben tavizsiz uygulanmalıdır.''