Cleveland Cavaliers son 7 maçının 5'ini kaybetti.
LeBron James ise, Kyrie Irving ve Kevin Love ile oluşturdukları üçlünün toplamda 97 sayı bulduğu fakat potasında 124 sayı gördüğü New Orleans Pelicans karşılaşmasından sonra, takım yönetiminin gerekli adımları atmadığına dair hafif kızgın yorumlar yaptı.
Cleveland bu noktaya kadar, geçtiğimiz sezonki koçu David Blatt'in gönderildiği seriden sadece 2 mağlubiyet ileride. Blatt, takım 30-11 iken gönderilmiş ve Tyronn Lue geldikten sonra yalnızca 14 maç kaybetmişlerdi.
Bu konudaki genel yargı ise (GM David Griffin ve LeBron'un da açıkladığı gibi) Cleveland'ın bir yedek point guarda sahip olmamasının doğurduğu problem.
20 Aralık sonrası baş parmağı kırıldığı için 14 hafta parkelere adım atamayacak J.R. Smith'i kaybetmeleri bu açıdan iyi olmadı. Üstelik bu süreç içerisinde takıma halen adapte olmaya çalışan Kyle Korver'ı kadroya aldılar.
Smith sonrası 10-7 ile devam eden Cavs, aslında bir guard yokluğundan ziyade, savunmada yediği sayılardan dolayı sıkıntıya girmiş durumda. Smith'in iki yönlü oyunculuğu, attığı çılgın üçlükler kadar dış savunmacılığını da ortaya çıkarıyordu.
Son 10 maçın hepsinde en az 100 sayı yiyen Cavaliers, savunma etkinliği listesinde 16. sırada yer alıyor ve bu sıralama geçen sene 10 idi. Ocak ayında da maç başına potalarında neredeyse 110 sayı gördüler.
James, bulunduğu takımın hayranlarının, sadece onların değil tüm dünyadaki hayranlarının ve en başta kendisinin kendinden beklentisi olan bir başka şampiyonluğu kazanma adına oldukça sıkı çalışıyor ve son zamanda söylediği bu laflar da bu konuda endişelendiğini gösteriyor. (İyi anlamda)
LeBron, üyesi olduğu bir takımın otomatikman şampiyonluk adayı olduğunun farkında ve gösterdiği çabayla paralel olarak, takım yönetiminin de buna yönelik hamleler yapmasını bekliyor. 2010'da burayı terketmesinin sebebi de biraz buydu.
EN BÜYÜK RAKİPLERİ NE ALEMDE?
Ligteki en büyük rakipleri Golden State Warriors ve San Antonio Spurs, halihazırda kendilerinden daha iyi bir konumda. İki takımın toplam kaybettiği maç sayısı 16. Cavaliers 13 maç kaybetti. Ama burada uzun vadeli düşünmek gerekiyor ve Warriors, sezon başlarında Kevin Durant ile uyum yakalama sorunu gibi bir problemi artık aşmış durumda.
Durant vesilesiyle (biraz yüzünden, ama sonucu sıkıntı doğurmuyor) atılan şut sayılarının hücum sisteminde paylaşılması sebebiyle Steph Curry ve Draymond Green'in şutlarından fedakarlık göstermesi, artık aralarında hiçbir sorun teşkil etmiyor. Hatta, Durant artık takımın Andrew Bogut'suz yoksunluğunu çektiği çember savunuculuğu görevini de üstlenmiş durumda ve takımın 1.7 ile blok lideri. Golden State, sıkıntısını çektiği bench derinliği ve fizikselliği, savunmada bu şekilde arttırdığı etkinliğiyle kapatmayı başarıyor.
San Antonio'da Kawhi Leonard'ın önderliğini sürdürdüğü hücum setleri, takıma gayet iyi uyum sağlamış Pau Gasol ile devam ediyor. Deplasmanda adeta fırtınalar koparan Spurs, geçtiğimiz gün NBA tarihinde ilk 24 deplasman maçının 20'sini kazanan 8. takım olmuştu. Uzun vadede Kawhi, gitgide geliştirdiği hücum oyunu (Maç başına 25.5 sayı, geçen sene 21.2'ydi) ile sahanın hem ilerisinde, hem de 1.8 ile takımın savunma alanında güçlü duvarı olmayı sürdürüyor.
Yalnızca Kawhi ile sınırlı değil, Spurs savunması, diğer iki takımdan ziyade, potasında maç başına daha az sayı görüyor. Warriors ve Cavs ortalama 104.9 sayı yerken, San Antonio'da bu rakam 98.8 ve bu alanda lig ikincisi konumundalar.
Deplasmanda sezonun en çok maç kazanan takımı Spurs (20), dışarıda zorlanmadığını bir kez daha gösteriyor ve bu da Cavaliers'a karşı artı konumda bir durum.
LeBron'un gereken ritmin yakalanmasında üzerine düşen bir şeyi aslında yok. (Bundan fazla yapabileceği) Kendisinin istediği parçaların oturması, takımın sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesi ve bu ara en önemli nokta olan savunma tarafına biraz daha odaklanılması, yakın dönemde yaşanan kötü seriyi unutturacaktır.
YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ
LeBron James ise, Kyrie Irving ve Kevin Love ile oluşturdukları üçlünün toplamda 97 sayı bulduğu fakat potasında 124 sayı gördüğü New Orleans Pelicans karşılaşmasından sonra, takım yönetiminin gerekli adımları atmadığına dair hafif kızgın yorumlar yaptı.
Cleveland bu noktaya kadar, geçtiğimiz sezonki koçu David Blatt'in gönderildiği seriden sadece 2 mağlubiyet ileride. Blatt, takım 30-11 iken gönderilmiş ve Tyronn Lue geldikten sonra yalnızca 14 maç kaybetmişlerdi.
Bu konudaki genel yargı ise (GM David Griffin ve LeBron'un da açıkladığı gibi) Cleveland'ın bir yedek point guarda sahip olmamasının doğurduğu problem.
20 Aralık sonrası baş parmağı kırıldığı için 14 hafta parkelere adım atamayacak J.R. Smith'i kaybetmeleri bu açıdan iyi olmadı. Üstelik bu süreç içerisinde takıma halen adapte olmaya çalışan Kyle Korver'ı kadroya aldılar.
Smith sonrası 10-7 ile devam eden Cavs, aslında bir guard yokluğundan ziyade, savunmada yediği sayılardan dolayı sıkıntıya girmiş durumda. Smith'in iki yönlü oyunculuğu, attığı çılgın üçlükler kadar dış savunmacılığını da ortaya çıkarıyordu.
Son 10 maçın hepsinde en az 100 sayı yiyen Cavaliers, savunma etkinliği listesinde 16. sırada yer alıyor ve bu sıralama geçen sene 10 idi. Ocak ayında da maç başına potalarında neredeyse 110 sayı gördüler.
James, bulunduğu takımın hayranlarının, sadece onların değil tüm dünyadaki hayranlarının ve en başta kendisinin kendinden beklentisi olan bir başka şampiyonluğu kazanma adına oldukça sıkı çalışıyor ve son zamanda söylediği bu laflar da bu konuda endişelendiğini gösteriyor. (İyi anlamda)
LeBron, üyesi olduğu bir takımın otomatikman şampiyonluk adayı olduğunun farkında ve gösterdiği çabayla paralel olarak, takım yönetiminin de buna yönelik hamleler yapmasını bekliyor. 2010'da burayı terketmesinin sebebi de biraz buydu.
EN BÜYÜK RAKİPLERİ NE ALEMDE?
Ligteki en büyük rakipleri Golden State Warriors ve San Antonio Spurs, halihazırda kendilerinden daha iyi bir konumda. İki takımın toplam kaybettiği maç sayısı 16. Cavaliers 13 maç kaybetti. Ama burada uzun vadeli düşünmek gerekiyor ve Warriors, sezon başlarında Kevin Durant ile uyum yakalama sorunu gibi bir problemi artık aşmış durumda.
Durant vesilesiyle (biraz yüzünden, ama sonucu sıkıntı doğurmuyor) atılan şut sayılarının hücum sisteminde paylaşılması sebebiyle Steph Curry ve Draymond Green'in şutlarından fedakarlık göstermesi, artık aralarında hiçbir sorun teşkil etmiyor. Hatta, Durant artık takımın Andrew Bogut'suz yoksunluğunu çektiği çember savunuculuğu görevini de üstlenmiş durumda ve takımın 1.7 ile blok lideri. Golden State, sıkıntısını çektiği bench derinliği ve fizikselliği, savunmada bu şekilde arttırdığı etkinliğiyle kapatmayı başarıyor.
San Antonio'da Kawhi Leonard'ın önderliğini sürdürdüğü hücum setleri, takıma gayet iyi uyum sağlamış Pau Gasol ile devam ediyor. Deplasmanda adeta fırtınalar koparan Spurs, geçtiğimiz gün NBA tarihinde ilk 24 deplasman maçının 20'sini kazanan 8. takım olmuştu. Uzun vadede Kawhi, gitgide geliştirdiği hücum oyunu (Maç başına 25.5 sayı, geçen sene 21.2'ydi) ile sahanın hem ilerisinde, hem de 1.8 ile takımın savunma alanında güçlü duvarı olmayı sürdürüyor.
Yalnızca Kawhi ile sınırlı değil, Spurs savunması, diğer iki takımdan ziyade, potasında maç başına daha az sayı görüyor. Warriors ve Cavs ortalama 104.9 sayı yerken, San Antonio'da bu rakam 98.8 ve bu alanda lig ikincisi konumundalar.
Deplasmanda sezonun en çok maç kazanan takımı Spurs (20), dışarıda zorlanmadığını bir kez daha gösteriyor ve bu da Cavaliers'a karşı artı konumda bir durum.
LeBron'un gereken ritmin yakalanmasında üzerine düşen bir şeyi aslında yok. (Bundan fazla yapabileceği) Kendisinin istediği parçaların oturması, takımın sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesi ve bu ara en önemli nokta olan savunma tarafına biraz daha odaklanılması, yakın dönemde yaşanan kötü seriyi unutturacaktır.
YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ