Geçmişin ve bugünün NBA yıldızları, 20. sezonundan sonra emekli olan Los Angeles Lakers efsanesi Kobe Bryant hakkında konuştu.
Charles Barkley: Harika bir oyuncu. NBA tarihinin en iyi oyuncularından biri. Onu izleyebilmek bir onur ve ayrıcalık.
Allen Iverson: Acımasızlığı, en iyi rekabetçi oluşu,...tıpkı bir mamba yılanı gibi. Üstesinden gelmeniz gereken biriydi. Harika bir oyuncu olduğu kadar harika da bir insandı.
Paul George: Benim elime basketbol topunu koyan kişiydi. L.A.'de büyüdüğüm için tek gördüğüm ve tek izlediğim oydu. soyunma odasına gelmesi ve sohbet etmemiz harika bir olaydı. ondan imzalı ayakkabı almak ise pasta üzerindeki krema gibiydi. Yani bu gibi anlar ileride torunlarınıza anlatacağınız türden şeyler.
Grant Hill: 1998 yılıydı ve lokavt vardı. Ben de UCLA'nin spor salonuna gitmiştim. Kendi kendime şut atacaktım. Boş bir salon olacağını ve kimsenin orada olmayacağını düşünmüştüm. Girdiğimde Kobe'nin içeride olduğunu antrenörüyle şut attığını gördüm. Ve teketek oynamaya karar verdik. 3-4 tane maç yaptık. Eğlenceliydi çünkü normalde Temmuz ayında bu kadar sıkı bir şekilde oynamazsınız. Ama resmen NBA Finallerinin 7. maçı gibiydi.
Stephen Curry: Çaylak yılımdı, Oracle'da oynuyorduk. 2 ya da 3 sayı farkı vardı. Onlar öndeydi. Ona foul yaptılar, ve o da atmak için çizgiye gitti. Ben de kimsenin tanımadığı çaylak bir oyuncu olarak yanına gittim ve omzuna dokunarak dedim ki 'bu serbest atışlar seni geriyor mu?' Bana attığı bakış paha biçilemezdi.
Charles Barkley: Harika bir oyuncu. NBA tarihinin en iyi oyuncularından biri. Onu izleyebilmek bir onur ve ayrıcalık.
Allen Iverson: Acımasızlığı, en iyi rekabetçi oluşu,...tıpkı bir mamba yılanı gibi. Üstesinden gelmeniz gereken biriydi. Harika bir oyuncu olduğu kadar harika da bir insandı.
Paul George: Benim elime basketbol topunu koyan kişiydi. L.A.'de büyüdüğüm için tek gördüğüm ve tek izlediğim oydu. soyunma odasına gelmesi ve sohbet etmemiz harika bir olaydı. ondan imzalı ayakkabı almak ise pasta üzerindeki krema gibiydi. Yani bu gibi anlar ileride torunlarınıza anlatacağınız türden şeyler.
Grant Hill: 1998 yılıydı ve lokavt vardı. Ben de UCLA'nin spor salonuna gitmiştim. Kendi kendime şut atacaktım. Boş bir salon olacağını ve kimsenin orada olmayacağını düşünmüştüm. Girdiğimde Kobe'nin içeride olduğunu antrenörüyle şut attığını gördüm. Ve teketek oynamaya karar verdik. 3-4 tane maç yaptık. Eğlenceliydi çünkü normalde Temmuz ayında bu kadar sıkı bir şekilde oynamazsınız. Ama resmen NBA Finallerinin 7. maçı gibiydi.
Stephen Curry: Çaylak yılımdı, Oracle'da oynuyorduk. 2 ya da 3 sayı farkı vardı. Onlar öndeydi. Ona foul yaptılar, ve o da atmak için çizgiye gitti. Ben de kimsenin tanımadığı çaylak bir oyuncu olarak yanına gittim ve omzuna dokunarak dedim ki 'bu serbest atışlar seni geriyor mu?' Bana attığı bakış paha biçilemezdi.