Spor Toto Süper Lig'deki kulüplerin daha büyük gelirler kazanabilmesi adına yeni bir proje gündeme geldi. Uğur Meleke, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde "TFF, 14 yabancı kontenjanının birini Asyalı oyuncuya ayırabilir. Yani 13+1 veya uygun görüyorlarsa 14+1, TFF’nin gündemine girebilir. Böylece kulüpler Asyalı (özellikle de Çinli) oyuncu arama konusunda teşvik edilebilir." sözleriyle yeni bir tartışma başlattı.
İşte Uğur Meleke'nin o köşe yazısı...
"Bugün Türkiye'de her köşe başında yapılan futbol sohbetlerinin ana temasının ne olduğunu hepimiz biliyoruz:
Hemen herkes, mahalle kahvehanesinde ya da ekran kahvehanelerinde “Borç batağına düşmüş Süper Lig nasıl kurtulur” sorusuna yanıt arıyor. Geçenlerde TFFKulüpler Birliği ve uluslararası katılımcılarla yapılan global sempozyumda da arandı bu cevap. Orada bulunan çare, yayın havuzunu yıllık milyar Euro düzeyine çıkarmaktı. Tabii ki bu geçerli bir yöntem... Ama bana sorarsanız, esas mesele, Türk futbolunu yayın geliri mecburiyetinden çıkarmak. Yayın kalemini, kulüplerin gelir tablosunda yüzde 30-40 seviyesine indirebilmek.
Malumunuz Süper Lig üretici değil, tüketici bir lig... Şu anda UEFA’nın 53 üye birinci liginin tamamı incelendiğinde kıtanın en yaşlı turnuvası maalesef Süper Lig. Türkiye liginin yaş ortalaması ocak transfer dönemiyle birlikte 27.3’e yükselirken, bu veri, bizden çok daha rekabetçi olan Almanya’da 25.6, Fransa’da 26.2...
Bize esas model olabilecek muadil liglerden Hollanda’nın 24.1, Belçika’nın 24.9, İsviçre’nin 25.5 yaş ortalaması olduğuna bu sütunda defalarca değindik zaten.
1 PUANIMIZ ÇOK PAHALI
Yine bu sütunda son 10 yılda çokça hesapladığımız bir başka parametrede de gerilemeye devam ediyoruz: Süper Lig, son 5 yılda Avrupa’da kazandığı her puan için 28.700 Euro harcadı. Oysa bizim 11’inci olduğumuz UEFA sıralamasında hemen üstümüzde yer alan Hollanda aynı puan için 16.600, Belçika 13.600, Ukrayna’ysa sadece 9.100 euro harcamışlar.
Bu veriler sanırım Süper Lig’in esas sorununu ortaya koyuyor: Üretici değil, tüketiciyiz. Arama-tarama kabiliyetimiz zayıf olduğu için yaşlıyız. Üstelik de harcadığımız paraya karşılık aldığımız köfte çok az. Yani verimsiziz.
KISA VADEDE ÇiN
Bu tarz verimsiz bir turnuvanın verimlilik düzeyini artırması, tabii ki bugünden yarına halledilebilecek bir mesele değil. Şüphesiz ki altyapı organizasyonunu düzeltmek gerek. Altyapıya yarışmacı değil yetiştirici hocalar bulmak gerek. Bunun için de hoca eğitimini geliştirmek gerek, lakin Türkiye’de teknik adamların İngilizce konuşma oranının ne kadar düşük olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Dünyayı aramak-taramak gerek, bunun için yönetici kalitesini geliştirmek gerek. Kulüp yönetimlerine spor profesyonellerini sokacak tüzük değişikliğini yapmak gerek. Ama neyi değiştirmeyi önerseniz, zengin fanatik futbol yöneticileri direnciyle karşılaşıyorsunuz memlekette.
Lakin tüm bu uzun vadeli çözümlerden farklı olarak bir kısa vadeli çözüm geldi kapımıza.
Süper Lig bir anda Asya pazarında cazip hale geldi çünkü. Önce Tuncay’la Hindistan, sonra Bülent Uygun ile Katar derken, Demba Ba, Mbia, Ersan, Burak gibilerinin yolu Çin’e düştü. Ve özellikle Çin, Türk futbolu için kısa vadede müthiş bir verimlilik artırıcı fırsat oldu bir anda.
HIZLI DAVRANMALIYIZ
Avrupa’dan büyük bedellerle aldığımız, yaşları geçtiği için de ödediğimiz bonservisin yarısına bile yurtdışına geri satamadığımız oyuncuları kâr ederek Asya’ya aktarma imkânı, Türk futbol tarihinin belki de en büyük fırsatı. Ve bu fırsat için Ukrayna, Rusya, Yunanistan gibi rakiplerimizden önce davranıp, proaktif hareket edip Çin’i beklememeli, biz de adımlar atmalıyız bence.
TÜRK FUTBOLU İÇİN ÜÇ BÜYÜK FIRSAT
1-Kulüpler yaz kampları için Asya’yı vakit kaybetmeden gündeme almalı. Hele Çin’de uygun seçenekler bulunursa G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş’ın oraya gitmesinin bir 1.5 milyarlık coğrafyada bir taraftar potansiyeli taşıdığına da inanıyorum. Zaten Fikret Orman’ın çalışmaları da var.
2-Süper Lig kulüpleri Asya’yı tarama kabiliyetlerini artırmalı, özellikle Çin’den oyuncu transfer etmeyi denemeli. Çünkü karşılıklı transfer, Asya ülkelerinin de Süper Lig’e ilgisini artıracaktır. Hatta Asyalı yatırımcıların, Süper Lig’e, kulüplerine ve ürünlerine ilgisini de...
3-Bu hamleler için kulüpler ayak diretiyorsa teşvik TFF’den de gelebilir. TFF, 14 yabancı kontenjanının birini Asyalı oyuncuya ayırabilir. Yani 13+1 veya uygun görüyorlarsa 14+1, TFF’nin gündemine girebilir. Böylece kulüpler Asyalı (özellikle de Çinli) oyuncu arama konusunda teşvik edilebilir.
Türkiye, İngiltere-İspanya-İtalya gibi ligler için üretici olmayı başaramadı. Umarım uzun vadede başarırız. Ancak zengin Asya ligleri için Avrupa’dan bir geçiş ünitesi olmayı başarmak elimizde. Dilerim değerlendiririz bu fırsatı..."
SİNAN ENGİN ÇİNCE KONUŞTU
İşte Uğur Meleke'nin o köşe yazısı...
"Bugün Türkiye'de her köşe başında yapılan futbol sohbetlerinin ana temasının ne olduğunu hepimiz biliyoruz:
Hemen herkes, mahalle kahvehanesinde ya da ekran kahvehanelerinde “Borç batağına düşmüş Süper Lig nasıl kurtulur” sorusuna yanıt arıyor. Geçenlerde TFFKulüpler Birliği ve uluslararası katılımcılarla yapılan global sempozyumda da arandı bu cevap. Orada bulunan çare, yayın havuzunu yıllık milyar Euro düzeyine çıkarmaktı. Tabii ki bu geçerli bir yöntem... Ama bana sorarsanız, esas mesele, Türk futbolunu yayın geliri mecburiyetinden çıkarmak. Yayın kalemini, kulüplerin gelir tablosunda yüzde 30-40 seviyesine indirebilmek.
Malumunuz Süper Lig üretici değil, tüketici bir lig... Şu anda UEFA’nın 53 üye birinci liginin tamamı incelendiğinde kıtanın en yaşlı turnuvası maalesef Süper Lig. Türkiye liginin yaş ortalaması ocak transfer dönemiyle birlikte 27.3’e yükselirken, bu veri, bizden çok daha rekabetçi olan Almanya’da 25.6, Fransa’da 26.2...
Bize esas model olabilecek muadil liglerden Hollanda’nın 24.1, Belçika’nın 24.9, İsviçre’nin 25.5 yaş ortalaması olduğuna bu sütunda defalarca değindik zaten.
1 PUANIMIZ ÇOK PAHALI
Yine bu sütunda son 10 yılda çokça hesapladığımız bir başka parametrede de gerilemeye devam ediyoruz: Süper Lig, son 5 yılda Avrupa’da kazandığı her puan için 28.700 Euro harcadı. Oysa bizim 11’inci olduğumuz UEFA sıralamasında hemen üstümüzde yer alan Hollanda aynı puan için 16.600, Belçika 13.600, Ukrayna’ysa sadece 9.100 euro harcamışlar.
Bu veriler sanırım Süper Lig’in esas sorununu ortaya koyuyor: Üretici değil, tüketiciyiz. Arama-tarama kabiliyetimiz zayıf olduğu için yaşlıyız. Üstelik de harcadığımız paraya karşılık aldığımız köfte çok az. Yani verimsiziz.
KISA VADEDE ÇiN
Bu tarz verimsiz bir turnuvanın verimlilik düzeyini artırması, tabii ki bugünden yarına halledilebilecek bir mesele değil. Şüphesiz ki altyapı organizasyonunu düzeltmek gerek. Altyapıya yarışmacı değil yetiştirici hocalar bulmak gerek. Bunun için de hoca eğitimini geliştirmek gerek, lakin Türkiye’de teknik adamların İngilizce konuşma oranının ne kadar düşük olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Dünyayı aramak-taramak gerek, bunun için yönetici kalitesini geliştirmek gerek. Kulüp yönetimlerine spor profesyonellerini sokacak tüzük değişikliğini yapmak gerek. Ama neyi değiştirmeyi önerseniz, zengin fanatik futbol yöneticileri direnciyle karşılaşıyorsunuz memlekette.
Lakin tüm bu uzun vadeli çözümlerden farklı olarak bir kısa vadeli çözüm geldi kapımıza.
Süper Lig bir anda Asya pazarında cazip hale geldi çünkü. Önce Tuncay’la Hindistan, sonra Bülent Uygun ile Katar derken, Demba Ba, Mbia, Ersan, Burak gibilerinin yolu Çin’e düştü. Ve özellikle Çin, Türk futbolu için kısa vadede müthiş bir verimlilik artırıcı fırsat oldu bir anda.
HIZLI DAVRANMALIYIZ
Avrupa’dan büyük bedellerle aldığımız, yaşları geçtiği için de ödediğimiz bonservisin yarısına bile yurtdışına geri satamadığımız oyuncuları kâr ederek Asya’ya aktarma imkânı, Türk futbol tarihinin belki de en büyük fırsatı. Ve bu fırsat için Ukrayna, Rusya, Yunanistan gibi rakiplerimizden önce davranıp, proaktif hareket edip Çin’i beklememeli, biz de adımlar atmalıyız bence.
TÜRK FUTBOLU İÇİN ÜÇ BÜYÜK FIRSAT
1-Kulüpler yaz kampları için Asya’yı vakit kaybetmeden gündeme almalı. Hele Çin’de uygun seçenekler bulunursa G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş’ın oraya gitmesinin bir 1.5 milyarlık coğrafyada bir taraftar potansiyeli taşıdığına da inanıyorum. Zaten Fikret Orman’ın çalışmaları da var.
2-Süper Lig kulüpleri Asya’yı tarama kabiliyetlerini artırmalı, özellikle Çin’den oyuncu transfer etmeyi denemeli. Çünkü karşılıklı transfer, Asya ülkelerinin de Süper Lig’e ilgisini artıracaktır. Hatta Asyalı yatırımcıların, Süper Lig’e, kulüplerine ve ürünlerine ilgisini de...
3-Bu hamleler için kulüpler ayak diretiyorsa teşvik TFF’den de gelebilir. TFF, 14 yabancı kontenjanının birini Asyalı oyuncuya ayırabilir. Yani 13+1 veya uygun görüyorlarsa 14+1, TFF’nin gündemine girebilir. Böylece kulüpler Asyalı (özellikle de Çinli) oyuncu arama konusunda teşvik edilebilir.
Türkiye, İngiltere-İspanya-İtalya gibi ligler için üretici olmayı başaramadı. Umarım uzun vadede başarırız. Ancak zengin Asya ligleri için Avrupa’dan bir geçiş ünitesi olmayı başarmak elimizde. Dilerim değerlendiririz bu fırsatı..."
SİNAN ENGİN ÇİNCE KONUŞTU