PAZAR YAZISI Dünya, 1982 Dünya Kupası çılgınlığına kapılmış gidiyordu. Haliyle Türkiye'de de herkesin dilinde bu turnuva vardı. Marmaris'te inşaat işçiliği yapan bir grup arkadaşın da en büyük eğlencesi, akşamları toplanıp İspanya'daki maçları izlemekti. Sabah bir yandan harç karıştırıp bir yandan da akşam izledikleri maçların sohbetini yapıyorlardı. Kimisi Polonyalı Lato'nun şutlarına hayrandı, kimisi Alman Rummenigge'nin Şili'ye attığı 3 golü kazımıştı aklına. O sohbetlerden birisinde, bir ses yükseldi aralarından: "Maradona Maradona kurban olam yaradana..."
Belki bu sahne o yıllarda gerçekten yaşanmıştı, bilinmez ama Yönetmen Şerif Gören'in, senaryosu Ahmet Soner'in kaleminden çıkan Alişan adlı filmde kullandığı bu replik unutulmaz bir kalıp olarak hafızalarımıza girdi. Repliğin sahibi bilinmiyor ama filmin başrolünü hepimiz yakından tanıyoruz: İbrahim Tatlıses. 'İmparator'un sinema kariyerinde belki de en iyi oyunculuğunu sergilediği Alişan filminde işte yukarıda anlattığım sahneler yer alıyor. İnşaat işçisi arkadaşlar o yıllarda henüz 22 yaşında toy bir delikanlı olan Maradona'ya hayranlık duyuyordu; tıpkı aradan geçen 34 senenin sonunda o filmin başrol oyuncusu İbrahim Tatlıses'in bir Türk futbolcuya olan hayranlığı gibi... Arda Turan'a...
Tatlıses, Arda'nın Barcelona'ya transferi sonrasında "Seni seyrederken sanki Maradona'yı seyrediyorum" demişti. 1982'den 2015'e geçen sürede 'Maradona Maradona kurban olam yaradana'; 'Turan Arda Turan Arda kurban olam yaradana'ya evrilmişti. Aslında ikilinin yol arkadaşlığı birbirlerinden habersiz, çok eskiye dayanıyordu...
Galatasaray'da teknik direktörün Skibbe olduğu dönemler... Çok değil birkaç sezon önce kiralıktan dönen 20'li yaşlarının başında toy ama umut vaat eden futbolcu, Arda Turan, Skibbe'nin henüz ilk 11'de düşünmediği isimlerden. Canı sıkkın Arda'nın ama belli etmiyor. Yüzünde her zaman, evine çocukları için ufak bir çikolata dahi olsa getirebilmiş babanın vakur gülüşü var. 'Bu da gelir, bu da geçer' diyor sanki kaşı gözü. Yedek kulübesinden, seremoni sırasına terfi edemiyor tam anlamıyla ama vazgeçmiyor. Biliyor, bir gün 'damlaya damlaya göl oluverdi, ben bir istemiştim Rabbim bin verdi' diyeceği günler de gelecek.
Yine bir maç öncesi, Arda Turan yedekler arasında. Elinde müzikçaları, kulağında kulaklığı, maç öncesi zemine bakmak için çıkıyor sahaya diğer arkadaşları ile birlikte. Ama o çocukluktan itibaren her köşesini ezbere bildiği Ali Sami Yen'de koltukları yenilenmiş olan yedek kulübesine gidiyor doğrudan. Yüzünde yine, yaptığı yemeği çocuklarına eşit pay edebilmiş ve hepsini doyurabilmiş bir annenin gururlu gülümsemesi var. Kulağında ise durumunu en iyi anlattığına inandığı sözleri ile bir şarkı çalıyor. Arda, o günlerde yol arkadaşı olduğu İbrahim Tatlıses'le beraber 'Eyvah neye yarar' diyor ama yine de tribünlerde on binler olmasına rağmen eklemeden duramıyor; 'Yalnızım dostlarım, yalnızım, yalnız...'
Çünkü onun için yalnızlık, başka türdendi; gülünce dünyanın seninle beraber güldüğü, ağladığında ise tek başına kalışın gibi...
Tatlıses, Maradona'sı Arda'nın kulaklarında onunla beraber yürüdü. Urfalı 'yalnızım' dedikçe, Bayrampaşalı kalabalıklaştı. Öyle ki; tüm Türkiye'yi aldı arkasına. Urfalı, 'tutun kollarımdan düşerim şimdi' dedikçe, Bayrampaşalı güçlü dostluklar edindi. Hiç görmediği insanların, gitmediği şehirlerinde, haberi bile olmadığı köylerinde, bir ekrandan bakarak kalbini ısıttı. Urfa'dan Bayrampaşa'ya, İspanya'dan Marmaris'e, İbrahim Tatlıses'ten Arda Turan'a fark etmeksizin tek bir gerçek vardı ortada: "Neler gördüm, neler geldi başıma; düşe kalka geldim, ben bu yaşıma..."
Şimdilerde Arda Turan, büyüyor. Barcelona'da maçlarını 70 binden fazla insan izliyor. Yalnız değil. Büyük bir projenin mimarı. Kurulması bile hayal olan hayallerin gerçek kahramanı. İlk lig maçında Maradona'nın günümüz hali Messi'ye gol pası veren futbolcu. İspanya'da bir Türk kafilesinin önderi. Bayrampaşalı çocukların idolü. Türkiye'nin gururu.
Ama bu tanımların hepsi, bize göre... Ona göre ise kendisi: "Allah'ın yarattığı bir kulum işte..."
YAZI: SERKAN AKKOYUN
Belki bu sahne o yıllarda gerçekten yaşanmıştı, bilinmez ama Yönetmen Şerif Gören'in, senaryosu Ahmet Soner'in kaleminden çıkan Alişan adlı filmde kullandığı bu replik unutulmaz bir kalıp olarak hafızalarımıza girdi. Repliğin sahibi bilinmiyor ama filmin başrolünü hepimiz yakından tanıyoruz: İbrahim Tatlıses. 'İmparator'un sinema kariyerinde belki de en iyi oyunculuğunu sergilediği Alişan filminde işte yukarıda anlattığım sahneler yer alıyor. İnşaat işçisi arkadaşlar o yıllarda henüz 22 yaşında toy bir delikanlı olan Maradona'ya hayranlık duyuyordu; tıpkı aradan geçen 34 senenin sonunda o filmin başrol oyuncusu İbrahim Tatlıses'in bir Türk futbolcuya olan hayranlığı gibi... Arda Turan'a...
Tatlıses, Arda'nın Barcelona'ya transferi sonrasında "Seni seyrederken sanki Maradona'yı seyrediyorum" demişti. 1982'den 2015'e geçen sürede 'Maradona Maradona kurban olam yaradana'; 'Turan Arda Turan Arda kurban olam yaradana'ya evrilmişti. Aslında ikilinin yol arkadaşlığı birbirlerinden habersiz, çok eskiye dayanıyordu...
Galatasaray'da teknik direktörün Skibbe olduğu dönemler... Çok değil birkaç sezon önce kiralıktan dönen 20'li yaşlarının başında toy ama umut vaat eden futbolcu, Arda Turan, Skibbe'nin henüz ilk 11'de düşünmediği isimlerden. Canı sıkkın Arda'nın ama belli etmiyor. Yüzünde her zaman, evine çocukları için ufak bir çikolata dahi olsa getirebilmiş babanın vakur gülüşü var. 'Bu da gelir, bu da geçer' diyor sanki kaşı gözü. Yedek kulübesinden, seremoni sırasına terfi edemiyor tam anlamıyla ama vazgeçmiyor. Biliyor, bir gün 'damlaya damlaya göl oluverdi, ben bir istemiştim Rabbim bin verdi' diyeceği günler de gelecek.
Yine bir maç öncesi, Arda Turan yedekler arasında. Elinde müzikçaları, kulağında kulaklığı, maç öncesi zemine bakmak için çıkıyor sahaya diğer arkadaşları ile birlikte. Ama o çocukluktan itibaren her köşesini ezbere bildiği Ali Sami Yen'de koltukları yenilenmiş olan yedek kulübesine gidiyor doğrudan. Yüzünde yine, yaptığı yemeği çocuklarına eşit pay edebilmiş ve hepsini doyurabilmiş bir annenin gururlu gülümsemesi var. Kulağında ise durumunu en iyi anlattığına inandığı sözleri ile bir şarkı çalıyor. Arda, o günlerde yol arkadaşı olduğu İbrahim Tatlıses'le beraber 'Eyvah neye yarar' diyor ama yine de tribünlerde on binler olmasına rağmen eklemeden duramıyor; 'Yalnızım dostlarım, yalnızım, yalnız...'
Çünkü onun için yalnızlık, başka türdendi; gülünce dünyanın seninle beraber güldüğü, ağladığında ise tek başına kalışın gibi...
Tatlıses, Maradona'sı Arda'nın kulaklarında onunla beraber yürüdü. Urfalı 'yalnızım' dedikçe, Bayrampaşalı kalabalıklaştı. Öyle ki; tüm Türkiye'yi aldı arkasına. Urfalı, 'tutun kollarımdan düşerim şimdi' dedikçe, Bayrampaşalı güçlü dostluklar edindi. Hiç görmediği insanların, gitmediği şehirlerinde, haberi bile olmadığı köylerinde, bir ekrandan bakarak kalbini ısıttı. Urfa'dan Bayrampaşa'ya, İspanya'dan Marmaris'e, İbrahim Tatlıses'ten Arda Turan'a fark etmeksizin tek bir gerçek vardı ortada: "Neler gördüm, neler geldi başıma; düşe kalka geldim, ben bu yaşıma..."
Şimdilerde Arda Turan, büyüyor. Barcelona'da maçlarını 70 binden fazla insan izliyor. Yalnız değil. Büyük bir projenin mimarı. Kurulması bile hayal olan hayallerin gerçek kahramanı. İlk lig maçında Maradona'nın günümüz hali Messi'ye gol pası veren futbolcu. İspanya'da bir Türk kafilesinin önderi. Bayrampaşalı çocukların idolü. Türkiye'nin gururu.
Ama bu tanımların hepsi, bize göre... Ona göre ise kendisi: "Allah'ın yarattığı bir kulum işte..."
YAZI: SERKAN AKKOYUN