''İlk maçta Maribor karşısında avantajlı bir skor alan Fenerbahçe'nin ikinci maçta bunu korumaya mı çalışacağını yoksa deplasmanda da kazanmak için mi oynayacağını açıkçası merak ediyordum. İsmail Hoca'ya helal olsun. Fenerbahçe'yi, Fenerbahçe gibi oynatmaya kararlı. Deplasman falan demedi daha ilk dakikadan itibaren Maribor kalesine yüklenmeye başladı. Takımın tam anlamıyla hazır olmadığını, birçok eksiği bulunduğunu benim gibi İsmail Hoca da görüyordur. Ama önemli olan coşkuyu ve motivasyonu üst seviyede tutmak. Kuşkusuz bu birlikteliğin pekişmesini, takımdaşlığın gelişmesini ve Fenerbahçe'nin özlenen seviyeyi yakalamasını sağlayacaktır. Hele bir de bunları yaparken eksiklerine rağmen kazanırsan, yukarıda söylediğim kıvama gelmek çok daha kolay olur.'' (Engin Verel - Akşam)
''Tribünlerdeki Fenerbahçe taraftarlarının stadı terk etmesi istendiğinde "köylü kurnazlığını" anladık. 72'de bir hareketlenmeler oldu. Güvenlik müdahalenin peşine düştü. Öteki tribünden gelenler ateşi iyice harladı, sonra anons geldi. Görüntüler elde var. Fenerbahçe Yönetimi bunun arkasında sağlam durmalı, UEFA'nın oyuna gelmesine izin vermemeli. Bir garip durum yaşıyoruz. Tüm takımlarımız yoluna devam ediyor ama birkaç "müptezel" üstünden bir ortam oluşturuluyor. Karşılaşma Fenerbahçe açısında akıl doluydu. Skoru ellerine almışlardı, rotasyonları da yaptı İsmail Hoca. Ne oyun üstünlüğünü bıraktı rakibe, ne de tur için heyecanlanmasına izin verdi. 17'de 17 numaralı İrfan Can Kahveci, Tadic – Batshuayi organizasyonuyla gelen asist ile golü yaptı. Tam bir ustalar geçidi izlettiler Mariborlular'a… Hemen vitesi de küçülttüler. Zaman için oynamaya, pas yapmaya, topun kendilerinde kalmasına yöneldiler. İşte akıl oyunu bu. Önemli olan turu geçmek. Dört gün sonra deplasmana gideceksen, enerjine de, aklına da, riskine de "ekonomi" modu uygulayacaksın. Tadic komutanlığındaki hücum, İsmail'in kelepçelediği orta saha, İrfan Can Eğribayat'ın performansı maçın dip notları. İsmail Kartal taşları doğru kullanıyor.'' (Gürcan Bilgiç- Sabah)
''İlk maçtaki avantajlı skor, rövanş oyununda İsmai Kartal’ı rotasyona yönlendirmişti. Kalede İrfan Can, defansta Samet, Peres, Oosterwolde, forvette de Batshuayi ilk 11’de kendilerine yer bulmuştu. Maribor kalite ve kapasite olarak Fenerbahçe ile baş edecek bir takım değildi. Oyunun ilk bölümü tamamen Fenerbahçe’nin kontrolünde gitti. İrfan Can’ın (Takımın iyilerinden) takımını öne geçiren golünde, Batshuayi’nin orta asisti akıl doluydu. Fenerbahçe öne geçtikten sonra, kendini fazla sıkmadı. İlk 30 dakika sonrası Peres’in gereksiz yere yaptığı penaltıyı İrfan Can (Sanırım kale artık onun) kurtarınca, rakibin keyfi kaçtı morali bozuldu. İkinci yarıya İsmail Kartal, sarı kartlı Samet’i dışarı alıp Djiku’yu sahaya sürdü. Sahada oyun Fenerbahçe’nin kontrolünde giderken sahneye kale arkası seyircisi çıktı, maçın içine etti. Oyun durdu, futbolcular maçtan soğudu, keyifler kaçtı.'' ( Faik Çetiner - Fanatik)
''Fenerbahçe için gece son derece yolunda gidiyordu.
Hazırlanış bakımından harika atılan bir gol. Luan Peres'in gereksizce yaptırdığı penaltı hariç rakibe hiç pozisyon vermeyen bir savunma anlayışı kısacası güle oynaya play-off turuna giden bir Fenerbahçe vardı. Sezona harika başlayan İsmail Yüksek yine müthiş bir maç oynuyordu.
Defansif yönden 2 kişilik oynayan İsmail hücuma da olumlu destek vermeye başladı ve ideal bir ön liberoya dönüştü. Ferdi keza her maç olduğu gibi yine sahanın en iyilerinden biriydi ve ilk devre bittiğinde pas isabet oranı yüzde 100'dü. İrfan Can Kahveci de üzerindeki baskıya rağmen, golünü atarak yine üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve iyi oyununu devam ettirdi. Diğer İrfan Can ise penaltıyı kurtararak rakibin biraz da olsa ümitlenmesine izin vermedi.
Oyuncular hücumda Tadic'i aramaya başladı.
Onun yeteneklerinden ve oyun zekasından faydalanıp, topu Tadic'e verip gol bölgesine koşuyorlar. Bu sezon oyun aklı Tadic olacak. Bütün bunlar yaşanan olaylar yüzünden ikinci planda kaldı. Maribor taraftarının F.Bahçe tribünündeki pankartı indirmesiyle istenmeyen boyutlara ulaştı. Bizi tahrik ettiler Szymanski de cezasını kesti.'' (İLKER YAĞCIOĞLU - TAKVİM)