Nevruz Bayramı tarihi belli oldu! An itibariyle Nevruz Bayramı'nın başlamasıyla birlikte vatandaşlar, 'Nevruz Bayramı ayın kaçında, ne zaman? sorularını araştırmaya başladı. Nevruz Bayramı anlamı nedir ve neler yapılması gerekir? İşte detaylar...
NEVRUZ BAYRAMI NASIL KUTLANIYOR?
Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz (Azerice: Novruz, Farsça: ????? - Noruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz, Kırım Tatarcası: Navrez, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navro'z, Türkmence: Nowruz); Afganlar, Anadolu Türkleri, Arnavutlar, Azeriler, Farslar, Gürcüler, Karakalpaklar, Kazaklar, Kırgızlar, Kürtler, Özbekler, Tacikler, Türkmenler ve Zazalar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı.
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran'ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Kürtlerde, Nevruz bayramının Kürt ve İran mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.
2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir.[8] 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi'de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dahil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı" olarak kabul etmektedir.
NEVRUZ NEDEN KUTLANIR? Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı'nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine dayanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvacılığa ve yerleşik yaşama geçişini simgeler. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem taşıyordu ve yaşamla alakalı her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kıştan sonra gelen bahar, tabiat ananın çiçekler, yeşillenen bitkiler uykusundan uyanması ve ineklerin yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir. İran evrenbiliminin mimarlarından ve Zerdüştlerin Peygamberi olan Zerdüşt birçok bayramın kurumsallaşmasını sağlayan kişidir. Nevruz, "belki de" Zerdüşt tarafından kurumsallaştırılan bayramlardan biridir.
NEVRUZ BAYRAMI TARİHİ NEDİR?
Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz, birçok kültür tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak adlandırılır. Nevruz, baharın ilk gününü temsil eder. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı" olarak kabul etmektedir.
NEVRUZ BAYRAMI'NDA NELER YAPILIR? Yumurta Dövüştürme: Bayram günlerinde ikinci Çarşamba'dan sonra sokaklarda, köşe başlarında ve belirli mek,nlarda toplanan çocuklar, gençler soğan kabuğu veya samanla boyanan yumurtaları dövüştürülür (tokuştururlar).
Ateş Yakma: Bu gecede "tongal" denen ateşler yakılır, üzerinden atlanır. Eskiden bu ateşler evlerin damında yakılırdı. Ancak, yaşam şartlarının değişmesiyle bu ateşler şimdilerde bahçelerde veya boş meydanlarda, sokak aralarında yakılmaktadır. Ateşin yakılmasıyla içlerinden bir dilek tutarak ateşin üzerinden atlayan kimseler bu dileklerinin gerçekleşeceğine, tüm hastalıklarının bu ateşe dökülüp yanacağına, yeni yıla bu hastalık ve kötülüklerden arınarak girileceğine inanılır.
Ateşin üzerinden atlanırken genellikle şöyle bir tekerleme okunur:
"Ağırlığım, uğurluğum (üzerimdeki kötü enerjiler) dökülsün, odda(ateşte) yanıp kül olsun"
"Yansın alev saçılsın, benim bahtım açılsın"
Bu arada yağlı paçavralardan yapılan ateş topları da bir telle bağlanır ve birkaç defa sallandıktan sonra havaya atılır. Daha sonra tongalın külleri bolluk getirsin diye evin bahçesine serpilir. Dışarıdaki ateş şenliği bittikten sonra eve gelinerek Nevruz sofrasına oturulur. Bu sofrada pilav, kavurga(kavrulmuş buğday), yarma yemeği, et v.s gibi milli yemeklerin yanında boyanmış yumurta, çeşitli kuruyemiş (yedil evin)çeşitleri ve semeni bulunur. Sofra başında aile fertleri birbirini tebrik eder, evin aksakallarının işaretiyle yemeye başlanılır. Nevruz/Yeni yıl bayramında aksakallar bütün dargınları barıştırır, gençlere öğüt nasihat verirler.
Semeni: Nevruz bayramı sürecinde bir kap içine konan buğdayların sulanarak yeşillenmesinden elde edilen yeşertilmiş çimene Semeni adı verilmektedir. Nevruz aynı zamanda yeşilliğin ve doğanın da bayramıdır. Onun için "SEMENİ"NİN yeşillik ve bereketi temsil ettiğine inanılır. Semeni'den Helva ve tatlılar da yapılmaktadır. Semeni için birçok şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiştir.
Baca Baca/Şal Sallama: Yeni güne en çok sevinenlerin başında çocuklar gelmektedir. Baca baca günü (bu bayramdan bir gün öncesidir.) Bu günde çocuklar bayram paylarını almak için mahallelerine ve yakın mahallelere gidip kapı kapı dolaşılarak, kapılar çalınır ve bayram payları istenir. Baca baca gecesi ateşler yakılarak üzerinden atlanır ve gece olunca da herkes beline bir Şal (atkı) bağlayarak komşu evlerin yolunu tutar. Eskiden evlerin bacaları olduğu için bacadan sarkıtılan bir Şal'a (atkıya) bayram payı bağlandığı için bu ,dete "baca baca" denilmektedir.
Kulak Asma (Kapı dinleme): Yeni günden önceki gece, yani baca baca gecesi, komşu ve akrabaların kapı ve pencerelerine gizlice yaklaşılıp, içeride konuşulanlar dinlenilmeye çalışılır. Tamamıyla iyi niyetle yapılan bu dinleme hadisesinde kapı dinlemeye gidenler içlerinden bir dilek tutarlar. İçeride konuşulanlara dayanarak duyduklarından dileklerine göre çeşitli yorumlar yaparlar. Bu yorumların gerçek olduğuna inanılır. Genç kız ve erkekler dileklerinin yerine gelmesi için sabah erkenden kalkıp soğuk suda yıkanırlar. O gün herkes kapılarının dinleneceğini bildiğinden bayram gününe uygun olarak iyi şeylerden bahsedilir.
İğne İğne (İyne İyne diye bilinir): Yeni gün/Nevruz gecelerinde çok güzel oyunlar ve adetler vardır. Bunlardan birisi de "iğne iğne" oyunudur. Nevruz gününden bir gün önce yani baca baca gününde bir kızla bir erkek hiç konuşmadan köy çeşmesinden veya evlerinin bahçesindeki çeşmeden su doldurarak getirirler. Bu su leğen içinde evin ortasına konur. Komşulardan gelen kız ve oğlanlar evin gençleriyle beraber su dolu leğenin etrafına toplanarak herkes sırasıyla dilek tutar. Bu dilekler genellikle gençlerin sevdikleri ile ilgili olur. Dilek tutuldukta sonra arka kısımlarına küçücük pamuk sarılarak suda batması engellenen iki adet iğne suya bırakılır. Leğenin içinde bir halka şeklinde hızla dönen iki iğneden birisi kızı diğeri de erkeği temsil eder. Eğer iğneler gidip birleşir ve birbirine yapışırsa o dilek olacak ve gençler evleneceklerdir demektir. Eğer iğnelerin her birisi bir kenarda kalırsa o zaman gençler birleşemeyecek demektir. Dilek olumsuzdur.
Suya Yüzük Atma: Suya yüzük atma oyunu da iğne iğne oyunu gibi bir dilek oyundur. Yine bu oyunda da bir leğen su getirilir, herkes yüzüğünü leğene atar ve leğenin üstü bir yaylık (başörtüsü) ile kapatılır. Bu sırada bir dilek tutulur ve sırayla yüzükler sudan çekilir. Eğer yüzüklerini leğene atanlar kendi yüzüklerini ilk çekişte alabilirlerse dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar. Herkes sırayla sudan yüzük çekme işlemini tekrarlar.
NEVRUZ'UN İSİM KÖKENİ Kelimenin aslı eski Farsçadan gelir: Yeni anlamındaki nava ve gün ışığı/gün birleşerek oluşturmuşlardır. Anlamı "yeni gün/günışığı" dır ve günümüzün Farsçasında da h,l, aynı anlamda kullanılmaktadır (nev: yeni + ruz: gün; anlamı "yeni gün")
İrani dillerdeki Gün anlamına gelen Ruz (Farsça), Roç (Beluçca), Roc (Zazaca), Roz (Soranice) ya da Roj (Kurmanci) sözcükleri Proto-İranicenin "Rauça"sından gelir. Bu da eski Hint-Avrupacanın manası Işık olan *Leuk- kelime köküne dayanmaktadır. Şu en eski şekilden Rusçadaki Luç, Almancadaki Licht, Yunancadaki Leukos, Latincedeki Lux, İngilizcedeki Light ve Ermenicedeki Luy da oluşmuşlar. Proto-Iranicede Rusçadaki gibi bir k > ç ses ertelemesi ortaya çıkmışdır ve ayrıca 'L' sesi 'R'ye dönüşmüştür.
Eski İrani dili olan Avesta dilinde Raôçah zamanında esasdan Işık demekti. Eski hint-ari dilindeyse (Bugünkü Kuzey Hindistanda varolan dil grubu) Roçiş kulanılmaktadır.
Nevruz teriminin tarihte ilk yer aldığı kayıtlar, M.S. 2. yüzyıldaki Pers İmparatorluğu kayıtlarıdır, ancak bundan çok daha öncesindeki (yaklaşık MÖ 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Nevruz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur.
Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanılır. Bunlardan Azerbaycan'da Novruz, Kazakistan'da Nawrız meyramı , Kırgızistan'da Nooruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Mart dokuzu Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri'nde Mevris adları ile anılır.
Farsça'da yazılışı Nouruz'dur. Türk kökenli bir devlet olan Kazakistan'da Navrız meyrami adı ile kutlanan Nevruz Arnavutluk'ta ise Sultan Nevruz olarak isimlendirilir.
NEVRUZ BAYRAMI ŞİİRLERİ Türk Kültüründe Nevruz
Yeniden doğmaktır nevruz denince
Yeni bir bahara, yeni vatana.
Ergenekon'dan çıkan atalarımız,
Nevruz sevincini yaşatır bana
Nevruzda birleşir eller,gönüller
"Huzur için birlik olmalıdır" der
Sevgi ile kardeşlik sarar gönlümü,
Nevruz sevgisini yaşatır bana
Nevruzda doğa da bir başka güzel
Sürüler kışlaktan, yaylaya göçer
Yemyeşil çayırlarda kuzular meler
Nevruz coşkusunu yaşatır bana
Şırıl şırıl akar sular, dereler
Süslenir çiçekler, bağlar, bahçeler
Tabiat canlanır, güneş gülümser
Nevruz neşesini yaşatır bana
Türkler nevruzu gönülden sevmiş
Birlik, beraberliğe onunla ermiş
"Yeni gün " Türklere şan şeref vermiş
Nevruz şerefini yaşatır bana. (ECE AFŞARLI)
Anadolu'da Bahar
İlkbahar geldi Anadolu'nun,
Her tarafı yeşil şimdi.
Ağaçlar çiçek açar, kuşlar ötüşür,
Her yanı cıvıl cıvıl duy şimdi.
Arılar düğün yapar şu mevsimde,
Anadolu'nun renk renk
Gül bahçesinde,
Bülbüllerin neşesini gör şimdi.
Cıvıl cıvıl sessiz duran yuvalar,
Kelebekler birbirini kovalar,
Halı gibi nakışlandı ovalar,
Bölük bölük, sarı yeşil, mor şimdi.
Gök gürülder yağmur yağar,
Her taraf mis gibi toprak kokar.
Anadolu'da böyle yaşanır bahar. (ÖZLEM ULUER)
Doğanın Düğünü
Kurtulur buzlardan dumanlı dağlar
Bitmez bir neşeyle uçar tüm kuşlar
Güneş bugün sanki bir başka parlar
Tabiatı nevruzun heyecanı sarar.
Dallarda sevinçli bülbüller öter
Kalmaz insanda ne dert, ne keder
Rüzg,rın coşkulu türküsü yeter
Kardeş gibi kucaklaşır gök ve yer.
Atalarım asırlardır kutlar bugünü
Bir başka olur çünkü doğanın düğünü
Bütün yörelerimi sarmıştır ünü
Hiç bozulmayacak bir kültür ürünü.
Köstebek, yavaşça açılır gözün
Hey papağan! Anlamı ne bu sözün?
Artık gereği yok kuşlara göçün
Hüznü kalmadı içimizde güzün.
Renk cümbüşü sürer gider böylece
Kalbimizde yerin yok, karanlık gece
Gönüllerde, dillerde vardır tek hece
Nevruz, gitme kal bizimle ömrümüzce! (DENİZ KOÇ)
Nevruz
Nevruzla donanmış,
Halı gibi çayırlar.
Üstünde ipek tüylü,
Kuzular oynaşırlar.
Nevruzla coşar dereler
Derelerin sesini,
Dağlar uzaktan dinler.
Nevruz yine can verir,
Sulara, topraklara
Yer, gök sevinç içinde
Kavuşurlar bahara. (ESRA ÇİMEN)
