İbni Arabi neden öldü? sorusunun yanıtı burada! TRT 1'de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinde yer alan ve Ertuğrul'un hayatını kurtaran İbni Arabi kimdir, kehanetleri nelerdi? Hangi yüzyılda yaşadı ve ölümü nasıl oldu? İşte İbni Arabi'nin ölümü hakkında tüm detaylar...
İBNİ ARABİ KİMDİR, NEDEN ÖLDÜ?
28 Temmuz 1165 tarihinde, günümüzde İspanya sınırları içinde kalan Murcia şehrinde dünyaya geldi. Tam adı; Muhyiddin Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabi et-Tai el-Hatimi'dir ve Şeyhü'l Ekber unvanı ile bilinir. Endülüs Devleti'nin hüküm sürdüğü İspnya topraklarında doğan İbn Arabi, 8 yaşında ailesi ile birlikte Sevilla şehrine göç etti. Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı.
Endülüs'te bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd'ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı.

Bu senelerde 'Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun 'ben' dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de İşbiliyye'ye bağlı Haniyye'de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı.
1184-1185'de 'Ureynî' isimli bir şeyh'le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar'da 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O'na:'Sadece Allah'a bak' derken Martilî 'Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma' diye öğüt vermişti. Martilî'ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, 'Oğlum, 'Ureynî''nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir' dedi.
Bu yıllarda İşbiliyye'de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzünün İbn Arabi'nin bakmaktan utanacağı kadar güzel olduğu söylenir.
1189'da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye'li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii'nde kılan bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir.
Arabi, İşbiliyye'deyken (1190) hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye'ye döndü.
1196'da Fas'a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs'e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke'ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi'l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs'la sohbet etti. Hac'dan sonra Mağrib'de, oradan da Ebu Medyen'in şehri olan Becaye'de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke'ye geldi ve "Ruhu'l-Kuds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserlerini yazdı.
1204'de Medine, Musul, Bağdad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye"yi yazdı. Musul'dan ayrıldıktan sonra Konya'ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevî'nin dul annesi ile evlendi. Konya'da iken "Risaletü'l-Envar"ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır'a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüz yüze gelince gizlice oradan kaçtı. Tekrar Mekke'ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep'de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya'ya geldi. 617 de Şam'a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı.Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u kaleme aldı (627/1230).
İbn Arabi bu eseri rüyası sında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir. 638 de 22 R.Evvel'de (1239) Şam'da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. 1516 yılında I. Selim, Şam'ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetiştirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.
DİRİLİŞ ERTUĞRUL KONUSU NEDİR? Moğollarla zorlu bir mücadele veren Ertuğrul Bey, kutlu davasının peşinden gidebilmek için kardeşlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ertuğrul Bey'e inanan Kayılar, bu ayrılığın ardından yollara düştüler. Çetin geçen koşullarda Karacadağ sınırlarına kadar ilerleyen Kayıları burada bambaşka bir dünya bekliyordu. Yeni yurtları onlara farklı bir iklim, farklı topraklar ve farklı insanlar sunacaktı. Ertuğrul Bey, kutlu davasına giden yolda daha güçlü ve daha acımasız düşmanları olacağının farkındaydı. Peki, yeni düşmanlarını alt edebilmek için kılıcının keskinliği yetecek miydi?
Ertuğrul Bey artık başka bir dünyadaydı. Ve bu dünya da at koşturmak daha çok akıl, cesaret ve sabır istiyordu. Karşısına daha güçlü ve daha acımasız olarak çıkan Tapınakçılar, Ertuğrul Bey'i zafer için yeni yöntemler bulmaya zorlayacaktı. Zira Tapınakçıların gizli eli olan Simon bir kılıç darbesiyle öldürülemeyecek kadar zeki ve güçlüydü. Üstelik Simon yalnız da olmayacaktı. Ertuğrul Bey, Simon'a destek olan Müslümanları öğrendiğinde ne yapacaktı? Ertuğrul Bey, kılıçların sustuğu, akıl oyunlarının konuştuğu bir cehennemin içindeydi. Peki, aklı onu bu cehennemin ateşinden koruyabilecek miydi?
Karacadağ etekleri birçok Türkmen Obasına yurt olmuştu. Fakat aslen Tatar olan Çavdaroğlu Obası, aralarında en güçlü olanlarıydı. Bu güçlerini ise başarısızlığa tahammülü olmayan ve obayı demir yumrukla yöneten Candar Bey'den alıyorlardı. İktidarını yıllarca koruyan Candar Bey, en büyük imtihanını evlatlarıyla verecekti. Candar Bey'in büyük oğlu Ural'ın ihtirası obanın kaderini belirleyecekti. Çavdaroğlu ve Kayı Obası arasında yaşanacak gerilimi Candar Bey'in hamleleri durdurabilecek miydi? Ertuğrul Bey, Çavdaroğlu Obasından hiç beklemediği teklifler ve tehditler alacaktı.
İhanet, ihtiras ve akıl oyunlarıyla yüz yüze gelen Ertuğrul için tek hedef vardı. Bir milletin dirilişine vesile olmak...
DİRİLİŞ ERTUĞRUL OYUNCULARI ERTUĞRUL (Engin Altan Düzyatan)
Süleyman Şah'ın ikinci evladı olan Ertuğrul, kahramanlara has olan kişilik kumaşını çocuk yaşlarından itibaren kuşanan bir yiğittir. O, hayalleri ve idealleri uğruna her türlü kavganın içine dalabilen, hiçbir zalime boyun eğmeyen, mazluma kılıç vurmayan, adaleti tesis için ölümü göze alabilen bir yiğittir.
URAL BEY ( Kürşat Alnıaçık)
Ural Bey, Candar Bey'in büyük oğludur. Bozkırın kalbinde yetişmiş, bir savaşçıdır. Çavdar obasının baş alpıdır. Savaş ve vahşet onun iliklerine işlemiştir.
BURÇİN ABDULLAH
1998 yılında Star TV'de yayınlanmaya başlayan Üvey Baba isimli dizide küçük kız rolüyle ünlenen Burçin Abdullah, Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünü mezunudur. 29 yaşındaki Abdullah, son olarak Zengin Kız Fakir Oğlan dizisinde rol almıştı. Abdullah diziye en son dahil olan isimlerden biri oldu.
HALİME (Esra Bilgiç)
Kaçak bir Türkmen şehzadesinin dünya güzeli kızıdır. Selçuklu sarayında yetişmiştir. Fedak,r, anlayışlı ve vakur bir kız olan Halime, sabrı ve zek,sı sayesinde birçok problemin üstesinden gelir.
HAYME ANA (Hülya Darcan)
Boy veren ve Kayı'yı bir arada tutan mayadır Hayme Ana. Hayme, oğlu Ertuğrul'un yolculuğunda, ona dualarıyla eşlik eyleyen eli öpülesi kadındır. İdareci yönü sayesinde meydana gelen her türlü ayrışmayı engelleyebilir.
ÇAĞDAŞ ONUR ÖZTÜRK
Diriliş Ertuğrul'da oynayacağı rolü için binicilik eğitimleri sırasında attan düşerek yaralanan Çağdaş Onur Öztürk iyileştikten sonra diziye katılmıştı.
Son olarak 'Kendine İyi Bak' dizisinde rol alan Öztürk, Tefkur'un has adamı olarak dizide rol aldı.
BAMSI BEYREK (Nurettin Sönmez)
Kayı gençleri içerisinde iyi derece kılıç kullanan bir yiğittir. İri cüssesi ve cesareti onu zorlu dövüşlerde ön plana çıkarır. Onun bu korkutucu görüntüsü altında ise iyi bir kalbi vardır. Bamsı Beyrek, Ertuğrul Bey'e koşulsuz bir sadakatle bağlıdır. Çift kılıçla savaşabilen korkusuz bir alptır.