Trendyol Süper Lig'in 10. haftası geride kalırken Hürriyet yazarları Güntekin Onay, Mehmet Arslan, Fırat Aydınus ve Uğur Meleke "Derbide Okan Buruk’un 4-4-2 tercihini ve takımının topa %39 sahip olarak maçı kazanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna yanıt aradı.
Galatasaray Süper Lig’de geride kalan 10 haftada topa sahip olma üstünlüğünü sadece 3 maçta (Kasımpaşa yüzde 50’ye 50, Fenerbahçe yüzde 44’e 56, Beşiktaş yüzde 39’a 61) elde edememiş. Bu 3 karşılaşmanın 2’sinde (Kasımpaşa, Beşiktaş) Okan Buruk’un müsabakaya başlama tercihi 4-4-2 oldu. Başka hiçbir maçta da bu sistemi uygulatmadı. Her tercih (Victor Osimhen-Mauro İcardi) bir vazgeçiş olarak gözüküyor. Ama şu da var; Galatasaray topu rakibe bıraktığı bu 3 müsabakada, 2 galibiyet (Fenerbahçe 3-1, Beşiktaş 2-1) ve son dakikalarda yediği golle 1 beraberlik (Kasımpaşa) elde etti.
Topa daha çok sahip olmak değil, topla ne yaptığınız önemli. Oynadığı futbolla Galatasaray şu anda bu ligin çok üzerinde. Dönen toplara sahip olmada ligin lideri. Rakip alanda baskıda ligin lideri. Forvette Victor Osimhen ve Mauro İcardi ile ligin en kıskanılan takımı. Rakibe alan daraltmada ligin en iyisi. Savunmada özellikle Davinson Sanchez ile en dengelisi. Gol beklentisi en yüksek takımı. Kusura bakmayın ama saha içindeki futbolla, Galatasaray kollanıyor eleştirileri örtüşmüyor. Ligin en iyi takımı tartışmasız Galatasaray.
Okan Buruk, 4-4-2 formasyonu ile sahaya çıkarken orta alanın kontrolünü Beşiktaş’a vereceğini biliyordu. İlk golü duran toptan bulduktan sonra da 8-9 kişilik 2 blokla topun arkasında kalıp savunma yaptı. Sertlik ve faullü oyunla da Beşiktaş’ı kaleden uzak tutmayı başardı. Skor odaklı bir Galatasaray vardı derbi maçta ve istediğini aldı. Galatasaray Gabriel Sara sahada olduğu sürece duran toptan çok gol atar.
Galatasaray'ın maça 3-5-2 ile çıkmayacağını zaten tahmin ediyordum ama Mertens’siz 4-4-2 de aslında riskli idi. Topa az sahip olmaları ya da Fenerbahçe maçındaki oyunun altında kalmalarının başlıca nedeni bence temel ayarlarının dışına çıkmaları. Akan oyunda belki çizgilerinin altında kaldılar ama duran toplarda yarattılar farkı yine. Bu sezon ligde (penaltılar dışında) Galatasaray’ın duran top golü sayısı 12. Fenerbahçe ile Beşiktaş’ınsa (penaltılar hariç) sadece birer duran top golleri var. Bu fark da yetti derbiyi kazanmalarına.
Beşiktaş’ın ilk devredeki oyunu zayıftı, 5 ile 45 arası 40 dakika şut bulamadılar. İkinci devrede oyunun içinde yavaş yavaş büyüdüler, bu gelişimin nedeni de bence büyük ölçüde 67’de Joao Mario’nun çıkıp Rafa’nın orijinal yerine, on numaraya geçmesiydi. Van Bronckhorst bu sezon bu hatayı maalesef defalarca yaptı, Rafa’yı orijinal yerinden her ettiğinde de zaten hayal kırıklığı yaşadılar. Lugano (3-3), Ajax (0-4), G.Antep (1-1) ve G.Saray (1-2) maçlarının ortak özelliği, Rafa’nın kanatta başlatılması.
Beşiktaş topa sahip oldu. İyi pas yaptı ama savunmanın arkasına geçmekte zorlandı. Galatasaray’ın sert oyunu da bunda etkendi. Ayrıca siyah beyazlılar Rashica’yı aradı ve kanatsız gibi oynadı. Beşiktaş’ta Emirhan bu seviye oyuncusu olduğunu derbide ispat etti. Van Bronckhorst, doğru yolda ancak Salih’e neden hiç süre vermiyor anlamış değilim.