Galatasaray Spor Kulübü Üyesi Fatih Altaylı, kendi YouTube kanalında karaborsa bilet yolsuzluğu iddialarıyla ilgili açıklama yaptı.
"Çok komik. Galatasaray'ın bir başkanı var, Dursun Özbek Beyefendi. Dursun Özbek Bey, 'Ben gittim suç duyurusunda bulundum.' demişti. Neymiş biliyor musun? Bana mahkemeden celp geldi, 'Galatasaray'a iftira atıyorlar medyada, sanki yolsuzluk varmış gibi haber yapıyorlar, bulun ve cezalandırın' diye suç duyurusunda bulunulmuş."
"Hayır konuyu araştırın demiyor, 'Benim yönetimime atılan iftirayı araştırın, bizi karalayanları bulun cezalandırın' diyor. Bilet yolsuzluğunu, karaborsayı, kulüp hesaplarını araştırın inceleyin demiyor. 'Bize iftira atıyorlar, iftiracıları yakalayın' diyor."
"Şaşırdım. Niye şaşırdım? Ben çok yalancı insan gördüm, insanlar yalan, gerçek dışı şeyler söyleyebilirler. Ben Dursun Özbek kadar gerçek olmayan şeyleri gerçekmiş gibi söyleyen başka birine tanık olmadım. Bu kadar fütursuzca! 3 gün sonra Savcılık bunları çağırınca ortaya çıkacak bir şey bu."
"Dursun Bey'in Savcılık ifadesi var bende. Orada da aynısını söylüyor. Yolsuzluk vardır iddiaları araştırın demiyor. 'Bizim hakkımızda asılsız haberleri yapanlar bulun' diyor. Ne diyeyim, bir şey demeyeyim, sonra beni kulüpten atıyorlar."
"Galatasaray Kulübü'nden istifa edeceğim diyordum, inadına etmiyorum. Bunları Galatasaray Kulübü üyesi olarak çok daha rahat gündeme getirip çok daha rahat kulüp içerisinde suç duyurusunda bulunma hakkım var. Bunlar aydınlığa çıksın, kulüp gereğini yapmıyorsa istifa ederim. Bunları aydınlatma için üye olmaya ihtiyacım var."
"Benzer yapılar, bütün kulüplerde de üç aşağı beş yukarı var. Onlarla ilgili kendi üyeleri devreye girip bir şey söyler. Karaborsa işine bulaşmamış kulüp yok. Beni rahatsız eden, bunların bir takım adamların cebine bağlanması. Ben Bankalar Birliği'nin yerinde olsam esas incelemeyi ben başlatırım. Çünkü, eğer kişilere veya kulüplere açıktan yapılıyorsa sözleşmeye aykırı, Bankalar Birliği'nden para kaçırıyorlar demektir."
Fatih Altaylı, daha sonra köşe yazısında da bu konuya değindi. İşte köşe yazısında ilgili bölüm:
"Yargıdan ve savcıdan bahsetmişken, unutmadan yazayım. Biliyorsunuz, Galatasaray Spor Kulübü’nde bir karaborsa skandalı yaşanıyor ve bu skandalın parçaları arasında bazı yönetim kurulu üyelerinin de yer aldığı iddiaları epeydir ortalıkta. Gizli bilgi değil, yeni bilgi değil. Ben aylar önce Başkan Özbek’e bu iddiaları aktarıp, bir soruşturma yapması gerektiğini söylemiştim, o da yapacağını söylemişti. Ancak Başkan bir araştırma, soruşturma yapmadı ve sonunda konu önce birileri tarafından yargıya ihbar edildi, sonra Divan Kurulu’nda kıdemli üye Hayrettin Kozak tarafından dile getirildi. Sonra da ben hem anlattım, hem yazdım. Sonra olay büyüdü. Paniğe kapılan yönetim “Karaborsa yolsuzluğu var mı?” diye araştırmak yerine “Bizimle ilgili açılmış bir soruşturma var mı?” diye savcılığa başvurdu. Ben de Divan’da yaptığım konuşmada “Saçma sapan başvurular yapmayın. Şimdi bir uyuşturucu kaçakçısı savcıya gidip ‘Benim hakkımda soruşturma yapıyor musunuz’ diye sorsa savcılık ona ‘Evet yapıyoruz. Varsa delilleri karart’ der mi?” diye dalga geçtim."
"Aynı Divan toplantısında Başkan Özbek de “Biz suç duyurusunda bulunduk ve araştırma istedik” dedi. Herkes de Başkan’ın karaborsa yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu zannetti. Ancak durum hiç de öyle değilmiş. Başkan’ın suç duyurusu bu iddiaları gündeme getirip, araştırılmasını isteyenlere yönelik. Başkan Özbek, savcılığa verdiği dilekçede ve ıslak imzalı ifadesinde karaborsa iddialarını “asılsız” olarak nitelendiriyor ve bu iddiaları ortaya atanların Galatasaray’a zarar verdiğini öne sürüyor ve cezalandırılmalarını istiyor. Savcılığı “asılsız iddialar” diyerek yönlendiriyor, karaborsacılık olmadığı konusunda neredeyse “kefil” oluyor. Yani durum Başkan’ın Galatasaray Divanı’na ve Galatasaray kamuoyuna söylediğinden çok farklı. Ortada suç varsa aydınlatılmasını isteyen bir Başkan değil, suç falan yok siz bizi suçlayanları araştırın diyen bir Başkan var. Açıkçası ben doğru olmayan şeyleri bu kadar rahatça doğru gibi anlatan birinden çok korkarım. Hele hele böyle bir ifade ile suçu ve suçluyu koruyandan ve hatta suç ortağı damgası yemeyi bile göze alandan daha çok korkarım."
