Yunanistan'ın Panathinaikos takımını çalıştıran ve Yunan taraftarlar tarafından çok sevilen Ergin Ataman, Hürriyet'e dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Yunanistan’da bir Türk antrenör göreve başladığında nasıl karşılandın?
İlk geldiğim günden itibaren inanılmaz bir sevgiyle karşılaştım. Daha bir şey yapmamışken “Ataman geldi, Ataman geldi” sözlerini duydum. Sokağa çıktığımda sanki kurtarıcı bir Türk gibi gördüler. Profesyonelliğin dışında insana ilgi ve saygı gösterilmesi ki Türkiye’deki en büyük eksiklik bu. Üst üste 2 defa Euroleague şampiyonu oluyorsun, insanlar saygı duymuyorlar. Holiganlar ve basın 1-2 tane maç kaybettiğinde hemen eleştirilere başlıyor.
Bize çok benzemiyorlar bu konuda galiba?
Burada spor kültürü çok daha farklı. “2 kez üst üste Euroleague şampiyonu olmuş koç geldi, hatta 3 kez şampiyonsun” diyorlar. O kadar takip ediyorlar her şeyi. Geldiğimden beri işler de çok iyi gitmeye başladı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Geçen sezon sonuncu olmuş bir takıma 10 tane yeni oyuncu transfer ediyorsun. Bizim takım bütçemiz 15- 16 milyon Euro civarında. Bu da ilk 6’ncı ya da 7’nci bütçe. Avrupa’nın en büyük salonuna sahipken maçlara 2-3 bin kişi gidiyordu. Şimdi ise kapalı gişe oynuyor. İnanılmaz bir atmosfer oluyor ve insanların gözündeki o kurtarıcı ve güven duyduğu kişi iken buna bir de başarı ekleniyor.
Yönetici-başkan açısından Türkiye ile değerlendirdiğinizde nasıl farklılıklar var?
Farklı profiller var burada. Panathinaikos Başkanı herkesin söylediğine göre çok zor bir insandı ama bana göre de hiç öyle değil. Sürekli olarak heyecana dışarıdan destek veren biri. Takımın bir parçası gibi. Ailece 40 yıldır kulübü yönetiyorlar. Babadan kalma bir miras olarak bakıyor. Son birkaç yıldır işler istediği gibi gitmediği için soğumuş. Şimdi o da çok mutlu. Zaten ben bunun için geldim buraya. İlk buluşmamızda “Ben, babamın yarattığı o heyecanı yeniden canlandırmak istiyorum” demişti. Burası biraz farklı. Şu an kendimi Galatasaray ya da Manchester United’ın teknik direktörü gibi hissediyorum. Öyle bir hava var çünkü Atina’da. Kulüp profesyonelliği de çok üst düzeyde. Bugüne kadar çalıştığım başkanlarla hiç sıkıntım olmadı. Başkanların aktif olmasını seven bir insanım. Oyuncu başkanın da aktif olduğunu görmeli.
Peki Atina’da Türk olmak nasıl bir duygu?
Atina’da Türk olmak çok keyifli. Bir kere Türklere çok ciddi bir sempatileri var. Söyledikleri gibi, Türkleri sevmeyen düşman gören bir toplum değil. Atina’daki belli bir yaşın üstündeki kesimin neredeyse büyük bir çoğunluğu Türkiye den gelmiş. Kimle konuşsam Türkçe biliyor. Ben geldiğim ilk günden itibaren bana ayrı bir sempati duyuyorlar. Bir İtalyan ya da bir Fransız koç gelmiş olsaydı bu kadar ilgi görmeyebilirdi. Burada bir Türk olarak koçluk yapmak ayrıcalıklı.
Cumburbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakan’ı Miçotakis sizden söz ettiler?
Evet, Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la görüşürken benden bahsediyor.” Burada çok sevilen bir Türk koç var” diyor. Bu çok önemli bir şey. Miçotakis bunu neden söylüyor, halkın yansımasını dile getiriyor. İşin ilginç kısmı en büyük rakibimiz Olympiakos taraftarı da büyük bir saygı duyuyor şu anda.
Türkiye’de koç olmak ile Atina’da koç olmak arasındaki farkları anlatabilir misin?
Anadolu Efes’i bir kenara ayırırsak Beşiktaş ve Galatasaray’ı da çalıştırdım. Orada da bir heyecan var ama futbol odaklı bir heyecan. Galatasaray’dan neden ayrıldım? Yönetim değişti. “Biz basketbola neden bu kadar para harcıyoruz” dediler. Ben ayrıldığımdan beri Galatasaray basketbolda çöküş yaşıyor. Evet belki çok para harcanmadı ama her sezon 4-5 milyon dolar harcanarak 5-6 yıl boşa gitti. Burada koçluk yaparken o ilgiyi hissediyorsun. Kamuoyu, basın ve yönetim tamamen basketbola odaklanmış durumda. Büyük bir arenada çarpışıyorsun. Real Madrid ve Barcelona gibi devlerle oynuyorsun. Bu da seni motive ediyor.
Panathinaikos’un bu sezonki transferlerini siz mi yaptınız?
Hepsini ben yaptım. Ben kimi istiyorsam yönetim onları aldı. Bugüne kadar çalıştığım hiçbir kulüpte bana rağmen bir transfer olmamıştır. Benden önce yapılan sözleşmeli transferler vardı ama onun dışındaki yeni oyuncuların hepsini ben istedim.
Milli takıma gelelim... Nasıl bir Avrupa Şampiyonası bekliyor bizi?
Başarılı olmak için hep birlikte buradayız. Çok iyi bir takımımız var. Ama en büyük sorunumuz NBA’de oynayan oyuncularımızın yokluğu. Bizim için bu büyük bir handikap. Onların milli takımda olup olmaması çok önemli. Evet ama milli takımda forma giyen oyuncuların sayısına bakarsanız bizim ne kadar fazla sayıda oyuncumuzun NBA’da oynadığını görürsünüz. Bu bakımdan diğer ülkelerle karşılaştırılmaz bile.
Olympiakos demişken, onlarla ilişkiniz nasıl?
Panathianikos ile anlaşma yaptıktan sonra kaldığım otele bir çicek göndermişler. “Aramıza hoşgeldin sayın Ataman. Çok mutlu olduk” diye de bir not. Hem saygı duyuyorlar, hem de buraya gelip adam bize kafa tutuyor diyorlar. Olympiakos yıllardır Yunan basketbolunu domine ederken, Ataman geldi, sezon başında bu iş değişecek dedi ve değişti. İşte tüm bunlara saygı duyuyorlar. Bugüne kadar en ufak bir terslikle karşılaşmadım.
Ne gibi güzelliklerle karşılaştınız?
Sokakta yürüyememeyi ya da fotoğraf çektirmeyi geçtim, beni en çok etkileyen şey, “Kulübümüze geldiğiniz için teşekkür ederiz” sözleri oldu. Bugüne kadar bunu hiç yaşamadım. Kimse bana “Bizim kulübümüze iyi ki geldin” demedi. Sezon başında Süper Kupa maçında Olympiakos’a 25 sayı farkla kaybettik. Takım daha yeni kurulmuştu.
Herkes ama herkes “Hiç önemli değil bu takımı şampiyon yapacaksın” dedi. Üstelik en kanlı derbiden sonra. Hatta çekinerek sokağa çıktım. Ama tepkiler hep biz sana inanıyoruz şeklindeydi. Gittiğin her restoranda ya da kafede para almıyorlar. Tabii ki Türkiye’de de bir sevgi vardı ama buradaki farklı. Burada gerçek anlamda bir adanmışlık var. Panathinaikos’ta acayip bir spor kültürü var. Türkçe öğrenmişler ve maçlara gelip Türkçe teşekkür ediyorlar.
Yunanistan’ın büyük derbisini kazandınız, Olimpiakos maçını yani?..
3 yıldır onları yenemezken biz gittik Pire’de onları yendik. Sonra ligde bir daha yendik. Euroleague’de 3. sıraya yerleştik. Başarının dışında o sokaktaki ilgi her kesimden insanın ilgisi çok mutlu ediyor. Atina rahat bir yaşam tarzına sahip. Denizi ve yüzmeyi çok seven bir insanım. Burada 12 ay yüzebiliyorum. Şaşırıyor bazen insanlar beni plajda görünce. Anadolu Efes ile 2 kez üst üste şampiyon olunca 3. kez şampiyon olma isteği bende çok büyük baskı oluşturdu.
Bir gün çok çatıştığınız Fenerbahçe’yi çalıştırır mısınız?
Yıllardır hep Avrupa’da ve Türkiye’de büyük takımlarda çalıştım. Fenerbahçe de basketbolda en büyük rakiplerden biri olduğu için hep onlarla karşı karşıya geldim. Ve çok şükür Fenerbahçe’ye karşı 5 tane Türkiye şampiyonluğum var. Böyle olunca ciddi bir rekabet oluşuyor. Bunun dışında ben hep büyük bir samimiyetle Galatasaraylı olduğumu itiraf ettim. Sağ olsun Galatasaray Kulübü, Eurocup’ı kazanınca başkan kontenjanından genel kurulda üyesi de oldum.
Bu kadar spor deneyimi ve kültür birikiminden sonra sonuçta ben aynı zamanda bir iş adamıyım. Profesyonel basketbolu bıraktıktan sonra hedefim Galatasaray Başkanlığı olduğu için Fenerbahçe ile çalışmam. Kendisine böyle bir hedef biçmiş ve Fenerbahçe’ye saygı duyan biri olarak Fenerbahçe ile çalışmam mümkün olmaz. Onlar da benim bu hüviyetimi bildikleri için hiçbir zaman böyle bir teklifle gelmezler. Benim için doğru olmaz."