Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, PFDK'ya sevkedilmesi ile ilgili açıklamalarda bulundu ve savunma yapmayacağını açıkladı. Öte yandan Yıldırım, Başakşehir maçında tribünlerde yapılan FETÖ ile Galatasaray'ı bağdaştıran tezahüratların da temsilciler tarafından rapor edilmemesi gerektiğini söyledi.
İŞTE AZİZ YILDIRIM'IN AÇIKLAMASI...
"TFF Hukuk Kurulu 27.08.2016 tarihli yazısıyla; 24.08.2016 günü, NTV'de, yaklaşık 4 saat süren bir televizyon programında yaptığım açıklamalardan bir kaç hususu alıntılamak suretiyle "sportmenliğe aykırı açıklamada bulunduğum" iddiasıyla şahsımı disiplin kuruluna sevk etmiş ve devamla 48 saat içinde yazılı savunma sunabileceğimi tarafıma bildirmiştir.
Fenerbahçe Spor Kulübü; FETÖ/PDY'nin başyapıtı olan 3 Temmuz Şike Kumpası sürecinde büyük mağduriyetlere uğramış olup, adeta hayatına kast edilmiştir. 15 Temmuz tarihinde, bu hain yapının varlığı ve milli kurumları ele geçirme gayesi ile kurmuş oldukları kumpaslar milletimizce de görülmüştür. 3 Temmuz sürecinde, günde yirmi dört saat olmak üzere aylarca bu alçak yapının mensupları, işbirlikçileri adeta kişilik linçi boyutunda programlar yapmış ve bu programlar ile Türkiye'yi sözde şike operasyonuna inandırmaya çalışmıştır. Bu süreç içinde defalarca cevap hakkı kullanma isteklerimiz cevapsız bırakılmış, tek taraflı yanlı yayınlarla kulübümüz ve mensupları linç edilmiştir. Bu hunhar saldırı karşısında tarafsızlıkla, sessiz kalarak suça iştiraki birbirine karıştıran tüm yetkililer ve ilgililer ne ilginçtir ki ilk kez kulübümüz adına haklı haykırışımız karşısında harekete geçmiştir.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Başkanı olarak açık bir kanalda tarafıma sorulan tüm sorulara ve bu bağlamda da TFF'nin işlem ve tasarrufları ile konulara ilişkin olanlara da cevap vermek hak ve yetkisine haiz olduğum düşüncesindeyim. Ancak TFF Hukuk Kurulu tarafından gönderilen disipline sevk yazısından anlaşıldığı kadarıyla TFF'nin tasarruflarının kendi paydaşları tarafından tartışılmasını istemediği ve her tasarrufunun mutlak doğru kabul edilmesini istediği anlaşılmaktadır.
15 Temmuz sonrasında kurumların, FETÖ/PDY mensuplarından temizlenmesi gayesi çerçevesinde TFF'de yönetim kurulu hariç tüm kurullarının başkan ve üyelerinin istifasını istemiştir. Sonradan bu kurullar, TFF tarafından yapılan atamalar neticesinde yeniden oluşturulmuş, ancak bu tasarruftan saatler sonra kurullarda yeniden önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu işlemler yapılırken TFF tarafından, ne kamuoyuna ne de kendi üyesi olan kulüplere hiçbir açıklamada bulunulmamıştır. Daha önce kurullarda görev alıp da yeniden seçilmeyen üyeler, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu için mi görevlendirilmemiştir yoksa başka hususlar mı etkili olmuştur? TFF neden bu konuda kamuoyuna açıklama yapmamaktadır? TFF'nin paydaşı olarak bu hususları bilmemiz en doğal hakkımız değil midir ? TFF, tüm kurulların istifasını isterken neden yönetim kurulu bu işlemden muaf tutulmuştur? Yarın TFF yönetiminden birilerinin FETÖ ile irtibatlı olduğu ortaya çıkarsa sorumlusu kim olacaktır? Bu hususa ilişkin sorularımızın, düşünce ve bilgilerimizin TV vasıtasıyla kamuoyu önünde tartışılması neden TFF tarafından sportmenliğe aykırı bir davranış olarak değerlendirilmektedir? Bu hususun takdiri kamuoyunundur.
Sevke konu olan açıklamalarımızdan bir kısmında ise geçmişe dönük (en azından son 18 yıl) biz dahil tüm kulüplerin araştırılması istemim yer almaktadır. Bu husus tarafımızca değişik vesileler ile zaten kamuoyu ile paylaşılmıştır. Kulüplerimizin mali kayıtlarının geçmişe dönük araştırılması, FETÖ/PDY ile olası para trafiklerinin kamu kurumları tarafından denetlenmesi hususu, FETÖ/PDY ile mücadele bakımından son derece önemlidir. Fenerbahçe Spor Kulübü dahil herkesin araştırılmasına dair talebimiz kimi neden rahatsız etmektedir? Bundan daha doğal ne olabilir? Biz dahil herkesin araştırılması talebimiz neden ve nasıl sportmenliğe aykırı açıklama olarak nitelendirilmektedir?
Sevke konu son husus ise Başakşehir – Fenerbahçe müsabakasından sonra kulübümüzün disipline sevk edilmesi işlemi ile alakalı açıklamamızdır. Bilindiği üzere bu müsabakada taraftarımız FETÖ/PDY aleyhine slogan atmıştır. Söz konusu yayında üzerine basa basa eğer slogan bir başka kulübü hedef almıyorsa bunun temsilci tarafından rapor dahi edilmemesi gerektiğini ancak bir kulüp hedef alınmışsa bu takdirde disiplin işlemi yapılabileceği hususunda açıklamada bulundum. Bu hususun sevk evrakında olmaması hususundaki düşüncelerimi kamuoyu ile paylaştım. Halen aynı düşüncedeyim. Millet olarak, tek yürek halinde FET/PDY'ye karşı oluşan milli bilincin bir tezahürü olan bu şekildeki tezahüratların TFF temsilcileri tarafından rapor dahi edilmemesi, edilmiş ise Hukuk Kurulu tarafından kulüplere gönderilen sevk evrakına dahil edilmemesi gerekmektedir. Aksine uygulama ve tasarrufların kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebebiyet vereceği, TFF'yi gereksiz bir töhmetin altında bırakacağı açıktır.
İfade ve düşünce özgürlüğünün kullanıldığı her bir olayda TFF'nin disiplin hukukunu en ağır şekilde uygulamaya koyması, milyonlarca taraftarı olan kulüplerin değişik düşünce ve fikirlerini kamuoyu ile paylaşmalarının önüne konan bir engeldir. Açıkça Anayasaya aykırı olan bu durumun TFF tarafından ısrarla sürdürülmek istenmesi, TFF'nin ifade ve düşünce özgürlüğünün karşısında olduğu, tek tip düşünce ve ancak bu tek tip düşüncenin kamuoyu ile paylaşımı taraftarı olduğu kanaatini de güçlendirmektedir. TFF de diğer her kurum gibi hatalı tasarruflarda bulunabilir ve bu hatalar paydaşları tarafından kamuoyunda tartışılabilmelidir. TFF tasarrufları hususunda düşüncelerini ifade eden her TFF bağlısının her defasında disipline sevki artık rutin hale gelse de hiçbir şekilde tarafımızca kabul edilebilecek bir husus değildir.
Bu nedenle yapılan hukuka aykırı, düşünce ve ifade hürriyetini sınırlamaya matuf sevk işlemlerine meşruiyet kazandırmamak adına her hangi bir savunma yapmayacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız."
İŞTE AZİZ YILDIRIM'IN AÇIKLAMASI...
"TFF Hukuk Kurulu 27.08.2016 tarihli yazısıyla; 24.08.2016 günü, NTV'de, yaklaşık 4 saat süren bir televizyon programında yaptığım açıklamalardan bir kaç hususu alıntılamak suretiyle "sportmenliğe aykırı açıklamada bulunduğum" iddiasıyla şahsımı disiplin kuruluna sevk etmiş ve devamla 48 saat içinde yazılı savunma sunabileceğimi tarafıma bildirmiştir.
Fenerbahçe Spor Kulübü; FETÖ/PDY'nin başyapıtı olan 3 Temmuz Şike Kumpası sürecinde büyük mağduriyetlere uğramış olup, adeta hayatına kast edilmiştir. 15 Temmuz tarihinde, bu hain yapının varlığı ve milli kurumları ele geçirme gayesi ile kurmuş oldukları kumpaslar milletimizce de görülmüştür. 3 Temmuz sürecinde, günde yirmi dört saat olmak üzere aylarca bu alçak yapının mensupları, işbirlikçileri adeta kişilik linçi boyutunda programlar yapmış ve bu programlar ile Türkiye'yi sözde şike operasyonuna inandırmaya çalışmıştır. Bu süreç içinde defalarca cevap hakkı kullanma isteklerimiz cevapsız bırakılmış, tek taraflı yanlı yayınlarla kulübümüz ve mensupları linç edilmiştir. Bu hunhar saldırı karşısında tarafsızlıkla, sessiz kalarak suça iştiraki birbirine karıştıran tüm yetkililer ve ilgililer ne ilginçtir ki ilk kez kulübümüz adına haklı haykırışımız karşısında harekete geçmiştir.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Başkanı olarak açık bir kanalda tarafıma sorulan tüm sorulara ve bu bağlamda da TFF'nin işlem ve tasarrufları ile konulara ilişkin olanlara da cevap vermek hak ve yetkisine haiz olduğum düşüncesindeyim. Ancak TFF Hukuk Kurulu tarafından gönderilen disipline sevk yazısından anlaşıldığı kadarıyla TFF'nin tasarruflarının kendi paydaşları tarafından tartışılmasını istemediği ve her tasarrufunun mutlak doğru kabul edilmesini istediği anlaşılmaktadır.
15 Temmuz sonrasında kurumların, FETÖ/PDY mensuplarından temizlenmesi gayesi çerçevesinde TFF'de yönetim kurulu hariç tüm kurullarının başkan ve üyelerinin istifasını istemiştir. Sonradan bu kurullar, TFF tarafından yapılan atamalar neticesinde yeniden oluşturulmuş, ancak bu tasarruftan saatler sonra kurullarda yeniden önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu işlemler yapılırken TFF tarafından, ne kamuoyuna ne de kendi üyesi olan kulüplere hiçbir açıklamada bulunulmamıştır. Daha önce kurullarda görev alıp da yeniden seçilmeyen üyeler, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu için mi görevlendirilmemiştir yoksa başka hususlar mı etkili olmuştur? TFF neden bu konuda kamuoyuna açıklama yapmamaktadır? TFF'nin paydaşı olarak bu hususları bilmemiz en doğal hakkımız değil midir ? TFF, tüm kurulların istifasını isterken neden yönetim kurulu bu işlemden muaf tutulmuştur? Yarın TFF yönetiminden birilerinin FETÖ ile irtibatlı olduğu ortaya çıkarsa sorumlusu kim olacaktır? Bu hususa ilişkin sorularımızın, düşünce ve bilgilerimizin TV vasıtasıyla kamuoyu önünde tartışılması neden TFF tarafından sportmenliğe aykırı bir davranış olarak değerlendirilmektedir? Bu hususun takdiri kamuoyunundur.
Sevke konu olan açıklamalarımızdan bir kısmında ise geçmişe dönük (en azından son 18 yıl) biz dahil tüm kulüplerin araştırılması istemim yer almaktadır. Bu husus tarafımızca değişik vesileler ile zaten kamuoyu ile paylaşılmıştır. Kulüplerimizin mali kayıtlarının geçmişe dönük araştırılması, FETÖ/PDY ile olası para trafiklerinin kamu kurumları tarafından denetlenmesi hususu, FETÖ/PDY ile mücadele bakımından son derece önemlidir. Fenerbahçe Spor Kulübü dahil herkesin araştırılmasına dair talebimiz kimi neden rahatsız etmektedir? Bundan daha doğal ne olabilir? Biz dahil herkesin araştırılması talebimiz neden ve nasıl sportmenliğe aykırı açıklama olarak nitelendirilmektedir?
Sevke konu son husus ise Başakşehir – Fenerbahçe müsabakasından sonra kulübümüzün disipline sevk edilmesi işlemi ile alakalı açıklamamızdır. Bilindiği üzere bu müsabakada taraftarımız FETÖ/PDY aleyhine slogan atmıştır. Söz konusu yayında üzerine basa basa eğer slogan bir başka kulübü hedef almıyorsa bunun temsilci tarafından rapor dahi edilmemesi gerektiğini ancak bir kulüp hedef alınmışsa bu takdirde disiplin işlemi yapılabileceği hususunda açıklamada bulundum. Bu hususun sevk evrakında olmaması hususundaki düşüncelerimi kamuoyu ile paylaştım. Halen aynı düşüncedeyim. Millet olarak, tek yürek halinde FET/PDY'ye karşı oluşan milli bilincin bir tezahürü olan bu şekildeki tezahüratların TFF temsilcileri tarafından rapor dahi edilmemesi, edilmiş ise Hukuk Kurulu tarafından kulüplere gönderilen sevk evrakına dahil edilmemesi gerekmektedir. Aksine uygulama ve tasarrufların kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebebiyet vereceği, TFF'yi gereksiz bir töhmetin altında bırakacağı açıktır.
İfade ve düşünce özgürlüğünün kullanıldığı her bir olayda TFF'nin disiplin hukukunu en ağır şekilde uygulamaya koyması, milyonlarca taraftarı olan kulüplerin değişik düşünce ve fikirlerini kamuoyu ile paylaşmalarının önüne konan bir engeldir. Açıkça Anayasaya aykırı olan bu durumun TFF tarafından ısrarla sürdürülmek istenmesi, TFF'nin ifade ve düşünce özgürlüğünün karşısında olduğu, tek tip düşünce ve ancak bu tek tip düşüncenin kamuoyu ile paylaşımı taraftarı olduğu kanaatini de güçlendirmektedir. TFF de diğer her kurum gibi hatalı tasarruflarda bulunabilir ve bu hatalar paydaşları tarafından kamuoyunda tartışılabilmelidir. TFF tasarrufları hususunda düşüncelerini ifade eden her TFF bağlısının her defasında disipline sevki artık rutin hale gelse de hiçbir şekilde tarafımızca kabul edilebilecek bir husus değildir.
Bu nedenle yapılan hukuka aykırı, düşünce ve ifade hürriyetini sınırlamaya matuf sevk işlemlerine meşruiyet kazandırmamak adına her hangi bir savunma yapmayacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız."