TFF'ye Karşı Tek Tabanca!
34 yıldır aynı kulüpte antrenör-futbolcu olarak içine dahil olduğu Altınırmak camiasının efsane ismi Hilmi Bayer ile yazarlarımızdan Alper Kaya keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.

34 yıldır aynı kulüpte antrenör-futbolcu olarak içine dahil olduğu Altınırmak camiasının efsane ismi Hilmi Bayer ile yazarlarımızdan Alper Kaya keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sağlıkla ilgili mücadelemiz 2006 yılında başladı. "Niçin 2006? Daha önce sağlık sorunları yaşamadınız mı?" diye bir soru sorabilirsiniz. Kendimizi sahalarda bulduğumuz günden bu yana bu sorunları hep yaşadık. Onlarca kez sporcularımız sahalarda sakatlıklar geçirdi. Özellikle kötü saha koşullarından oluşan travma türü sakatlıklar. Kol, ayak kırığı başta olmak üzere 2 kez oyuncularımız beyin travması geçirdi. Ve bu sakatlıklar olduğunda sporcularımıza ilk yardımı yapacak sağlıkçı bulunmadığı halde, hastaneye sahada bulabildiğimiz herhangi bir araçla götürmek zorunda kaldık. Daha ilginç olanı sakatlık esnasında 2 defa antrenör olarak sporcumu hastaneye ben götürmek zorunda kaldım! Bir defasında sakatlanan sporcumu hastaneye götürdüğümde, 2 oyuncum daha sakatlık geçirmiş ve takım sahada 8 kişi kalmıştı. Benzer komik olayları burada anlatacak kadar zamanımız olmayabilir...
Sağlık konusundaki ilk tepkimizi anlatmak istiyorum.
2006 Yılında Yıldızlar Ligi'nin 2.haftasında maçı oynayacağımız Bornova Doğanlar sahasına gittik. Hava şartlarından dolayı saha çok kötü durumdaydı. Biz maç için ısınma yaparken sahada oynanan diğer maçı izliyordum. Bir ara sakatlanıp yere düşen, kıvranan ve ilk müdahalesi yapılamayan bir çocuk gördüm. Hakem çocukla ilgilenmeye çalışıyordu. İşte o an ben kararımı verdim. Bu sakatlıkların ne kadar ihmal edildiğini net olarak gördüm. Bizim maç başlamadan önce de hakeme sağlıkçı olmadığını oyuncularımı riske etmek istemediğimi, sağlıkçı olmadan maça çıkmayacağımı beyan ettim. Ve maça çıkmadık. Bunu üzerine 1 ay hak mahrumiyeti ve hükmen yenilgi cezasına çarptırıldık.
Ertesi hafta aynı sahada yine sağlıkçı yoktu. Biz aynı tavrımızı sergiledik. Sahaya çıkan yönetici 1 ay ceza aldı. Takımımız ligden ihraç edildi!
2 hafta sonra U-19 takımımızın maçına da sağlıkçı gelmedi. O gün sağlıkçının gelmemesinin nedenini de saha görevlisinden öğrendik: Ev taşımaya gitmişti! Biz maça çıkmadık yine hükmen yenik sayıldık.
2009 yılında sahada beyin travması geçiren ve sahada sağlıkçı olduğu halde tribünden inen bir doktor tarafından ilk müdahalesi yapılan, 3 saat sonra hayata döndürülebilen bir oyuncumuzun geçirdiği bir sakatlıktan sonra kesin olarak sağlık boykotu kararı aldık. Maçın 54. dakikasında dili boğazına kaçan sporcumuz yerde ölümle pençeleşirken sahadaki tüm oyuncular şok geçirmişti. Ambulansla sporcumuzu hastaneye götürmek istediğimde hakemin''Takımı sahada yalnız bırakamazsın yoksa hükmen yenik sayılırsın'' demesi üzerine takımı sahadan çektik. Sahada 16 yaşında bir genç ölümle pençeleşirken hakemim maçı devam ettirmek istemesi bizi çileden çıkarmıştı. Hakemle bu konuyu konuştuğumda kendilerine böyle talimat verildiğini maçları yarıda bırakmaması gerektiğini söyledi.
01 Ocak 2012 tarihinde U-19 maçımıza da sağlıkçı gelmedi. Biz aldığımız kararı uyguladık ve sahaya çıkmadık. 2 hafta sonraki maçımıza da sağlıkçı gelmeyince aynı tavrı gösterdik ve takımımız küme düşürüldü. Ben ve yönetici arkadaşımız 3'er ay hak mahrumiyeti aldı. Kulübümüz de 400 TL para cezasına çarptırıldı.
2011-2012 Sezonu'nda U-14 Ligi İzmir final maçımızda şampiyonluk kupasını alamayarak olayı protesto ettik. ASKF'den bazı yöneticiler bunun saygısızlık olduğunu ifade ederek tepkilerini gösteriler.
17 Mart 2012 tarihinde U-16 lig maçımızda pankartlarla TFF 'nin sporcu sağlığı konusundaki politikasını protesto ettik.
Son olarak 2012 Mart ayında U-15 Türkiye Finallerinde Muğla da oynadığımız maçta bir oyuncumuzun kolu kırıldı. Hastaneye kaldırıldı ve ameliyata alındı. Muğla'daki maçta gereken sağlık önlemi vardı her hangi bir sorun yaşanmadı... Sporcumuz 5 gün hastanede kaldı. Buna rağmen İzmir TFF ve ASKF'den hiçbir yetkilinin sporcuyu arayıp geçmiş olsun dileğinde bulunmaması bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi!
Şu anda tavrımız devam ediyor.Sonuna kadar da devam edecek.Maçlarımıza düzenli olarak gidiyoruz.Sağlıkçı gelmediği anda çıkmıyoruz.
"BİZ BOYKOT YAPARKEN SEVİNEN RAKİPLERİMİZ VARDI..."
- Bu mücadeleyi verirken federasyon tarafından bilinçli olarak engellenmeye çalışıldığınızı düşündünüz mü? Başınıza bu tarz şeyler geldi mi?
Bu mücadeleyi verirken TFF tarafından bilinçli olarak engellendiğimizi kesinlikle düşünmüyorüz..İzmirde görev alan tüm arkadaşlarımızı çok iyi tanıyoruz.Hepsi çok iyi niyetli.Davamızda kesinlikle haklı olduğumuzu yönetmenliği uyguladıklarını ve yönetmenlikleri değiştirme güçlerinin olmadığını ifade ediyorlar.
Başımıza gelen komik bir olayı bu vesileyle aktarmak istiyorum: 17 Mart 2012 de oynadığımız U-16 maçı öncesi pankartlarla TFF'yi protesto ettik. HaberTürk'ten bir gazeteci arkadaşımız gerekli fotoğrafları çekti. Ben cezalı olduğum için tribünden maçı izliyordum. Bir ara seyircinin birisi birilerini telefonla aramaya başladı, olayı anlattı.Devre arasında rakip takımın bir yöneticisi sahaya girerek saha komiseriyle birlikte tribündeki pankartları fotoğrafını çekerken birilerine telefonla gereken bilgiyi verdiklerini gördük. Ardından maçın hakemi soyunma odasına gelerek pankartı indirmemiz gerektiğini bu konuda talimat aldıklarını söylediler. Biz de pankartı indirdik. Bu olayın komik yanı rakip takımın yöneticinsin bize karşı aldığı tavır oldu.
Bu arada boykot yaptığımız anlarda takımlarımız gruplarında hep zirvedeydi. Maçlara çıkmadığımız zamanlarda bu duruma sevinen takımlar oldu. Bu bizleri çok üzdü...
Ekol yaratmak için sistem gerekiyor, uzun vadeli bir çalışma... Günlük başarı peşinde koşan insanların tekelindeki sporumuzun kurtuluşu sistemin tamamen değişmesine bağlıdır. Milyonlarca sporcu potansiyeline sahip ülkemizde bilimsel temellere dayalı, demokratik bir spor yapısı kurulmadığı sürece ekol yaratamayız. Sadece 2-3 yıllığına göreve gelip ''ekol yaratacağız'' diyen yöneticilerin yalanlarını dinlemekle yetineceğiz.
Yaşanan süreç''Endüstriyel Futbol''sürecidir. Bu süreçte her şeyi görebiliriz ama futbolda bir Türk ekolu asla. ''Ekol'' bakkalda satılan bir meta değildir. Sosyo-ekonomik hatta siyasal bir olgudur.
- Hocam ben bu yoğun temponuzda bana vakit ayırabildiğiniz için çok teşekkür ederek son olarak, sizin eklemek istediğiniz şeyler var mıdır diye sormak istiyorum?