Geri
İleri  

Dolar artacak mı, yükselir mi, düşer mi? 2024

Dolar düşer mi, artacak mı, yükselir mi? sorusu son günlerin en çok konuşulan konusu olurken, uzmanlar tabiri caizse bas bas bağırıyor. Aslında uzmanlara gerek yok 'look at the tabela' misali zaten dolar fiyatlamaları kendini gösteriyor. Hem bankaların uygulamaların 'açılan aralar', hem Kapalıçarşı'da olanlar gündemden düşmüyor, gözleri dolardan ayırmıyor. Peki, dolar ne olur? İşte 2024-2025 seçim sonrası dolar tahmini

Dolar artacak mı, yükselir mi, düşer mi? 2024
Herkesin akl�nda tek bir soru var: Bankalar�n son d�nemdeki dolar/TL tahminleri dikkat �ekiyor. ��te�2024-2025 se�im sonras� dolar tahmini
DOLAR Y�KSEL�R M�,�D��ER M�?


OVP'de T�rkiye'nin �n�m�zdeki �� y�l i�in temel makroekonomik g�sterge tahminleri �u �ekilde s�ralan�yor:

OVP'de 2024 b�y�me tahmini y�zde 4, 2025 i�in y�zde 4,5 ve 2026 i�in y�zde 5. 2023 i�in b�y�me tahmini ise y�zde 4,4'e �ekildi. B�y�mede tahminlerin y�zde 5'ten d���k olmas�n�n nedeni 6 �ubat depremlerine ba�land�.

2024 i�in enflasyon tahmini y�zde 33, 2025 i�in y�zde 15,2; 2026 i�inse y�zde 8,5 oldu. 2023 enflasyon tahmini y�zde 65.

��sizlik oran�n�n 2024'te y�zde 10,3'e, 2025'te y�zde 9,9'a, 2026'da y�zde 9,3'e gerilemesi bekleniyor. Y�ll�k ortalama 909 bin ve toplamda 2,7 milyon ki�ilik art�� ama�lan�yor.

Ki�i ba��na gelirin 2024'te 12 bin 875, 2025'te 13 bin 717, 2026'da 14 bin 855 dolar olmas� bekleniyor.

D�nem sonunda cari i�lemler a����n�n milli gelire oran�n�n d�nem sonunda y�zde 4'ten y�zde 2'ye gerilemesi bekleniyor.

Cari a��k 2024'te 2,6 trilyon lira; 2025'te 1,8 trilyon lira; 2026'da 1,8 trilyon lira olacak.

Bunlara ek olarak OVP'de Dolar/TL i�in 2024 tahmini 36,8; 2025 tahmini 43,9; 2026 i�in 47,8 olarak a��kland�.


--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
Merkez Bankas� Faiz Artt�r�rsa Ne Olur?

Yeni y�netimin ekonomi politikalar�n� 'normalle�tirmesi', 22 Haziran'daki toplant�da Merkez Bankas�'n�n faiz art�rmas� bekleniyor.

Uzmanlar ve uluslararas� kurulu�lar, faiz art�r�m�n�n �nemli oldu�unu vurgularken, y�zde 20-40 aras�nda rakamlar dillendiriliyor. Mevcut oransa y�zde 8,5.

Twitter'da ekonomiyle ilgili payla��mlar�yla bilinen 'be�y�zyedi', faiz oran�ndaki farkl� art��lara g�re kredi kart� ve KMH faizlerinin ne kadar y�kselece�ine dair hesab�n� payla�t�.

Kredi kart� ve KMH faizi �u an ayl�k y�zde 1,36 seviyesinde. Merkez Bankas�'n�n piyasada beklendi�i gibi politika faizini y�zde 20'ye �ekmesi durumunda oran ayl�k y�zde 2,36'ya y�kselecek.



Reuters ajans�ndaki habere g�re JP Morgan, y�zde 8,5 seviyesindeki politika faizinin ilk Para Politikas� Kurulu (PPK) toplant�s�nda y�zde 25'e y�kseltilece�i tahmininde bulundu.



JP Morgan politika notunun yazar� Nicolaie Alexandru-Chidesciuc,�"Y�l sonu politika faizi beklentimizi y�zde 30'da sabit tutuyoruz"�ifadelerini kulland�.

Faizin bu orandan daha y�ksek olma ihtimalini de g�z �n�nde bulunduran JP Morgan, 2023'�n ikinci yar�s�nda kredi ko�ullar�n�n s�k�la�mas�yla birlikte T�rkiye ekonomisinin resesyona girece�i tahmininde bulundu.

Resesyon ya da durgunluk, bir �lkenin Gayri Safi Yurti�i Has�las�'n�n (GSY�H) arka arkaya iki �eyrek boyunca azalmas� durumuna verilen isim.

Merkez Bankas�'n�n belirledi�i politika faizi, ba�ta ev kredisi faizleri olmak �zere, kredi kartlar�, banka kredileri ve otomobil kredileri gibi bor�lar� etkiliyor.

Bor� verenler, faiz oranlar�n�n y�kselmesini bekliyorlarsa oranlar�n� daha da y�kseltmeye karar verebilir.

Zaten faiz, merkez bankalar�n�n kulland��� bir ara� olarak, y�ksek enflasyonla bu �ekilde m�cadele ediyor.

Faiz oranlar� y�kseldik�e bor�lanma daha pahal� hale geliyor ve bu da enflasyonu kontrol etmeye yard�mc� oluyor. ��nk� insanlar� daha az bor� almaya, daha az harcamaya ve daha �ok tasarruf etmeye te�vik ediyor.

Ancak, TCMB ekonomiyi �ok fazla yava�latmak istemedi�i i�in bu zor bir dengeleme m�dahalesi.

TCMB uzunca bir s�redir d���k faiz, y�ksek enflasyon politikas� izliyor.�Politika faizi y�zde 8,5 olmas�na ra�men bankalardaki kredi ve mevduat faizleri bunun �� kat� seviyesini bulabiliyor.

Hazine ve Maliye Bakan� Mehmet �im�ek g�revi Nureddin Nebati'den devral�rken,�"H�k�metimizin temel hedefi, toplumsal refah� art�rmakt�r. Bu hedefe ula�mada �effafl�k, tutarl�l�k, �ng�r�lebilirlik ve uluslararas� normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacakt�r. T�rkiye'nin rasyonel bir zemine d�nme d���nda bir se�ene�i kalmam��t�r. Kurala dayal�, �ng�r�lebilir bir T�rkiye ekonomisi �zlenen bir refaha ula�mada anahtar olacakt�r"�demi�ti.

�im�ek, "orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara d���r�lmesini" �ncelikleri aras�nda s�ralam��t�.

MERKEZ BANKASI FA�Z KARARI TAR�HLERݠ2024-2025�

Para Politikas� Kurulu Toplant� Karar�

Para Politikas� Kurulu Toplant� �zeti

Enflasyon Raporu

Finansal �stikrar Raporu

19 Ocak 202326 Ocak 202326 Ocak 2023
23 �ubat 20232 Mart 2023
23 Mart 202330 Mart 2023
27 Nisan 20233 May�s 20234 May�s 202318 May�s 2023
25 May�s 20231 Haziran 2023
22 Haziran 20233 Temmuz 2023
20 Temmuz 202327 Temmuz 202327 Temmuz 2023
24 A�ustos 202331 A�ustos 2023
21 Eyl�l 202328 Eyl�l 2023
26 Ekim 20232 Kas�m 20232 Kas�m 202316 Kas�m 2023
23 Kas�m 202330 Kas�m 2023
21 Aral�k 202328 Aral�k 2023
25 Ocak 20241 �ubat 20248 �ubat 2024
22 �ubat 202429 �ubat 2024
21 Mart 202428 Mart 2024


Ekonomist Mahfi E�ilmez'in kendi sitesinde�'Se�ime giderken sorular ve yan�tlar'�ba�l���yla yay�nlanan yaz�s� ��yle:

Asl�da sorunun do�ru �ekli se�imden sonra T�rk Liras� daha da de�er kaybeder mi �eklinde olmal�d�r. D�viz kurlar� se�ime yakla��l�rken y�kselmeye ba�lam�� g�r�n�yor. Bunu normal kar��lamak gerekir. ��nk� insanlar belirsizli�i sevmezler, tedirgin olurlar. Tedirginlik d�vize ve alt�na talebi art�r�r, dolay�s�yla d�viz kuru ve alt�n fiyat� y�kselir. Se�imden sonra T�rk Liras�n�n yabanc� paralara kar�� de�er kaybedip kaybetmeyece�i sorusunun yan�t� b�y�k �l��de se�imi kimin kazanaca�� ne neler yapaca��yla ilgilidir. T�rkiye'de mevcut iktidar bir�ok alanda ve o arada ekonomide inand�r�c�l���n� yitirmi� oldu�u i�in se�imi kazan�rsa uygulad��� yanl�� ekonomi politikas�ndan vazge�ip do�ru politikalara d�nece�ini a��klasa bile uzun s�re inand�r�c�l�k sorunu ya�ayabilir. Muhalefetin bu konuda bir �st�nl��� olmakla birlikte se�imi kazan�rsa, yapaca�� atamalar, yap�sal reformlar konusunda giri�ece�i eylemler inand�r�c�l���n� belirleyecektir. Dolay�s�yla bu sorunun yan�t� se�imden sonra neler yap�laca��yla ba�lant�l�d�r.

Se�im sonras� ekonomi politikas� de�i�ir mi, de�i�irse ne y�nde de�i�ir?

Se�im sonras� ekonomi politikas�n�n de�i�ip de�i�meyece�i sorusu se�imi hangi ittifak�n ve �nemlisi Cumhurba�kan� aday�n�n kazanaca��na g�re yan�tlanmas� gereken bir soru. Dolay�s�yla ilk yan�tlanmas� gereken soru �udur: Se�imi kim kazan�r? Burada bir tahmin yapmaktansa (onu siyaset bilimcilere ve anket firmalar�na b�rakal�m) soruyu iki olas�l�k i�in de yan�tlayal�m. Se�imi mevcut iktidar ve Cumhurba�kan� kazan�rsa mevcut politika devam eder. Daha do�rusu mevcut politikas�zl�k devam eder, ��nk� bug�nk� durumda ortada herhangi bir politika bulunmuyor. Ekonomi modelimiz de olmayan ekonomi politikas�ndan esinlenerek 'kervan yolda dizilir' modeline dayan�yor. Se�imi muhalefet kazan�rsa, bug�ne kadar yapt�klar� a��klamalara, haz�rlad�klar� ortak mutabakat metnine bakarak yeni bir ekonomi politikas�n�n devreye girmesini bekleyebiliriz. Yeni bir ekonomi politikas� e�er ekonomiyle ilgili olanlar�n yan� s�ra hukuk reformu, e�itim reformu, siyasal partiler reformu, tar�m reformu gibi yap�sal reformlara dayanarak yola ��karsa ba�ar�l� olur. Bunlar� k�sa s�rede y�r�rl��e sokamazlarsa ba�ar�l� olamaz.��

Faiz art�r�l�rsa kriz ��kar m�?

Her �eyden �nce �unu net bir �ekilde ortaya koyal�m: T�rkiye bug�n zaten bir krizin i�inde. Ama insanlar 2001 krizinde oldu�u gibi i�siz kalmad�klar� ve d���k faiz nedeniyle y�ksek k�rlar sa�layan �irketlerin �al��anlar�na yapt�klar� �cret art��lar� nedeniyle krizin fark�nda de�iller. T�rkiye, bir �e�it 'ertelenmi� kriz' ya��yor. 'Gelecekte daha pahal� olacak' endi�esiyle �ne �ekilmi� t�ketim, ekonomiyi canl� tutarak ya�anan krizin fark edilmesini engelliyor. Krizin ger�ekten fark�na var�lmas� se�imden sonra olacak. Bug�n mevduata verilen faizler, enflasyonun 30 puan alt�nda. �te yandan kredi faizleri de enflasyonun 15 – 20 puan alt�nda. Ne var ki bankalar kredi kulland�rmak istemiyorlar. ��nk� biliyorlar ki faiz artarsa d���k faizle kulland�rd�klar� krediler sorun olacak.

Faiz, do�ru yakla��mla art�r�l�rsa kriz ��kmaz. Buna kar��l�k tek ba��na faiz art�r�m� sorunlar� ��zemez sadece at�lacak di�er ad�mlar i�in zaman kazand�r�r. O nedenle faiz art�r�m�yla birlikte yap�sal reform hareketinin ba�lat�lmas� �art. Faizi �yle tek hamlede enflasyon d�zeyine y�kseltmek kriz ��karabilir. ��nk� d���k faize ba�lanm�� bir�ok i�lem, kurulu� ve karar var ortada. Faizleri yava� yava� art�rmak ve enflasyon d���r�lene kadar art�rmaya devam edilece�ini vurgulamak en do�ru yakla��m olur. Ku�kusuz bunlar� tam anlam�yla ba��ms�z k�l�nm�� bir Merkez Bankas� ve yeni bir kadroyla yapmak gerekir. Bu t�r kararlar� al�p uygularken ki�ilerin ve kurumlar�n itibar sorunu olmamal�d�r.���

Do�ru politikalar uygulan�rsa d��ar�dan kaynak gelir mi?

E�er do�ru ekonomi politikalar uygulamaya sokulur ve bunlar sosyal ve siyasal yap�sal reformlarla desteklenirse d�� kaynak gelir. ��nk� yabanc� yat�r�mc� a��s�ndan bilinirlik ve istikrar en �nemli fakt�rlerdir. T�rkiye'nin bug�nk� g�r�n�m�, yabanc� yat�r�mc� a��s�ndan, istikrars�z bir �lke g�r�n�m�d�r. �lke risk primini g�steren CDS priminin d�nyan�n en riskli �lkeleriyle ayn� kategoride olmas� d��ar�dan bak�ld���nda �lkenin nas�l g�r�nd���n�n g�stergesidir. �o�u kez hukukun �st�nl��� ve demokrasi eksikli�inden s�z edildi�inde "�in'de hukukun �st�nl��� de demokrasi de yok ama d�nyan�n yabanc� yat�r�m�n� �ekebiliyor" diye itiraz edenler olur. Tekrar s�yleyeyim: Yabanc� yat�r�mc� bilinirlik ve istikrar ister. �in'de hukukun �st�nl��� ve demokrasi hi�bir zaman olmad�. Yabanc� yat�r�mc� i�in bu bilinen ve istikrar olarak kabul edilen bir durum. Bug�n �in, demokrasiye ge�ip hukukun �st�nl��� i�in ad�mlar atsa bilinirlik ve istikrar ortadan kalkaca�� i�in yabanc� yat�r�mlar muhtemelen d��er. T�rkiye ise bu iki meselede y�llard�r bat� d�nyas�n� �rnek alarak ilerlemeye �al���rken birden bunlardan vazge�ince bilinirli�ini ve istikrar�n� kaybetti. Bunlar� yeniden yerine oturtmak o kadar kolay de�il. Ama bu yolda ad�mlar at�lmaya ba�lan�rsa, �zellikle Avrupa Birli�iyle ili�kiler yeniden canland�r�l�r, ekonomiyle ilgili oldu�u kadar sosyal ve siyasal alanlarda da reformlar h�zla ba�lat�l�rsa d��ar�dan kaynak giri�i ba�lar.��

IMF ile program yap�p para almak m�mk�n m�d�r?

T�rkiye, IMF'nin �yesidir ve IMF, kendisinden destek isteyen �ye �lkeleri reddetmez, �zerinde kar��l�kl� olarak anla��lm�� bir program i�in destek verir. IMF'den al�nacak destek, piyasadan al�nabilecek bor�tan daha y�ksek miktarda ve daha ucuza mal olaca�� i�in �nemlidir. IMF ile yap�lacak bir program yat�r�m yapmak ya da bor� vermek isteyip de riskten �ekinen yabanc�lar i�in bir �e�it garanti g�revi g�rece�i i�in �lkeye kaynak giri�ini art�r�r. Ne var ki bu noktada siyaset�ilerin halkta yaratt��� IMF imaj�n�n k�t�l���, bu yola gidilmesini zorla�t�ran bir meseledir. Siyaset�iler, pop�lizme saparak bozduklar� ekonomiyi d�zeltmek i�in gelen IMF'ye ge�mi�in faturas�n� ve kendi g�nahlar�n� y�klerler, halk� da buna inand�rmay� ba�ar�rlar. B�ylece insanlar IMF'nin gelip durduk yerde kendilerine ac� ila� i�irdi�ini, kemer s�kt�rd���n� d���n�r ve IMF'yi lanetlerler. ��ler biraz d�zelince siyaset�iler IMF'yi g�nderir ve d�zelen ekonomiyi kendileri d�zeltmi� gibi takdim ederler. Bu, bize benzeyen �lkelerde hi� �a�mayan bir ger�ektir. O nedenle IMF ile program yapmak bir zafiyet olarak g�r�l�r. Oysa as�l �zerinde durulmas� gereken konu �lkeyi IMF'ye g�t�rmek de�il �lkeyi IMF'den destek isteme a�amas�na kimin hangi yanl��larla getirdi�i meselesinin ortaya ��kar�lmas�d�r.



Herkesin aklında tek bir soru var: Bankaların son dönemdeki dolar/TL tahminleri dikkat çekiyor. İşte 2024-2025 seçim sonrası dolar tahmini

DOLAR YÜKSELİR Mİ, DÜŞER Mİ?

OVP'de Türkiye'nin önümüzdeki üç yıl için temel makroekonomik gösterge tahminleri şu şekilde sıralanıyor:

OVP'de 2024 büyüme tahmini yüzde 4, 2025 için yüzde 4,5 ve 2026 için yüzde 5. 2023 için büyüme tahmini ise yüzde 4,4'e çekildi. Büyümede tahminlerin yüzde 5'ten düşük olmasının nedeni 6 Şubat depremlerine bağlandı.

2024 için enflasyon tahmini yüzde 33, 2025 için yüzde 15,2; 2026 içinse yüzde 8,5 oldu. 2023 enflasyon tahmini yüzde 65.

İşsizlik oranının 2024'te yüzde 10,3'e, 2025'te yüzde 9,9'a, 2026'da yüzde 9,3'e gerilemesi bekleniyor. Yıllık ortalama 909 bin ve toplamda 2,7 milyon kişilik artış amaçlanıyor.

Kişi başına gelirin 2024'te 12 bin 875, 2025'te 13 bin 717, 2026'da 14 bin 855 dolar olması bekleniyor.

Dönem sonunda cari işlemler açığının milli gelire oranının dönem sonunda yüzde 4'ten yüzde 2'ye gerilemesi bekleniyor.

Cari açık 2024'te 2,6 trilyon lira; 2025'te 1,8 trilyon lira; 2026'da 1,8 trilyon lira olacak.

Bunlara ek olarak OVP'de Dolar/TL için 2024 tahmini 36,8; 2025 tahmini 43,9; 2026 için 47,8 olarak açıklandı.

Merkez Bankası Faiz Arttırırsa Ne Olur?

Yeni yönetimin ekonomi politikalarını 'normalleştirmesi', 22 Haziran'daki toplantıda Merkez Bankası'nın faiz artırması bekleniyor.

Uzmanlar ve uluslararası kuruluşlar, faiz artırımının önemli olduğunu vurgularken, yüzde 20-40 arasında rakamlar dillendiriliyor. Mevcut oransa yüzde 8,5.

Twitter'da ekonomiyle ilgili paylaşımlarıyla bilinen 'beşyüzyedi', faiz oranındaki farklı artışlara göre kredi kartı ve KMH faizlerinin ne kadar yükseleceğine dair hesabını paylaştı.

Kredi kartı ve KMH faizi şu an aylık yüzde 1,36 seviyesinde. Merkez Bankası'nın piyasada beklendiği gibi politika faizini yüzde 20'ye çekmesi durumunda oran aylık yüzde 2,36'ya yükselecek.

Reuters ajansındaki habere göre JP Morgan, yüzde 8,5 seviyesindeki politika faizinin ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 25'e yükseltileceği tahmininde bulundu.

 

JP Morgan politika notunun yazarı Nicolaie Alexandru-Chidesciuc, "Yıl sonu politika faizi beklentimizi yüzde 30'da sabit tutuyoruz" ifadelerini kullandı.

Faizin bu orandan daha yüksek olma ihtimalini de göz önünde bulunduran JP Morgan, 2023'ün ikinci yarısında kredi koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği tahmininde bulundu.

Resesyon ya da durgunluk, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYİH) arka arkaya iki çeyrek boyunca azalması durumuna verilen isim.

Merkez Bankası'nın belirlediği politika faizi, başta ev kredisi faizleri olmak üzere, kredi kartları, banka kredileri ve otomobil kredileri gibi borçları etkiliyor.

Borç verenler, faiz oranlarının yükselmesini bekliyorlarsa oranlarını daha da yükseltmeye karar verebilir.

Zaten faiz, merkez bankalarının kullandığı bir araç olarak, yüksek enflasyonla bu şekilde mücadele ediyor.

Faiz oranları yükseldikçe borçlanma daha pahalı hale geliyor ve bu da enflasyonu kontrol etmeye yardımcı oluyor. Çünkü insanları daha az borç almaya, daha az harcamaya ve daha çok tasarruf etmeye teşvik ediyor.

Ancak, TCMB ekonomiyi çok fazla yavaşlatmak istemediği için bu zor bir dengeleme müdahalesi.

TCMB uzunca bir süredir düşük faiz, yüksek enflasyon politikası izliyor. Politika faizi yüzde 8,5 olmasına rağmen bankalardaki kredi ve mevduat faizleri bunun üç katı seviyesini bulabiliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevi Nureddin Nebati'den devralırken, "Hükümetimizin temel hedefi, toplumsal refahı artırmaktır. Bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen bir refaha ulaşmada anahtar olacaktır" demişti.

Şimşek, "orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesini" öncelikleri arasında sıralamıştı.

MERKEZ BANKASI FAİZ KARARI TARİHLERİ 2024-2025 

Para Politikası Kurulu Toplantı Kararı Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti Enflasyon Raporu Finansal İstikrar Raporu 19 Ocak 2023 26 Ocak 2023 26 Ocak 2023   23 Şubat 2023 2 Mart 2023     23 Mart 2023 30 Mart 2023     27 Nisan 2023 3 Mayıs 2023 4 Mayıs 2023 18 Mayıs 2023 25 Mayıs 2023 1 Haziran 2023     22 Haziran 2023 3 Temmuz 2023     20 Temmuz 2023 27 Temmuz 2023 27 Temmuz 2023   24 Ağustos 2023 31 Ağustos 2023     21 Eylül 2023 28 Eylül 2023     26 Ekim 2023 2 Kasım 2023 2 Kasım 2023 16 Kasım 2023 23 Kasım 2023 30 Kasım 2023     21 Aralık 2023 28 Aralık 2023     25 Ocak 2024 1 Şubat 2024 8 Şubat 2024   22 Şubat 2024 29 Şubat 2024     21 Mart 2024 28 Mart 2024    

 

Ekonomist Mahfi Eğilmez'in kendi sitesinde 'Seçime giderken sorular ve yanıtlar' başlığıyla yayınlanan yazısı şöyle:

Aslıda sorunun doğru şekli seçimden sonra Türk Lirası daha da değer kaybeder mi şeklinde olmalıdır. Döviz kurları seçime yaklaşılırken yükselmeye başlamış görünüyor. Bunu normal karşılamak gerekir. Çünkü insanlar belirsizliği sevmezler, tedirgin olurlar. Tedirginlik dövize ve altına talebi artırır, dolayısıyla döviz kuru ve altın fiyatı yükselir. Seçimden sonra Türk Lirasının yabancı paralara karşı değer kaybedip kaybetmeyeceği sorusunun yanıtı büyük ölçüde seçimi kimin kazanacağı ne neler yapacağıyla ilgilidir. Türkiye'de mevcut iktidar birçok alanda ve o arada ekonomide inandırıcılığını yitirmiş olduğu için seçimi kazanırsa uyguladığı yanlış ekonomi politikasından vazgeçip doğru politikalara döneceğini açıklasa bile uzun süre inandırıcılık sorunu yaşayabilir. Muhalefetin bu konuda bir üstünlüğü olmakla birlikte seçimi kazanırsa, yapacağı atamalar, yapısal reformlar konusunda girişeceği eylemler inandırıcılığını belirleyecektir. Dolayısıyla bu sorunun yanıtı seçimden sonra neler yapılacağıyla bağlantılıdır.

Seçim sonrası ekonomi politikası değişir mi, değişirse ne yönde değişir?

Seçim sonrası ekonomi politikasının değişip değişmeyeceği sorusu seçimi hangi ittifakın ve önemlisi Cumhurbaşkanı adayının kazanacağına göre yanıtlanması gereken bir soru. Dolayısıyla ilk yanıtlanması gereken soru şudur: Seçimi kim kazanır? Burada bir tahmin yapmaktansa (onu siyaset bilimcilere ve anket firmalarına bırakalım) soruyu iki olasılık için de yanıtlayalım. Seçimi mevcut iktidar ve Cumhurbaşkanı kazanırsa mevcut politika devam eder. Daha doğrusu mevcut politikasızlık devam eder, çünkü bugünkü durumda ortada herhangi bir politika bulunmuyor. Ekonomi modelimiz de olmayan ekonomi politikasından esinlenerek 'kervan yolda dizilir' modeline dayanıyor. Seçimi muhalefet kazanırsa, bugüne kadar yaptıkları açıklamalara, hazırladıkları ortak mutabakat metnine bakarak yeni bir ekonomi politikasının devreye girmesini bekleyebiliriz. Yeni bir ekonomi politikası eğer ekonomiyle ilgili olanların yanı sıra hukuk reformu, eğitim reformu, siyasal partiler reformu, tarım reformu gibi yapısal reformlara dayanarak yola çıkarsa başarılı olur. Bunları kısa sürede yürürlüğe sokamazlarsa başarılı olamaz.  

Faiz artırılırsa kriz çıkar mı?

Her şeyden önce şunu net bir şekilde ortaya koyalım: Türkiye bugün zaten bir krizin içinde. Ama insanlar 2001 krizinde olduğu gibi işsiz kalmadıkları ve düşük faiz nedeniyle yüksek kârlar sağlayan şirketlerin çalışanlarına yaptıkları ücret artışları nedeniyle krizin farkında değiller. Türkiye, bir çeşit 'ertelenmiş kriz' yaşıyor. 'Gelecekte daha pahalı olacak' endişesiyle öne çekilmiş tüketim, ekonomiyi canlı tutarak yaşanan krizin fark edilmesini engelliyor. Krizin gerçekten farkına varılması seçimden sonra olacak. Bugün mevduata verilen faizler, enflasyonun 30 puan altında. Öte yandan kredi faizleri de enflasyonun 15 – 20 puan altında. Ne var ki bankalar kredi kullandırmak istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki faiz artarsa düşük faizle kullandırdıkları krediler sorun olacak.

Faiz, doğru yaklaşımla artırılırsa kriz çıkmaz. Buna karşılık tek başına faiz artırımı sorunları çözemez sadece atılacak diğer adımlar için zaman kazandırır. O nedenle faiz artırımıyla birlikte yapısal reform hareketinin başlatılması şart. Faizi öyle tek hamlede enflasyon düzeyine yükseltmek kriz çıkarabilir. Çünkü düşük faize bağlanmış birçok işlem, kuruluş ve karar var ortada. Faizleri yavaş yavaş artırmak ve enflasyon düşürülene kadar artırmaya devam edileceğini vurgulamak en doğru yaklaşım olur. Kuşkusuz bunları tam anlamıyla bağımsız kılınmış bir Merkez Bankası ve yeni bir kadroyla yapmak gerekir. Bu tür kararları alıp uygularken kişilerin ve kurumların itibar sorunu olmamalıdır.   

Doğru politikalar uygulanırsa dışarıdan kaynak gelir mi?

Eğer doğru ekonomi politikalar uygulamaya sokulur ve bunlar sosyal ve siyasal yapısal reformlarla desteklenirse dış kaynak gelir. Çünkü yabancı yatırımcı açısından bilinirlik ve istikrar en önemli faktörlerdir. Türkiye'nin bugünkü görünümü, yabancı yatırımcı açısından, istikrarsız bir ülke görünümüdür. Ülke risk primini gösteren CDS priminin dünyanın en riskli ülkeleriyle aynı kategoride olması dışarıdan bakıldığında ülkenin nasıl göründüğünün göstergesidir. Çoğu kez hukukun üstünlüğü ve demokrasi eksikliğinden söz edildiğinde "Çin'de hukukun üstünlüğü de demokrasi de yok ama dünyanın yabancı yatırımını çekebiliyor" diye itiraz edenler olur. Tekrar söyleyeyim: Yabancı yatırımcı bilinirlik ve istikrar ister. Çin'de hukukun üstünlüğü ve demokrasi hiçbir zaman olmadı. Yabancı yatırımcı için bu bilinen ve istikrar olarak kabul edilen bir durum. Bugün Çin, demokrasiye geçip hukukun üstünlüğü için adımlar atsa bilinirlik ve istikrar ortadan kalkacağı için yabancı yatırımlar muhtemelen düşer. Türkiye ise bu iki meselede yıllardır batı dünyasını örnek alarak ilerlemeye çalışırken birden bunlardan vazgeçince bilinirliğini ve istikrarını kaybetti. Bunları yeniden yerine oturtmak o kadar kolay değil. Ama bu yolda adımlar atılmaya başlanırsa, özellikle Avrupa Birliğiyle ilişkiler yeniden canlandırılır, ekonomiyle ilgili olduğu kadar sosyal ve siyasal alanlarda da reformlar hızla başlatılırsa dışarıdan kaynak girişi başlar.  

IMF ile program yapıp para almak mümkün müdür?

Türkiye, IMF'nin üyesidir ve IMF, kendisinden destek isteyen üye ülkeleri reddetmez, üzerinde karşılıklı olarak anlaşılmış bir program için destek verir. IMF'den alınacak destek, piyasadan alınabilecek borçtan daha yüksek miktarda ve daha ucuza mal olacağı için önemlidir. IMF ile yapılacak bir program yatırım yapmak ya da borç vermek isteyip de riskten çekinen yabancılar için bir çeşit garanti görevi göreceği için ülkeye kaynak girişini artırır. Ne var ki bu noktada siyasetçilerin halkta yarattığı IMF imajının kötülüğü, bu yola gidilmesini zorlaştıran bir meseledir. Siyasetçiler, popülizme saparak bozdukları ekonomiyi düzeltmek için gelen IMF'ye geçmişin faturasını ve kendi günahlarını yüklerler, halkı da buna inandırmayı başarırlar. Böylece insanlar IMF'nin gelip durduk yerde kendilerine acı ilaç içirdiğini, kemer sıktırdığını düşünür ve IMF'yi lanetlerler. İşler biraz düzelince siyasetçiler IMF'yi gönderir ve düzelen ekonomiyi kendileri düzeltmiş gibi takdim ederler. Bu, bize benzeyen ülkelerde hiç şaşmayan bir gerçektir. O nedenle IMF ile program yapmak bir zafiyet olarak görülür. Oysa asıl üzerinde durulması gereken konu ülkeyi IMF'ye götürmek değil ülkeyi IMF'den destek isteme aşamasına kimin hangi yanlışlarla getirdiği meselesinin ortaya çıkarılmasıdır.

 


✍ AVRUPA'DA GERÇEKLEŞEN O BOMBA TRANSFER! HERKES ŞU ANDA BUNU KONUŞUYOR! 🫵 👉 BURADA