"Beşiktaş Kongre üyesiyim, son seçimde oy kullanabiliyordum ama gitmedim oy kullanmaya. O şekilde fotoğraf vermek istemedim. Ama mevcut başkana oy verirdim, diğer başkan adayı da değerlidir ama bir yaşanmışlık ve başarı var. Bu yüzden sayın Ahmet Nur Çebi'ye oy verirdim."
"Beşiktaş'a transferimde iki boyut vardı. Bir tanesi taraftar ve basınla olan ilişkim, diğeri de sahadaki ilişkim. Sana (Candaş Tolga Işık) sana medya tarafını hallet, sahaya bana bırak demiştim. Önce kendimi, sonra sizleri mahcup etmedim. Sen medya tarafını çok iyi yönettin. Ben de kötü bir olaya karışmadım, tamamen sahaya odaklandım, fazla fotoğraf vermedim. Ve tabii ki Şenol Güneş, hocamın ellerinden öpüyorum, saygılarımı gönderiyorum."
"Beşiktaş'a gelişim zor bir karardı. Şenol Güneş hayatında belki bir kişiye kefil olmuştur. Onun hakkını asla ödeyemem. O zaman istenmiyordum, yönetim ve hocamız arkamda durdu. Neden beni sevmiyorlar dedim, Galatasaray'da oynadğım dönemde Escude ile yaşadığım pozisyon. Psikoloji de okudum ben, bu düşme olayı üstümde baskı yarattı, bilinçaltıma yerleşti düşmemek, taraftarın bunu görüp eski olayı hatırlamasını istemiyordum. Beşiktaş'a geldikten sonraki ilk 3 maçım çok sancılıydı. Bunu hiçkimseye kızgınlık, kırgınlık olarak söylemiyorum."
"Ben 4 büyüklerde de oynadım. Hepsinde sorumluluk aldım ve fedakarlık yaptım. Fenerbahçe hariç, aldığım paranın karşılığını kat be kat verdiğimi düşünüyorum. Fenerbahçe'de oynayamadım, gol atamadım. Bir insanın hatalarını, yanlışlarını kabul etmesi gerekiyor ki, gelişssin. Bunları kabul ettikten sonra gelişmeye açık oldum ve geliştim. Hepsinde fedakarlık yaptım ama tekrar Beşiktaş formasını giymek benim için çok değerliydi"
"Beşiktaş'a karşı tabii ki zaafım var ama Beşiktaş'la alakalı bir şeyi gündeme getirmek için konuşmuyoruz. Ben çok fedakarlıklar yaptım, gelirken de giderken de fedakarlık yaptım. Ama bunları Beşiktaş beni geri alsın diye yapmadım sevdiğim için yaptım. Galatasaray'da oynarken de herkes Beşiktaşlı olduğumu biliyordu ama çıktım aslanlar gibi oynadım, Beşiktaş'a karşı oynadım, gereğini yaptım."
"Çok net söyleyeceğim; Beşiktaş'a kesinlikle transfer olmayacağım. Beşiktaş da beni istemiyor zaten. Beşiktaş'ın benimle ilgili bir tasarrufu yok. Beşiktaş'a en iyi santrforun gelmesi, taraftarı mutlu etmesi lazım."
"Benim kaderimde şampiyonluk varmış. Beşiktaş'ta kalsaydım da şampiyon olacaktım, Fransa'da da şampiyon oldum."
"Ben yabancı - yerli konusunda çok netim. Ben vatanseverim, milliyetçiyim, Türk kardeşlerimi seviyorum. Asla ırkçı biri değilima ama Türk kardeşlerimiz daha fazla oynasın, daha fazla başarılı olsun istiyorum. O yüzden 14 yabancıya karşı net söylemler oldu ve eleştirildim bu konuda"
"Türk futbolcu hiçbir zaman parasını zamanında almaz. Bir kere bu net, federasyona veremez, verse kadro dışı kalır. Yabancıların yaptığı kontratlarda her şekilde parasını alır, evini verirsin, çocuğunu okula verisin. Her şeyinden sen sorumlu olursun. Sıkıntılı bir süreç olsa idmana çıkmazlar, uzun deplasmana gelmezler, soğuk deplasmanlara gelmezler."
"Beşiktaş'ta oynarken, çok şeyle uğraştım, çok fedakarlık yaptım. Ama şimdi yine olsa yine yapardım, hiç sorun değil"
"Beşiktaş'ta oynarken, Luis Campos buraya geldi. Dünyanın en iyi sportif direktörlerinden birisi. Menajerim teklif olduğunu ve Campos'un burada olduğunu söyledi. Campos'un adını duyunca heyecanlandım. Hiç gitme niyetim yoktu, kesinlikle gitmeyeceğimi söyledim. Bir hafta burada kaldı ve beni şampiyon olacağımıza ikna etti Campos. Her şeyi anlattı, evimdem arabama kadar her şeyi anlattım. Bana şampiyonluğun mimarı olacağını söyledi. PSG'nin önünde hayal olduğunu, inanmadığımı söyledim. Dünyanın en büyük sportif direktörü, beni inandırdı ve oraya gittik. Adam haklı çıktı, hep beraber çok büyük işler yaptık. Ben de bunun en büyük parçalarından biri oldum."
"Çok mutluyum böyle bir kariyer yaşadığım ama Beşiktaş'ta kalıp şampiyonluk mu, Lille'de şampiyon olmak mı, Beşiktaş derdim hiç düşünmeden. Kaderimde şampiyonluk varmış"
(EURO 2020) "Bir kere bu futbol, hepimiz formsuz olabiliriz. Beşiktaş, geçen sene şampiyon oldu, bu sene kaçıncı oldu. Lille'de de aynı. Her takım şampiyon olduktan sonraki sene düşüş yaşar. Bu bir Real Madrid'de, Manchester'da olmuyor. Diğer kulüplerde oluyor. Avrupa Şampiyonası'na gitmeden önce Dünya Kupası elemelerine çok iyi başladık. Artık basın da hedefi şampiyon olarak koydu. Bu ne kadar insancıl, ne kadar dostça, ne kadar farklı bir şekildeyse, bu kadar şampiyonluk, final... Bunlar oyuncuyu baskı altına alıyor. Oyuncularımız çok yetenekli, hoca için söylenecek bir şey yok ama beklentileri karşılayamadık. Başta ben, oyuncu arkadaşlarımız ama oyuncu arkadaşlarımıza gelene kadar hocanın da hataları vardır. Bizim de vardır, yönetimin de vardır. Biraz da hedefi final olarak vermemiz, nasıl olsa yapabiliyoruzya götürdü. Şu nedenden dolayı oldu diyemem ama her şeyin bir araya gelip birazcık havaya girmemizden dolayı ağır bir tokat yedik. Bunun başlıca sorumluluları ben, kaptan olarak, iyi oynayamadım, gol atamadım. Hocamıza bir şey söylemek istemiyorum, işine ne kadar bağlı olduğunu biliyorum. Yaklaşık 25 kişi ilk defa Avrupa Şampiyonası'na gitti takımdan belki önemini anlayamadık, bundan kaynaklı olduğunu düşünüyorum"
(Milli Takım - prim) "Çok net söylemek istiyorum. Ben prim almadım. Ben gündeme getirmek istemiyorum, çok çirkin bir olay. Fiyatını da söylemek istemiyorum. Bunun lafını yapmadım. Bir gün futbolu bırakınca harfi harfine anlatacağım. O zaman insanlar bana haksızlık yaptığını söyleyecek. İnsanlar bu konuda bizim çok hakkımızı yedi"
"Portekiz maçı penaltı?" "Ondan önce ben 17 penaltının hepsini atmışım. Son 10 yılda Milli Takım'da ve oynadığım takımlarda penaltıları ben kullanıyordum ama o gün nasip olmadı. Beni ilk arayan Şenol Güneş oldu, ellerinden öpüyorum, çok duygusal konuştu, beni ağlattı. Belki sahada da yanlışlar vardı ama penaltı her şeyin önüne geçti. Atsaydım İtalya ya da Makedonya ile oynayacaktım. Amacım ülkemizi Dünya Kupası'na götürmek bırakmaktı. Dünya Kupası'nda değil ama gitmeden bırakmaktı. Öyle hissetmiştim. Fizik olarak hiçbir sorunum yok, artık yorulduğumu ve kafa olarak üzüldüğümü, bir de çarşamba - pazar oynuyorum, 36 yaşındayım ben. Kafa olarak yorulmuştum. Keşke ülkemizi Dünya Kupası'na götürüp bıraksaydım ama böyle bırakmak nasipmiş. Böyle bıraktığım için de gurur duyuyorum, iyi bıraktım, bıraktırılmadım, itibarsızlaştırılmadım"
"Türkiye'den hiçbir takımla görüşmedim. Avrupa'da kalmak istiyorum. Bonservisim elimde, boşta bir oyuncuyum. Avrupa'dan çok ciddi teklifler var. Benimle uzun süreli sözleşme yapmak isteyen 2-3 kulüp var. Ama Türkiye'den gelen bir teklif, görüşme yok."
"Acun Ağabey ile görüşmem oldu. Orası çok sert bir lig. Senede 60 maç oynanıyor. Ben bunu kaldıramayacağımı söyledim. Acun ağabey bir tane daha santrfor alacağını söyledi. Hull City'yi fizik olarak kaldırabilecek seviyede olduğunu sanmıyorum"
