Galatasaray'ın yıldız futbolcusu Marcao, Sözcü'den Mesut Yıldırım'a konuştu. Galatasaray'da yaşadıklarından Fatih Terim ve Domenec Torrent farkına kadar birçok konuya değinen Marcao, kâbus gibi geçen bu sezonun ardından taraftara da seslendi.
-Sezonu bize değerlendirir misin?
“Lig birazcık ikinci planda kalmış gibi gözüktü ama Avrupa Ligi'nde iyi işler yaptık. Bu da bize tecrübe kazandırdı. Bu sezonun bana öğrettiği en önemli şey, işler iyi gitmediğinde arkadaşlarımla nasıl konuşmam gerektiğiydi… Liderliği öğrendim.”
“Fatih Terim'in burada olmamda çok büyük payı var. Oynamaya başladığımda beni isteyen tek kişi de oydu. Bana güvendi. Benim üzerimden iddiaya girebilecek kadar çok güveniyordu. Benim için baba gibiydi.. Terim, sadece Türkiye'de değil bütün dünyada tanınan büyük bir antrenör. O, takımdan gittikten sonra değişen şeyler konusunda ise konuşmak istemiyorum.”
“Torrent konusuna da çok farklı bakıyorum. Çok uzun yıllar Süper Lig'de çalışmış Fatih Terim'den alınmış bir takım var. Domenec'in Türkiye'deki ilk tecrübesi. Takımı o kurmadı. Elindeki oyuncularla bir plan oluşturmak zorunda. Antrenör, kendi planına uygun oyuncularla çalışmak ister. O yüzden Terim farklı, Torrent farklı. Torrent oyuncuları ileriye taşıyabileceğini söylüyor hep; zamana ihtiyacı var.”
-Galatasaray'a geliş hikâyen…
“Menajerimle konuşulmuş. Galatasaray'ın çok büyük bir kulüp olduğunu duymuştum. Ligde almaya çalışıyorduk ve zaman azdı. Galatasaray'a transferim imkânsız diye düşündüm, sonra işler hızlandı. Böyle bir kulübün bir parçası olma ihtimali beni çok mutlu etmişti.”
-Galatasaray çok gol yedi. Bir savunma oyuncusu olarak durumu nasıl değerlendirirsin?
“Bu kadar gol yediğimiz bir sezon hatırlamıyorum. Ama bir defans oyuncusu olarak söylüyorum; hücumu beraber yapıyorsak savunmayı da beraber yapmamız lazım. Evet; çok gol yiyoruz ama istatistiklere veya oyunun geneline baktığınızda her zaman iyi olan Galatasaray'dı. Ama gol bulamıyorduk. Bu da problemlerden biriydi.”
-Bek ve orta sahadaki isimlerin sürekli değişmesi gol yemenizde etken oldu mu?
“Evet, sebeplerden biri de bu olabilir. Genç ve birbiriyle az oynamış bir takımız.”
-Brezilya Milli Takımı'ndan davet bekliyor mu?
“Halkımı, ülkemi temsil etmek hayalim. Bunun için çok çalışıyorum. Daha beni bunun için arayan olmadı. Taffarel ile konuşuyoruz. Bence doğru zamanda gerçekleşecek.”
-Taraftarla aran nasıl?
“Onları çok seviyorum. Zor zamanlardan geçiyoruz. Ve yine yanımızdalar. Onlar için de zor. Galatasaray'ın alışkın olduğu bir durum değil. İki maçımız kaldı. Şuna inanmaları gerekiyor. Gelecek sezon çok güçlü döneceğiz ve yine kupalar kazanacağız.”
-Çok nadir gülümsüyorsun. Neden?
“Brezilya'nın futbolunda bir söz vardır: Eğer defans oyuncusuysan gülemezsin…”
-En unutamadığın maç?
“İki maç var. İlki Fenerbahçe'yi 3-1 yendiğimiz maç. İkincisi ise Başakşehir'i 2-1 yenip şampiyon olduğumuz maç.”
Galatasaray’ın, Fenerbahçe'yi Kadıköy'de 20 yıl sonra yendiği maçın tarihini koluna dövme yaptıran Marcao, o anları şöyle anlatıyor: “Sakindik, baskı yoktu. sahaya çıktığımızda arkadaşlarımın gözündeki sakinliği görünce kazanacağımızı anladım. 1-1'den sonra bile bir şey olmamış gibi devam ettik. Sonrasını biliyorsunuz.”
-En sevindiğin an?
“Bizim çocukluğumuz çok kolay geçmedi. Anne ve babamız sürekli çalışıyordu. Galatasaray'a imza atar atmaz annemlere ilk evimizi aldım. İlk param ev içindi. Eşimle o eve ilk girdiğimiz anda en mutlu olduğum andı. Eşim ağlamıştı.”
En üzüldüğü an?
“Kardeşimi kaybettiğim zaman.”
En tembel oyuncu: Halil
En çok yemek yiyen: Nelsson
En komik: Erick Pulgar
En içine kapanık: Yok
En ciddi: Muslera
En disiplinli: Muslera
“Değerimi ben söyleyeceksem, çok para ederim (gülüyor). Bu işin şakası. Ama kulüp için buradan giderken finansal olarak yararlı olursam çok mutlu olurum. Ama ne kadar ettiğimi ve edeceğimi söyleyemem; belki 20 milyon euro…”
“Sadece Kerem değil herkesle çok iyiyim. Kerem'e de başka bir takım arkadaşıma da bir şey olursa ilk ben koşacağım. Hepimiz kulübün bir parçasıyız. Olaydan sonra o bana, ben ona saygı duyuyorum. Biz arkadaşız… Fenerbahçe derbisinde sadece futbol yeterli olmuyor. Kavga etmen, savaşman lazım. Derbi daha çok bir savaşa benziyor. Kadıköy'e çıktığım zaman korku diye bir şey olmuyor. Galatasaray'ı temsil etmenin gururunu duyuyorum.”