Kimse şaşırmasın… Dehşete kapılmasın… Lütfen kimse yerinden kalkmasın! Karmaşa, hengame, kontrol dışı bir şey yok ortada. Devinim, değişim, iniş çıkışlar, sahnede bir görünüp bir kaybolan yıldızlar, hepsi oyunun gereği. Endişelenmeyin; tıkır tıkır işliyor “Fenerbahçe’nin sistemi”.
Yeter ki anlayın! Pereira, cebinde üç perdelik sürprizlerle dolu bir vodvil ile geldi bu ülkeye. Kadroya falan bakmadı, sahaya koydu. Ve sürekli tekrar ediyor. Başkan bile engel olamıyor. Bölümlerden biri, “izahı mümkün olmayan yenilgiler” ki, izleyiciyi yakalayıp oyunun içine sokan ve çözüm üretmeye iten unsur oluyor.
İkincisi, “patlayan flaş gibi beklenmedik galibiyetle” parlayan ümitler. Oyun ne kadar sıkıcı olursa olsun kapalı gişe oynamayı garantiliyor bu seyrek heyecan volkanları. Çünkü umutsuzluğun ne olduğunu herkes biliyor. Bir de senaryonun “dolgu” bölümü var…“Bu sayılmaz” maçları!
Aslında Fenerbahçe’ye oynatılan vodvilin püf noktası “bu sayılmaz” maçları. Hele Frankfurt beraberliği gibiyse! Seyirciyi izahı mümkün olmayan yenilgilere de hazırlıyor, patlayan flaş gibi galibiyetlere de…İster bağlantı bölümü yap, ister giriş, istersen onunla bitir. Frankfurt beraberliği de “bu sayılmaz” bölümüne aittir.
Zaten kazanamamanın bahanesi de hazırdı mazereti de. Son tahlilde bir şey fark ettirmeyecek ki, Fenerbahçe’nin Konferans Ligi rotası kesinleşmiş Avrupa hikayesinde. Konferans Ligi’nin “mana ve önemini” anlatacak adamlar da medyanın kılcal damarlarına dağılmışsa… Oldu da bitti maşallah! Frankfurt beraberliği mi?.. “Bu sayılmaz”! Süper Lig'e bakın siz!
İki takım da aynı sistemle oynuyorlardı ama sahaya yayılan, topa hükmeden Frankfurt, kovalayan Fenerbahçe oldu uzun süre. Frankfurt’un soğukkanlı hücumlarında en büyük engel olan Min Jae ise tehlikeli bölgede topla bir türlü vedalaşamayarak Fenerbahçe’nin yediği gole sebep oldu; şaşırttı.