Milliyet gazetesi yazarı Attila Gökçe, Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde Ajax'a 2-1 yenildiği maç ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İyi başladı, eğlendirdi, coşturdu ve yeniden üzdü… Beşiktaş’ın Avrupa defteri hüzünlü yazılarla dolu. Tek tesellimiz ilk yarıdaki kıpırdanış olabilir. İkinci yarıdaki teslimiyet ve düşüş çok daha üzücü. Ders çıkarmak gerekiyor.
Ajax 6 eksikle sahaya çıkmış… Boş verin. Ajax, Ajax’tır… Kimse oyunu ya da skoru küçümsemesin. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nin iddiasız ve “kaybeden” takımı ama, dün ilk yarıda üzerindeki ölü toprağını silkeleyip ayağa kalktı.. Ghezzal’ın penaltısıyla 1-0 öne geçtiler.. Maç sonucu ne olursa olsun, iyi oynadılar ilk yarıda.. Kendilerine dönüş kararlılığı gösterdiler.
Alanya maçında “sorumluluk almam” diyen Sergen Hoca, belli ki aradaki üç günde takımla arasındaki bağları yeniden kurmuş. Sorumluluk almış… Futbolcularını hem mental, hem de psikolojik olarak iyi hazırlamış. Peki fizik? Geçiniz.
Dünkü Beşiktaş ilk yarıda hem Mert ve önündeki savunmayla, hem Topal ve Pjanic’le, sağda Rosier ve Ghezzal, solda Umut ve Nkoudou ile… Teixeira ve Larin’le mücadele eden, maçı sahiplenen ve futbola seyir keyfi katan takım oldu. Bunu takdir etmek gerekir.
Cyle Larin ilk yarıda santrfor olarak görev yaptı. Ghezzal’ın 299. Beşiktaş golünden sonra 300. ve 301. golleri kaçırdı. Nkoudou’nun, Pjanic’in ince paslarıyla yüzde yüz gol şansını yakaladı. Maalesef ikisini de kaleci Onana’ya teslim etti Kanadalı. Peşindeki adamlar zaman ve alan bırakmadığından kaçtı o goller.
İkinci yarıda her şey değişti. Ten Hag, Daramy’yi çıkarıp “esas oğlan” Haller’le başladı oyuna. Haller gelince senaryo da değişti. Sergen Yalçın’ın değil, Hollandalı meslektaşının planlarını izlemeye başladık. 54 ve 69’da Haller golleriyle maçın patronu Ajax oldu.
Bu devrenin bize anlattığı bir şey var: Beşiktaş çok çabuk yoruluyor. Pjaniç ve Teixeira’nın yürüyecek halleri yok. Oyun zekası, teknik beceri tamam da futbolda koşmayan adam hiç bir zaman topu kazanamaz. Ayağına attıklarında da akan oyunda bir-iki beceri gösterebilirler, o kadar.
Can Bozdoğan dışında gerçekten “canı yeten” oyuncu yoktu Beşiktaş’ta. O yüzden Montero - Necip değişikliğinden sonra Topal’ı, Ghezzal’ı, Teixeira’yı, Pjanic’i çıkarıp Can, Salih, Necip, Atiba ile oyunu tutmaya çalıştı Sergen Hoca.. Üzücü olan durum, 2-1 geriye düştükten sonra Beşiktaş’ın oyun içinde beraberlik için yeterli baskıyı kuramaması, skora adeta razı olmasıydı.
Birbirine tamamen ters iki yarı izledik. Maçın en az 1 saatinde futbol zevkli ve heyecan vericiydi. Son yarım saatte Ajax pozisyon üstüne pozisyon sergilerken, Beşiktaş da top kayıpları ve pasif oyunla can sıktı.
Yakın geçmişte Şampiyonlar Ligi’nde grubunu yenilmeden lider tamamlayan takım, dün puansız sonunculuğa demir attı. Acaba neden böyle? Transferden hazırlık sürecine ve oyun planına kadar kalın bir dosyası var Beşiktaş’ın. Şimdi yeni bir dosya hazırlamak, yeni bir öykü yazmak gerek.