ALİ GÜLTİKEN: "Hedef baskısı kaybolunca futbolda çözülme hızlanıyor. Beşiktaş'ın, bu kulvarda ilk maçlardaki oyununu ve performansını dün akşamki Sporting karşısındaki oyunuyla mukayese ettiğimizde büyük uçurum var. Elbette Batshuayi ve Pjanic'in olmaması, Alex'in form grafiğinin henüz kadroya katkı sağlayamaması, durumu olumsuz etkiliyor. Sahada olan Ghezzal ile Atiba'nın da henüz istenilen seviyelere gelememiş olması Beşiktaş adına işleri bozmuş görünüyor. Şampiyonlar Ligi önemli bir hedef, bütün takımlar ve oyuncular burada boy göstermek istiyor. Bu yüzden mücadele gücü çok yüksek oluyor. Fakat dün akşamki görüntü bu mücadelelerden çok uzaktaydı. Hem skor olarak hem de oyun olarak Beşiktaş çok erken teslim oldu. Buna bir de Rıdvan'ın ilk iki goldeki bireysel hataları eklenince oyun tamamen Beşiktaş'ın inisiyatifinden çıktı. Oyuncuların erken havlu attığı bu tür maçlarda söylenecek çok bir şey de kalmıyor. Ne sisteme bakabiliyorsunuz ne taktiğe ne de takım oyununa. Belli bir noktadan sonra maç oyuncular tarafından 'bitse de gitsek' noktasına geliyor. Bir şekilde ligi ve Şampiyonlar Ligi performanslarını farklı hale getirmek önemli. Çünkü bu girdap beraberinde lige de yansıyabilecek bir başarısızlık sürecini getirebilir. O yüzden oyuncuların ve teknik heyetin bu konuda çok dikkatli olması önemli." (SABAH)
TURGAY DEMİR: "Şampiyonlar Ligi'ni bir yana bırakın, izlediğimiz en sıradan Avrupa maçında dahi takımlar bize göre ışık hızıyla oynuyor. Havamızdan mı, suyumuzdan mı bilmem, bizdeki yabancılar da ligimize adım atar atmaz ağır aksak paslaşmalara alışıyorlar. Topuk pasıyla üç kişiyi ekarte etme şansı olan bir oyuncumuz bunu yapmak yerine kendi etrafında dönüyor. Bir uzun topla arkadaşını pozisyona sokma şansı varken korkudan yanındakine veriyor topu... Sporting bile karşımızda Barça. Real ya da PSG gibi rahattı... Biz alan savunurken, onlar kanatlardan oyuncu kaçırdılar, biz adam adama savunurken, geriden çıkıp savunma arkasına sarktılar. Basit ama hızlı oynadılar hepsi bu. Onlar gol atarken bile rahat, biz taç atarken bile panik halindeyiz. Böyle bir fark var aramızda. Kendimizi kandırmayalım, 86 yabancıyla oynasak ligimizin ritmi değişmedikçe Avrupa'daki kaderimiz de değişmeyecektir. O nedenle yıllardır, köy takımları karşısında bile hüsranlar yaşadık. Tromsö, Östersunds, Karpaty Lviv, Valerenga, Videoton, Sigma Olomouc, Young Boys, Vardar… Daha saymaya gerek var mı? Adamlar futbol oynuyor, biz başka bir şey. Bütün hikaye bu. Öyleyse boş verelim Avrupa'yı dönelim ligimize, yiyelim birbirimiz! Hepimize afiyet olsun!" (FOTOMAÇ)
ATTİLA GÖKÇE: "Beşiktaş kötü ve üzücü günler yaşıyor. Sorunlar öylesine kördüğüm ki eski bir şarkıdaki gibi “çözdükçe” dolaşıyor. Aradaki Galatasaray maçı “kurtarılmış” bir macera ama Beşiktaş’ın gerçeklerini örtmeye yetmiyor. Talihsizlik, herkesin yüzünü güldüren transfer mutluluklarıyla başlamış… Yeni yeni anlaşılıyor. Beşiktaş, çoğaldıkça azalıyor. Geçen yıl dayanışma içinde ve üstün form grafiği ile oynayıp ayakta kalan, son haftada şampiyonluğu averajla evine götüren takım, yeni katılanlarla zenginleşip derinleşti, güya… Unuttuğumuz sakatlık hesapları ortaya çıktı. Uzun süren, tekrarlayan, sonrasında da bir türlü form tutmayan sakatlıklar. Bakın dünkü Sporting maçına… Sergen Yalçın, Cumartesi oynanacak Trabzonspor maçına eldekilerden bir bölüm oyuncuyu oynatmadan dinlendirmek istiyor ama, ona bile fırsat bulamıyor. Teixeira’yı sürüyor sahaya… Tedbir amaçlı İstanbul’da bırakılanlar da var, biliyorsunuz. Takım o zenginleşen kadronun vaat ettiği oyunun yarısını bile oynayamıyor. Yakın geçmişte gruptan namağlup çıkma başarısı gösteren Beşiktaş, bugün sıfır çekme noktasında tek puan alabilmiş değil. Tek puan alabilme umudu da yok. Sakatlık ve form düşüklüğünün ötesinde Beşiktaş’ı bu hale getiren hangi nedenler var, bilmiyoruz. Üzülüyoruz." (MİLLİYET)
SİNAN VARDAR: "Güzel dileklerle başladığımız Şampiyonlar Ligi maçından daha yenilgiyle ayrıldık. Beşiktaş bu kadar kötü bir sınav vermemeliydi. Gece gece moralim bozuldu, keyfim kaçtı. Dünkü futbol Beşiktaş'a yakışmadı. Öncelikle eleştirilerim teknik direktör Sergen Yalçın'a... Sergen Hoca; Atiba, Josef ve Mehmet Topal'la 3 ön libero ile sahaya çıkması 'Buradan 1 puan çıkaralım' düşüncesindeydi ama bu çok yanlıştı. Sevgili Hocam; Necip sağda değil, stoperde oynar. Lütfen Welinton'u unutalım artık! Serdar çıksın oynasın; varsın o hatalar yapsın, razıyız. İlk 15 dakikada ev sahibinin hızını kestikten sonra Larin'le iki gol fırsatından yararlanamayınca umutlandık ama bu iki atağın ardından ardı ardına gelen savunma hataları Sportinglileri bile şaşırttı. Çok sevdiğimiz Rıdvan Yılmaz'ın ceza sahasında içinde yaptığı gereksiz penaltı sonrası işlerin Beşiktaşlı futbolcuların da gardı iyice düştü. Portekiz ekibi kendi sahasından çok kolay çıkarken, Beşiktaş'ın savunmadan oyun kurmaya çalıştığı her hücum denemesinin Sporting tehlikesine dönüşmesi ciddi sorundu. Ghezzal ve sonradan oyuna giren Alex dün yine hayal kırıklıklarıydı. Geçen sezonki Ghezzal'den eser yok. Alex ise kesinlikle bu takımın 10 numarası değil. Kenan ise istekli ama yetersizdi. Larin oyunda kaldığı süre içinde takımın en iyisiydi. Dünkü 90 dakikada Ersin goller yemesine rağmen kötüydü diyemem. Zaman zaman bir ara stoper gibi oynadı ve rakip takımın 4-5 pozisyonunu engelledi." (FOTOMAÇ)
OKTAY DERELİOĞLU: "Beşiktaş dün son derece yanlış bir oyun anlayışı ile çıktı. Topu tamamen Sporting'e bırakan Siyah-Beyazlılar rakibine hiçbir şekilde karşılık veremedi. Beşiktaş'a bu oyun anlayışı hiç yakışmadı. Rakibe baskı yapamayan, birinci ve ikinci bölgeden topu çıkarmakta zorlanan bir Beşiktaş vardı sahada. Rakip her istediğini sahada rahatça yaptı. Savunma arkasına atılan her top neredeyse Beşiktaş kalesinde tehlike yarattı. Bu mahkum oyun anlayışı Beşiktaş'a hiç yakışmadı. Siyah- Beyazlılar hem bireysel hem de takım olarak dün oldukça kötü bir sınav verdi. Necip Uysal'ın ileri çıktığında geri dönemeyişlerinden tutun, Rıdvan'ın savunmada yaptığı basit hatalar rakibi her an Beşiktaş kalesinde pozisyonlar bulmaya sevk etti. Beşiktaş'ın Avrupa'da son dönemdeki performansı kulübün DNA'sına uymuyor. Herkes formanın ağırlığını bilmeli ve buna göre hareket etmeli. Bahanelerin arkasına sığınılmadan herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli ve gereken dersleri çıkarmalı" (TAKVİM)
BİLAL MEŞE: "Dedik ya, siz ne yaparsanız yapın, evdeki hesap, bazen Avrupa’ya uymuyor maalesef! Beşiktaş’ın Devler Ligi ile ilgili hesapları hiç tutmadığı gibi, aldığı sonuçlarla da hayal kırıklığı yarattı, dört maçta sıfır puan çekti! Yönetim ve teknik kadro sezon öncesinde özellikle dış transferde Devler Ligi’nde kalıcı olma adına nokta atışları yaparken, taraftarlarını da turlar geçme adına umutlandırmıştı. Gelin görün ki, hiç kimsenin aklının ucundan geçmeyen sakatlıklar Kartal’ın yakasını bir türlü bırakmadı! Sergen Yalçın, her iki kulvarda da sakatlıklar nedeniyle kadro kurmakta bile zorlandı. Devler Ligi’ndeki bu olumsuz tablo, kuşkusuz iç hatlara da negatif yansımalar yapmadı değil! Bu oyunda sakatlıklar doğaldır, ancak Kartal’daki bu tablo soru işaretleriyle dolu! Bir takımda bu kadar çok mu üst üste sakatlık olur arkadaş! Ümraniye’de değiliz, uzağız, doktor hiç değiliz, ahkam kesemeyiz, ama sorgulanması gereken tuhaf bir durum var ortada! Evet, Kartal’ın Devler Ligi’nden hüzünlü bir şekilde iç hatlara dönüşü bu tabloda asla sürpriz değildir. Yalnız anlayamadığımız mesele şu, tamam galibiyetten başka hiçbir sonuç Kartal’a yaramıyor, biliyoruz. Tamam kadronda da eksiklikler var buna da eyvallah, peki kardeşim öyle yeneceğim diye haldur - huldur saldırmanın anlamı ne? Beşiktaş bu yenilgiyle UEFA’yı da çok büyük ölçüde kaçırdı. Bu farklı mağlubiyet, moral bozukluğu ve de sakat oyuncuların fazlalığı kuşkusuz Trabzonspor maçı öncesinde Kartal’ın handikapları olarak öne çıkıyor. Dememiz o ki, Kartal’ın zirveye tutunması lider karşısında alacağı galibiyete bağlı dersek, abartmış olmayız." (MİLLİYET)
GÜNTEKİN ONAY: "Sergen Yalçın, orta alanı Josef-Mehmet Topal-Atiba 3’lüsüyle kurup dirençli ve defansif bir orta alan kurgulamış ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Zaten sahaya inançsız bir şekilde çıkan Beşiktaş, ilk golden sonra maalesef “bitse de gitsek” psikolojisiyle çözüldü. Bireysel anlamda ayakta duran bir oyuncu göremedik Lizbon’da. İşin acı tarafı Sporting fazla sıkmadan, terlemeden, efor sarf etmeden farka gitti. Sporting, Sarabia dışında yetenekli oyunculardan kurulu bir takım değil. Ancak bize oranla çok daha disiplinli oynuyorlar ve her ikili mücadelenin değerini biliyorlar. Ayrıca da hücum bölgesinde çok daha seriler. 2’nci yarıda Salih, Can ve Alex Teixeira girdikten sonra dengeyi bulan Beşiktaş, rakip kalede pozisyon da buldu. Uzun lafın kısası Şampiyonlar Ligi serüveni Beşiktaş için ne yazık ki tam bir kabusa dönüştü." (HÜRRİYET)
SERDAR SARIDAĞ: "Maalesef olmadı. Sadece dün gece değil. Şampiyonlar Ligi’nin ilk gününden beri bir türlü olmadı. Beşiktaş, bir türlü o ilk golü bulamadı. Dört maç geçti o ilk gol gelmedi. İstanbul’daki Borussia Dortmund ve Sporting maçlarında iyi başlasa da o golü bir türlü bulamadı. Hadi Ajax deplasmanından takım sakatlıklardan dolayı İstanbul’da kalmıştı!. Hadi Lizbon’daki Sporting maçında rakip kendi evinde oynadı. Ama yine de dünkü maçın skoru böyle olmamalıydı. Beşiktaş hala sıfır puanda. Rakamla “0” puan." (MİLLİYET)
HASAN SARIÇİÇEK: "Ah Sergen Yalçın ah! Büyük düşün büyük oyna ama asla Beşiktaş’ı böyle harcama, yazık! Bu oyun, Çarkıfelek mi ki sürekli oyuncu değiştiriyorsun? Bu mu risksiz futbol? “Bu takım Şampiyonlar Ligi seviyesinde değil, böyle transfer politikası mı olur?” diye sorguladığımda bana öfkelenenler nerede? Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı dört maçı da kaybeder mi bir takım? İnsaf!" (TÜRKİYE)
NİHAT KAHVECİ: "Gruplar belli olduğunda Sergen hocanın açıklamaları vardı. Sergen hoca biz eşleştiğimiz takımlardan çok gerideyiz dedi, atletizm, koşu mesafesi olarak dedi. Bu net bir şekilde ortaya çıktı. Oyun olarak geride olabilirsin, teknik taktik olarak olabilirsin ama kötü koşmayı hak etmiyorsun. Özellikle Atiba, Mehmet Topal gibi oyuncular sahadayken. Kenan, Necip, Welinton, Rıdvan da genelde koşarak mücadele ederek oynayan oyuncular ama kötü mücadele eden bir Beşiktaş'ı görmek bence çok daha acı verici. Rakibin daha kalitelidir bireysel, teknik taktik olarak. Kötü mücadelenin bahanesi olmaz. Beşiktaş fizik olarak da kötü"
SİNAN ENGİN: "Bir şey net ortaya çıktı, seyrettikçe takımları Beşiktaş'ın grubun en zayıf takımı olduğu görüldü. Oyuncu kalitesi olarak, kağıt üzerinde üst düzey olarak görünen oyuncular da oynamayınca malesef Avrupa arenasına çıkınca hüsrana uğradık diyebiliriz. Grup sonuncusu olarak Avrupa'ya veda etti Beşiktaş. Grubun en zor maçları da son 2 maçı olacak. Acı bir hüsranla bitti Avrupa macerası. Bu kadarını hiç beklemiyorduk. Beşiktaş geçmişte bu tip takımları yenmişti demiştik, içeride özellikle. Büyük hayal kırıklığı yaşadım, şoktayım. Sergen de aynı şekilde şokta, o da tahmin etmiyordu. Çok üst düzey oyuncuları var elinde. Ghezzal, Batshuayi'ler vs. Avrupa'ya çıkınca demek farklı oluyor işler"