Bayern Münih Teknik Direktörü Thomas Tuchel, Şampiyonlar Ligi A Grubu 3. haftasında Galatasaray'a karşı oynayacakları maç öncesi UEFA'ya açıklamalar yaptı. İşte Tuchel'in sözleri..
Baskıyı hissettiğinizde, kazanmak isteyen ve kazanmanın takım felsefesi olduğu bir kulüpte olduğunuzu bilirsiniz. Baskının çoğunu da kendimiz, üzerimizde yaratırız. Bunu ben de yapıyorum. Her antrenman mükemmel geçmei, tüm hafta harika hazırlanmalı ve harika bir maç çıkarmamız gerekiyor. Beklentiler son derece yüksek ama Bayern Münih'teyiz. Bayern'den zaferler beklenir. Bu zaferler de sıradan şekilde değil, ilgi çekici bir futbol ve fazla gol atarak gelmelidir. Bazen hepsini yapamazsınız ama yine de baskı olumludur ve bu oyunun bir parçasıdır.
Herhangi bir spor dalında yüksek seviyede mücadele eden herkes bu konuda hemfikirdir; kendinizi rahat hissetmelisiniz. Toplantılarda, antrenmanlarda, sahada takımla çalışırken... O zaman dışarıdan gelen baskının, kendinize uygulamaya başladığınız baskıdan daha fazla olmadığını fark etmeye başlarsınız. Bu szon oynadığımız futboldan yüzde 100 memnun değiliz. Hala çok başarılıyız ve maçları kazanmanın yollarını buluyoruz ama geliştirmemiz gereken noktalar var. Bana göre hala adaptasyon sürecindeyiz.
Rekabet artık o kadar yüksek ki grup aşaması hiç kolay değil. Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ettiğim her sezon, grup aşaması çok zor geçti. Uyanık, tetikte ve 90 dakika boyunca konsantre olmalısınız. Galatasaray, Manchester United ve Kopenhag'ın olduğu bir grupta bırakın iki hatayı, tek bir hataya bile izin veremezsiniz. Bu yüzden dirençli ve sağlam olmak için çalışıyoruz. Geriye düştükten sonra maçları çevirdik. Bunun bizi sarsmasına izin vermedik ve bu turnuvada kendimizi geliştiriyoruz.
Nihayetinde hedefimiz her zaman çeyrek finale yükselmek olmalı. Grubumuzu lider bitirmeliyiz. O zaman son 16 turunda grup ikincisiyle oynarız. Ondan sonrası büyük ölçüde kura şansıdır. Geçtiğimiz birkaç yılda çeyrek finallerde farklılıklar oldu. Manchester City'e karşı çeyrek finalde oynamak başka, diğer takımlarla oynamak başka. Elbette her şey biraz göreceli ama hedef önce gruptan çıkmak, sonra ilerlemek. Aslında Şampiyonlar Ligi'nde son 8'e kalan her takım, kupa için ciddi şekilde adaydır.
Premier Lig daha sağlam ve oyunculardan daha fazla şey talep ediyor. Benim izlenimim kesinlikle bu yönde. Zihinsel, fiziksel ve psikolojik olarak en üst seviyede. Ancak bu durum İngiliz takımları için bir avantaj değil çünkü Premier Lig'de oynamak son derece stresli ve bir de Avrupa'da oynamak zorundalar. Bu yüzden takımlar kadro olarak genişliyor. Kadrolar büyüyor ve birkaç yıl öncesine göre çok daha fazla rotasyon yapıyorlar. Ancak bunu yapmaya başladıklarından beri İngiliz takımları daha rekabetçi hale geldi. Daha sağlam savunmaya doğru bir eğilim var. Son finalde Pep [Guardiola] dört stoper ve önlerinde Rodri ile düz bir geri dörtlü oynadı. Çok fizikseldi, çok sağlamdı ve çok güçlü mücadeleler vardı. Bu seviyede bu mutlak bir gereklilik.
Yetenekli olmanın ötesinde, kesinlikle dünya çapında. Yeteneği, kabiliyeti, aurası, kişiliği, alçakgönüllülüğü, oyuna olan sevgisi ve bağlılığı var. İngiltere'nin kaptanını, İngiltere'den ayrılmaya ikna ettik ve sanırım bunun için bir süre gururlanabiliriz. O çok büyük bir transfer. Harry süper bir başlangıç yaptı ve bizimle antrenmanlara devam ettikçe ve ailesi de geldiğinde daha da iyi olacak. Burada kendini evinde gibi hissettiğinde tam potansiyelini göreceğiz. Onun çok büyük bir etkisi var çünkü herkesin bir etkisi olduğu gerçeğini hafife alamazsınız. Antrenman sahasına her gün ilk çıkan kişi o ve rahat bir tavrı var. Belli bir kişiliği var, antrenmanı seviyor ve eğer bu kadar büyük bir oyuncuysanız, yaptığınız her şeyin bir etkisi vardır. Soyunma odasında yaptığınız her şey gözlemlenir: nasıl göründüğünüz, ne kadar açık olduğunuz, sahaya çıktığınızda, nasıl antrenman yaptığınız. Harry Kane her şeyiyle örnek teşkil ediyor, bu yüzden burada olması çok güzel.
Onu her maç [90 dakika oynatmayı] düşünüyoruz ama sorun şu ki Mathys şu anda bu rolü [yedek kulübesinde] o kadar iyi üstleniyor ki biz de bu rolden vazgeçmek istemiyoruz. Bu rolü seven birine sahip olmak çok önemli. Takım da biliyor ki o yarım saat ya da 15 dakika kala girdiğinde oyunu tamamen değiştirebilir. Bize enerji verebilir; belirleyici golü atabilir. Bu son derece önemli bir rol. Baştan itibaren oynamasına izin verirsem, bu rolü aynı tutku, adanmışlık ve kaliteyle oynayabilecek birini kaçırabilirim. Bu yüzden bu bir denge işi. Mathys'in bu rol için de bu pozitif enerjiyi ne kadar sürdüreceğini gözlemlememiz gerekecek. Bu yüzden onu ara ara ilk 11'de oynatmaya devam edeceğiz ama çok fazla rekabet var. Şu anda 18 yaşında. Bu onun için harika bir rol. Bunu çok iyi yapıyor çünkü bunu tamamen benimsiyor ve egosunu kenarda bırakıyor. Bu olağanüstü bir şey ve bu yüzden çok mutluyuz.