Affedin ama,
Maç öncesi yazımdan birkaç pasajla gireceğim maç yazıma.
Hagi’den çok Tugay’a güveniyorum
Hagi vitrindeki 10 numara…
Moral doping…
Ancak Tugay’a daha çok güveniyorum.
Bu maç Hagi’den çok Tugay’ın varlığını vurgulayacak, çünkü takımı tanıyan Tugay.
Sahaya çıkacak ilk 11 de sanırım Tugay’ın imzasını taşıyacak.
Dediğim oldu. Galatasaray sakatlara rağmen en doğru 11’le sahaya çıktı. Feneri salladı!
Devam ediyorum…
Elano ve Misimoviç güçlü silahlardır
Hagi ve Tugay kaliteli ayaklar ve de onlara hükmeden kafalardan yana iki futbol otoritesi. Onun için de Elano ve Misimoviç’ten azami derecede faydalanmak için onları ‘oyun disiplininden’ kopmadan özgür bırakacaklarını sanıyorum.
Onun için bugün Galatasaray’ın Fenerbahçe karşısında kendine daha güvenli bir oyun sergileyeceğini umuyorum.
Aynen öyle oldu… Fener sindi!
Nasıl bir maç bekliyorum?
Öyle söylendiği gibi Fenerbahçe Galatasaray’ın üzerine yüklenmeyecek. Maç da Galatasaray sahasında geçmeyecek.
Eğer Fenerbahçe, Konya maçındaki gibi oynayacaksa o zaman Hanya’yı da görür Konya’yı da…
Bu da gerçekleşti. Bırakın 4 golü Fener’in tek golü yok, hem de Saraçoğlu’nda!
Galatasaray, Saraçoğlu’nda Fener’i sindirdi ve resmen galibiyeti kaçırdı.
Sadece Pino’nun bu kadar etkili oynayacağını öngöremedim.
Pino… Pino… Pino…
Sağdan, soldan, ortadan…
Fırtına gibi…
Sadece hızlı değil. Hızla adam da geçiyor…
Pino maça golle başlayabilirdi. Elano’nun muhteşem pasında Lugano’yu tren gibi geçti. Volkan’ı sıyırdı çaprazdan şutu The End’i daha başta çekecekti ama Gökhan Gönül imdada yetişti.
Lugano’ya şaşırdım. Yanından geçen Pino’yu sadece seyretti. Çoğunca böyle oldu, sonunda Lugano sarıyı da yedi!
Pino’nun aklı fikri goldeydi. Baroş’u aratmadı. Hemen her yerden vurdu, hemen hepsi kaleyi tuttu. Bu kez hatasız oynayan Volkan Fener’i kurtardı.
Son dakikada bile…
Bitmez tükenmez bir enerjiyle oynadı Pino.
Ortaya çıkan gerçek şudur;
Düne kadar yerden yere vurulan Pino dün şaha kalktı. Pino yetenekli bir oyuncu. Ona biraz hareket serbestisi vereceksin ki yeteneklerini sergilesin.
Hagi ve Tugay bunu yaptılar.
Pino coştu.
Elano ve Misimoviç kimlik ispat ettiler
Elano maç eksiğine rağmen 78 dakika sahada kaldı ve harika işler yaptı. Takıma ağırlığını koydu. Gelecekte faydası çoğalacak. Belli oldu. Özgürlük ve sorumluluk verilsin istiyor. Umarım bundan sonra Elano da kendini futbola verir. Çünkü bilinir ki; var olan şey yok olamaz.
Misimoviç de iyi işler yaptı. Onun futbol karakteri zaten kendini unutturmaktan geçiyor, topla her sefer buluştuğunda varlığını ispat ediyor. Alışması zaman alacak ama kalitesi tartışılmaz!
Hagi ve Tugay, Fener’i durdurmak için iyi plan yapmışlar.
Sabri ve Elano ile sağı,
Hakan Balta ve Misimoviç ile solu kapatmışlar.
İki kaliteli elemanı kanatlarda gören Fenerbahçe de tedbiri elden bırakmamak için bu bölgeleri boşlatmadı ve Fener de kanatlardan atağa kalkamadı.
Oyunun ortasına da Ayhan, Lorik Cana ve Mustafa Sarp’ı koyan teknik heyet böylece Fenerbahçe’nin ortadan gelmesini de engellemiş oldu.
Dikkat edin Mustafa Sarp ve Lorik Cana rakip kaleye de sokuldular. Lorik gol bile aradı, Volkan izin vermedi…
Burada eskiden fark;
Galatasaray takımının yeni düzende kendini ispat için oyun disiplininden kopmaması oldu.
Galatasaray maç boyu rakiple mücadeleyi bir an bile bırakmadı ve kendini ispat için büyük bir özveriyle hatasız oynadı.,
Yardımlaşma üst düzeydeydi.
Kademe anlayışı mükemmeldi,
Orta sahadan başlayan pres, savunmaya kadar hiç bozulmadan devam etti.
Galatasaray her topta rakibe iki üç kişiyle bastı.
Galatasaray Fener’i bu anlayışla kıskıvrak bağladı.
Galatasaray çağdaş futbolun uyguladığı 4-6-0’dan mükemmel örnekler verdi.
İşte 4-6-0 budur. Entegre ve çabuk futbol. Alan değiştiren, yardımlaşan futbol.
Umarım bu oyun bir maçlık değildir.
Servet ilk kez deneni yaptı. Neill tam not aldı
Servet yerini kaybetmedi…
Topu ayağında hiç tutmadı…
Topla alan kat etmedi…
Rakiple gereksiz takışmadı!
Takıma katkısı çoğaldı ve de böyle oynayınca hata da yapmadı.
Neill mükemmeldi. Savunmada Niang’la iyi mücadele etti. Açıkları iyi kapattı. Yürekli bir oyun sergiledi. Neill hakemin kayırmasıyla da ikinci sarıyı görmedi!
Neill sadece defansif de değildi. Volkan’ın kurtardığı şutu, kornere attığı kafası, forvete sokulup gol araması tam not almasını sağladı.
Sabri ve Hakan Balta da bu kez başarılıydı. Çünkü arkadaşları onları kaderleriyle baş başa bırakmadı. Her Fenerbahçe atağında Galatasaray savunmasında çok kişi vardı ve savunmanın karşıladığı topları Fenerli oyunculardan önce yine Galatasaraylılar aldı ve topu hiç şişirmediler.
İnsanın aklına şu soru geliyor;
Bu çocukların şimdiye kadarki başarısızlığı acaba Rijkaard’ı istemedikleri için miydi?
Hagi ve Tugay’ın üç günde verdikleriyle bunlar olmaz!
Hani Galatasaray 60’da bitiyordu!
Çok bilmiş medya ve de Bay Gevrek Kahkaha Galatasaray’ın fizik gücü yok diyordu…
Galatasaray’ın mücadele gücü rakibini durdurdu. Bu hırs, bu fizik güç de üç günde kazanılmaz.
Arda, Baroş ve de Kewell’ın sakatlığını da hesaba katarsanız bu Galatasaray zoru mükemmel başardı diyebilirsiniz.
56’da Misimoviç’in oyundan alınması Misi’yi belki biraz üzdü ama Hagi’nin düşüncesi doğruydu. Maç tempo kazandıkça Barış’ın oyuna girmesi gerekiyordu. Misimoviç daha hazır değildi.
Fener’in üstün gözüktüğü ikinci yarı ortalarında Hagi ve Tugay gerekenleri hemen yaptılar maç eksiği olan Lorik de kenara alındı Sabri ortaya Serkan savunmanın sağına geçti.
Bütün bunlar çöküntüyü önlediği gibi, girenlerin de hazır olduğunu gösterdi. En son giren Emre Çolak bile son dakikada gol vuruşu yaptı.
Galatasaray 90 dakika Fenerbahçe’yi hem de Saraçoğlu’nda silkeledi.
Talihi yaver gitse Galatasaray sadece takdir almaz kaderi de değiştirirdi.
Farka bile giderdi.
Hagi ve Tugay’ın yetenekli oyuncularına özgürlük tanıması ve onların oyun disiplinini bozmamaları için tatlı dille kulaklarını çekmesi başarıyı getirdi.
Aykut ayakta kalırken Volkan yattı da yattı!
Bu maçın en önemli olayı iki kaleciden birinin takımını kurtardığı idi.
Volkan yerden kalkmadı.
Kalesi güven duyulmayan Galatasaray’da ise kaleci Aykut’un forması bile ıslanmadı!
Volkan kötü gününde olsa Galatasaray fark atardı.
Ya da daha 4’te Gökhan Gönül giren golü çizgiden çıkarmasa Fener’in kader çizgisi değişirdi.
Her şeye rağmen mükemmel bir maç seyrettik.
Uzun zamandır bu kadar tempolu ve futbola yakın bir derbi izlememiştik.
Galatasaray takım halinde mükemmeldi. Başta Pino ve Ayhan sonra Neill ve Elano…
Fener’de kaleci Volkan’ın dışında etkin isim yoktu. Biraz Yobo biraz da hezimeti maçın başında çizgiden kurtardığı golle önleyen Gökhan Gönül… Ötekiler bir türlü prangadan kurtulamadılar.
Hakem Bülent Yıldırım oyunun temposunu düşürmemek için fazla düdük çalmadı. Başarılıydı. Pozisyonlara yakınlığı dikkat çekti.
Fenerbahçe’nin orta sahası yoktu!
Doğrusunu söylemek gerekirse ne Galatasaray’dan bu kadar mükemmel işler bekleniyordu ne de Fenerbahçe’den bu kadar silik bir oyun.
Kanatları tıkanmış olan Fener’in tek şansı rakibini ortadan delmekti. Alex, Niang, Dia ve Stoch’la rakibin savunma aralığına bırakılacak toplar Fener’in planıydı.
Fener’in orta sahası hiç işlemedi.
Emre ve Mehmet Topuz’un, oyunu Fener’e mal edecek etkinlikleri hiç yoktu.
Alex de oyuna katkı sağlayamayınca Fener orta sahası iki kişinin sırtına bindi ve o bölgede çok adamla bulunan Galatasaray Fener’e göz açtırmadı.
İlk yarı Lorik Cana’dan dönen iki Fener şutu ve de ikinci yarı birkaç cılız atak dışında Fenerbahçe varlık gösteremedi, oyun kuramadı.
Aykut Kocaman da uzun süre bu çaresizliğe çare bulamadı. İlk değişikliğini 70’te yaptı.
Maçın sadece 50-70 dakikaları arası Fener birazcık ışıldadı, o da Saraçoğlu’nu aydınlatmaya yetmedi.
Galatasaray’ın rakibi bezdiren amansız presi alkışı hak etti.
Allah biliyor ya bu da deja vu bir şey değildi!
Maç öncesi yazımdan birkaç pasajla gireceğim maç yazıma.
Hagi’den çok Tugay’a güveniyorum
Hagi vitrindeki 10 numara…
Moral doping…
Ancak Tugay’a daha çok güveniyorum.
Bu maç Hagi’den çok Tugay’ın varlığını vurgulayacak, çünkü takımı tanıyan Tugay.
Sahaya çıkacak ilk 11 de sanırım Tugay’ın imzasını taşıyacak.
Dediğim oldu. Galatasaray sakatlara rağmen en doğru 11’le sahaya çıktı. Feneri salladı!
Devam ediyorum…
Elano ve Misimoviç güçlü silahlardır
Hagi ve Tugay kaliteli ayaklar ve de onlara hükmeden kafalardan yana iki futbol otoritesi. Onun için de Elano ve Misimoviç’ten azami derecede faydalanmak için onları ‘oyun disiplininden’ kopmadan özgür bırakacaklarını sanıyorum.
Onun için bugün Galatasaray’ın Fenerbahçe karşısında kendine daha güvenli bir oyun sergileyeceğini umuyorum.
Aynen öyle oldu… Fener sindi!
Nasıl bir maç bekliyorum?
Öyle söylendiği gibi Fenerbahçe Galatasaray’ın üzerine yüklenmeyecek. Maç da Galatasaray sahasında geçmeyecek.
Eğer Fenerbahçe, Konya maçındaki gibi oynayacaksa o zaman Hanya’yı da görür Konya’yı da…
Bu da gerçekleşti. Bırakın 4 golü Fener’in tek golü yok, hem de Saraçoğlu’nda!
Galatasaray, Saraçoğlu’nda Fener’i sindirdi ve resmen galibiyeti kaçırdı.
Sadece Pino’nun bu kadar etkili oynayacağını öngöremedim.
Pino… Pino… Pino…
Sağdan, soldan, ortadan…
Fırtına gibi…
Sadece hızlı değil. Hızla adam da geçiyor…
Pino maça golle başlayabilirdi. Elano’nun muhteşem pasında Lugano’yu tren gibi geçti. Volkan’ı sıyırdı çaprazdan şutu The End’i daha başta çekecekti ama Gökhan Gönül imdada yetişti.
Lugano’ya şaşırdım. Yanından geçen Pino’yu sadece seyretti. Çoğunca böyle oldu, sonunda Lugano sarıyı da yedi!
Pino’nun aklı fikri goldeydi. Baroş’u aratmadı. Hemen her yerden vurdu, hemen hepsi kaleyi tuttu. Bu kez hatasız oynayan Volkan Fener’i kurtardı.
Son dakikada bile…
Bitmez tükenmez bir enerjiyle oynadı Pino.
Ortaya çıkan gerçek şudur;
Düne kadar yerden yere vurulan Pino dün şaha kalktı. Pino yetenekli bir oyuncu. Ona biraz hareket serbestisi vereceksin ki yeteneklerini sergilesin.
Hagi ve Tugay bunu yaptılar.
Pino coştu.
Elano ve Misimoviç kimlik ispat ettiler
Elano maç eksiğine rağmen 78 dakika sahada kaldı ve harika işler yaptı. Takıma ağırlığını koydu. Gelecekte faydası çoğalacak. Belli oldu. Özgürlük ve sorumluluk verilsin istiyor. Umarım bundan sonra Elano da kendini futbola verir. Çünkü bilinir ki; var olan şey yok olamaz.
Misimoviç de iyi işler yaptı. Onun futbol karakteri zaten kendini unutturmaktan geçiyor, topla her sefer buluştuğunda varlığını ispat ediyor. Alışması zaman alacak ama kalitesi tartışılmaz!
Hagi ve Tugay, Fener’i durdurmak için iyi plan yapmışlar.
Sabri ve Elano ile sağı,
Hakan Balta ve Misimoviç ile solu kapatmışlar.
İki kaliteli elemanı kanatlarda gören Fenerbahçe de tedbiri elden bırakmamak için bu bölgeleri boşlatmadı ve Fener de kanatlardan atağa kalkamadı.
Oyunun ortasına da Ayhan, Lorik Cana ve Mustafa Sarp’ı koyan teknik heyet böylece Fenerbahçe’nin ortadan gelmesini de engellemiş oldu.
Dikkat edin Mustafa Sarp ve Lorik Cana rakip kaleye de sokuldular. Lorik gol bile aradı, Volkan izin vermedi…
Burada eskiden fark;
Galatasaray takımının yeni düzende kendini ispat için oyun disiplininden kopmaması oldu.
Galatasaray maç boyu rakiple mücadeleyi bir an bile bırakmadı ve kendini ispat için büyük bir özveriyle hatasız oynadı.,
Yardımlaşma üst düzeydeydi.
Kademe anlayışı mükemmeldi,
Orta sahadan başlayan pres, savunmaya kadar hiç bozulmadan devam etti.
Galatasaray her topta rakibe iki üç kişiyle bastı.
Galatasaray Fener’i bu anlayışla kıskıvrak bağladı.
Galatasaray çağdaş futbolun uyguladığı 4-6-0’dan mükemmel örnekler verdi.
İşte 4-6-0 budur. Entegre ve çabuk futbol. Alan değiştiren, yardımlaşan futbol.
Umarım bu oyun bir maçlık değildir.
Servet ilk kez deneni yaptı. Neill tam not aldı
Servet yerini kaybetmedi…
Topu ayağında hiç tutmadı…
Topla alan kat etmedi…
Rakiple gereksiz takışmadı!
Takıma katkısı çoğaldı ve de böyle oynayınca hata da yapmadı.
Neill mükemmeldi. Savunmada Niang’la iyi mücadele etti. Açıkları iyi kapattı. Yürekli bir oyun sergiledi. Neill hakemin kayırmasıyla da ikinci sarıyı görmedi!
Neill sadece defansif de değildi. Volkan’ın kurtardığı şutu, kornere attığı kafası, forvete sokulup gol araması tam not almasını sağladı.
Sabri ve Hakan Balta da bu kez başarılıydı. Çünkü arkadaşları onları kaderleriyle baş başa bırakmadı. Her Fenerbahçe atağında Galatasaray savunmasında çok kişi vardı ve savunmanın karşıladığı topları Fenerli oyunculardan önce yine Galatasaraylılar aldı ve topu hiç şişirmediler.
İnsanın aklına şu soru geliyor;
Bu çocukların şimdiye kadarki başarısızlığı acaba Rijkaard’ı istemedikleri için miydi?
Hagi ve Tugay’ın üç günde verdikleriyle bunlar olmaz!
Hani Galatasaray 60’da bitiyordu!
Çok bilmiş medya ve de Bay Gevrek Kahkaha Galatasaray’ın fizik gücü yok diyordu…
Galatasaray’ın mücadele gücü rakibini durdurdu. Bu hırs, bu fizik güç de üç günde kazanılmaz.
Arda, Baroş ve de Kewell’ın sakatlığını da hesaba katarsanız bu Galatasaray zoru mükemmel başardı diyebilirsiniz.
56’da Misimoviç’in oyundan alınması Misi’yi belki biraz üzdü ama Hagi’nin düşüncesi doğruydu. Maç tempo kazandıkça Barış’ın oyuna girmesi gerekiyordu. Misimoviç daha hazır değildi.
Fener’in üstün gözüktüğü ikinci yarı ortalarında Hagi ve Tugay gerekenleri hemen yaptılar maç eksiği olan Lorik de kenara alındı Sabri ortaya Serkan savunmanın sağına geçti.
Bütün bunlar çöküntüyü önlediği gibi, girenlerin de hazır olduğunu gösterdi. En son giren Emre Çolak bile son dakikada gol vuruşu yaptı.
Galatasaray 90 dakika Fenerbahçe’yi hem de Saraçoğlu’nda silkeledi.
Talihi yaver gitse Galatasaray sadece takdir almaz kaderi de değiştirirdi.
Farka bile giderdi.
Hagi ve Tugay’ın yetenekli oyuncularına özgürlük tanıması ve onların oyun disiplinini bozmamaları için tatlı dille kulaklarını çekmesi başarıyı getirdi.
Aykut ayakta kalırken Volkan yattı da yattı!
Bu maçın en önemli olayı iki kaleciden birinin takımını kurtardığı idi.
Volkan yerden kalkmadı.
Kalesi güven duyulmayan Galatasaray’da ise kaleci Aykut’un forması bile ıslanmadı!
Volkan kötü gününde olsa Galatasaray fark atardı.
Ya da daha 4’te Gökhan Gönül giren golü çizgiden çıkarmasa Fener’in kader çizgisi değişirdi.
Her şeye rağmen mükemmel bir maç seyrettik.
Uzun zamandır bu kadar tempolu ve futbola yakın bir derbi izlememiştik.
Galatasaray takım halinde mükemmeldi. Başta Pino ve Ayhan sonra Neill ve Elano…
Fener’de kaleci Volkan’ın dışında etkin isim yoktu. Biraz Yobo biraz da hezimeti maçın başında çizgiden kurtardığı golle önleyen Gökhan Gönül… Ötekiler bir türlü prangadan kurtulamadılar.
Hakem Bülent Yıldırım oyunun temposunu düşürmemek için fazla düdük çalmadı. Başarılıydı. Pozisyonlara yakınlığı dikkat çekti.
Fenerbahçe’nin orta sahası yoktu!
Doğrusunu söylemek gerekirse ne Galatasaray’dan bu kadar mükemmel işler bekleniyordu ne de Fenerbahçe’den bu kadar silik bir oyun.
Kanatları tıkanmış olan Fener’in tek şansı rakibini ortadan delmekti. Alex, Niang, Dia ve Stoch’la rakibin savunma aralığına bırakılacak toplar Fener’in planıydı.
Fener’in orta sahası hiç işlemedi.
Emre ve Mehmet Topuz’un, oyunu Fener’e mal edecek etkinlikleri hiç yoktu.
Alex de oyuna katkı sağlayamayınca Fener orta sahası iki kişinin sırtına bindi ve o bölgede çok adamla bulunan Galatasaray Fener’e göz açtırmadı.
İlk yarı Lorik Cana’dan dönen iki Fener şutu ve de ikinci yarı birkaç cılız atak dışında Fenerbahçe varlık gösteremedi, oyun kuramadı.
Aykut Kocaman da uzun süre bu çaresizliğe çare bulamadı. İlk değişikliğini 70’te yaptı.
Maçın sadece 50-70 dakikaları arası Fener birazcık ışıldadı, o da Saraçoğlu’nu aydınlatmaya yetmedi.
Galatasaray’ın rakibi bezdiren amansız presi alkışı hak etti.
Allah biliyor ya bu da deja vu bir şey değildi!