Türkiye saatiyle Pazartesi sabahı oynanan All-Star karşılaşmasıyla 56. All- Star organizasyonu da geride kaldı. Üç gün süren bu basketbol şöleninde neler yaşandı, kimler kazandı bir göz atalım.
Öncelikle ilk organizasyon olan Yükselen Yıldızlar maçından başlayalım. Shaquille O'Neal’ın takımına karşı Charles Barkley’in takımının karşılaştığı yükselen yıldızlar maçın da NBA’in yıldız adayları karşı karşıya geldi.
Maç öncesinde kısa rotasyonunun çok iyi olması nedeniyle Shaq takımı favori gösteriliyordu ancak Chuck takımı beklentilerin dışında bir oyun sergiledi. Maçın başında beklenen Shaq takımını üç sayılarla maçı kazanmasıydı ancak tam tersi oldu, Chuck takımı o kadar yüksek yüzdeyle üç sayı isabeti buldu ki zaten savunmalarının olmadığı bir maçta birde herkes atınca fark olması kaçınılmaz oldu [ herkes derken Faried ve Davis bile attı o kadar herkes yani]
Chuck takımı 163- 135 sayı rekorunu kırarak Shaq takımını mağlup ederken maçın MVP’si de 40 sayı 10 ribauntla oynayan Kenneth Faried oldu. Genç oyuncu enerjisiyle takımına galibiyeti getirdi. Ancak maç savunma anlamında çok zayıf başladı ve facia bir şekilde bitti. Gösteri maçı olabilir ama sonunda iyice abarttı gençler olayı. Houston seyircisi de olayı pek hoş karşılamadı. Biraz daha derli toplu oynasalar daha keyifli olurdu diye düşünüyorum.
Cumartesi sabahına karşın daha merakla beklenen olay ise tabi ki yetenek yarışmalarının olduğu Pazar sabahıydı. Şahsen bende üç sayı ve smacı dört gözle bekliyordum. Biraz hayal kırıklığı yaşasam da smaç yarışmasında genel anlamda iyiydi yarışmalar. Şutör yıldızlar yarışında Batı inanılmaz sürelerle başladı ancak finalde Westbrook’un takımı ilk tur performansına yaklaşamayınca şampiyonluğu Doğu’dan Bosh ‘un takımına bıraktılar.
Skills Challenge ‘ta ise en büyük sürpriz son şampiyon Parker’ın çok kötü bir performans sergilemesiydi. Ancak Lillard onun açığını kapatıp kusursuza yakın bir performansla finalde Holiday’ı mağlup ederek çaylak sezonun da bu ödülü almayı başardı. Aslında Lillard’ın kazanmasına çok da şaşırmadım oldukça hızlı ve şut yüzdesi yüksek bir oyuncu , önümüzdeki sezonlarda çokça adından söz ettirecektir.
Gecenin merakla beklenen bir diğer yarışması olan üç sayı yarışması ise son zamanların en başarılılarındandı. Ancak bu yarışmada da büyük sürprizler oldu. Doğu’da Steve Novak Batı’da ise Stephen Curry favori olarak gösterilirken ilk turda elendiler. Onların yeri finale Kyrie Irving ve Red Mamba lakaplı [ki benim en az şans verdiğim isimdi] Matt Bonner kaldı. Bonner finalde oldukça iyi bir performans gösterdi aslında 20 isabetle ama Irving adeta alev aldı, ilk 15 topta 14 isabet bulan genç yıldız, 23 puanla yarışmayı kazanmayı başardı. Son renkli topu da sayı yapmayı başarsaydı Kapono’ya ait rekoru da egale etmiş olacaktı ki top çemberi turlayıp çıktı.
Benim dört gözle beklediğim yarışma ise smaç yarışmasıydı. Açıkçası Gerald Green ve James White’den çok çetin bir kapışma bekliyordum. Ama olmadı Green’in ilk smacı mükemmeldi ikincisi ona uymadı, hem vuramadı hem de çembere tutunuyor olması Green gibi atletik bir oyuncuya yakışmadı bence. White’ın da en büyük sıkıntısı herkesin onu favori göstermiş olmasıydı bence ki bu topu sürerken bile defalarca elinden kaçırmasından anlaşılıyordu. Diğer bir sıkıntısı da 20 yaşından beri aynı smaçları vuruyor olması bence artık daha farklı smaçlar denemeliydi. Neyse ki Terrance Ross ve Jeremy Evans biraz yarışmayı topladı. Özellikle Ross’un, Carter formasıyla dipten yaptığı smaç muazzamdı Carter formasına da yakışır bir smaç oldu. Jeremy Evans ta her zamanki estetikliğiyle yarışmaya yine renk kattı. Yarışmaya yakışmayan olay ise Kenneth Faried’ın ilk smacına verilen puandı bence 50’lik değildi ama o kadar düşük almayı da hak etmemişti. Jüri o konuda biraz ön yargılı davrandı sanki. Ama toplam smaçlara bakarsak Terrance Ross sonuna kadar hak etmişti kazanmayı.
Ross’un da smaç yarışmasını kazanmasıyla yetenek yarışmalarını 2 çaylak bir de ikinci yıl oyuncusu kazanmış oldu ki bu da ilerleyen yıllara sağlam yıldızlar geldiğinin göstergesi bence.
Sıra geldi asıl organizasyon olan All-Star maçına. Öncelikle Houston’da yapılan organizasyon çok iyiydi devre arası ,maç öncesi şovlar gerçekten bu eğlenceye renk kattı. Maça gelirsek son zamanlardaki en iyi All-Star maçıydı. Özellikle maçın başından sonuna kadar normalde sadece son çeyrekte gördüğümüz savunma vardı. Bu savunmanın yanında da görmeyi beklediğimiz hareketler smaçlar olunca izlemesi gerçekten çok keyifliydi. Özellikle Noah her oyuna girdiğinde Playoff maçında gibi saldırgan ve istekliydi.
Chris Paul’den özellikle bahsetmek istiyorum. Kidd ve Nash’in yokluğunda maçı inanılmaz idare etti ve kesinlikle MVP olmayı sonuna kadar hak etti. Paul’un yanında Griffin’in de olması böyle bir gösteri maçı için biçilmiş kaftan. Şöyle genel bir değerlendirme yaparsak;
Maçın Yıldızı : Chris Paul
All-Star Organizasyon’unun Yıldızı : Kyrie İrving
All-Star Maçının En Güzel Hareketi : Kobe’nin Lebron’a Blokları
All-Star’ın Bahtsızı : Chris Bosh
Hayal Kırıklığı : Stephen Curry, Gerald Green, James White , Tony Parker
Benim genel olarak düşüncelerim bu şekilde. Son zamanlardaki en keyifli All-Star’lardan biriydi. Genç oyuncuların çokluğu organizasyona yenilik ve hırs getirmiş gibi duruyor. Son olarak da Kyrie Irving bu organizasyonla ben geliyorum dedi sanırım.
Öncelikle ilk organizasyon olan Yükselen Yıldızlar maçından başlayalım. Shaquille O'Neal’ın takımına karşı Charles Barkley’in takımının karşılaştığı yükselen yıldızlar maçın da NBA’in yıldız adayları karşı karşıya geldi.
Maç öncesinde kısa rotasyonunun çok iyi olması nedeniyle Shaq takımı favori gösteriliyordu ancak Chuck takımı beklentilerin dışında bir oyun sergiledi. Maçın başında beklenen Shaq takımını üç sayılarla maçı kazanmasıydı ancak tam tersi oldu, Chuck takımı o kadar yüksek yüzdeyle üç sayı isabeti buldu ki zaten savunmalarının olmadığı bir maçta birde herkes atınca fark olması kaçınılmaz oldu [ herkes derken Faried ve Davis bile attı o kadar herkes yani]
Chuck takımı 163- 135 sayı rekorunu kırarak Shaq takımını mağlup ederken maçın MVP’si de 40 sayı 10 ribauntla oynayan Kenneth Faried oldu. Genç oyuncu enerjisiyle takımına galibiyeti getirdi. Ancak maç savunma anlamında çok zayıf başladı ve facia bir şekilde bitti. Gösteri maçı olabilir ama sonunda iyice abarttı gençler olayı. Houston seyircisi de olayı pek hoş karşılamadı. Biraz daha derli toplu oynasalar daha keyifli olurdu diye düşünüyorum.
Cumartesi sabahına karşın daha merakla beklenen olay ise tabi ki yetenek yarışmalarının olduğu Pazar sabahıydı. Şahsen bende üç sayı ve smacı dört gözle bekliyordum. Biraz hayal kırıklığı yaşasam da smaç yarışmasında genel anlamda iyiydi yarışmalar. Şutör yıldızlar yarışında Batı inanılmaz sürelerle başladı ancak finalde Westbrook’un takımı ilk tur performansına yaklaşamayınca şampiyonluğu Doğu’dan Bosh ‘un takımına bıraktılar.
Skills Challenge ‘ta ise en büyük sürpriz son şampiyon Parker’ın çok kötü bir performans sergilemesiydi. Ancak Lillard onun açığını kapatıp kusursuza yakın bir performansla finalde Holiday’ı mağlup ederek çaylak sezonun da bu ödülü almayı başardı. Aslında Lillard’ın kazanmasına çok da şaşırmadım oldukça hızlı ve şut yüzdesi yüksek bir oyuncu , önümüzdeki sezonlarda çokça adından söz ettirecektir.
Gecenin merakla beklenen bir diğer yarışması olan üç sayı yarışması ise son zamanların en başarılılarındandı. Ancak bu yarışmada da büyük sürprizler oldu. Doğu’da Steve Novak Batı’da ise Stephen Curry favori olarak gösterilirken ilk turda elendiler. Onların yeri finale Kyrie Irving ve Red Mamba lakaplı [ki benim en az şans verdiğim isimdi] Matt Bonner kaldı. Bonner finalde oldukça iyi bir performans gösterdi aslında 20 isabetle ama Irving adeta alev aldı, ilk 15 topta 14 isabet bulan genç yıldız, 23 puanla yarışmayı kazanmayı başardı. Son renkli topu da sayı yapmayı başarsaydı Kapono’ya ait rekoru da egale etmiş olacaktı ki top çemberi turlayıp çıktı.
Benim dört gözle beklediğim yarışma ise smaç yarışmasıydı. Açıkçası Gerald Green ve James White’den çok çetin bir kapışma bekliyordum. Ama olmadı Green’in ilk smacı mükemmeldi ikincisi ona uymadı, hem vuramadı hem de çembere tutunuyor olması Green gibi atletik bir oyuncuya yakışmadı bence. White’ın da en büyük sıkıntısı herkesin onu favori göstermiş olmasıydı bence ki bu topu sürerken bile defalarca elinden kaçırmasından anlaşılıyordu. Diğer bir sıkıntısı da 20 yaşından beri aynı smaçları vuruyor olması bence artık daha farklı smaçlar denemeliydi. Neyse ki Terrance Ross ve Jeremy Evans biraz yarışmayı topladı. Özellikle Ross’un, Carter formasıyla dipten yaptığı smaç muazzamdı Carter formasına da yakışır bir smaç oldu. Jeremy Evans ta her zamanki estetikliğiyle yarışmaya yine renk kattı. Yarışmaya yakışmayan olay ise Kenneth Faried’ın ilk smacına verilen puandı bence 50’lik değildi ama o kadar düşük almayı da hak etmemişti. Jüri o konuda biraz ön yargılı davrandı sanki. Ama toplam smaçlara bakarsak Terrance Ross sonuna kadar hak etmişti kazanmayı.
Ross’un da smaç yarışmasını kazanmasıyla yetenek yarışmalarını 2 çaylak bir de ikinci yıl oyuncusu kazanmış oldu ki bu da ilerleyen yıllara sağlam yıldızlar geldiğinin göstergesi bence.
Sıra geldi asıl organizasyon olan All-Star maçına. Öncelikle Houston’da yapılan organizasyon çok iyiydi devre arası ,maç öncesi şovlar gerçekten bu eğlenceye renk kattı. Maça gelirsek son zamanlardaki en iyi All-Star maçıydı. Özellikle maçın başından sonuna kadar normalde sadece son çeyrekte gördüğümüz savunma vardı. Bu savunmanın yanında da görmeyi beklediğimiz hareketler smaçlar olunca izlemesi gerçekten çok keyifliydi. Özellikle Noah her oyuna girdiğinde Playoff maçında gibi saldırgan ve istekliydi.
Chris Paul’den özellikle bahsetmek istiyorum. Kidd ve Nash’in yokluğunda maçı inanılmaz idare etti ve kesinlikle MVP olmayı sonuna kadar hak etti. Paul’un yanında Griffin’in de olması böyle bir gösteri maçı için biçilmiş kaftan. Şöyle genel bir değerlendirme yaparsak;
Maçın Yıldızı : Chris Paul
All-Star Organizasyon’unun Yıldızı : Kyrie İrving
All-Star Maçının En Güzel Hareketi : Kobe’nin Lebron’a Blokları
All-Star’ın Bahtsızı : Chris Bosh
Hayal Kırıklığı : Stephen Curry, Gerald Green, James White , Tony Parker
Benim genel olarak düşüncelerim bu şekilde. Son zamanlardaki en keyifli All-Star’lardan biriydi. Genç oyuncuların çokluğu organizasyona yenilik ve hırs getirmiş gibi duruyor. Son olarak da Kyrie Irving bu organizasyonla ben geliyorum dedi sanırım.