"Kokartını yırttığın hakem vardı ya..."

Sporx.com yazarlarından Alper Kaya, Şampiyonlar Ligi Yarı Final rövanş maçında Barcelona ile Chelsea arasında oynanan karşılaşmayı yöneten hakem Cüneyt Çakır'ı değerlendiren bi yazı kaleme aldı...

Haber; Sporx.com Yazarlar, Fotoğraf; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
'Kokartını yırttığın hakem vardı ya...'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
25 Nisan 2012 01:59
Dün akşam Barcelona-Chelsea maçı Türk futbolu için de önem taşıyordu elbette. Cüneyt Çakır'ın başarısı yerlere - göklere yazıldı; çizildi, silinip birkaç kez daha yazıldı elbette. Çoğu kişinin aklına gelmeyen birisi için de önemli bir maçtı o elbette! Peki, o şimdi nerede?

"Kokartını yırttığın, genç ama hırslı bir hakem vardı ya..."

Bülent Ataman...

Geçtiğimiz yıl 1 maçta kaleciydi, o da iddiasız; Türkiye Kupası maçı... Ondan önce 24, ondan da önce keza, benzeri sayıda maçta oynadı... Bank Asya'ya çakılı kaldı diyebiliriz artık, son Süper Lig tecrübesi Manisa'yla oldu... Ancak onu farklı bir şekilde hatırlıyoruz: 2006-2007 sezonu, Vestel Manisaspor-Sakaryaspor maçı. Müsabaka hakemine saldırıp kokartını ve formasını yırttığı "delirmiş" haliyle...

O hakem, Cüneyt Çakır.

Severiz, sevmeyiz. Hataları vardır veya yoktur... Kasıtlıdır veya değildir. Bilinmez... Bazı somut gerçekler var ki...

Uluslararası müsabakalar HARİÇ o günden (17 Mart 2007) bugüne değin 127 resmi müsabakada görev aldı Cüneyt Çakır. İyi veya kötü. Dediğim gibi, hatalı veya değil... Zaten, bariz ve kasıtlı hataları olsa kızağa çekilirdi elbet; kusur bulmaya ve kusur yoksa da yaratmaya meraklı ortamımızda.

Uluslararası müsabakalarda ise kariyerinde 56 maç var. (Barcelona-Chelsea maçı dahil) Sadece bu sezon 9 maçta görev almış olması kariyerinin zirvesinde olduğuna işaret... Üstelik henüz 35 yaşında!

Düşünün, resmi olarak çıktığı ilk maçta (Beşiktaş - Samsunspor PAF Ligi Müsabakası) as hakem olan Burak Özcan hala ulusal liglerimizde (ağırlıklı olarak 3. Lig) yardımcı hakemlik yapıyor, 2. yardımcı hakem olan Bihter Yalçın ise 2002'de hakemliği bırakmış... Cüneyt Çakır ise 1. yardımcılıktan, Şampiyonlar Ligi'ne kadar yükselmiş... Hatta düşünün, o maçta yedek oynayan Nihat Kahveci futbolu bırakmış!

Ha, mevzubahis maçta olay çıkaran Bülent Ataman ve onun antrenörü ise takımdan destek görmese bir sezon daha Süper Lig'de oynar mıydı diye sormak lazım kendimize... Demek ki, Cüneyt Çakır'a yapılanlar reva görülmüş ki, o zihniyet Manisa'dan ekmek yemeye devam etmiş!

Zaten bakınız, Türk futbol ortamında futbolcularımız ve yöneticilerimiz kadar kimse bir şey bilmez... Ne akademi mezunu antrenörler, ne elli beş yaşına gelmiş teknik direktörler ne de hakemler! Her şeyin en iyisi ve en doğrusu futbolcu ve yönetici milletindedir.

Tek hayali BMW, Porshe veya Ferrari olan; kitap okumamayı meziyet sayan; centilmenlik dışı her hareketi "delikanlılık listesi"nde bir çentikle ödüllendiren güruh elbette Yazarlar-Çizerler Halı Saha Maçı'nda bilabedel görev alan ve bazı yazar ve çizerlere hayranlığını dile getiren Cüneyt Çakırları sevmeyecektir. Takdir etmeyecektir ve de küçümseyecektir.

İsmi bizde saklı bir teknik direktör büyüğümüz, sezon başında bir İstanbul kulübünü çalıştırıyor... Ama alt liglerde... Takımda da, bir "büyüğün" şampiyon kadrosunda es kaza yer almış fakat ondan sonra hiçbir takımda barınamamış bir futbolcu ağabeyimiz var. Her idman sonrası genç takım arkadaşlarını fişekliyor: "Ben X takımındayken bile böyle idman yapmıyorduk... Bu kadar yorulmuyor, idman sonrası kahveye gidip batak, pişti atıyorduk!" Zaten bir süre sonra bu kıymetli büyüğümüzün ipini çekerler o takımda...

O teknik direktör büyüğümüze ne olur dersiniz? Başka bir takıma gitti, şu an play off hattının en güçlü ekibinin başında... 17 haftada sadece iki mağlubiyet aldı... Peki o futbolcu ağabey? Daimi sakatlığı yüzünden devre arasında futbolu bıraktı!

Tabii, o futbolcu ağabeyimiz en iyi idman tekniklerini bildiği için teknik direktörünün yöntemini batak/pişti hamleleriyle çürütebiliyordu. Laf!

Bakıyorsunuz, iş bilmez yöneticiler yüzünden yarım asırlık, asırlık; Süper Lig müdavimi kulüpler birer ikişer iflas bayrağı çekiyor. Paralar nerede soran yok, nasıl bu kadar kötü yönetilmişler inceleyen; kafa patlatan yok. Kıskaca alıp hesap soran yok... Yok oğlu yok! Bu kadar yokluğun içinde sesini en gür çıkaran var'oluveriyor zaten, şaşılacak bir şey değil!

Biz değil miyiz, Dünya Üçüncüsü olan milli kadromuza haksız bir şekilde teknik direktör lisansı veren? Teknik direktörlüğü futbolcuya eş seviyeye kendi elimizle getirip şimdi niye şikayet edelim ki? Gerçi, gün geliyor devran dönüyor işte!

O gün genç hakemin kokartını yırtacak kadar kendini yetkin gören kaleci, bugün Karşıyaka'da "gazozuna" kaleye geçiyor! Hakem ise daha dik bir şekilde Şampiyonlar Ligi'nde, dünyadaki en prestijli futbol oluşumunda, yol alıyor...

http://twitter.com/alper_kaya
Tümü
 Reklam