Spor yazarlarından Türkiye - İzlanda maçı yorumları

Yepyeni gencecik bir kadromuz var. Oyuncularımızın büyük bir çoğunluğu Avrupa'nın önemli takımlarında oynuyor. Bu takımın en büyük özelliği tekrar Türk Milli Takımı özelliğine bürünmüş olması. Prim peşinde koşan, sürekli hiziplerin yaşandığı oyuncuların yerini pırıl pırıl futbolcularımız aldı. (SABAH)

Üstelik genç olmalarına rağmen içlerinde liderlik vasfına sahip olanla da var; örneğin Merih... Juventus'ta pek forma bulmasa da liderlik açısından çok önemli oyuncu. Üstelik Almanya'da başarılı bir performans gösteren Ozan Kabak bile bu takımda yedek. Cengiz'i, Zeki'si, Yusuf Yazıcı'sıyla Türk Milleti'nin güvendiği milli takım Avrupa Şampiyonası'nda da önemli işlere imza atacak güçte. (SABAH)

Dün geceye bakıyoruz, kazanabilirdik ama buna mukabil rakibimiz İzlanda'nın da birkaç önemli pozisyonu var. Hele hele son dakikalarda 5'e 1 yakaladığımız pozisyonda Zeki golü yapsa belki de lider olarak bileti alacaktık. Sonuç olarak; bizi çok mutlu ettiniz çocuklar EURO 2020'de de Allah yardımcınız olsun. (SABAH)

Bizi ezberlemişler, sabah, akşam bu maçı beklemişler, bu belli. Orta sahamızı etkisiz hale getirip, savunmamıza pres yapınca, akordumuz bozuldu. İzlanda, fizik kondisyonu mükemmel tam bir sistem takımı. Sistemi bozmak için çilingir gerekir. O isim de Hakan Çalhanoğlu. Ama Hakan'ı iyi kapattılar. (SÖZCÜ)

İkinci devre çok dikkatli oynama isteğimiz bizi zaman zaman strese soktu. Mesela, 82. dakikada tam bir ‘Kiev karambolü' oldu. O an gözlerimi 30 saniye kapattım, yazık olacaktı. (SÖZCÜ)

Neyse, yıllar sonra şunu beklemeyeceğiz: ‘A takımı, B takımını yenip, C takımı D takımı ile berabere kalıp biz kazanırsak' hesapları artık yok. Hep gruplarda zorlanıyorduk, bu kez bileğimizin gücü ile finallere gidiyoruz. Avrupa Şampiyonası tam anlamıyla uzun ve ince bir yol. Finallerin telafisi yok, ben bu takıma çok güveniyorum. Tebrikler Milli Takım, tebrikler Şenol Güneş. (SÖZCÜ)

Bize beraberlik kâfiydi. Sahaya çıkışımız, oyun düzenimiz "Önce gol yemeyelim, sonra atalım" şeklindeydi. Uzun zaman böyle gitti. Zaten dikkat edin maçın 80'inci dakikasına kadar bir net pozisyonumuz var Burak'la, bir de onların Merih'in çizgiden çıkardığı topu… Ondan sonra maç Rus ruletine döndü. Onlar geldiler atamadılar, biz gittik atamadık. (FOTOMAÇ)

Bakınız! Bir kaç sene evveline kadar gazeteci dövülen, kampta sabahlara kadar oyun oynanan milli takımı hatırlayın. Ben şahsen şunu söylüyordum; "Bir Türk vatandaşı olarak bu takım benim milli takımım değil" diyordum. Sahada ukalalık yapan, ahlak sınırlarını zorlayan futbolcular için… Ama bu takım, benim milli takımım arkadaş! Maçı iki arkadaşımla birlikte seyrederken hop oturup, hop kalktım. Çünkü sahadaki çocuklar benim heyecanıma tercüman oluyorlardı. Candan oynuyorlardı, damardan oynuyorlardı. (FOTOMAÇ)

Bakınız bu takım daha yoğrulursa önümüzdeki 6-7 seneyi kurtarır, arka taraftan gelenlerle çok daha iyi yere gideriz. Şunu devamlı yapmamız lazım. Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası… Devamlı katılmalıyız, o tecrübeleri sağlamalıyız. Teşekkürler Milli Takım'a… Mücadelenize sağlık. (FOTOMAÇ)

Oyun olarak iyi oynamadık ama doğru oyunla 1 puanı aldık ve Avrupa Şampiyonası biletini kaptık. Merih Demiral'ın son dakikalarda çizgiden çıkardığı top ise maçın kader anı oldu. Umut Meraş da dün gece takımımızın iyilerindendi. Ay-Yıldızlılar harika oynadığı grup maçlarında hak ettiği turu, taraftarının önünde alarak tüm ülkeye bayram yaşattı. (TAKVİM)

MAÇIN EN İYİSİ: MERİH
Canla başla savaştı. Tek kelimeyle müthişti.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ: ARNASON
Dün gece vasatı aşamadı. (TAKVİM)

Okay'ın iki stoperin arasına gelip, "Üçleme" yapması da "Kazadan korunma" sigortasıydı. Açıklama şu; ne yapalım, edelim; kaybetmeyelim. Ne zaman böyle düşünsek, oyunun da takımın da benliği kalmıyor. Bu fikre veya rüzgara nasıl kapıldılar bilemiyorum ama "Küçük olsun, benim olsun" çizgisidir kendileri... Gruptan çıkmak kadar, grup birinciliği de önemliyken, sözleşmelerde yazılan primi veya kuralar çekildiğindeki ilk hedefi elde etmeyi öne almayı tercih ettiler demek ki. (SABAH)

Tüm maç pür dikkat kaldık ama son 10 dakikada duran toplarla fırsatlar verip, Merih Demiral'ın gol çizgisi üzerindeki altın kafasıyla tabelayı da tuttuk. İzlanda grup birinciliğini tatmış, Avrupa- Dünya Kupaları'nı yaşamış bir ekip. Bizim çocuklar daha yolun başındalar. Umalım ki; "Ne beraberliği" dedikleri maçlara da sıra gelir. (SABAH)

Keyfimizi yerine getiren süreç, başkasının ne yapacağını beklemeden, kendi göbeğimizi kendimizin kesmesidir. Kurda sormuşlar; "Ensen neden kalın" diye. "Kendi işimi kendim yaparım" demiş. Gol atamadığımız ilk maçın, bizi Londra'daki finallere götürmesi de ironimiz olsun. Tebrikler bizimkilere olsun. (SABAH)

İzlanda deplasmanındaki ilk maçta iki tane duran toptan yediğimiz gol rakibin hücum organizasyonunun en temel özelliğini teşkil ediyordu. Okay tercihi de bunun içindi. Orta sahada 3 tane 6 numara profilinde defansif oyuncuyla oynadık. Bu yüzden hücum aksiyonlarımız olmadı belki. (FOTOMAÇ)

Özellikle oyuncu tercihleri, oyun tercihimizi belirledi. Kaleci Mert'ten başlayarak 8 oyuncumuzun defansif, 3 hücumcunun da hücum aksiyonlarını belirleyeceği bir 90 dakikaydı. İzlanda gibi futbolda tempoyu topla değil koşuyla ve fiziksel olarak yapan bir takıma karşı böyle bir kadro tercihi kurgulandı. (FOTOMAÇ)

Avrupa Şampiyonası'na giden milli takımımızda başta Şenol Güneş olmak üzere tüm futbolcu kardeşlerimizi başarılarından dolayı tebrik ediyorum. Tabii ki tüm futbolcularımızın emeği var. Yalnız Merih'e ayrı not düşmek istiyorum. Turnuvanın başından bu maça kadar saha içinde müthiş bir tavır, duruş ve karakter gösterdi. Genç yaşında Türkiye'deki bütün insanların gönüllerini fethetti ve genç oyuncuların rol modeli oldu. Bu turnuvada oyun anlamındaki performansla yerli ve milli füze sistemi gibiydi. Uçanı, kaçanı, yerden, havadanı bütün müdahaleleri mükemmeldi. (FOTOMAÇ)